Bugün kadınların mücadelesi açısından sembolleşmiş bir gün olan 8 Mart. 1857’de ABD’de katledilen 120 kadın işçinin mücadele ve direniş ruhu bugün hâlâ ülke ülke dolaşıyor. 8 Mart, III. Enternasyonal bünyesinde 1921’de toplanan İkinci Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı tarafından Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edilmişti. O günlerde kadınların ortak talepleri seçme ve seçilme hakkı, sekiz saatlik iş günü, eşit işe eşit ücret, ücretsiz sağlık ve eğitim, kreş ve ana okullarının hizmete sokulması, barış, ekmek vb. talepler üzerinde yoğunlaşıyordu. Bugün de bu taleplerin pek çoğu hâlâ uğruna mücadele edilmesi gereken talepler ve kadınların mücadelesi bunların üzerine yeni sorunların eklenmesi nedeniyle genişleyerek, yükselerek ve yaygınlaşarak devam ediyor, direncini ve kararlılığını artırıyor.

Bugün en ileri kapitalist ülkelerde dahi kadın ve erkek işçiler arasındaki ücret eşitsizliği devam ediyor. Gazetemizde Kıvanç Demir tarafından yapılan ve Fransa’da 8 Mart hazırlıklarını konu alan haberden öğreniyoruz ki CGT (Genel İş Konfederasyonu) 8 Mart için grev çağrısı yaparken, kadın işçilerin özel sektörde erkek işçilere göre ayda yaklaşık 400 avro daha az maaş aldığına dikkat çekiyor, kadın-erkek arasındaki ortalama ücret farkının yüzde 24’lere denk geldiğini vurguluyor. Kadınlar erkeklerden 4’te 1 oranında az kazanıyor ve emeklilik maaşları arasındaki fark yüzde 40 oranına kadar çıkabiliyor. Özellikle, kadınların egemen olduğu meslek ve iş kollarında değersizleştirme ve düşük ücretlendirilme hakim. En gelişmiş ülkelerden birinde diğer sorunları bir yana, kadın emekçinin durumu genel olarak böyle.

Bizde ve bizim gibi ülkelerde ise işçi ve emekçi kadınlar hem yukarıda sayılan türdeki sorunlarla boğuşurken hem de devlet ve dini ideoloji tarafından kışkırtılan resmi cinsiyet ayrımcılığına, bir diğer taraftan da erkek egemen toplumdan kaynaklanan erkek şiddetine karşı mücadele ediyorlar. Kadın emekçilerin öncesi bir yana, sadece son dönemlerde Özak’tan Agrobay’a, Corning’ten Burda Bebek’e, Sputnik’e kadar eşit işe eşit ücret ve sendikalaşma hakları için direnişleri oldu ve bütün bunlar kararlı ve militan mücadelelerine sadece birkaç örnek. Kadın işçilerin kararlı mücadeleleri yanlarındaki diğer işçileri, ailelerini de etkiliyor, onları da değiştirip, dönüştürüyor. Bir zamanlar direnişteki kadın işçilerde “Makyaj değil, direniş güzelleştirir” dememişler miydi?

TÜİK rakamlarına göre makyajlanmış olmasına rağmen kadın işsizliği her zaman olduğu gibi tüm işsizlik türlerinde en yüksek olan işsizlik türü olarak öne çıkıyor. Güncel verilere göre genel olarak genç işsizliği yüzde 32.3 iken genç kadın işsizliği yüzde 41.1 olarak dikkat çekici bir biçimde yüksek. Kadın işçiler yüksek oranlarda güvencesiz ve kayıt dışı çalıştırılıyor, keyfi olarak işten çıkarılabiliyor, sağlıkta özelleştirme kadınların kendileri ve çocukları için sağlık hizmetlerini erişilmez kılıyor, pek çok durumda yaşlı ve çocuk bakımı sırtlarına yıkılıyor. Zamlar, hayat pahalılığı, enflasyon ve düşük ücretler nedeniyle anneler okula giden çocuklarının beslenme çantalarına yiyecek koyamayacak hale getirildi. Bütün bunların daha da kötüleştirmek üzere tek adam iktidarının açıkladığı strateji belgelerinde ve hedeflerde kadın emeğinin daha vahşi bir biçimde sömürülmesi için atılacak adımların planları yapılmaktadır. Zaten darmadağın edilmiş emekçi aileleri, “Ailenin kutsallığı ve korunması” demagojileriyle daha büyük ve şiddetli bir saldırı altına alındı.

