Onlar direnmeye devam ettikçe biz de yazmaktan bıkmayacağız. Özak işçileri, kadın, erkek fabrikalarının önünde, çocukları, eşleri evlerinde direnmeye devam ediyorlar. İşçilere yapılan muamele insaf sınırlarını çoktan aştı. İstekleri bir at bir deve değil. Fabrikanın kökünü filan da istemiyorlar. Ürettikleri ve AVM mağazalarında kendilerinin aldıkları 5 yevmiye karşılığı satılan 1 tek üründen kendilerine düşen paylarının peşindeler. Bu insanlar köle değil, savaş esiri değil. Patronlar gibi lüks arabalara binip, lüks lokantalarda yiyip içmek peşinde de değiller. Çocuklarını zaten Avrupa’ da, ABD’ de okutmayı hayal bile etmiyorlar. Ama emeklerinin ederini kendileri belirlemek, kendi gibi emekçi olan sendika temsilcilerinin kendileri, çocukları adına masaya oturmasını istiyorlar. Bunun için mücadele ediyorlar, ıslanıyorlar, üşüyorlar, tartaklanıyorlar.

Patron da direniyor. Belki yalnız olsa işçilerle anlaşacak ama diğer patronların “Sarı ineği “ o. O yenilirse kaynakların yüzde 80’ini tüketip, verginin yüzde 20’sini keyiflerine göre ödeyen patronlar yenilecek. Aslına bakılırsa direnen sadece patron değil. Kolluk kuvveti direniyor, fabrika sahibinin sevgili sendika temsilcileri direniyor, ne çıkarı varsa sanayi bölgesinin cami imamı direniyor. Belediye başkanı direniyor, memur maaşlı mülki idare direniyor.

Sanki hepsi patron. Sanki hepsi ballı krediler alıp, aldıkları krediyi dövize çevirip havadan para kazanan sanayici.

Hadi diyelim patron kendi kazancından, lüksünden vazgeçmek istemiyor, hadi diyelim patron ve patronlar alıştıkları çirkin işçi(?), işveren ilişkisini kaybetmek istemiyorlar, hadi diyelim işveren karşısında “Bizim kırmızı çizgimiz yok. Patron ne verirse çok şükür.” diye el bağlayan işçi temsilcisi istiyor, peki imama, memura ne oluyor?

QOSHE - Patron ile imam - Arif Nacaroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Patron ile imam

10 1
21.12.2023

Onlar direnmeye devam ettikçe biz de yazmaktan bıkmayacağız. Özak işçileri, kadın, erkek fabrikalarının önünde, çocukları, eşleri evlerinde direnmeye devam ediyorlar. İşçilere yapılan muamele insaf sınırlarını çoktan aştı. İstekleri bir at bir deve değil. Fabrikanın kökünü filan da istemiyorlar. Ürettikleri ve AVM mağazalarında kendilerinin aldıkları 5 yevmiye karşılığı satılan 1 tek üründen kendilerine düşen paylarının peşindeler. Bu insanlar köle değil, savaş esiri değil. Patronlar gibi lüks arabalara binip, lüks lokantalarda yiyip içmek peşinde de değiller. Çocuklarını zaten........

© Evrensel


Get it on Google Play