Yılın son günündeyiz.

Adettendir yeni yıl dilekleri sıralayacağız.

Birbirimiz için bir şeyler dilemeyi unutturulduk. Ayrı dünyaların insanlarıyız sanki her birimiz.

Kendimize dilediklerimiz nelerdi peki?

Sağlık, mutluluk, huzur...

Ağzından çıkanı kulağı duyan dilesin gönülden. Bu kadar basit dilek bile ukde olmuşken.

Bir zamanlar devletin televizyonunda tam gece yarısı şampanya patlatıp bütün ünlüleri koroya çıkaran ülkede şimdilerde çam ağacı süsledi diye öğrenci dövülüyor.

Bütün şirketler içi çerez, çikolata, çeşit çeşit içki dolu sepetler hediye yollardı çalışanına, müşterisine, şimdilerde gücü yeten bir sivil toplum kuruluşuna destek yaparak kutlamaya çalışıyor.

İçki zaten tu kaka, millet aç aç neyin çikolatası daha.

Aşureyi, paskalya çöreğini, kandil simidini bölüşenlerdik, şimdi salim kalmak için Noel’de ölü taklidi yapmak gerekir oldu.

Sahi biz neyi kutlayabiliyorduk bu memlekette, ayrışmadan?

Asker neden ölüyor diye soramıyorsun şehitleri anmadan başka konuda eleştiri yapmana da izin yok.

Bir sürü besmele icat edildi konuşana, önce terör örgütü kına, şehitleri an, bölünmez bütünlüğe vurgu yap, dur sıra açlığa, tutsaklığa, adaletsizliğe gelene kadar önce vatan millet Sakarya.

Şüheda fışkıran bu topraklarda sen kimsin ki barışı cümle içinde geçireceksin, öl demiş sana devletlü, sorgulamadan öleceksin. Şehitlik mertebesi yakacak odunu olmayan evlere doğan bir güneş gibi anlatılırken isyan edemezsin kutsaldır şehitlik.

Dört tarafı kutsallarla kaplı bu memleket, kutsalına şerh koymakta da mahirdir.

Şehitlik öyle kutsaldır ki ölen senin canınsa sitem bile edemezsin, yargı yolu açılır.

Analığı kutsarken bir yandan evlat acısı çeken anneyi yuhalatır, yerlerde sürükletir, gözaltına alır.

Umre, Kabe ziyareti hesaptaki para açıklanamaz şekilde kabarmaya başlayınca bir farzdır.

Başörtüsü kutsaldır velev ki işçi direnişte takmasın, seccade kutsaldır, sen üzerine basma ama dolarla satılırken Kapalıçarşı’da kırk milletten insana şov niyetine havada çevrilip yerlere atılsın.

Yaratılanı yaradandan ötürü sev, cinsel yönelimi farklıysa onu hangi tanrı yarattı hiç sorgulamadan karart hayatını.

Şol cennetin ırmakları “Faniyken edemediğin kahvaltının menüsü”nü çığırıyor. Öyle diyor takkeli zat, 70 çeşit serpme var cennette buyuruyor.

Vergisini ödediğin Diyanet de öyle izliyor hurafeleri, kadını mal eyliyorlar sohbetlerinde, öyle değil böyle döveceksin diyor, haddini bildireceksin diyor, çıkmayacak, gezmeyecek, çalıştırmayacaksın diyor, izliyorlar.

Denetim yok, tekzip yok, düzeltme yok. İşleri ne bilmiyorum, o bütçe ne için anlamıyorum.

Kızıl Goncalar’a yasak gelmiş, tarikatı sorgulatmıyor hiçbir kurum, betere kötü bile dedirtmiyor.

Emekçilerinin şiddetin her türlüsünü tattığı, imkanı olanın, kovulduğu memleketinden kapağı güvenli bir yere attığı, yurttaşın randevu alamadığı, bazı branşlarda hekim bulamadığı, canımızın serbest piyasa ekonomisinde ezildiği bu sağlık sisteminde sağlık diliyorum hepimize, gökten insin zembille.

Bir güler yüzün lüks olduğu, masalar kuramadığımız, canımızın çektiğini alamadığımız, kutlayacak an bulamadığımız, vizesiz, pasaportsuz, evsiz, barksız, güvencesiz, zafersiz, parasız, geleceksiz, hayalsiz günlerimizde mutluluk diliyorum hepimize. Atomu çekirdeğine ayırmak gibi bir icat olsa gerek, başarabilen paylaşsın bizimle de. Ne diyordu aforizmalar: Mutluluk paylaştıkça çoğalır.

Komşunun komşuyu, velinin öğretmeni, Facebook arkadaşının seni Cimer’e şikayet edip evinden aldırdığı bu düzende huzur diliyorum.

