Üzerinden çok geçmedi. Seçmenin önemli bölümünde ciddi bir kırgınlık, küskünlük yaratan genel seçimlerin üzerinden.

Erdoğan da başta rahat gözüküyordu; muhalefetin mayıs seçimlerinden sonra yaşadığı bölünme ve moral eksikliğine güvenerek.

Renksiz, siyasetsiz seçim kampanyalarıyla çok heyecansız bir seçim süreci yaşandı.

Peki ne oldu da büyük bir dalga yaşandı? Çok heybetli gözüken Saray rejimi ağır bir tokat aldı?

***

Cevaplardan önce araya girip bir hatırlatma yapalım.

Genel seçim sonuçları, faşizme doğru dümen kırmış iktidarın eline güçlendirse de, Cumhur İttifakı için temeli sağlam olmayan bir zaferdi*.

Erdoğan daha o günden farkındaydı.

Hiç de kapsayıcı olmayan bir balkon konuşması yapması bundandı; sert bir üslup kullandı ve politikalarının sertleşerek süreceği mesajını verdi.

‘Ekonomik’ ve ‘siyasi’ problemler derinleşmiş durumdaydı… Ve yönetebilmek için şiddete ve ekonomik baskıya çok daha fazla başvurmak zorundaydı.

Şimdi bu gerçekler tüm çıplaklığıyla karşımızda.

Seçmen bu seçimde, yüzde 85 ile diyordu ki ‘en önemli sorun ekonomi’.

Emeklilerin durumu her türlü yerel yönetim projesinden önce geliyordu. Buna dayanarak “emeklilerin desteğini ya da tepkisini arkasına alan kazanacak” tespitleri yapılıyordu.

Üstelik ekonomi güven endeksi de düşüyordu.

Bugüne kadar ki veriler gösteriyordu ki… Yerel seçimlere 80’in altında tüketici güveni ile girilmesi iktidara kaybettiriyor.

Nitekim endeks 80’in altındaydı; çanlar iktidar için çalıyordu!

Geçen seferde yönetilen ekonomi bu sefer yönetilemedi.

EYT… Emeklilere, memura, kamu işçisine maaş zammı.

Kredi paketleri… Negatif faizle para…

Sosyal yardımlara gaz…

Sonuçta son yıllardaki en yüksek büyümelerden biri sağlandı. İstihdam uzun vadeli trendin üstünde arttı. İşsizlik azaldı.

Boş tencere değil ortada az da olsa kaynayan tencere olunca iktidar başarısı geldi.

Sonra genişçe analiz etmek üzere madde madde olanı dizelim.

* Bu sefer hayat pahalılığı yönetilemedi; kurlar yüksek, enflasyon yüksek, ücret ve maaşların alım gücü düşük. Emekçi kitleler tokadı bastı.

* Esnaf ucuz kredi, artan maaş üzerinden tüketimden memnundu; iktidarla arayı açmıyordu (Anadolu’daki iktidar zaferi bunun bir göstergesiydi), artık esnaf ve küçük sanayici kırılmıştı. Hala Adalolu AKP’nin sarısına boyansa da erime büyük.

* İstihdam ve büyüme farklı sermaye kesimlerini bir arada tutuyordu, yeni faiz politikası sermaye kesiminin bir kısmı için ‘kazan-kazan’ ilişkisini bozdu.

* Şimşekle anılan hükümet programı sanayi üretiminde yavaşlamaya, işsizlikte artamaya yol açtı. Sanayi kesimlerinde işçi iktidarı cezalandırdı.

* Savaş gemisi, uçağı, SİHA’sı, TOG’u… Büyük kalkınma anlatısı bu seçimde yoktu. Seçmenin yoksulluğu manipüle edilemedi, onlara ‘Ben açım ama ülkem’ dedirtilemedi.

2019’daki yerel kullanışlı olmaktan uzaklaştığı açıkça görülen ‘güvenlikçi’ politikanın raf ömrünün dolduğu günlere geri dönüldü; savaş gemisi zenginlik getirmeyince, rezervi bulanan doğal gaz ucuzlamayınca…

* Yedi düvele meydan okuma yerini ABD ve İsrail işbirliğine bırakınca… Önceki seçimin önemli manivelası milliyetçi aldatma ortadan kalktı.

