Görüldü ki…

AKP artık her bölgede kazanabilen tek ‘Türkiye partisi’ değil.

Nicedir eridiği büyükşehirlerin partisi de değil.

Epeydir altını oyan dip dalgalarının artık ‘kale’si gözüken il ve ilçelerde de yüzeye vurduğu bir parti.

Sallansa bile ‘aslı ikinci olmaz’ bir parti de değil artık; nitekim 22 yıllık tarihinde ilk defa ikinci sırada!

Saray rejimi’nin anayasa da dahil kural tanımadığı, faşizme dümen kırdığı, en ‘kudretli’ gözüktüğü dönemde nasıl ortaya çıktı bu tablo?

***

Kimlik (Milliyetçi-muhafazakar) siyasetiyle elde edilen galibiyetlere ne oldu?

AKP daha mı az milliyetçi daha mı az muhafazakâr ki?..

Aksine… Bu kimliklerde daha koyu bir parti!

Öyleyse… Başka bir analiz şart!

Sosyal demokrat geçineni de buraya oynasa da kimlik siyaseti sınırına dayanmış durumda. Araştırma Şirketi Konda’nın yöneticisi Bekir Ağırdır diyor ki…Türkiye’de ne milliyetçilik ne de muhafazakârlık yükselmiyor. Ne olduğuna göre değil ötekine, karşı tarafa nefrete göre oy verilir oldu”.

Kimlik değil, düşmanlık belirleyici’ vurgusu ister istemez şu sonuca götürüyordu: “52-48’lik iktidar yandaşı ve muhalifi blokları arası denge bu yerel seçimlerde pek değişmez.

Ama o da ne?..

Vatandaş blok halinde ana muhalefete yöneldi. CHP’nin daha 9 ay önceki seçimde öncülüğünü yaptığı Millet İttifakı dağılmasına rağmen CHP etrafında politik bir toparlanma sağlandı?

Demek ki… ‘Çakıldı kaldı, değişmez’ denilen muhalefet aleyhine olan denge de değişti.

Büyük bir seküler, laik bir aydınlanma da yaşanmadığına göre?.. Bir şey olmalı; Dengeyi değiştireni açıklayacak!

***

Son genel seçimin ardından demiştik ki

Mahallenizde sokağınızda, kahvede, statta… Karşılaştığınız, ‘Bir daha AKP’ye oy verirsem elim kırılsın’ diyenler yalan değil, hayalet değil!

Değişim dalgasının, beklendiği kadar hızlı olmasa da sürdüğüne dikkat çekerek.

Başkanlık seçimlerinin 2. turunun ardından demiştik ki… Çözülme emareleri daha zaferin ilk gününde görüldü.

O gün biz kahin değildik bugün karşılaştıklarımız da sürpriz değil; izlenecek ekonomi politik yolun buraya çakacağı çok açıktı!

Pandemi… Sonrasında yüzde 80’e çıkan enflasyonun altında ağır hayat pahalılığı… Barınma sorunu yaratacak kadar artan kiralar… Derinleşen yoksulluk…

Hepsinin otomatikman iktidarı götüreceği var sayılmıştı önceki seçimde. Öyle olmayınca da muhalefetin önemli kesimi umutsuzluğa düştü.

Oysa iktidar gardını almıştı; adeta topu, tüfeği ne varsa saldırmıştı.

Milyonlarca EYT’liyi emekli etti.

En düşük emekli maaşını hatırı sayılır oranda yükseltti. Kamu işçisinin en düşük maaşını 20 bin liraya çekti.

‘Olmaz’ denilen asgari ücrete yıl içinde ikinci zam sözü geldi.

Sosyal yardımlar’ artırıldı, yardımları alma kriterleri gevşetildi.

Kamu yararına çalışma’ adı altında kamuya yüz binlerce geçici işçi alındı.

Memura 8 bin TL seyyanen zam verildi.

Enflasyon yüzde 80’lerde dolaşırken yüzde 20’lerle ucuz kredi dağıtıldı. Tüketim, yatırım arttı, ekonominin çarkları döndü; işsizlik azaldı, esnafın yüzü güldü.

Kur Korumalı Mevduat uygulaması ile vatandaşın önemli kriz algılarından biri olan kurların artışına barikat kuruldu; faturası vatandaşa çıksa da seçimden önce kurlar sabitlendi.

