Merkez Bankası faiz kararı 22 Şubat’ta belli oluyor.

Faiz kararı öncesinde durum stabil gözüküyor. Ama göründüğü kadar sakin ve stabil değil!

Stabil değilse nasıl?

***

Sermayenin farklı kesimleri bir hayli hareketli; ‘işlerine’ gelen faiz oranı kararının çıkması için bastırıyorlar.

İhracatçısı, ucuz kredi bağımlısı… Hepsi lobi peşinde! İstedikleri faiz kararı çıkmasa bile çıkarlarının gözetilmesini, korunmasını istiyorlar.

Faizin yeteri kadar artamadığını düşünen diğer kesim de boş durmuyor. Onlar da ‘yabancı sermaye henüz cezbedilemedi’, ‘yüksek enflasyon karşısında faiz hala negatif’ gibi olgularla ‘algıları’ yönlendirmeye çalışıyorlar.

***

Yarınki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz değişikliğine gidilmesi beklenmiyor; mevcut yüzde 45’lik faiz oranı ile yola devam edilecek gibi!

Çünkü…

Merkez Bankası Başkanlığı görevinden ‘olaylı’ şekilde alınan Hafize Gaye Erkan’ın katıldığı toplantındaki karar, uzlaşı ile anılmıştı; Bakan, reis ve Merkez temsiliyetinde!

Neydi o uzlaşı hatırlayalım…

Son PPK toplantısının ardından yayımlanan metinde denmişti ki… “Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirmiştir.”

Meali: Faizi artırdık çünkü artırma kararı gecikince ‘fayda’ etmiyor. Artırdık ama faiz artışları da artık son buldu. Son buldu bulmasına ancak yüzde 45 seviyesi bir süre daha korunacak, kimse hemen öyle faiz indirimi beklemesin”.

Bu karar, Gaye Erkan’ın çok tartışıldığı bir dönemde ve de… ‘Kişisel’ görünen fakat çıkar ve güç çatışmalarının uç verdiği bir ortamda alınmıştı.

Reisin sesi çıkmamıştı. (Bu tartışılan Erkan’a değil karara bir destekti).

Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in de desteği tamdı.

Tüm bunlar bugün faiz değişikliğine gidilmeyeceğine delalet!

***

Merkez Bankası’nın Gaye Erkan sonrası yaptığı ilk enflasyon raporu toplantısına da ‘kararlılık’ yansımıştı.

O toplantıda Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın örtük cümlelerle söylediğini yardımcısı Cevdet Akçay direkt vurgulamıştı:

Enflasyonun yüzde 36 tahmini iddialı ama iddiasız hedef koyan bir merkez bankası oksimorondur. Yaptığımız şeyin doğruluğuna fena halde inanıyoruz. Şu an yüzde 45 politika faizinin yeterli olduğu bir ortamı yaratmaya çalışıyoruz”.

Akçay, “Faizde daha yukarı çıkılmasın, yüzde 45 yeterli olsun diye de uğraşıyoruz”u anlatan sözleriyle faiz indirimi beklentilerine ön almıştı!

Faiz kararında büyük ‘uzlaşı’ görünse de ortalık ‘süt liman’ değil.

İhracatçılar günlerdir bağırıyorlar: “Kur seviyesi düşük, işçilik maliyeti yüksek ve enerji fiyatları pahalı”.

31 lirayı bulmuş dolar kurun daha da yükseltilmesini istiyorlar, (Vatandaşın cebindekinin erimesini, alım gücünün düşmesini talep etmek demek bu).

15 bin lirayı aşmış açlık sınırının biraz üzerindeki ücretlerin daha da düşürülmesini istiyorlar (Enflasyonun altında artış oranlarıyla ücretlerin pula dönmesini önermek bu).

Düşük faiz talepleri de var!

