Evrensel gazetesinin düzenli okuyucuları, dayanışma gösterenler gazetenin gündelik yaşamlarında nasıl bir yer işgal ettiğinin farkındadır elbet. Sekiz yılı aşkın süredir yazarı olarak benim de size gazetenin önemini anlatmam çok anlamlı olmaz. Ancak basın tarihi açısından Evrensel ve benzeri gazetelerin neden ortaya çıktığı, hangi boşluğu doldurduğu, ihtiyaçların nasıl dönüştüğüne dair tartışmaya ihtiyaç var. Buna hem okurun hem de Evrensel’in ihtiyacı var.

Basın tarihi çoğu kaynakta ilk gazetelerin ortaya çıktığı 17. yüzyıldan başlatılır. Ancak okur-yazar sayısının az olması nedeniyle, haber toplumsal yarardan çok ticari çıkarların sürdürülmesine yönelik ihtiyaçtan doğmuştur. Endüstri devrimiyle birlikte bir işçi sınıfının ortaya çıkması, göçle birlikte kentlerin büyümesi gazetelerin kitleselleşmesine yol açar. Ticari bir işe dönen gazetecilik patronların kâr hırsıyla satışları artıracak sansasyona meyleder. Oysa aynı dönem yani 19. yüzyılın ortalarında işçi gazeteleri de yayımlanmaya başlar, daha sonra bunlara anarşist, sosyalist gazeteler eklenecek, kadın gazeteleri yayınlanacak, dil çeşitlenecektir. Ancak basın tarihi bu gazeteleri görmezden gelir.

Türkiye’de ise II. Meşrutiyet’in ilanıyla gelen özgürlük ortamında “Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar” sloganlı İştirak ve Rum işçilerin öncülüğünde çıkan O Ergatis (Irgat) gazeteleri ilk örneklerdir. “Bizim memleketimizde işçi hayatı yokmuş! İşçi var ya… Bunları, düşünür insan kılmak, bunlara hayat bahşetmek bir parça gayret ve himmetle olur…” diyen İştirak gazetesi türlü mücadelelerle ancak 1912’ye dek hayatta kalır. Beşinci sayısından itibaren "Türkiye işçileri birleşin" sloganını kullanan O Ergatis’in ise 1910’da başladığı yayın hayatı, 12. sayısında, hükümetin kapatmasıyla son bulur. Bulgar, Yahudi, Türk işçilerin birlikte mücadelesini savunan gazete, halkın konuştuğu Rumcayı benimsemesini “halkın gözlerini açmak, hangi ‘alçakların’ kendilerini yönettiğini, soyduğunu ve alay ettiğini göstermek” şiarıyla açıklar. Cumhuriyet dönemi işçi hareketi ve sosyalist hareket için heyecanla başlasa da sansür yasaları kısa sürede devreye girecek gerçek anlamda örgütlenme ve sendikal haklar için 60’lara kadar beklemek gerekecek. Ancak işçi hareketinin güçlenmesiyle birlikte yalnızca işçi gazeteleri değil, yaygın medya da emek mücadelesine yer vermek zorunda kalacak, 1980 sonrası neoliberal sisteme eklenme ve darbe etkisiyle emek sayfalarının yerini şirket haberleri dolduracak. Özelleştirme politikalarının tamamlanmasıyla 2000’ler itibariyle işçi sınıfından, sınıf mücadelesinden bahsetmek demode olacak, onun yerini yaşam tarzı haberleri alacak. Evrensel gazetesi de böyle bir iklimde doğacak.