İktidar milliyetçiliği de ‘kültürel’ kodlara hapsetmedi; ‘büyük, ulu ırk’ söylemiyle değil, ‘kalkınma’, ‘İşgale hazır büyük devlet’ söylemiyle tahkim etti milliyetçiliğini.

‘Muazzam gaz ve petrol rezervlerin bulunduğuna da inandırdı bir kesimi.

Silah sanayi, TOGG’u birer sembol değil, ekmek ve umut kapısı olarak da pazarladı.

Say say bitmeyen bu ‘verici’ hal Mehmet Şimşek önderliğinde hayata geçirilen hükümet programıyla verdiğini fazlasıyla hortumlayan ‘alıcı’ bir hale dönüştü.

Vericilikten soygunculuğa dönüşün elbette bir karşılığı olacaktı.

Hep olmuştur da! Ama rantla, ama ‘kırıntı’ yardımlarla ama ucuz krediyle ‘besleyicilikte’ bir numara olan AKP iktidarı da bundan muaf olmamıştır.

AKP bunu ilk 2009 yerel seçimlerinde deneyimledi. Çünkü seçmen ekonomik küçülmeye sert tepki gösterdi.

‘Altın yıllarını’ yaşayan AKP yüzde 38.4’lik oranla yüzde 40’ın altına geriledi.

Sonrasında her seçim döneminde ekonomiyi büyütüp, işsizliği azaltmaya odaklandı.

2019 yerel seçimlerinde bunu başaramadı; kurlar yükseldi, işsizlik arttı faturası malum büyük şehirleri kaybetti!

Şimdi de aynısı oldu!

Sanayi üretimi daralırken… İşsizlik artarken… Borç içindeki vatandaş yüksek faizin mağduriyetini yaşarken… Başka türlüsü de mümkün değildi.

En somut işçi kentlerinin oy oranları anlatır bu tabloyu.

Misal Bursa…

2019’da MHP-AKP toplamının yüzde 75’leri geçtiği kentte, 2019 seçimlerinde iki partinin oylarındaki erime yüzde 20’leri aştı.

Kriz yılı 2009’da da AKP’nin oyları Bursa’da gerilemişti.

Şimdi milliyetçi İyi Parti olmadan asla belediye alınamaz denilen Bursa’da belediye ana muhalefette.

Tesadüf mü? Asla!

Kurulan sanayi siteleriyle, Arçelik’in fabrikasını oraya taşımasıyla AKP’li yıllarda işçi kentine dönüşen Tekirdağ mesela…

İşçileştikçe AKP’lileşen bu kente bir bakalım.

2019’da artan işsizliğe tepkisini koymuş. Belediyeyi açık ara CHP’ye vermiş.

2023’te fark kapanmış. Şimdi İyi Parti CHP oyları toplamı Cumhur İttifakına bir hayli fark atıyor.

***

Tam bir işçi kenti, Anadolu kaplanı, “AKP’nin kalesi”, Fatma Şahin’in yıkılmaz ili Antep

Yüzde 40’ın altına düşmüş.

İşsizliğin arttığı… Emeğin ucuzladığı… Yoksullaşan kent ne kadar kaplan olabilirdi ki!..

Bir soru daha: Hane halkı gelirine göre gelir dağılımının en hızlı bozulduğu iller hangisi?

Cevap TÜİK verisinden gelsin: Gaziantep-Kilis-Adıyaman bölgesi…

Bu illerin oy oranlarına bir siz bakın lütfen!

Sadece deprem bölgesi olmasıyla açıklanamayacak, bir ekonomi politiğin yattığını göreceksiniz bu illerdeki değişen tabloda!

***

Bir hatırlatma da göçük altında kalan madenci alilerine, ilçelerine ‘hâlâ mı AKP’ diye soranlara yapalım!

Balıkkesir’de Savaştepe ve Kınık’ta…

İzmir’de Bergama’da…

Manisa’da Soma ve Kırkağaç’ta…

Soma maden havzası ilçelerinin tamamında CHP aldı; tazminatsız, yoksul bırakılmasından azade midir?

***

Seçim öncesi Cengiz Holdinge karşı büyük direniş yaşanan Seydişehir’de belediyenin yıllar sonra CHP’ye geçmiş olmasına ne demeli?

Ekonomi ve direniş ile değişim arasında bir bağ yok mu sizce de!

***

Antalya, Ege illeri, İç Ege ve Konya’da tarımla uğraşan ilçelere bakın… “Ürüne para verme ucuz kredi ver” politikasına artık tepki olduğunu göreceksiniz.