Akdeniz Hazır Giyim İhracatçıları Birliği Başkanı Gürkan Tekin diyor ki… “Uygun faizli bir süre geri ödemesiz kaynağa ihtiyaç var” (Dünya gazetesi, 21 Şubat 2024 tarihli, ‘ihracatçı maliyetlere çare arıyor’ başlıklı manşeti).

Öte yandan…

Faiz artışının sürmesi gerektiğini belirtenler de var. TEPAV’ın şu vurguyu içeren raporu bu kesimlerin sözcüsü gibi: “Merkez Bankası’nın faizi yüzde 47.5’e yükseltilmesi ve verilere bağlı olarak ilave sıkılaşmanın da yapılabileceğinin belirtilmesi gerekiyor”.

***

Görüldüğü üzere…

Gaye Erkan’ın görevden alınmasında sonuçsuz kalan ‘güç oyunları hala sürüyor.

İhracatçı, inşaatçı, KOBİ düşük faiz peşinde… Büyük sermaye döviz peşinde!

Hükümet ise..

Şimdilik önceki politikalarıyla sentez halinde bir denge oyunu kuruyor; ödemeler dengesi krizini ve potansiyel büyük bir devalüasyonu atlatmak için.

Öncekiyle uyumlu denge oyunun sac ayakları neler?

Birincisi döviz kuru rejimi

Düşük faiz politikası dönemindeki enflasyonu düşürmek için döviz kurunu ‘tutma’ politikasını sürdürmek.

Bu politika, döviz kuru yükselişini enflasyon artışının altında tutma taktiği olarak icra ediliyor. Enflasyon 3 puan artıyorsa döviz kurunun 2 puan artışına izin veriliyor. Böylece TL göreli olarak değerleniyor.

Faiz artışlarının da bu süreci destekleyeceği düşünülüyor.

Faiz artışlarının harcama talebini kısacağı… Sıcak parayı Türkiye’ye çekeceği… Ve sonuçta kurları baskılayacağı öngörülüyor.

Dengenin ikinci ayağı seçici kredi politikası

Yönlendirilmiş kredilerle belirli, seçilmiş sektörlerin faiz artışlarından mağduriyetinin giderilmesi hedefleniyor.

Üçüncüsü ise… Ücretleri baskılamak, artışını enflasyona göre düşük tutmak!

Tüm sermaye kesimlerinin talep ettiği düşük ücret, Merkez Bankasının da enflasyonu düşürmek için elzem gördüğü bir politika!

Bir yandan da denge politikasını sürdürebilmek her geçen gün zorlaşıyor.

İhracat pazarlarının daralması…

Dünya genelindeki petrol fiyatlarının artışı…

Ukrayna’dan Gazze’ye savaş ve gerilimin olumsuz etkileri…

Gıda fiyatlarındaki yükseliş…

Birçok unsur hem planları alt üst ediyor hem de mevcut uygulamalarla düşmesi beklenen enflasyonun düşmesini engelliyor.

Erdoğan ve hükümeti için sermayeler arası denge, dengesizliğe dönüyor. Eğer seçimlerde bazı belediyelerdeki rant olanakları da elden giderse iş daha da zora girecek.

***

Denge oyunun ne zaman bozulacağından çok şu asıl şu sorunun yanıtı önemli: Lobisi olmayan, yeni faturalar çıkarılacak olanlar ne yapacak?

Kim mi onlar?

Tabi ki düşük faiz politikasında ‘hayat pahalılığı krizi’nin ortasına düşürülen emekçiler.

Şimdi onları beteri bekliyor.

Tekstil ve hazır giyimde ‘ihracat azaldı’, ‘talep zayıf’, ‘ücretler yükseldi’ diyerek başlayan işten atmaların farklı sektörlere yayılması… Yani işsizlik!

Bütçe açığı 6.6 trilyona çıktığı için bütçe açığı acayip genişlemiş, faiz giderleri katlanmış.

Yeni zamlar ve vergiler yolda anlayacağınız.

