Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, çalışma saatleri, ücretler ve izin hakları gibi konularda yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğu içerikli açıklamalarda bulunuyor. Sözde bu çerçevede haftalık çalışma saatlerinde ciddi bir azalmayı öngören bir kanun tasarısı hazırlanıyormuş. Kanun tasarısına göre, tüm sektörlerde haftalık çalışma saatlerinin 35-40 saate indirilmesi hedefleniyor. Basın ve denizcilik gibi sektörlerdeki 48 saatlik çalışma süreleri de düşürüleceği, yıllık izin sürelerinde de güncellemeler yapılacağı iddialar arasında. Kanun tasarısında fazla mesai ücretleri ve tatil izin ücretlerinde de artış yaparak tam bir tezatlıkla; sözde haftalık çalışma süresini düşürüp, işçinin hiç hasta da olmadan aşırı çalışmasını hatta tatil yapmadan çalışmasını teşvik edeceklermiş! AKP’nin 2024 bütçesi de çok fazla emek karşıtı düzenlemeye işaret ediyor. En önemlisi her dönem denediği ancak tepkiler nedeniyle ertelediği kıdem tazminatı düzenlemesi. Yerel seçimlerden yenilgiyle çıkan tek adam hükümeti ve ortakları, sermaye gruplarına “Biz sizin için varız, hâlâ buradayız” demek için yeniden iş yasalarında yapacağı değişiklik ile daha fazla esnek çalışmayı ve kıdem tazminatını fona devretmeye girişeceğe benziyor. 2023 sonunda işsizlik oranı yüzde 9.4, OVP’deki 2024 sonu hedefi yüzde 10.4 açıklayan hükümetin bakanının bu iddiaları ne kadar gerçekçi olabilir. Bir de gerçeklere bakalım.

Akrilik elyaf üreticisi Aksa Akrilik, "Türkiye’de ilk kez kurumsal bir şirket tarafından haftada 4 gün mesai uygulamasını hayata geçiriyoruz" şeklinde haberlere konu oldu. Aksa Holdingin grup şirketlerinden birinde çalışan soL haber portalına konuşan işçi: "Bir haftada 40 saat olan çalışma, 4 günde ekstra mesaiyle yine 40 saat olarak düzenlendi. 5 gün 4 güne sıkıştırıldı" diyen işçi "Zaten mesai ücreti almayanlara uygulanacak. Mavi yakalılara, üretimdekilere bu uygulama yok, beyaz yakalılar, onlarında bir kısmı ofis işi yapanlar, direktörlüğün insafına bırakılan belli bir kesim sadece. Memuriyet tarzı iş yapanlar, bilgisayar başında üretime çok etkisi olmayanlar, onlar zaten bilgisayar başında akşam da evde çalıştırılacak" görüşünü dile getiriyor. Çalışanlara bir tür mobbing uygulandığını söyleyen işçi "Hiçbir mühendis neredeyse 17.00'de çıkmıyor. Normalde 08.00-17.00 çalışıyor ama 18.00'den önce çıkılmıyor. Çoğunlukla 19.00-20.00'lere kadar da duruluyor" diyor. "Bu uygulama bakım-yatırım ekibi, üretim kısmına uygulanamaz" diyen işçi "Örneğin 03.00'te arıza çıksın, bakımdakiler gece yatağından çıkarılıp, müdürüne kadar sahaya geliyor, 40 saat fabrikadan çıkılamadığı oluyor. Bunlar giriş çıkış saatlerinden teyit edilebilir şeyler. Normalde olması gereken tüm dünyada olan gece vardiyasında, vardiya mühendisleri olmasıdır. Fabrikanın devam etmesi için çalışırlar. Burada bu uygulama yok. Böyle bir sistem varken biz haftada 4 gün uygulamaya geçiyoruz demek komik. Başka bir şey değil. Mesaiyi 17.00'de bitirene müdürler tarafından atılan bakışları görseniz, ne demek istediğimi daha iyi anlardınız" vurgusunda bulunuyor.

Hükümetin çalışma saatlerini düşürüyoruz aldatmacasıyla hedeflediği, işçilerin izin, tatil günlerinde dahi çalışarak çok daha yoğun bir sömürü cenderesine almaktır. OVP ile çalışma ilişkilerinde esnekleştirmeyle hedeflenenler arasında işsizliği artırmak olan bir programa sahip hükümetin, zaten yoğun çalışan işçilerin boş zamanında gözü olduğu belli. Pazar tatillerinin spor yapılarak değerlendirilmesinin kilise tarafından yasaklanmasından, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne; ”Herkesin dinlenmeye, boş zamana, özellikle iş saatlerinin makul ölçüde sınıflandırılmasına ve belli dönemlerde ücretli tatillere hakkı vardır” ibaresi bulunur. Anayasa; ”Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir”; ”Dinlenmek, çalışanların hakkıdır. Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.” ibarelerine yer vererek işçilerin boş zaman hakları anayasal güvenceye alınmıştır. Altıncı beş yıllık kalkınma planında (1990-1994) boş zaman ile şu cümlelere yer verilmiştir: ”Bireyin iş saatleri dışında istekli olarak katıldıkları ve fiziki, sosyal, psikolojik ve zihni gelişime katkıda bulunan faaliyetlerin tamamını kapsayan boş zamanların değerlendirilmesi konusunda eğitici programlar düzenlenecek, TV, radyo, tanıtıcı broşür ve benzeri araçlar ile bilinçlendirme faaliyetinde bulunulacaktır.” Marksizmi Fransa’ya ilk getiren düşünür ve eylem adamı Lafargue, Tembellik Hakkı adlı eserinde boş zaman hakkının, insan haklarının en kutsalı olduğunu savunmuş ve boş zamanlarda insanların özgürce dinlenme ve eğlenme hakkını anlatmıştır. Fransa’da Yasama Meclisi, 9 Eylül 1848’de fabrika ve yapımevlerinde toplu çalışma süresini 12 saat olarak saptamıştı, sonradan süre 17 saate kadar yükseldiğinde, Lafargue, çalışmaya değil, insanı insanlıktan çıkaran aşırı çalışmaya karşı savaşmıştı.

