İstanbul’da birkaç sanayi sitesindeki atölyelerde ve de… Çeşitli belediyelerde çalışan işçilerle Merkez Bankası’nda başkan değişimini ‘tartıştık’ desem, tepki ne olur?

Birçok farklı ideolojik yapıdaki insandan ortak ses çıkabilir: ‘Bu uzmanlık işi öyle herkesin ahkam keseceği bir mevzu değil”.

Peki…

Buralarda Merkez Bankası’nın ‘kararlarının sonuçlarını irdeledik’ desem.

Öyle ya kimse buraya bakmıyor?

***

Merkez Bankası Başkanı’nın istifası… Ve yeni başkanın gelişi…

ABD’li yatırım bankası JPMorgan demiş ki… “Fatih Karahan’ın gelişi ‘daha şahin’ politikalar izleneceğinin habercisi”.

Kime şahin acaba?..

“Faiz oranlarının daha uzun süre yüksek kalmasını bekliyoruz” diyerek şahinliğin nerede olacağını belirtiyorlar. Ama faizin sonuçlarını (yani şahinliğin kimi pençeleyeceğini) söylemiyorlar.

Söylenenlere bakınca ‘dış güçler’ memnun gözüküyor. ‘Batı emperyalizmi ile mücadele’ ettiğini söyleyen iktidar çevresi ise sus pus!

Hafize Gaye Erkan… 2019’da, “Laf dinlemedi” denilerek görevden alınan Murat Çetinkaya’nın ardından görevden alınan beşinci Merkez Bankası Başkanı.

Bu seferki görevden alma geçmişten biraz farklı. Geçmişteki gibi ‘laf dinlesin’ diye ya da ‘faiz indirilsin’ gibi bir politika değişikliğinin sonucu değil.

Daha geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ona sahip çıkmıştı. Hatta İran Cumhurbaşkanı’nı karşılayan üst düzey protokole de dahil etmişti.

Söz konusu desteğin ardından Merkez Bankası faizi 2.5 puan daha artırarak yüzde 45’e çıkardı; bu artış verilen destekten bağımsız değildi.

***

Arkasındaki desteğe rağmen belli ki Gaye Erkan’ın istifası gösterdi ki ailesi üzerinden gündeme getirilen iddiaların bazıları doğru ve yıpratıcı olmuş.

Tam bu noktada vurgulamak gerekir ki… “MB’yi kurumsallıktan uzaklaştırıp aile çiftliğine çevirdi” iddialarıyla bezeli bürokrasi magazini ile Gaye Erkan’a ‘itibar suikastı’ yapanların derdi de ‘etik’ ve ‘ahlak’ değil.

Akraba ve ‘adam’ kayrılmasından, devlet kurumlarının çiftliğe çevrilmesinden hangi AKP yöneticisi rahatsız olmuş ki?.. Bu işler artık başkanlık sistemi altında maalesef oldukça sıradan.

Erkan’a ‘yaylım ateşi’ açanlar ‘kurumsal etikçiler’ değil ‘düşük faiz çıkarcıları’. Şimdilik hedefi vurmuş gözüküyorlar ama hedefe ulaşmaları zor.

Çünkü…

Bir dönem yüzde 19’luk düzeyine katlanılamayıp indirilen faiz oranının şimdi yüzde 45’e çıkarılmasına, sarayın ve ekonomi yönetiminin göz yummak zorunda kalmasının sebepleri aynen duruyor.

Faiz artışının sonuna gelinmiş olsa bile faizin indirilmesi öyle kalay değil. Atanan ismin finans holdinglerinin tanımıyla, ‘faizi hızla indirmeyecek’ kişi olması da bundan.

MB Yeni Başkanı Fatih Karahan’ın Amerikan Merkez Bankası (Fed) tecrübesine sahip olması… Ve ABD Büyükelçisi Murat Mercan’ın* yeğeni olması da piyasaların ‘iyimser’ beklentisini artırıyor.

***

Peki neydi o faize mahkumiyet?

Kasada para kalmayınca hükümet faiz artışına gitmişti!

Amaç; ödemeler dengesi krizi yaşamamak yani ekonominin krize girmeden seyrini sürdürmesi için gerekli olan döviz akışını sağlamaktı.