‘İşçiler zaten örgütsüz’, ‘işçiler AKP’ye oy veriyor’, ‘solcu gazete bizim ülkede satmaz’ … gibi yaygın inançların olduğu yerde neyin mücadelesi bu? Bu yazıyı okuyanların kaçı kendisini “işçi” olarak tanımlıyor? Ama burada ve okuyorsa cevabı sanırım daha karmaşık. Marx ve Engels’in “Her çağın egemen fikirleri, o çağın egemen sınıfının fikirleri olmuştur” sözünü akılda tutarak sınıf çatışmasını merkeze alan bir mücadelenin yalnızca ekonomik bir mücadele olmadığını, işçilerle birlikte baskıya uğrayan herkesi sosyal ve kültürel olarak dönüştürme potansiyeli taşıdığını da hatırlamak gerek. Bugün “sosyal hareketler” olarak tanımlanan kadın hareketi, çevre hareketi, hayvan hakları hareketi, LGBTİ+ hareket… hemen tümü bir ağ gibi birbiriyle temas halinde ve başarıya ulaşmak için birlikte gelişmeleri şart. İşte bu gelişimin merkezinde de hala medya var. İster kâğıt baskı olsun ister online, ‘iktidarın değişmesi’ mücadelesinin ötesinde toplumsal dönüşüme katkı verecek bizi besleyecek gazetelere ihtiyacımız var. Erdoğan’ın miting konuşması, Merkez Bankası’nın faiz kararı haberine her yerden ulaşılabilir. Ancak Özak işçisi Funda Bakış direnişte nasıl dönüşüp belediye başkanı olmaya cesaret ettiyse, bir akademisyenin, bir beyaz yakalının, bir gazetecinin de bu mücadelede gelişme, kendisine sunulandan başka seçeneklerin olduğunu görme, arama potansiyeli var. Dağıtımın hükümetin gazetesinin elinde olduğu, Basın İlan Kurumu’nun bir sansür mekanizması gibi çalıştığı iklimde emekçinin sesini duyurması için gazetelere patronlardan reklam almasını öneremeyiz. Ancak okurun da alım gücünün sınırlı olduğu unutulmamalı. Makul seçenekler sunmak (mesela e-gazete aboneliği gibi) ancak mutlaka ve mutlaka sadece dayanışma duygusuna yaslanmamak, okuyucuya kendisini geliştirebilecek bir alan açmak, aceleyle değil sabırla başka seçenekleri tartışmak, akıllarda ‘dur bakalım bizim gazete ne diyor?’ sorusunu yaratmak şart. Ezilenler mücadele koşullarını belirleyemiyor ama sloganlara da doydu. ‘Kime, neden oy vereceğiz”in ötesinde çözümler arıyor. İdeolojisiz bir “yavaş gazetecilik” değil, sorunların nedenlerini yalnızca gündelik politikalarla açıklamayan, ülke sınırlarına hapsolmayan, iyi bir dil ve sosyalist prensiplere dayanan ufuk açıcı bakış açıları lazım.

QOSHE - Evrensel ne işe yarar? - Ceren Sözeri
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Evrensel ne işe yarar?

25 14
10.03.2024

Evrensel gazetesinin düzenli okuyucuları, dayanışma gösterenler gazetenin gündelik yaşamlarında nasıl bir yer işgal ettiğinin farkındadır elbet. Sekiz yılı aşkın süredir yazarı olarak benim de size gazetenin önemini anlatmam çok anlamlı olmaz. Ancak basın tarihi açısından Evrensel ve benzeri gazetelerin neden ortaya çıktığı, hangi boşluğu doldurduğu, ihtiyaçların nasıl dönüştüğüne dair tartışmaya ihtiyaç var. Buna hem okurun hem de Evrensel’in ihtiyacı var.

Basın tarihi çoğu kaynakta ilk gazetelerin ortaya çıktığı 17. yüzyıldan başlatılır. Ancak okur-yazar sayısının az olması nedeniyle, haber toplumsal yarardan çok ticari çıkarların sürdürülmesine yönelik ihtiyaçtan doğmuştur. Endüstri devrimiyle birlikte bir işçi sınıfının ortaya çıkması, göçle birlikte kentlerin büyümesi gazetelerin kitleselleşmesine yol açar. Ticari bir işe dönen gazetecilik patronların kâr hırsıyla satışları artıracak sansasyona meyleder. Oysa aynı dönem yani 19. yüzyılın ortalarında işçi gazeteleri de yayımlanmaya başlar, daha sonra bunlara anarşist, sosyalist gazeteler eklenecek, kadın gazeteleri yayınlanacak, dil çeşitlenecektir. Ancak basın tarihi bu gazeteleri görmezden gelir.

Türkiye’de ise II. Meşrutiyet’in ilanıyla gelen özgürlük ortamında “Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar” sloganlı İştirak ve Rum işçilerin öncülüğünde çıkan O Ergatis (Irgat) gazeteleri ilk örneklerdir. “Bizim memleketimizde işçi hayatı yokmuş! İşçi var ya… Bunları, düşünür insan kılmak, bunlara hayat bahşetmek bir parça gayret ve himmetle olur…” diyen İştirak gazetesi türlü mücadelelerle ancak 1912’ye dek hayatta kalır. Beşinci sayısından itibaren "Türkiye........

© Evrensel


Get it on Google Play