MHP Lideri Bahçeli, Türkiye faşizminin borazancılığını uzun süredir üstlenmiş durumda. Ortağı olduğu iktidarın görüntüsü ve gidişatı ne zaman zayıflık gösterse ve kötü sinyaller vermeye başlasa, “Kalk toparlan, hücuma geç” borusunu var gücüyle üflemeye başlıyor. “Erdoğan Anayasa’ya uymuyorsa, Anayasa’yı Erdoğan’a uyduralım, yeni anayasa yapalım, Anayasa Mahkemesi kaldırılsın vb.” çağrılar hep ilk ondan geldi. Yerel seçimler öncesinde ekonomideki açmazlar derinleşiyorken, iktidar partisinin bazı ittifakları çözülüyorken, kendi içindeki çıkar kavgalarının tetiklediği gerilimler artarken, dış politikada sıkışmışlık gündemdeyken Bahçeli yeniden “toparlan” borusunu tüm gücüyle üfledi.

Erdoğan’ın “son dönemim” demesinin ardından Bahçeli pek çok politik çevreyi şaşırtan bir çıkışla “Bırakamazsın…. Yeni yüzyılın kurtarıcısısın” çağrısı yaptı. Erdoğan’ın bu çıkışı kendi saflarını toparlama amacıyla yapıp yapmadığı, daha önünde dört yıl varken bırakıp, bırakmamayı neden gündeme getirdiği, koltuğunu daha uzun yıllar için koruma amacıyla mı konuştuğu, bütün bunların Bahçeli ile önceden anlaşılmış bir danışıklı dövüş olup olmadığı şimdilik bir tarafa, Bahçeli’nin lanetli amaçları açık ve nettir. Bahçeli AKP-MHP ittifakını faşizmin ve gericiliğin bekası için stratejik bir ittifak olarak değerlendirmektedir. Bu onun için MHP’nin dar parti çıkarlarının ötesindedir ve kendilerini destekleyen sermaye güçleri ile devleti böyle şekillendirmek stratejik bir amaçtır. Bunun başarılması durumunda zaten her şey onlarındır.

İş birlikçi büyük sermaye kesimlerinden, tarikat ve cemaatlere kadar tüm destekçi güçleriyle Erdoğan etrafında kenetlenmiş olan tek adam yönetimi, bugün var olan açmazlarının daha da derinleşeceği, mevcut durumuyla devam edemeyeceği bir eşiğe gelmiş durumda. Bu açmazlar sadece ekonominin batık durumundan kaynaklanmıyor. İktidar ve sermaye açısından bu konuda ne yapılacağı zaten ana hatları ile bellidir. İşçi ve emekçi halka yönelik ekonomik saldırılar yerel seçimlerin ardından dolu dizgin devam edecektir. Ama ülke ekonomisinin klasikleşmiş sorunu olan “dış kaynak ve döviz” sorunun nasıl çözüleceği temel bir sorun olarak ortada durmaktadır. IMF’ye gidileceği tartışmaları bu noktada gündeme gelmektedir. Ama bunun Batılı emperyalistlerle ilişkilerde politik bir faturasının olacağı kimse için bir sır değildir.

İktidarın temel açmazlarından birisi de dış politikadadır. Irak’a yönelik diplomatik seferlerin askeri seferlerle genişletilerek sürdürülmesi için başta ABD olmak üzere Batılı emperyalistlerle ve bölge gericilikleri ile derin pazarlıklar yapılmaktadır. Bunların hiçbirisi bölge halklarının çıkarına, bölgede barışı kurmaya yönelik değildir. Ama dış politikada tek sorun bu değildir. Rusya ile ilişkilerin böyle sürdürülmesine ilişkin itiraz ve eleştiriler giderek yükselmekte ve sertleşmektedir. Özellikle ABD emperyalizmi ile yapılan görüşmelerde, ABD’nin Erdoğan yönetiminin önüne yeni koşulları güçlü bir biçimde koyduğunun işaretleri verilmektedir. İsrail siyonizmine karşı atılan nutuklar devam ederken ticaretin tam gaz sürdürülmesi de ABD ve Batılı emperyalistlere gelecekte izlenecek yol konusunda güvenceler vermektedir.

Bahçeli’nin çağrısı tam da bu politik ortamda yapılmış gerek iş birlikçilikte gerekse de halka yönelik saldırıda sınır tanımamayı, tereddüte kapılmamayı amaçlayan, iktidar blokunun iç birliğini sağlamlaştırmayı amaçlayan bir çağrı olarak gündeme gelmiştir. Ama halkın içinde bulunduğu durum, yerel seçimlerde tek adam yönetiminin üzerine bastığı toprağı ayaklarının altından kaydıracak özellikleri fazlasıyla barındırmaktadır. Evet bu bir yerel seçimdir ancak sonuçları çok genel ve etkili olacaktır. İşçi ve emekçi halkın ilerici ve mücadeleci güçleri yaptıkları çalışma ve kurdukları etkiyle kendi güçlerini artırırken, iktidar blokunu da geriletecek ve moral çöküntüye sürükleyecek bir tutumla hareket etmektedirler. Nereden bakılırsa bakılsın koşullar sert ve zorlu bir mücadele dönemine açılmaktadır. Seçimlerde geriletilmiş bir iktidar tablosunun ortaya çıkmasının sağlanmasının, halk güçlerine moral ve güç vereceği açıktır.

QOSHE - İktidarın borazancısı - Ahmet Yaşaroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İktidarın borazancısı

31 8
22.03.2024

MHP Lideri Bahçeli, Türkiye faşizminin borazancılığını uzun süredir üstlenmiş durumda. Ortağı olduğu iktidarın görüntüsü ve gidişatı ne zaman zayıflık gösterse ve kötü sinyaller vermeye başlasa, “Kalk toparlan, hücuma geç” borusunu var gücüyle üflemeye başlıyor. “Erdoğan Anayasa’ya uymuyorsa, Anayasa’yı Erdoğan’a uyduralım, yeni anayasa yapalım, Anayasa Mahkemesi kaldırılsın vb.” çağrılar hep ilk ondan geldi. Yerel seçimler öncesinde ekonomideki açmazlar derinleşiyorken, iktidar partisinin bazı ittifakları çözülüyorken, kendi içindeki çıkar kavgalarının tetiklediği gerilimler artarken, dış politikada sıkışmışlık gündemdeyken Bahçeli yeniden “toparlan” borusunu tüm gücüyle üfledi.

Erdoğan’ın “son dönemim” demesinin ardından Bahçeli pek çok politik çevreyi şaşırtan bir çıkışla “Bırakamazsın…. Yeni yüzyılın kurtarıcısısın” çağrısı yaptı. Erdoğan’ın bu çıkışı kendi saflarını toparlama amacıyla yapıp yapmadığı, daha önünde dört yıl varken bırakıp, bırakmamayı neden gündeme getirdiği, koltuğunu daha uzun yıllar için koruma amacıyla mı konuştuğu, bütün bunların Bahçeli ile önceden anlaşılmış bir danışıklı dövüş olup olmadığı şimdilik bir tarafa, Bahçeli’nin lanetli amaçları açık ve nettir. Bahçeli AKP-MHP ittifakını faşizmin ve gericiliğin bekası için stratejik bir ittifak olarak değerlendirmektedir. Bu onun için........

© Evrensel


Get it on Google Play