Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 aralık itibarıyla aylık enflasyonu yüzde 2.93; yıllık enflasyonu yüzde 64.77 olarak açıkladı. TÜİK o kadar ‘ince hesap’ yapmış ki yıllık enflasyonu resmi beklenti ve tahminlerin de altında tutmayı başardığı için takdiri hak ediyor.

TÜİK’in her ayın başında açıkladığı resmi enflasyon rakamları ile halkın yaşadığı ya da hissettiği enflasyon arasındaki fark o kadar büyüdü ki son yıllarda ‘TÜİK enflasyonu’ gibi bir kavram ortaya çıktı. Hal böyle olunca herkesin kafasında haklı olarak TÜİK hangi enflasyonu ölçüyor sorusu sorulmaya başlandı.

Enflasyon, teknik olarak fiyatlar genel düzeyinde yaşanan değişimi ifade eden bir kavram. Enflasyon oranı, bir yönüyle de mal ve hizmetlerin fiyat düzeyinin yükselmesi nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen düşüşü ifade ediyor. Bu nedenle halkın zihninde enflasyon denildiğinde ilk akla gelen hayat pahalılığı ve zamlar oluyor. TÜİK gerçek enflasyonu çeşitli istatistik oyunlarıyla gizlemeye çalışsa da insanların günlük yaşam alanlarında, işte, sokakta, evde yaşadığı ekonomik sorunları gizleyemiyor.

Gıda ürünleri başta olmak üzere, yılın ilk saatlerinden itibaren temel tüketim ürünlerinde yaşanan fiyat artışları ve yağmur gibi yağmaya başlayan çift haneli zamlar, milyonların hissettiği gerçek enflasyon ile TÜİK’in hesapladığı resmi enflasyon arasındaki farkın önümüzdeki aylarda belirgin şekilde açılacağını gösteriyor.

Milyonlarca insanı ilgilendiren ücret ve maaş artışları gerçek enflasyona göre değil, TÜİK enflasyonuna göre belirlendiğinden, ücretli emekçiler iki kez mağdur ediliyorlar. İşin ilginç tarafı enflasyon açıklanır açıklanmaz, maaş artışları ile ilgili şişirilmiş zamlı maaşlar müjdeler eşliğinde dolaşıma sokuluyor.

Yüksek enflasyonla emekçilerin cebindeki üç kuruşa el konulması yetmezmiş gibi, adeta bir soygun mekanizması gibi işleyen vergi dilimi uygulaması nedeniyle ücretli emekçiler her yıl daha fazla vergi ödemek zorunda bırakılıyorlar. Her fırsatta ‘Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır’ propagandası yapılırken patronların ödemesi gereken vergiler bir çırpıda affediliyor, bankaların ve şirketlerin yüksek kârları görmezden geliniyor.

Türkiye’de nüfusunun büyük bölümünü oluşturan emekçiler, gelirlerinin tamamına yakınını gıda, barınma, ulaşım vb. gibi zorunlu ihtiyaçları için harcıyorlar. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı koşullarında en temel harcamalarını bile yapmakta zorlanan milyonlarca insanın günlük yaşamında hissettiği enflasyon ile nüfusun orta ve üst gelir grubunda yer alanların hissettiği enflasyonu bir tutmak doğru değil.

Gelir düzeyi farklılaştıkça, farklı gelir gruplarının tüketim harcamalarındaki değişim nedeniyle hissedilen enflasyon oranlarının farklılaşması kaçınılmaz. Dolayısıyla sınıfsal eşitsizliklerin giderek derinleştiği, gelir dağılımının ciddi anlamda bozulduğu Türkiye gibi bir ülkede toplumun büyük bölümünü resmi enflasyon verilerinin gerçeği yansıttığına inandırmak mümkün değil.

Bugün, geçmişte yapılan bütün uyarılara rağmen izlenen yanlış ekonomik politikaların kaçınılmaz sonucu olarak artan enflasyonla mücadele ediliyor gibi bir görüntü verilmeye çalışılıyor. Oysa ‘enflasyonla mücadele programı’ adı altında yapılan tek şey geçmişte bilinçli olarak atılan yanlış adımların faturasının halkın, emekçilerin sırtına nasıl yıkılacağıdır. Bu sorunun yanıtı yerel seçimler sonrasında çok daha somut olarak görülecek.

Türkiye’nin tek adam rejiminin ekonomi politikaları sonucunda oluşan yoksulluk ve yüksek enflasyon girdabından çıkabilmesi için sadece ekonomik tedbirlerin yeterli olmayacağı açık. Bu nedenle temel ekonomik taleplerin yanı sıra, bütün bu yaşadıklarımızın nedeni olan mevcut siyasal rejime karşı mücadelenin de güçlenmesi gerekiyor.

QOSHE - Hangi enflasyon? - Erkan Aydoğanoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hangi enflasyon?

15 2
04.01.2024

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 aralık itibarıyla aylık enflasyonu yüzde 2.93; yıllık enflasyonu yüzde 64.77 olarak açıkladı. TÜİK o kadar ‘ince hesap’ yapmış ki yıllık enflasyonu resmi beklenti ve tahminlerin de altında tutmayı başardığı için takdiri hak ediyor.

TÜİK’in her ayın başında açıkladığı resmi enflasyon rakamları ile halkın yaşadığı ya da hissettiği enflasyon arasındaki fark o kadar büyüdü ki son yıllarda ‘TÜİK enflasyonu’ gibi bir kavram ortaya çıktı. Hal böyle olunca herkesin kafasında haklı olarak TÜİK hangi enflasyonu ölçüyor sorusu sorulmaya başlandı.

Enflasyon, teknik olarak fiyatlar genel düzeyinde yaşanan değişimi ifade eden bir kavram. Enflasyon oranı, bir yönüyle de mal ve hizmetlerin fiyat düzeyinin yükselmesi nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen düşüşü ifade ediyor. Bu nedenle halkın zihninde enflasyon denildiğinde ilk akla gelen hayat pahalılığı ve zamlar oluyor. TÜİK gerçek enflasyonu çeşitli istatistik oyunlarıyla gizlemeye çalışsa da insanların günlük yaşam alanlarında, işte, sokakta, evde yaşadığı ekonomik sorunları gizleyemiyor.

Gıda ürünleri başta olmak üzere, yılın ilk saatlerinden itibaren temel tüketim ürünlerinde yaşanan fiyat artışları ve yağmur gibi yağmaya başlayan........

© Evrensel


Get it on Google Play