Gazetemizde seçimlerin sonuçları üzerine değerlendirmeler yapıldı ve daha da yapılacak. Burada kısaca önemli gördüğüm birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum. 31 Mart yerel seçimlerinden çıkarılacak ilk sonuç işçi ve emekçi halkın iktidarı ağır bir yenilgiye uğrattığıdır. Erdoğan liderliğindeki AKP-MHP iktidarı bütünüyle halkın üzerine yıktığı ekonomik krizin faturasını politik gücünü ve toplumsal meşruiyetini kaybederek ödedi. İktidarın bu yenilgisinin merkezinde ekonomi olmakla birlikte, geçmiş yıllara da dayanan her işçi direnişinin, her emekli mücadelesinin, çevresini ve yaşam alanını korumak için mücadeleye atılan her yörenin, militanca sürdürülen kadın mücadelelerinin, Kürt halkının tek geri adım atmadan sürdürdüğü mücadelenin ve bunlara eklenmesi gereken diğer mücadelelerin birikimi var ve bu birikim seçimlerde uygun koşulların bir araya gelmesi ile genel bir sonuç olarak iktidarın ve sermayenin karşısına dikildi. Tek adam yönetiminin halka giydirmeye çalıştığı dar elbise her tarafından parçalandı.

İşçi sınıfının yoğun olarak yaşadığı ve mücadele ettiği illerde iktidarın ya bütünüyle kaybetmesi ya da dikkati çekecek şekilde gerilemesi oldukça dikkat çekicidir ve gelecek mücadelelerin nasıl şekilleneceğinin de habercisidir. On yıllardır metal işçilerinin bir mücadele geleneği yarattığı Bursa’da AKP’nin kaybetmesi kesinlikle rastlantı değildir. Keza Zonguldak başta olmak üzere, maden işçilerinin yoğun olarak yaşadığı ve katliama uğradıkları il ve ilçelerdeki iktidar yenilgisi de tesadüfi değildir. İstanbul, Ankara, İzmir gibi işçilerin ve emekçilerin nüfusun ağırlığını oluşturduğu kentlerde, son yıllarda devam eden iktidar karşıtlığının hızlanan ve yaygınlaşan gelişmesi de hiç rastlantı değildir. Ekonomik talepler için, sendikal örgütlülüğünü geliştirmek için verilen her işçi mücadelesi, birbirinden kopuk ve mevzii olsalar da, AKP’nin şimdilik yerel seçim yenilgisine giden, ama sonuçları çok genel ve çarpıcı olarak yaşanacak olan sürecin taşlarını döşemiştir.

Şunları da görmek gerekiyor: Sayıları 15 milyonu bulan emekliler yetersiz de olsa örgütlenerek, iktidara karşı mücadelelerini sürdürdü, önlerine sandık konulunca da gereğini yaptılar. Yöresinde, çevresinde yaşam alanlarını korumak için mücadeleye atılan halk kesimleri, bu mücadeleye önderlik edenleri muhtarlar, belediye başkanları yaparak onlara meşru bir kimlik verdiler. Mücadeleci kadınlar kadın cinayetlerine, yasal olarak haklarının gasbedilmesine, okula giden çocuklarının bir öğün yemek haklarının mücadelesini vererek, çocuklarının MESEM’e, ÇEDES’e kurban edilmesine karşı çıkarak halk tepkisinin olgunlaşmasını, yaygınlaşmasını sağladılar.

Kürt halkı, üzerinde estirilen baskı ve teröre karşın kayyum politikalarını hezimete uğrattı. Ne iş birlikçi kesimler tarafından önlerine atılan “Yeni bir süreç başlayabilir” yemini yuttular, ne de zulme boyun eğdiler. Kayyum saldırısını daha fazla yerde belediye başkanlıklarını kazanarak açık ve net bir yanıt verdiler. Seçimi kazanan Van belediye başkanının daha göreve başlamadan yerine ağır bir yenilgiye uğramış birine mazbata verilmesi, Van’da yerel bir ayaklanma düzeyinde tepki ile karşılandı. Sonunda halk iradesini kitlesel mücadelesi ile YSK’ye de kabul ettirdi ve seçilmiş başkan mazbatasını aldı. Van’da Kürt halkının “güvenlik güçlerinin” estirdiği teröre boyun eğmemesi, Kürt halkının benzer saldırılara karşı mücadelesini kararlı bir şekilde sürdüreceğinin güçlü bir kanıtı oldu.

Şunları net bir biçimde tespit etmek gerekir. Genel seçimlerin üzerinden yaklaşık 1 yıl geçti. İktidar ve sermaye bu süre içerisinde ekonomik krizin tüm yükünü olanca ağırlığı ile işçi ve emekçi halkın sırtına yıktı. İşçi ve emekçi kitleler bu saldırıya ilk yanıtı yerel seçimlerde verdiler. İktidar ve sermayenin, seçimlerin hemen ardından Şimşek’in ağzından bir kez daha ilan ettikleri gibi halka saldırmaktan başka bir “ekonomik programı” bulunmuyor. Bu saldırı dalgası daha yaygın, güçlü ve yaşamı daha da zorlaştıran, açlığı ve yoksulluğu dayanılmaz hale getiren bir saldırı olacak. Bu ekonomik saldırı işçi ve emekçi halk üzerinde politik saldırılar yoğunlaştırılmadan uygulanamaz. Bu faşist ve gerici gidişte bir hızlanmayı da beraberinde getirecektir. Çünkü iktidarın elinde çıplak zor ve şiddetten başka bir araç yoktur. Ama işçi ve emekçi kitleler seçimlerde iktidar karşıtı tutumlarını açıkça ortaya koymuşlardır.