Evrensel’e konuşan Şölen Çikolata’da çalışan genç bir kadın işçi işçilerin yoğun mesai temposuna ek olarak çalışmak zorunda kalmalarının iş kazalarına etkisini anlatıyor: “Uykusuzluk, dikkatsizlik, az mola ve yoğun çalışma temposu en önemli sebepler. Bunların da temeli geçinememe ve çalışma koşulları. Asgari ücret belirlendi mesela. Ev kirasına, faturalara, gıdaya bu kadar zam gelmişken işçi nasıl geçinsin? Bir ekmeği alırken bile iki kere düşünüyoruz. Haliyle eline üç beş kuruş fazla gelsin diye ek mesai yapıyor, canından oluyor.” Dünyadaki en uzun çalışma saatlerine ve en düşük ortalama ücretlerine mahkum edilen emekçiler bu bayram tatilindeki parasız seyahat hakkından faydalanarak kent merkezlerini doldurmuştu. Nazi kamplarının girişindeki “Çalışmak özgürleştirir” tabelasını aratmayan bir öneriyle emekçiler için yoğun bir sömürüye dönüşecek kanun tasarılarıyla gelen hükümete verilecek cevap: “Boş zaman hakkımdan, kıdem tazminatımdan elini çek, ücretleri yoksulluk sınırı üzerine çek” olacak.

QOSHE - Boş zaman hakkı - Deniz İpek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Boş zaman hakkı

20 11
21.04.2024

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, çalışma saatleri, ücretler ve izin hakları gibi konularda yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğu içerikli açıklamalarda bulunuyor. Sözde bu çerçevede haftalık çalışma saatlerinde ciddi bir azalmayı öngören bir kanun tasarısı hazırlanıyormuş. Kanun tasarısına göre, tüm sektörlerde haftalık çalışma saatlerinin 35-40 saate indirilmesi hedefleniyor. Basın ve denizcilik gibi sektörlerdeki 48 saatlik çalışma süreleri de düşürüleceği, yıllık izin sürelerinde de güncellemeler yapılacağı iddialar arasında. Kanun tasarısında fazla mesai ücretleri ve tatil izin ücretlerinde de artış yaparak tam bir tezatlıkla; sözde haftalık çalışma süresini düşürüp, işçinin hiç hasta da olmadan aşırı çalışmasını hatta tatil yapmadan çalışmasını teşvik edeceklermiş! AKP’nin 2024 bütçesi de çok fazla emek karşıtı düzenlemeye işaret ediyor. En önemlisi her dönem denediği ancak tepkiler nedeniyle ertelediği kıdem tazminatı düzenlemesi. Yerel seçimlerden yenilgiyle çıkan tek adam hükümeti ve ortakları, sermaye gruplarına “Biz sizin için varız, hâlâ buradayız” demek için yeniden iş yasalarında yapacağı değişiklik ile daha fazla esnek çalışmayı ve kıdem tazminatını fona devretmeye girişeceğe benziyor. 2023 sonunda işsizlik oranı yüzde 9.4, OVP’deki 2024 sonu hedefi yüzde 10.4 açıklayan hükümetin bakanının bu iddiaları ne kadar gerçekçi olabilir. Bir de gerçeklere bakalım.

Akrilik elyaf üreticisi Aksa Akrilik, "Türkiye’de ilk kez kurumsal bir şirket tarafından haftada 4 gün mesai uygulamasını hayata geçiriyoruz" şeklinde haberlere konu oldu. Aksa Holdingin grup şirketlerinden birinde çalışan soL haber portalına konuşan işçi: "Bir haftada 40 saat olan çalışma, 4 günde ekstra mesaiyle yine 40 saat olarak düzenlendi. 5 gün 4 güne sıkıştırıldı" diyen işçi "Zaten mesai ücreti almayanlara uygulanacak. Mavi yakalılara, üretimdekilere bu uygulama yok, beyaz yakalılar, onlarında bir kısmı ofis işi yapanlar, direktörlüğün insafına bırakılan........

© Evrensel


Get it on Google Play