Biraz döviz akışı olsa da yeterli oranda akış sağlanamadı. Faiz indir-yükselt dışında alternatif üretemeyen bir ekonomi yönetiminin bu koşullarda hızlı faiz indirimine gidebilmesi zor!

Öncelikle enflasyon yüzde 65’lerde hâlâ yüksek; faiz indirimi beklemek pek mümkün gözükmüyor.

Ayrıca…

ABD ve Avrupa merkez bankalarının bu yılın ikinci yarısında faiz indirimine gitmeleri bekleniyor. Beklendiği gibi olması halinde, yeni av sahası arayacak olan sermaye için Türkiye’nin cazip hale gelebilmesi mevcut faiz oranlarının uzun bir süre yüksek kalmasına da bağlı!

Reis ve etrafındaki sermaye durumun farkında. Bu yüzden hep birlikte ateş etmiyorlar. Bu yüzden iktidarın yarı resmi yayın organı durumundaki gazete ve televizyonlarında Gaye Erkan hakkında, eskisi başkanlara atıldığı gibi ‘vatana ihanet’, ‘dış güçlerin operasyon aparatı’ gibi manşetler atılmıyor.

Tüm bunları gören, ‘istikrar’, ‘merkez bağımsızlığı’, ‘reel politika’ diye yırtınan ‘piyasalar’ denen finans kapital de ‘rahat’. Merkez Bankası başkanının değişimini para politikasında U dönüşü olarak görmüyorlar; bu seferkini ‘kişisel sebepler’den kaynaklı okuyorlar.

***

Ateş açan çıkar çevreleri ise… Eski Başkan Gaye Erkan’ın, Erdoğan’a “stratejik gördüğünüz alanları söyleyin, destekleyelim” seslenişi karşısında kendileri de ‘oyun kurucu’ olmak istemiş olabilirler.

Zira…

Faizi indirtmeyi başaramasalar bile en azından yatırım ve ihracat kredilerinin akışına etki edebilirler.

Toplama bakınca, ‘Faiz artışı bitti, Gaye gönderildi’ yorumlarının biraz kolaycı kaçtığını da ekleyelim.

Merkezdeki kavgalarda, faiz indir yükselt U dönüşlerinde başkanların başına neler geldiğine bakanlar vatandaşın başına neler geldiğine bakmıyor.

Hükümet cenahından, ‘Başkan değişti, politikaya aynen devam’ deniyor; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz vurguluyor; “açıklanan orta vadeli programımız kararlı bir şekilde uygulanmaya devam edecektir”.

Ya o programın sonuçları, faturası… Bunları mümkünse konuşmayalım modundalar.

Biz faturayı ödeyenlerden dinleyebilmek, onların gözünden merkeze bakabilmek için Emek Partisi yöneticileriyle sahaya indik; İMES, Dudullu, Kadosan Oto Sanayi sitelerinde ve farklı belediyelerde çalışan işçilerle görüştük.

***

AKP’ye ve Erdoğan’a 2023 seçim zaferini getiren faiz indiriminin ağır sonuçları olmuştu.

Bir, enflasyon ve hayat pahalılığı patlamıştı.

Hangi işçiye dokunsak geçim derdinden bahsediyor.

İki, zengin yoksul arasındaki gelir uçurumu büyümüş, alım gücü düşmüştü.

“2 bin 800 lira asgari ücret alırken durumum daha iyiydi şimdi 25 bin liranın üzerinde alıyorum ama yetmiyor” diyen belediye işçilerine rastladık.

Üç, kiralar uçmuştu.

“İstanbul’da en düşük kira İBB verilerine göre Çekmeköy’de; ortalaması 13 bin 500 TL gözüküyor” dediğimizde isyan başlıyor; “Hiçbir yeni kiracı o fiyata ev bulamaz orada” diye.

Ücretlerini yüksek kiraların nasıl yuttuğunu, taşınmak ateş pahasına olduğu için nasıl ev sahiplerine boyun büktüklerini anlatıyorlar.

Faiz indirimin faturası azalmamış, artarak sürüyor.

Kararlılıkla sürdürüleceği söylenen üç yıllık orta vadeli program (OVP) ne öngörüyor, hatırlayalım.

