Daha ikinci ayında büyük bir depremle sarsıldığımız, binlerce insanın yolsuzluk, ihmal ve beceriksizlik nedeniyle öldüğü, sakatlandığı hatta bazılarının halâ kayıp olduğu bir yılı geride bırakıyoruz. Çığlıklar duyulmasın diye sosyal medya kısıtlandı, ulaşmayan yardımların haberini yapan gazeteciler “yanıltıcı bilgi verdikleri” gerekçesiyle, soruşturuldu, tutuklandı, bırakıldı, bir kısmı yargılanmaya devam ediyor. Araya seçimin yarattığı hayal kırıklığı girdi, insanlar siyasetten de medyadan da umudu kesti. Mart sonunda yerel seçim var. Gündem canlanır elbet, ama sonra ne olacak? En azından 2025’e kadar 17 bin 2 liralık açlık ücretinin dayatıldığı ülkede itiraz etmek için bir sonraki seçimi mi bekleyeceğiz? Hakkımızı nerede arayacağız, bizi kim haber yapacak?

Gönül isterdi ki bugün gazeteciliğin son bir yılını masaya yatıralım, dünyanın başka yerlerinden 2024 öngörülerini tartışalım, ama olmadı, yılın son cuma günü Furkan Karabay tutuklandı. Furkan öğrencimdi, gazeteciliğe tutkusuna okul yıllarından tanığım, artık meslektaşım, arkadaşım. Son dönemde yargıda olup bitenleri haberleştirenlere yönelik soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar gazeteciliğin geleceğine dair alarm veriyor.

Mezopotamya Haber Ajansı (MA) Muhabiri Fırat Can Arslan, Diyarbakır'da gazetecilerin davalarına bakan heyette yer alan evli iki hâkimin tayinlerini, herkesin erişebileceği Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararnamesini kanıt göstererek haberleştirdiği için temmuz ayında gözaltına alındı, 100 gün tecrit koşullarında tutuklu kaldı. Beraat edip serbest kaldığı Ekim sonunda İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar’ın yargıdaki rüşvet iddialarıyla ilgili dilekçesi gündemi sarsmaktaydı. İddiaları haberleştiren Dinçer Gökçe, Cengiz Erdinç ve Tolga Şardan gözaltına alındı. Şardan altı gün tutuklu kaldı. Furkan Karabay 7 Aralık sabahı evinden gözaltına alındı, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Karabay ayrıca İrfan Fidan’ın şikâyeti nedeniyle de yargılanıyordu. Kendisine tazminat davası açanlar arasına, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatları Mustafa Doğan İnal ve Ahmet Özel’in yanı sıra Akın Gürlek ile Hasan Yılmaz’ın da eklenmişti. 29 Aralık’ta yeni bir tebligat için karakola gitti, yani kaçmak gibi bir niyeti olmadığı belliydi, ama tutuklandı. Gerekçesi 29 Kasım’da görülen bir duruşmanın tutanağını haberleştirmek. Böyle bir suç var mı? Yok. Hatta duruşmada gizlilik kararı bile yok. Barış Terkoğlu’nun Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a haklı çıkışıyla ifade edilecek olursa, “ya gazetecilerin peşini bırakıp tutanakta suça karıştığı iddia edilen yargı mensupları hakkında gereğini yapın, ‘böyle bir tutanak yoktur’ diyorsanız benim hakkımda da gereğini yapın.”