Bir kıymetli madendir elmastan bile zor bulunur bize. Sahip olanı da görmedim uzundur. Belki de kendime dost seçtiklerim huzura ermek için fazla vicdanlı ve gururludur.

Yeni yılda yeni dilekler lazım bize, ayağı biraz yere bassın diye.

En dibi görmeyi diliyorum. En dibe topuklarımız çatlarcasına vuralım ki geçelim artık çıkışa, beklentisiz beklemek tüketiyor bizi zira.

Yıkılmış tabular, bozulmuş ezberler diliyorum. Bir hamster gibi aynı dairede dönüp durmaktansa.

Olgunlaşmış bir öfke diliyorum alnının teriyle kazanan herkese, sirkeleşip üzüntüye dönmemiş, fermente olup isyana evrilmiş, direnç notalarına kavuşmuş, doygun bir öfke gırtlağımızdan aksın diliyorum.

Hangi gün 2019’du, hangi hadise 2020, ne zaman geldi geçti 2021, ne ara bitti de 2022 şimdi veda ediyoruz 2023’e? Böyle hissediyor insan değil mi? Çünkü hayatsız bırakılmışların hatırlanacak anısı olmaz geçmişinde. Ondan karıştı son seneler birbirine. 2024’ten mıh gibi günler diliyorum, tarihe bir şeyleri de altın harfle yazabilmeyi. Dünyanın altı üstüne gelsin diliyorum.

Utanmazlar iktidarında her mağlubiyeti bir utanç edip taktık boynumuza. Bu kaya gibi ellisi bir yerde utanç gerdanlığının zinciri kopsun diliyorum.

Seslere sirayet etmiş yılgınlıktan çıkış ve yeni ritmini bulmuş sloganlar diliyorum.

Gözüpeklik, çeviklik, inat, azim, yenilik diliyorum.

Bayır aşağı yuvarlanmayı durduracak bir dal diliyorum.

Düşüşten statüko olmaz. Dinginlik falan değil, hepimize bir kere de sonu iyiliğe vesile vukuat diliyorum.

Yılın iyisi numaratik değerle gelmiyor, kavgamızın değerini bulduğu bir sene eyleyelim diliyorum.

İyi seneler olsun.

Bileğimize, yüreğimize kuvvet. Yaralım karanlığı ha gayret!

QOSHE - İyi dilekler olsun! - Ayşen Şahin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İyi dilekler olsun!

25 23
31.12.2023

Yılın son günündeyiz.

Adettendir yeni yıl dilekleri sıralayacağız.

Birbirimiz için bir şeyler dilemeyi unutturulduk. Ayrı dünyaların insanlarıyız sanki her birimiz.

Kendimize dilediklerimiz nelerdi peki?

Sağlık, mutluluk, huzur...

Ağzından çıkanı kulağı duyan dilesin gönülden. Bu kadar basit dilek bile ukde olmuşken.

Bir zamanlar devletin televizyonunda tam gece yarısı şampanya patlatıp bütün ünlüleri koroya çıkaran ülkede şimdilerde çam ağacı süsledi diye öğrenci dövülüyor.

Bütün şirketler içi çerez, çikolata, çeşit çeşit içki dolu sepetler hediye yollardı çalışanına, müşterisine, şimdilerde gücü yeten bir sivil toplum kuruluşuna destek yaparak kutlamaya çalışıyor.

İçki zaten tu kaka, millet aç aç neyin çikolatası daha.

Aşureyi, paskalya çöreğini, kandil simidini bölüşenlerdik, şimdi salim kalmak için Noel’de ölü taklidi yapmak gerekir oldu.

Sahi biz neyi kutlayabiliyorduk bu memlekette, ayrışmadan?

Asker neden ölüyor diye soramıyorsun şehitleri anmadan başka konuda eleştiri yapmana da izin yok.

Bir sürü besmele icat edildi konuşana, önce terör örgütü kına, şehitleri an, bölünmez bütünlüğe vurgu yap, dur sıra açlığa, tutsaklığa, adaletsizliğe gelene kadar önce vatan millet Sakarya.

Şüheda fışkıran bu topraklarda sen kimsin ki barışı cümle içinde geçireceksin, öl demiş sana devletlü, sorgulamadan öleceksin. Şehitlik mertebesi yakacak odunu olmayan evlere doğan bir güneş gibi anlatılırken isyan edemezsin kutsaldır şehitlik.

Dört tarafı kutsallarla kaplı bu memleket, kutsalına şerh koymakta da mahirdir.

Şehitlik öyle kutsaldır ki ölen senin canınsa sitem bile edemezsin, yargı yolu açılır.

Analığı kutsarken bir yandan evlat acısı çeken anneyi yuhalatır, yerlerde........

© Evrensel


Get it on Google Play