Şimdi sorun kitlelerin verdiği bu mesajın, ortaya koydukları eğilimin birleşik ve genel bir mücadeleye nasıl dönüştürülebileceğidir. Hatırlanacağı üzere Emek ve Özgürlük İttifakının bir seçim ittifakı mı, yoksa bir mücadele ittifakı mı olduğu üzerine genel seçimler öncesinde yürütülen bir tartışma vardı. Bugün olayların gelişimi, işçi ve emekçi halkın geniş ve birleşik bir mücadele hattının örülmesini zorunlu kılmaktadır. Emek, barış ve demokrasi güçleri, etkilemek zorunda oldukları tüm emek güçlerini ve toplumsal güçleri harekete geçirme görevi ile karşı karşıyadırlar. İşçi sınıfının ve emekçi kitlelerin mücadele isteği ve potansiyeli giderek daha fazla artacaktır. Kitleler yerel seçimlerde kendileri için bir umut olmasa da, ortada en güçlü muhalefet odağı olarak gördükleri CHP’ye oy vermişler, dincilikten etkilenen emekçi kesimleri ise YRP’ye güçlü olmasa da bir destek sunmuşlardır. Ama onların yeni seçimleri işaret etme dışında bir “çözümleri” olmadığı gibi, farklı bir ekonomik programları da bulunmamaktadır. Bu durum güçlü, mücadeleci, demokrasi ve barışı kazanmayı merkezine alan, AKP ve MHP tarafından yürütülen faşistleşme ve gericileşmeyi püskürtecek, halkın yeni yanılgılara sürüklenmesini engelleyecek bir mücadele odağının oluşturulmasını ertelenemez bir görev olarak öne çıkarmaktadır. Ekonomik ve politik mücadelenin iç içe girmiş olması emek, demokrasi ve barış güçlerine üzerinde yükselebilecekleri güçlü bir zemin sunmaktadır. Bu olanak faşizme ve gericiliğe karşı güçleri bir araya getirecek yeni bir mücadele platformu ile değerlendirilebilecek midir? Önümüzde açılan dönemin gelişimini belirleyecek olan bu olacaktır.

QOSHE - Mücadeleyi örgütleme zamanı - Ahmet Yaşaroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mücadeleyi örgütleme zamanı

18 42
05.04.2024

Gazetemizde seçimlerin sonuçları üzerine değerlendirmeler yapıldı ve daha da yapılacak. Burada kısaca önemli gördüğüm birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum. 31 Mart yerel seçimlerinden çıkarılacak ilk sonuç işçi ve emekçi halkın iktidarı ağır bir yenilgiye uğrattığıdır. Erdoğan liderliğindeki AKP-MHP iktidarı bütünüyle halkın üzerine yıktığı ekonomik krizin faturasını politik gücünü ve toplumsal meşruiyetini kaybederek ödedi. İktidarın bu yenilgisinin merkezinde ekonomi olmakla birlikte, geçmiş yıllara da dayanan her işçi direnişinin, her emekli mücadelesinin, çevresini ve yaşam alanını korumak için mücadeleye atılan her yörenin, militanca sürdürülen kadın mücadelelerinin, Kürt halkının tek geri adım atmadan sürdürdüğü mücadelenin ve bunlara eklenmesi gereken diğer mücadelelerin birikimi var ve bu birikim seçimlerde uygun koşulların bir araya gelmesi ile genel bir sonuç olarak iktidarın ve sermayenin karşısına dikildi. Tek adam yönetiminin halka giydirmeye çalıştığı dar elbise her tarafından parçalandı.

İşçi sınıfının yoğun olarak yaşadığı ve mücadele ettiği illerde iktidarın ya bütünüyle kaybetmesi ya da dikkati çekecek şekilde gerilemesi oldukça dikkat çekicidir ve gelecek mücadelelerin nasıl şekilleneceğinin de habercisidir. On yıllardır metal işçilerinin bir mücadele geleneği yarattığı Bursa’da AKP’nin kaybetmesi kesinlikle rastlantı değildir. Keza Zonguldak başta olmak üzere, maden işçilerinin yoğun olarak yaşadığı ve katliama uğradıkları il ve ilçelerdeki iktidar yenilgisi de tesadüfi değildir. İstanbul, Ankara, İzmir gibi işçilerin ve emekçilerin nüfusun ağırlığını oluşturduğu kentlerde, son yıllarda devam eden iktidar karşıtlığının hızlanan ve yaygınlaşan gelişmesi de hiç rastlantı değildir. Ekonomik talepler için, sendikal örgütlülüğünü geliştirmek için verilen her işçi mücadelesi, birbirinden kopuk ve mevzii olsalar da, AKP’nin şimdilik yerel seçim yenilgisine giden, ama sonuçları çok genel ve çarpıcı olarak yaşanacak olan sürecin taşlarını döşemiştir.

Şunları da........

© Evrensel


Get it on Google Play