Özetle durum şu; bizzat hakimler, savcılar ve bilirkişiler ağzından itiraf edilen yargıdaki çürümenin faturası gazetecilere kesiliyor. Öyle ki, ağır ceza hakimliği yapan herhangi bir hâkim ya da savcı hakkındaki iddialar "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" gibi muğlak bir suçlamanın konusu haline getiriliyor. Ülkede terör suçlarına ilişkin ayrı bir mahkeme olmadığına göre ağır ceza mahkemelerinde görev yapan tüm hâkim ve savcılar bu kalkanın korumasına alınıyor. Yeni Şafak gazetesi "PKK ve FETÖ'ye kapı açtılar" diye Anayasa Mahkemesi üyelerinin fotoğraflarını manşete koyuyor ama bir gazeteci duruşma tutanağını haberleştirince hedef göstermiş oluyor. Geçen bir gazeteci arkadaşım şöyle söyledi: “Dava haberlerinde asla savcının adını geçirmiyorum.” Otosansür demek bu. Bir yargı mensubu suça karıştıysa, görevini yapmadıysa onun haberi yapılamayacak mı? Kimin haberini nasıl yapacağımızı savcılara, hakimlere mi soracağız? Biz Pelikancılar, Hakyolcular vs. tartışaduralım yargı kendisine dokunulmaz bir zırh örüyor. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı ve MA editörü Dicle Müftüoğlu’nun savunması bitmeden tutukluluğuna devam kararı alındı, yargılama usulüne uymaya gerek bile görülmedi.

Nieman Lab’ın 2024 öngörülerinde Victor Pickard diyor ki “artık meselenin ekonomi-politik olduğuyla yüzleşelim çünkü medya politik kararların bir ürünü, bu kararlar bizim tarafımızdan belirlenmeli”. Medya, “asgari ücret 578 dolara yükseldi” diye müjdeleyen (Milliyet, 28 Aralık 2023) ama Ziraat Bankası’ndan aldığı krediyi ödemeyen Demirören’in değil. Medya bizim. Yılı umutsuz bitirmeyelim, Furkan elleri kelepçeli ama başı dimdik girdi cezaevine, Dicle doğum gününü cesaretle kutladı. Yılgınlığa kapılmamalı ama bizi yazan, yolsuzlukları korkmadan haberleştiren gazetecilere de daha fazla sahip çıkmalıyız. Yeni yıl önce gazetecilik yaptığı için cezalandırılan arkadaşlarımıza, sonra hepimize cesaret ve umut getirsin. Yolumuz uzun, medya bizim…

QOSHE - Yolumuz uzun, medya bizim - Ceren Sözeri
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yolumuz uzun, medya bizim

11 10
31.12.2023

Daha ikinci ayında büyük bir depremle sarsıldığımız, binlerce insanın yolsuzluk, ihmal ve beceriksizlik nedeniyle öldüğü, sakatlandığı hatta bazılarının halâ kayıp olduğu bir yılı geride bırakıyoruz. Çığlıklar duyulmasın diye sosyal medya kısıtlandı, ulaşmayan yardımların haberini yapan gazeteciler “yanıltıcı bilgi verdikleri” gerekçesiyle, soruşturuldu, tutuklandı, bırakıldı, bir kısmı yargılanmaya devam ediyor. Araya seçimin yarattığı hayal kırıklığı girdi, insanlar siyasetten de medyadan da umudu kesti. Mart sonunda yerel seçim var. Gündem canlanır elbet, ama sonra ne olacak? En azından 2025’e kadar 17 bin 2 liralık açlık ücretinin dayatıldığı ülkede itiraz etmek için bir sonraki seçimi mi bekleyeceğiz? Hakkımızı nerede arayacağız, bizi kim haber yapacak?

Gönül isterdi ki bugün gazeteciliğin son bir yılını masaya yatıralım, dünyanın başka yerlerinden 2024 öngörülerini tartışalım, ama olmadı, yılın son cuma günü Furkan Karabay tutuklandı. Furkan öğrencimdi, gazeteciliğe tutkusuna okul yıllarından tanığım, artık meslektaşım, arkadaşım. Son dönemde yargıda olup bitenleri haberleştirenlere yönelik soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar gazeteciliğin geleceğine dair alarm veriyor.

Mezopotamya Haber Ajansı (MA) Muhabiri Fırat Can Arslan, Diyarbakır'da gazetecilerin davalarına bakan heyette yer alan evli iki hâkimin tayinlerini, herkesin erişebileceği Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararnamesini kanıt göstererek haberleştirdiği için temmuz ayında gözaltına alındı, 100 gün tecrit koşullarında tutuklu kaldı. Beraat edip serbest........

© Evrensel


Get it on Google Play