* Genel seçimlerde Kürt oylarını ‘terör iş birliği’ gibi lanse edip milliyetçiliği köpürtme taktiği de işledi. Bu sefer “oy yoksa hizmet yok” kampanyaları da dahil, montajlar, uydurma belgeler, sahte afişler vb. hepsi geri tepti.

1- Büyük kentlerde daha pahalı olan hayat katlanılamaz, kiralar ödenemez hale gelince büyükşehirlerde tepki büyüdü. İktidar artık nüfus ve ekonomik açıdan güçlü yerlerde çok daha zayıf.

2- İktidar oylarındaki işçi kentlerindeki gerileme, kemer sıkma politikasına karşı öfkenin yaygınlığını açığa çıkardı.

3- İktidar içi (AKP’den MHP’ye) geçiş dış halkaya (YPR’ye) ve muhalefete doğru hız kazandı.

4- Sınıfsal tepki daha görünür oldu (YPR’ye oy kayışının bir kısmı da bundan; giderek İslamcı burjuva partisi haline gelen AKP’ye karşı, yoksullaşan sadık emekçi seçmen kitleleri YRP’yi tercih etti).

5- Diğer illerdeki seçim mitinglerinde bile, Ankara ve İstanbul için oy isteyen Erdoğan kendini tartıya koydu feci bir yenilgi aldı; sonuçları olur.

6-Kürtlerin direnci kırılamadı.

7-İYİ Parti kendini yaktı.

8- AKP’den kopma iki parti (DEVA ve Gelecek) siyaset üretememenin, AKP’ye söz söylememenin cezasını çekti!

Daha geniş bir analizi sonraya bırakarak vurgulayalım; seçime ‘devlet’ olarak giren Cumhur İttifakı hayatın gerçekleri karşısında yenildi.

Bakınız iki yazı:

* https://www.evrensel.net/yazi/92991/secim-sonuclarinin-ekonomi-politigi-sandiktan-fasizm-mi-cikti

* https://www.evrensel.net/yazi/93072/daha-ilk-gunden-beliren-cozulme-emaresi

QOSHE - Hayatın gerçeği devleti yendi - Bülent Falakaoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hayatın gerçeği devleti yendi

30 31
01.04.2024

Üzerinden çok geçmedi. Seçmenin önemli bölümünde ciddi bir kırgınlık, küskünlük yaratan genel seçimlerin üzerinden.

Erdoğan da başta rahat gözüküyordu; muhalefetin mayıs seçimlerinden sonra yaşadığı bölünme ve moral eksikliğine güvenerek.

Renksiz, siyasetsiz seçim kampanyalarıyla çok heyecansız bir seçim süreci yaşandı.

Peki ne oldu da büyük bir dalga yaşandı? Çok heybetli gözüken Saray rejimi ağır bir tokat aldı?

***

Cevaplardan önce araya girip bir hatırlatma yapalım.

Genel seçim sonuçları, faşizme doğru dümen kırmış iktidarın eline güçlendirse de, Cumhur İttifakı için temeli sağlam olmayan bir zaferdi*.

Erdoğan daha o günden farkındaydı.

Hiç de kapsayıcı olmayan bir balkon konuşması yapması bundandı; sert bir üslup kullandı ve politikalarının sertleşerek süreceği mesajını verdi.

‘Ekonomik’ ve ‘siyasi’ problemler derinleşmiş durumdaydı… Ve yönetebilmek için şiddete ve ekonomik baskıya çok daha fazla başvurmak zorundaydı.

Şimdi bu gerçekler tüm çıplaklığıyla karşımızda.

Seçmen bu seçimde, yüzde 85 ile diyordu ki ‘en önemli sorun ekonomi’.

Emeklilerin durumu her türlü yerel yönetim projesinden önce geliyordu. Buna dayanarak “emeklilerin desteğini ya da tepkisini arkasına alan kazanacak” tespitleri yapılıyordu.

Üstelik ekonomi güven endeksi de düşüyordu.

Bugüne kadar ki veriler gösteriyordu ki… Yerel seçimlere 80’in altında tüketici güveni ile girilmesi iktidara kaybettiriyor.

Nitekim endeks 80’in altındaydı; çanlar iktidar için çalıyordu!

Geçen seferde........

© Evrensel


Get it on Google Play