Hikaye eski ve bilinir. 2’nci Dünya Savaşı sonrası ABD, Türkiye ve 16 ülke için Marshall Planı’nı uygulamaya koyar.

ABD dünyanın en büyük mısır üreticisidir ve elindeki mısır dağını eritmek için Marshall Planı’ndan faydalanmak isteyen ülkelere mısır özü yağı alma ön koşulu koyar. Türkiye de buna karşılık ilk margarin fabrikasını kurar. Sırf bu yüzden birçok zeytin ağacı yerinden sökülür. Elde kalan zeytinlerden elde edilen yağ da ABD’ye satılır ve mısır özü yağı olarak bize geri döner. Zeytinyağı üreten ve tüketen halkı zeytinyağından soğutmak için zeytinyağının kanser yaptığı bilgisi kamuoyuna pompalanır. Oysa zeytinyağı en zor yanan sıvı yağlardan biridir. En sıkıntılı durumunda bile davul gümbürtüsü, zurna zırıltısı duyan halkımın aklını beline sokup gerdan kırmaya meyilli olduğunu bilen sömürgeciler içimizden birilerine yeşil dolar karşılığı bir türkü besteletirler. Bir taşla iki kuş vurmak için türküye basmayı da ekletip hem güzelim pamuklu yerine sentetik (naylon) giymemizi hem de en lüks semtlerin en güzel kadınlarının naylonla caka satmalarını sağlar.

Halk yıllar sonra uyanmış, türküyü besteleyip piyasaya süren ve halkı oynata oynata zehirletenlerin, içerideki iş birlikçilerinin kim olduğunu anlamıştır.

Ama marifet olan biteni yıllar sonra, iş işten geçtikten, pis insanlar, mübarek ABD merdivenlerinde poz veren iş birlikçi sağcılar ve onların halefleri ceplerini doldurduktan sonra anlamak değil, ilk zeytin ağacı kesilirken bir yandan coplanırken bir yandan zeytin ağacına sarılan yurtsever köylünün direnişine ilk günden destek ve güç vermektir.

Şimdi margarin, naylon gömlek satmaktan daha kârlı ve büyük işlere, yer altı zenginliklerimizi, altınımızı, kromumuzu soymaya giriştiler. Gerçi “Zeytinyağlı yiyemem, madene iple inemem aman” diye göbek atacak epey bir insanımız olmasına rağmen işi kökten halletmeye karar verdiler. Önce “mantık” dersini kaldırıp mantıksız siyasetçilerin pisliklerini anlamamızı engellediler. Yetmedi, takdiriilahi deyip ilaç üretmememiz, ilacı dışarıdan almamız için biyoloji dersinin içerisine yaradılışı iliştirdiler, Yetmedi, okullara mecburi ziraat dersi koyacaklarına, 8-9 yaşındaki çocuklara sınıfın ortasına koydukları ölmemiş annelerinin mezar maketlerinin başında ağıt yaktırdılar. Yetmedi, kupon arazilerin alanlarını hesaplayamayalım diye matematikten integrali kaldırdılar. Bunları yapanlarla, “Zeytinyağlı yiyemem aman” türküsünü dolar karşılığı besteleyenler aynı sağcılar, oynayanlar aynı zibidiler, bugün karşı çıkanlar da aynı yurtseverler...

QOSHE - İNTEGRAL - Arif Nacaroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İNTEGRAL

25 1
29.02.2024

Hikaye eski ve bilinir. 2’nci Dünya Savaşı sonrası ABD, Türkiye ve 16 ülke için Marshall Planı’nı uygulamaya koyar.

ABD dünyanın en büyük mısır üreticisidir ve elindeki mısır dağını eritmek için Marshall Planı’ndan faydalanmak isteyen ülkelere mısır özü yağı alma ön koşulu koyar. Türkiye de buna karşılık ilk margarin fabrikasını kurar. Sırf bu yüzden birçok zeytin ağacı yerinden sökülür. Elde kalan zeytinlerden elde edilen yağ da ABD’ye satılır ve mısır özü yağı olarak bize geri döner. Zeytinyağı üreten ve tüketen halkı zeytinyağından soğutmak için zeytinyağının kanser yaptığı bilgisi kamuoyuna pompalanır. Oysa zeytinyağı en zor yanan sıvı yağlardan biridir. En sıkıntılı durumunda bile davul gümbürtüsü, zurna zırıltısı duyan halkımın aklını beline sokup gerdan kırmaya meyilli olduğunu bilen sömürgeciler içimizden........

© Evrensel


Get it on Google Play