Patronların elindeki en etkili yaptırım, işçileri fazla çalıştırma, düşük ücret verme, keyfi olarak işten çıkarma gibi uygulamaları istediği zaman hayata geçirebilme imkanının olmasıdır. Fakat sistemi bir bütün olarak ayakta tutan asıl unsur, devletin ihtiyaç duyduğunda baskı gücünü patronlar için seferber edebilmesi, kolluk güçlerini patronların hizmetine sunabilmesidir. ‘Kamu düzenini sağlamak’ adına haklarını arayan işçilerin karşısına polisin ya da jandarmanın dikilmesi, hakları için direnen işçilerin baskı altına alınması, dövülmesi ve gözaltına alınması bu şekilde olağan gösterilmeye çalışılır.

İşçilerin yasal haklarını kullanmaları söz konusu olduğu zaman devlet, sınıfsal işlevi ve genel karakterinin doğal sonucu olarak, düzeni koruma bahanesiyle istisnasız her zaman işçilerin karşısında, patronların yanında yer alıyor. İşçiler ise, yanlarında duranlarla ve karşılarında olanları tanıdıkça, kimlere güveneceklerini, kimlere asla güvenmeyeceklerini kendi yaşam deneyimleriyle öğreniyorlar. Bu durumun son örneğini Urfa’daki Özak Tekstil işçilerinin direnişinde görmek mümkün.

Urfa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Özak Tekstil’de çalışan işçilerin, patronların tercih ettiği Öz İplik-İş’ten istifa ederek BİRTEK-SEN’e üye olmalarının ardından bir kadın işçi işten atıldı. Çalışma arkadaşlarının işten atılması sonrasında işçiler, fabrikada uzun süredir yaşadıkları baskı ve tehditlere karşı fiili direniş başlattılar.

Direnişleri sırasında fabrika yönetimi ve Öz İplik-İş tarafından baskı ve tehdide uğrayan işçiler, direnişlerinin başından itibaren idari ve kolluk kuvvetlerinin yasak ve baskılarına karşı da mücadele ediyorlar. Fabrika önünde açıklama yapmak isteyen direnişteki Özak işçilerine karşı önce valilik yasak kararı aldı, sonra yasak kalktı ama devlet işini şansa bırakmadı. Son olarak jandarma müdahalesi ile aralarında sendika başkanı ve yöneticilerin de olduğu 22 kişi gözaltına alındı.

Özak işçilerinin fabrika önündeki mücadelesi devam ederken, üretimin önemli oranda aksatılması ve yapılan grevin yasa dışı olmasını gerekçe gösteren Özak Tekstil patronu işçilere ve BİRTEK-SEN’e karşı dava açtı ve mahkemeden direnişin yasaklanmasını talep etti. Mahkeme başvuruyu kabul ederek 27 Aralığa gün verdi.

Sendika özgürlüğü işçilerin kendi özgür iradeleriyle istedikleri sendikaya üye olabilmeleri anlamına gelirken, öyle anlaşılıyor ki bu evrensel ilke ülke genelinde olduğu gibi, Urfa’da da geçerli değil. İşçilerin işçiye yabancılaşmış, patronların ve hükümetin kontrolüne girmiş bir sendikadan ayrılarak kendi sınıf çıkarlarını savunan mücadeleci bir sendikaya üye olmaları sadece Özak Tekstil patronunu değil, valisinden jandarmasına kadar düzenin bütün bekçilerini epey korkutmuş görünüyor.

Sendikal hakları gasbedilen, çalışırken sürekli baskı, tehdit ve hakarete maruz kalan çoğu kadın yüzlerce işçi Özak Tekstil patronunun acımasız sömürü çarkına karşı omuz omuza vererek meydan okuyorlar. Fabrikada uzun süredir uygulanan baskı, tehdit ve mobbinge karşı, işten atmaların son bulması, atılan işçilerin işe geri alınması ve işçilerin sendika seçme özgürlüğünün yok sayılmasına karşı direniyorlar.

Yaşamını iş gücünü satarak sürdüren, inancı, kimliği, siyasi düşüncesi farklı olan bütün işçilerin sınıf çıkarlarının ortak olduğu dikkate alındığında ‘Özak işçisi kime güvenecek?’ sorusunu cevaplamak kolaylaşıyor. İşçiler elbette önce kendilerine, mücadele arkadaşlarına, haklı mücadelelerini amasız, fakatsız savunanlara güvenecekler. Bunu başardıklarında, onları bölmek, birbirine düşürmek, zayıflatmak isteyenlere karşı birleştikçe, haklı mücadelelerine ve sendikalarına sahip çıktıkça, hiçbir gücün karşılarında duramayacağını görecekler.

QOSHE - Özak işçisi kime güvenecek? - Erkan Aydoğanoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Özak işçisi kime güvenecek?

8 1
07.12.2023

Patronların elindeki en etkili yaptırım, işçileri fazla çalıştırma, düşük ücret verme, keyfi olarak işten çıkarma gibi uygulamaları istediği zaman hayata geçirebilme imkanının olmasıdır. Fakat sistemi bir bütün olarak ayakta tutan asıl unsur, devletin ihtiyaç duyduğunda baskı gücünü patronlar için seferber edebilmesi, kolluk güçlerini patronların hizmetine sunabilmesidir. ‘Kamu düzenini sağlamak’ adına haklarını arayan işçilerin karşısına polisin ya da jandarmanın dikilmesi, hakları için direnen işçilerin baskı altına alınması, dövülmesi ve gözaltına alınması bu şekilde olağan gösterilmeye çalışılır.

İşçilerin yasal haklarını kullanmaları söz konusu olduğu zaman devlet, sınıfsal işlevi ve genel karakterinin doğal sonucu olarak, düzeni koruma bahanesiyle istisnasız her zaman işçilerin karşısında, patronların yanında yer alıyor. İşçiler ise, yanlarında duranlarla ve karşılarında olanları tanıdıkça, kimlere güveneceklerini, kimlere asla güvenmeyeceklerini kendi yaşam deneyimleriyle öğreniyorlar. Bu durumun son örneğini Urfa’daki Özak Tekstil işçilerinin direnişinde görmek mümkün.

Urfa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Özak Tekstil’de çalışan işçilerin, patronların tercih ettiği Öz İplik-İş’ten istifa ederek........

© Evrensel


Get it on Google Play