Tarımda girdi maliyetleri artarken, 12 yılda çiftçilerin yarısı tarımdan uzaklaşırken geride kalanlardan epeydir yükselen bir feryat vardı: “Dayanacak gücümüz kalmadı.”

Feryat haklıydı...

Ekonomi büyürken küçülen tek sektör tarımdı; bunun oy tepkisine dönüşmemesi mümkün değildi.

AKP’nin taşıyıcı kolonu tartışmasız iç Anadolu.

2019 yılında yapılan yerel seçimlerde ekonomi dip dalgası yaratmıştı.

Hem de… Hiç değişmiyor gözüken, seçim haritalarında sarı renge boyanan, AKP ve MHP’nin kalesi birçok ilde!

Erzurum ve Sivas’ta yüzde 15; Sakarya’da yüzde 14; Kayseri ve Maraş’ta yüzde 11.5; Konya ve Trabzon’da yüzde 10.5, Antep ve Samsun’da yüzde 10’luk oy kaybı yaşamıştı Cumhur İttifakı.

Bu bölgede 2023 genel seçimlerinde erime devam etti ama sınırlı sadece yüzde 5 civarında.

Ekonomisi ağırlıklı KOBİ, kamu ve esnaf üzerinden dönen İç Anadolu’da erimenin sınırlı kalmasını yukarıda sıraladığımız ekonomik adımlar sağlamıştı; ne de olsa bu bölgede hayat büyükşehirlerdeki kadar ağır değildi.

***

Pandeminin hemen sonrası muhalefet liderleri Anadolu’da esnaf ziyaretleri yaptığında büyük bir teveccüh görüyordu…

Pandemi sonrası Türkiye’nin farklı bölgelerinde mağduriyeti artan esnafın kitlesel ölçekte olmasa da ‘öfkeli’ ve organize sınıfsal tepkisi seçime giderken sönümlenmişti.

O dönemki, ‘Damattan bakan olur mu, gitsin’ öfkesi düşük faiz politikasıyla, esnafın ve KOBİ’lerin yeniden rızasına dönüştürülmüştü.

Ya şimdi…

Haritanın rengi o bölgede de değişti.

Esnaf, KOBİ mutsuz!

Bölgede sert darbelerden biri YRP’den geldi. AKP’nin taşıyıcı kolanları çatladı! Dip dalgası yüzeye vurdu.

Hemen bütün araştırmalar aynı sonuca varıyordu: Bu seçimin belirleyeni ekonomi olacak. Öyle de oldu!

İşçiler, emekçiler, yoksullar, çiftçiler, ‘kardeşlerimiz’ vurgusu ile kimliği yok sayılan Kürt kent yoksulları… Uygulanan ekonomi politikalarına sandıkta cevap verdiler.

MESEM’de kölelik, işsizlik, geleceksizlik dayatılan gençler de…

Lakin tehlike geçmedi!

Erdoğan balkona çıktı ve dedi ki… Popülist politikalara geçit yok!

Meali: Mehmet Şimşek programına aynen devam; asgari ücrete yıl içinde ikinci bir zam yok, emekliye yüksek artış yok, memur maaş zammını unut enflasyon farkı ile yetin, halk yeni vergiye hazırlan…

Sandıktan gücünü alan Erdoğan’ı güçsüz yakalamış sermaye de silkeliyor: Ekonomide yapısal reformlara devam!

Meali: Kıdem tazminatını kaldır, kamu harcamalarını kıs, vatandaşa az hizmet ver.

Oysa sandık tersini istiyor; sınıf bilinçli olmasa da sınıf tepkili halk acı reçete istemiyor.

***

Yoksulluk sınırı 54 bin liraya ulaşmışken muhalefet de daha açı reçetelere teşne! “Şimşek programına sarılalım, ekonomi önemli” düşüncesinde.

Rant ve saray rejimi ile halkı yoksullaştıran iktidara tepkiyi muhalefetin ‘kemer sıkmaya’ rızaya dönüştürmesine engel olmalı.

Pandemide yardımla… Kreşlerle… Çocuklara süt ile… Yaşlıları ücretsiz bindirmeyen halk otobüsçülerine konan postalar ile… Halkın teveccühünü kazanan adımlar yetmez.

Değişim ve de… Emekçilerin daha iyi çalışma ve yaşam taleplerine cevap verecek bir program için mücadele gerekli!