Birincisi… Enflasyonu düşürmek için ücret ve maşlar baskılanacak.

İşçiler soruyor; “Bizler 25 bin lira alan belediye işçileriyiz, hiçbir sosyal yaşantımız yok, ev ve araba almamız hayal bile değilken ücretlerimiz daha ne kadar bastırılacak, alım gücümüz daha ne kadar düşürülecek ve ne kadar daha yoksullaşacağız, el insaf!

Oysa enflasyonu düşürmenin başka yolları var.

İkincisi… Faizler yüksek tutulacak, kredi kartı ve kredi ile tüketim kısılacak.

Ekonomi daralacak, işsizlik artacak anlamına gelen bu hedef de işçileri ürkütüyor; “İşsiz kalma korkusuyla alttan ala ala kamburumuz çıktı” diyor.

Cam atölyesinde bir kadın hayat pahalılığı, düşük ücret ve kredi kullanamamanın sonuçlarına işaret ediyor: “Oğlum evlenecek ama paramız yok, eskiden kredi ile hallederdik artık o da yok.

‘Evde çalışabilir yaşta kim varsa hepimiz çalışıyoruz ama yine de geçinemiyoruz’ diyor cam işçisi kadınlar | Fotoğraf: Evrensel

Üçüncüsü… Yüksek vergi alınacak.

OVP’nin hedefi üç yılda trilyonlarca liralık vergi toplamak. Kimden? Yine çoğu bordro mahkumundan.

Belediye ve döküm işçilerinin buna öfkesi büyük! Yıla yüzde 15 vergi dilimiyle başlayıp yılı yüzde 27’lik vergi dilimiyle tamamlıyorlar. “İşçiden bu kadar vergi alır mı?” diye adeta isyan ediyorlar.

OVP’nin her bir uygulamasının, Merkez Bankası’nın programının sahada karşılığı ağır. Sadece başkana odaklananlar burayı ıskalıyor.

Oysa…

İktidar da farkında; en büyük dert geçim! Eser siyasetini değil, geçim vaadini öne çıkarıyor.

Sermayenin muhalefet partileri ise adaylar üzerinden bölünme ve kavga içinde.

Sohbet ettikçe anlıyoruz ki… İktidara güvenmeyen işçiler, genel seçimlerde değişim gelmemesinin moral bozukluğunu hâlâ üzerlerinde taşıyorlar.

***

Çalışma koşulları berbat.

MESEM’li sözde öğrenci, gerçekte küçük köle çocuklar sanayi sitelerinde cirit atıyor; elleri, gözleri hayatları gibi kapkara!

Diğer yanda döküm işçileri…

İyi ustalar 30 bin TL’nin üzerinde alıyorlar ama kendilerini şanslı saymıyorlar; yeni teknolojiye geçmişler her şeyi kimyasalda eritip, zehir soluyorlar. Bu da yaygın acı bir memleket gerçeği!

Genel-İş 3 No’lu Şube üyesi, ağırlıklı park, bahçe ve dış temizlik işçileri kaderlerinin belediye başkanının iki dudağının arasında olmasına itiraz ediyorlar; örgütlü örgütsüz olma hali de memleketin başka bir derdi işte.

Fotoğraf: Evrensel

Belediye işçileri ‘bir dokun bir ah işit’ durumunda | Fotoğraf: Evrensel

***

Anlattıkları dert bin ama burada bitirelim!

Düşük ve yüksek faiz gerilimi arasında her kavgada pinpon topuna çevrilen-başta emekçiler olmak üzere-geniş toplumsal kesimlerin çıkarı her iki safta da değil; onlar için değişen faturanın büyüklüğü sadece.

Alternatif siyaset başkandan değil buradan inşa edilmeli!

* 1994’te ABD-Refah Partisi arasında köprü olan, beklenen sermaye akışı için elzem olan ABD ile ilişkilerde bugünlerde AKP için önemli rol oynayan Murat Mercan için bkz: https://www.sozcu.com.tr/mose-dayan-makalesini-kilicdaroglu-yazsaydi-wp7082746

QOSHE - Merkez Bankasına işçi gözüyle bakmak - Bülent Falakaoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Merkez Bankasına işçi gözüyle bakmak

12 13
05.02.2024

İstanbul’da birkaç sanayi sitesindeki atölyelerde ve de… Çeşitli belediyelerde çalışan işçilerle Merkez Bankası’nda başkan değişimini ‘tartıştık’ desem, tepki ne olur?