2002-2022 arasında AKP iktidarı döneminde 7 bin 600 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 2023’te ise 315 kadın katledildi. AKP ve MHP’nin gerici, faşist ortaklığı: Kadına Karşı Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin İstanbul Sözleşmesi’nden keyfi ve hukuksuz bir biçimde çıktı. Kadınların bazı haklarını koruyan 6284 sayılı Kanun’un kaldırılması için fırsat kollanılıyor. Tüm bunlardan sonra sormak gerekiyor: bütün bu vahşet, sömürü, zorluklar, bunların üzerine eklenen ulusal baskı kadınları korkutup, yıldırıyor, boyun eğmelerini sağlıyor mu? Bunun yanıtı kocaman bir asladır! Ülkede kadın mücadelesi her geçen yıl daha da büyüyor ve güçleniyor, kararlılığı ve moral güçleri biraz daha yükseliyor. Kadınlar boyun eğmiyor ve eğmeyecekler. Her iki ulustan kadın ve erkek emekçiler daha ileri bir bilinç ve kararlılıkla birlikte mücadeleye atıldıklarında hem sermaye egemenliğinin hem de ondan güç alan ve beslenen erkek egemenliğinin sonu gelecek. Bundan hiç kuşku duymamak gerekiyor.

QOSHE - Kadınların mücadelesi yayılıyor, güçleniyor - Ahmet Yaşaroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kadınların mücadelesi yayılıyor, güçleniyor

8 18
08.03.2024

Bugün kadınların mücadelesi açısından sembolleşmiş bir gün olan 8 Mart. 1857’de ABD’de katledilen 120 kadın işçinin mücadele ve direniş ruhu bugün hâlâ ülke ülke dolaşıyor. 8 Mart, III. Enternasyonal bünyesinde 1921’de toplanan İkinci Uluslararası Komünist Kadınlar Konferansı tarafından Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edilmişti. O günlerde kadınların ortak talepleri seçme ve seçilme hakkı, sekiz saatlik iş günü, eşit işe eşit ücret, ücretsiz sağlık ve eğitim, kreş ve ana okullarının hizmete sokulması, barış, ekmek vb. talepler üzerinde yoğunlaşıyordu. Bugün de bu taleplerin pek çoğu hâlâ uğruna mücadele edilmesi gereken talepler ve kadınların mücadelesi bunların üzerine yeni sorunların eklenmesi nedeniyle genişleyerek, yükselerek ve yaygınlaşarak devam ediyor, direncini ve kararlılığını artırıyor.

Bugün en ileri kapitalist ülkelerde dahi kadın ve erkek işçiler arasındaki ücret eşitsizliği devam ediyor. Gazetemizde Kıvanç Demir tarafından yapılan ve Fransa’da 8 Mart hazırlıklarını konu alan haberden öğreniyoruz ki CGT (Genel İş Konfederasyonu) 8 Mart için grev çağrısı yaparken, kadın işçilerin özel sektörde erkek işçilere göre ayda yaklaşık 400 avro daha az maaş aldığına dikkat çekiyor, kadın-erkek arasındaki ortalama ücret farkının yüzde 24’lere denk geldiğini vurguluyor. Kadınlar erkeklerden 4’te 1 oranında az kazanıyor ve emeklilik maaşları arasındaki fark yüzde 40 oranına kadar çıkabiliyor. Özellikle, kadınların egemen olduğu meslek ve iş kollarında değersizleştirme ve........

© Evrensel


Get it on Google Play