QOSHE - Sandıktan verilen mesaj ne? - Bülent Falakaoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sandıktan verilen mesaj ne?

14 16
02.04.2024

Görüldü ki…

AKP artık her bölgede kazanabilen tek ‘Türkiye partisi’ değil.

Nicedir eridiği büyükşehirlerin partisi de değil.

Epeydir altını oyan dip dalgalarının artık ‘kale’si gözüken il ve ilçelerde de yüzeye vurduğu bir parti.

Sallansa bile ‘aslı ikinci olmaz’ bir parti de değil artık; nitekim 22 yıllık tarihinde ilk defa ikinci sırada!

Saray rejimi’nin anayasa da dahil kural tanımadığı, faşizme dümen kırdığı, en ‘kudretli’ gözüktüğü dönemde nasıl ortaya çıktı bu tablo?

***

Kimlik (Milliyetçi-muhafazakar) siyasetiyle elde edilen galibiyetlere ne oldu?

AKP daha mı az milliyetçi daha mı az muhafazakâr ki?..

Aksine… Bu kimliklerde daha koyu bir parti!

Öyleyse… Başka bir analiz şart!

Sosyal demokrat geçineni de buraya oynasa da kimlik siyaseti sınırına dayanmış durumda. Araştırma Şirketi Konda’nın yöneticisi Bekir Ağırdır diyor ki…Türkiye’de ne milliyetçilik ne de muhafazakârlık yükselmiyor. Ne olduğuna göre değil ötekine, karşı tarafa nefrete göre oy verilir oldu”.

Kimlik değil, düşmanlık belirleyici’ vurgusu ister istemez şu sonuca götürüyordu: “52-48’lik iktidar yandaşı ve muhalifi blokları arası denge bu yerel seçimlerde pek değişmez.

Ama o da ne?..

Vatandaş blok halinde ana muhalefete yöneldi. CHP’nin daha 9 ay önceki seçimde öncülüğünü yaptığı Millet İttifakı dağılmasına rağmen CHP etrafında politik bir toparlanma sağlandı?

Demek ki… ‘Çakıldı kaldı, değişmez’ denilen muhalefet aleyhine olan denge de değişti.

Büyük bir seküler, laik bir aydınlanma da yaşanmadığına göre?.. Bir şey olmalı; Dengeyi değiştireni açıklayacak!

***

Son genel seçimin ardından demiştik ki

Mahallenizde sokağınızda, kahvede, statta… Karşılaştığınız, ‘Bir daha AKP’ye oy verirsem elim kırılsın’ diyenler yalan değil, hayalet değil!

Değişim dalgasının, beklendiği kadar hızlı olmasa da sürdüğüne dikkat çekerek.

Başkanlık seçimlerinin 2. turunun ardından demiştik ki… Çözülme emareleri daha zaferin ilk gününde görüldü.

O gün biz kahin değildik bugün karşılaştıklarımız da sürpriz değil; izlenecek ekonomi politik yolun buraya çakacağı çok açıktı!

Pandemi… Sonrasında yüzde 80’e çıkan enflasyonun altında ağır hayat pahalılığı… Barınma sorunu yaratacak kadar artan kiralar… Derinleşen yoksulluk…

Hepsinin otomatikman iktidarı götüreceği var sayılmıştı önceki seçimde. Öyle olmayınca da muhalefetin önemli kesimi umutsuzluğa düştü.

Oysa iktidar gardını almıştı; adeta topu, tüfeği ne varsa saldırmıştı.

Milyonlarca EYT’liyi emekli etti.

En düşük emekli maaşını hatırı sayılır oranda yükseltti. Kamu işçisinin en düşük maaşını 20 bin liraya çekti.

‘Olmaz’ denilen asgari ücrete yıl içinde ikinci zam sözü geldi.

Sosyal yardımlar’ artırıldı, yardımları alma kriterleri gevşetildi.

Kamu yararına çalışma’ adı altında kamuya yüz binlerce geçici işçi alındı.

Memura 8 bin TL seyyanen zam verildi.

Enflasyon yüzde 80’lerde dolaşırken yüzde 20’lerle ucuz kredi dağıtıldı. Tüketim, yatırım arttı, ekonominin çarkları döndü; işsizlik azaldı, esnafın yüzü güldü.

Kur Korumalı Mevduat uygulaması ile vatandaşın önemli kriz........

© Evrensel


Get it on Google Play