ÖTV ve KDV artışları…

Seçim sonrası doğalgaz ve elektrik zammı…

Köprü ve otoyol ücretlerinde artış.

***

Faiz, enflasyon yorgunu vatandaşın geleceğe güveni azalmış durumda.

Bunu TÜİK ortaya koyuyor. Açıklanan TÜİK Tüketici Güven Endeksine göre emekçiler, ekonomilerinin düzeleceğine, tasarruf edebileceklerine inanmıyor.

Faiz stabil kalsa da gelecek kararıyor! ‘Para politikasının duruşu yeterince sıkı mı’, ‘Faiz politikası reel mi’ sorulanının peşine düşerek aydınlanması da mümkün değil.

Nasıl ki her sermeye kesimin kendi kavgasını veriyorsa, emekçiler de kendi kavgasını vermeli.

Aksi halde…

‘Enflasyonun sebebi senin ücretin’, ‘İşsizliğin sebebi senin ücretin’ suçlamalarının muhatabı olmaktan ve hedefe konulmaktan kurtulamazlar; aldıkları sefalet ücretlerine rağmen!

QOSHE - Herkesin bir faiz lobisi var ya emeğin? - Bülent Falakaoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Herkesin bir faiz lobisi var ya emeğin?

12 1
21.02.2024

Merkez Bankası faiz kararı 22 Şubat’ta belli oluyor.

Faiz kararı öncesinde durum stabil gözüküyor. Ama göründüğü kadar sakin ve stabil değil!

Stabil değilse nasıl?

***

Sermayenin farklı kesimleri bir hayli hareketli; ‘işlerine’ gelen faiz oranı kararının çıkması için bastırıyorlar.

İhracatçısı, ucuz kredi bağımlısı… Hepsi lobi peşinde! İstedikleri faiz kararı çıkmasa bile çıkarlarının gözetilmesini, korunmasını istiyorlar.

Faizin yeteri kadar artamadığını düşünen diğer kesim de boş durmuyor. Onlar da ‘yabancı sermaye henüz cezbedilemedi’, ‘yüksek enflasyon karşısında faiz hala negatif’ gibi olgularla ‘algıları’ yönlendirmeye çalışıyorlar.

***

Yarınki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz değişikliğine gidilmesi beklenmiyor; mevcut yüzde 45’lik faiz oranı ile yola devam edilecek gibi!

Çünkü…

Merkez Bankası Başkanlığı görevinden ‘olaylı’ şekilde alınan Hafize Gaye Erkan’ın katıldığı toplantındaki karar, uzlaşı ile anılmıştı; Bakan, reis ve Merkez temsiliyetinde!

Neydi o uzlaşı hatırlayalım…

Son PPK toplantısının ardından yayımlanan metinde denmişti ki… “Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirmiştir.”

Meali: Faizi artırdık çünkü artırma kararı gecikince ‘fayda’ etmiyor. Artırdık ama faiz artışları da artık son buldu. Son buldu bulmasına ancak yüzde 45 seviyesi bir süre daha korunacak, kimse hemen öyle faiz indirimi beklemesin”.

Bu karar, Gaye Erkan’ın çok tartışıldığı bir dönemde ve de… ‘Kişisel’ görünen fakat çıkar ve güç çatışmalarının uç verdiği bir ortamda alınmıştı.

Reisin sesi çıkmamıştı. (Bu tartışılan Erkan’a değil karara bir destekti).

Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in de desteği tamdı.

Tüm bunlar bugün faiz değişikliğine gidilmeyeceğine delalet!

***

Merkez Bankası’nın Gaye Erkan sonrası yaptığı ilk enflasyon raporu toplantısına da ‘kararlılık’ yansımıştı.

O toplantıda Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın örtük cümlelerle söylediğini yardımcısı Cevdet Akçay direkt vurgulamıştı:

Enflasyonun yüzde 36 tahmini iddialı ama iddiasız hedef koyan bir merkez bankası oksimorondur.........

© Evrensel


Get it on Google Play