O ‘yalan’ı nereden öğrendin?
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına kötü ve hızlı girdik. Emniyetteki, yargıdaki iç çekişmeleri, yolsuzlukları yazan gazeteci Tolga Şardan önce gözaltına alındı, ardından tutuklandı. Aynı gün Halk TV Yazı İşleri Müdürü Dinçer Gökçe gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Aynı durum bir gün sonra Kısa Dalga Yazarı Cengiz Erdinç’in başına geldi. Üçünün ortak noktası, suçlanma gerekçelerinin geçen yıl bu zamanlar yürürlüğe giren iktidarın “dezenformasyon” bizim “sansür” yasası olarak adlandırdığımız düzenlemeye dayanması. Bu köşede de kamuoyunda da çok tartışıldı. Teklifin en yılmaz savunucusu MHP Milletvekili Feti Yıldız “bu yeni suçun oluşması için ‘özel kast, gerçeğe aykırı bilgi, suçun kamu barışını bozmaya elverişli olması, alenen yaymak’ olmak üzere dört şartın oluşması” gerektiğini söylemiş ve sözlerini şöyle bitirmişti: “Haber verme sınırını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları 29. madde de düzenlenen suçu oluşturmaz.” Öyle olmadığını geçen sene ve yoğun olarak bu hafta gördük. Şardan’ın yargıdaki çürümüşlüğe dair MİT’in bir rapor hazırlayıp, Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu iddiası yalanlanmadan gözaltı gerekçesi oldu. İletişim Başkanlığı’nın kim adına ve neye dayanarak yaptığı belli olmayan “dezenformasyon” açıklaması Şardan’ın tutuklanmasından sonra geldi. Erdinç’in gözaltına alınma gerekçesinin de yine MİT’in organize suçlarla ilgili kurduğu birime dair iddialar olduğu ortaya çıktı.
Bu çok tartışılan, Ceza Kanunu’nda 217/A’da kendine yer bulan düzenlemenin yeni dönemde gazetecileri susturmak ve sindirmek için bir araç olarak kullanılacağı açık. Geçmişte olduğu gibi icap ederse bu bilginin doğru olmadığına ilişkin bir açıklama, olmadı tekziple karşılığını bulacak bir iddia için bir gazeteci hapiste. Buraya kadar olan kısmı biliyorsunuz zaten ancak işin bir başka........
© Evrensel
visit website