Birçok farklı ideolojik yapıdaki insandan ortak ses çıkabilir: ‘Bu uzmanlık işi öyle herkesin ahkam keseceği bir mevzu değil”.

Peki…

Buralarda Merkez Bankası’nın ‘kararlarının sonuçlarını irdeledik’ desem.

Öyle ya kimse buraya bakmıyor?

***

Merkez Bankası Başkanı’nın istifası… Ve yeni başkanın gelişi…

ABD’li yatırım bankası JPMorgan demiş ki… “Fatih Karahan’ın gelişi ‘daha şahin’ politikalar izleneceğinin habercisi”.

Kime şahin acaba?..

“Faiz oranlarının daha uzun süre yüksek kalmasını bekliyoruz” diyerek şahinliğin nerede olacağını belirtiyorlar. Ama faizin sonuçlarını (yani şahinliğin kimi pençeleyeceğini) söylemiyorlar.

Söylenenlere bakınca ‘dış güçler’ memnun gözüküyor. ‘Batı emperyalizmi ile mücadele’ ettiğini söyleyen iktidar çevresi ise sus pus!

Hafize Gaye Erkan… 2019’da, “Laf dinlemedi” denilerek görevden alınan Murat Çetinkaya’nın ardından görevden alınan beşinci Merkez Bankası Başkanı.

Bu seferki görevden alma geçmişten biraz farklı. Geçmişteki gibi ‘laf dinlesin’ diye ya da ‘faiz indirilsin’ gibi bir politika değişikliğinin sonucu değil.

Daha geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ona sahip çıkmıştı. Hatta İran Cumhurbaşkanı’nı karşılayan üst düzey protokole de dahil etmişti.

Söz konusu desteğin ardından Merkez Bankası faizi 2.5 puan daha artırarak yüzde 45’e çıkardı; bu artış verilen destekten bağımsız değildi.

***

Arkasındaki desteğe rağmen belli ki Gaye Erkan’ın istifası gösterdi ki ailesi üzerinden gündeme getirilen iddiaların bazıları doğru ve yıpratıcı olmuş.

Tam bu noktada vurgulamak gerekir ki… “MB’yi kurumsallıktan uzaklaştırıp aile çiftliğine çevirdi” iddialarıyla bezeli bürokrasi magazini ile Gaye Erkan’a ‘itibar suikastı’ yapanların derdi de ‘etik’ ve ‘ahlak’ değil.

Akraba ve ‘adam’ kayrılmasından, devlet kurumlarının çiftliğe çevrilmesinden hangi AKP yöneticisi rahatsız olmuş ki?.. Bu işler artık başkanlık sistemi altında maalesef oldukça sıradan.

Erkan’a ‘yaylım ateşi’ açanlar ‘kurumsal etikçiler’ değil ‘düşük faiz çıkarcıları’. Şimdilik hedefi vurmuş gözüküyorlar ama hedefe ulaşmaları zor.

Çünkü…

Bir dönem yüzde 19’luk düzeyine katlanılamayıp indirilen faiz oranının şimdi yüzde 45’e çıkarılmasına, sarayın ve ekonomi yönetiminin göz yummak zorunda kalmasının sebepleri aynen duruyor.

Faiz artışının sonuna gelinmiş olsa bile faizin indirilmesi öyle kalay değil. Atanan ismin finans holdinglerinin tanımıyla, ‘faizi hızla indirmeyecek’ kişi olması da bundan.

MB Yeni Başkanı Fatih Karahan’ın Amerikan Merkez Bankası (Fed) tecrübesine sahip olması… Ve ABD Büyükelçisi Murat Mercan’ın* yeğeni olması da piyasaların ‘iyimser’ beklentisini artırıyor.

***

Peki neydi o faize mahkumiyet?

Kasada para kalmayınca hükümet faiz artışına gitmişti!

Amaç; ödemeler dengesi krizi yaşamamak yani ekonominin krize girmeden seyrini sürdürmesi için gerekli olan........

© Evrensel


Get it on Google Play