Gelenektir ya, yılın son haftasının yazısında biten yılın genel bir dökümü yapılır, yeni yıla dair öngörüler sıralanır. Ancak Orta Doğu öyle bir coğrafya ki tek yazıda tek bir ülkenin dökümünü yapmak bile mümkün değil. Bölge Gazze’den Yemen’e, Sudan’dan Suriye’ye ve Irak’a kadar kaynayan kazan. Velhasıl 2024’ün gelişi 2023’ün gidişinden belli!

Türkiye’ye en yakın ülkeden, Irak’tan başlayalım genel duruma bakmaya.

Irak yılı ülkede taşları yerinden oynatan, birkaç yıldır oluşmuş olan statükoyu sarsan bir seçimle kapattı. 19 vilayetten oluşan Irak’ta vilayet meclisleri seçimleri yapıldı. Yerel bütçeden ve güvenlik kararlarından referanduma kadar birçok yetkisi olan vilayet meclislerinin geniş yetkili valileri seçmesi gerekiyor. Ancak Kerkük gibi petrol zengini kentler dahil Irak’ın genelinde bir taraftan vali seçimi için gerekli ittifaklar savaşı şimdiden başladı. Mesela Kerkük’te seçimi önde bitiren Kürtlerin bir vali seçebilmesi için Arap partilerle ittifak yapması şart ki Arap partilerin Kürtlere pek sıcak bakmadığı da aşikar. Ülkenin geri kalanında ise Mukteda Sadr hareketinin seçimleri boykotu sayesinde büyük ölçüde İran destekli siyasi hareketlerin seçimlerde yerlerini sağlamlaştırdığı söylenebilir. Ancak her halükarda Irak’ta yeni yılla birlikte vilayet meclislerinde müttefik arayışları ve ittifak yarışları devam edecek gibi görünüyor. Üstelik bu sürecin bölgesel nüfuz savaşlarını da etkilediğini belirtmek gerek. Özellikle ABD ile İran arasındaki nüfuz savaşlarının vilayet meclisleri seçimlerinin ardından kızışması beklenebilir. Zaten HAMAS’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardında İran parmağı arayan ABD ve cenahının İran’ın bölgede desteklediği silahlı ve siyasi yapılara yönelik baskılarını artırması oldukça muhtemel.

Malum IŞİD’in Irak ve Suriye’yi kasıp kavurduğu dönemde IŞİD ile mücadeleye Irak’ta Haşd-i Şaabi’yi destekleyerek katılan İran Irak’tan Suriye’ye, Lübnan’dan Filistin topraklarına uzanan bir kara hattı elde etmişti. Bu durumdan rahatsız olan ABD ve bölgedeki müttefikleri İran’ın Suriye üzerinden Akdeniz’e açılma ihtimalinin de ortaya çıkması ile birlikte iyice huzursuz olmuşlardı.

Şimdilerde Suriye’nin kuzeydoğusunda İran’ın Suriye hattını kesmeye çalışan ABD bölgede 900 asker bulunduruyor. Her ne kadar ABD’nin hedefi İran olsa da yerel müttefikinin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olması Türkiye’nin milli güvenlik algılarını harekete geçiriyor. Nitekim Türkiye, ABD’nin müttefiki olan güçleri PKK ve Suriye’deki uzantıları olarak görüyor.

2023’ü kapatırken Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyine yönelik saldırılarını yoğunlaştıran Türkiye’nin yeni yılda da saldırılara devam etmesi oldukça muhtemel. Bu mesele öyle kolay kolay kapanacak gibi görünmüyor.

Yerelde ise cihatçıların yönettiği İdlip, Türkiye’nin desteklediği grupların kontrolündeki kuzeybatı Suriye ve Fırat’ın doğusundaki öz yönetim dahil olmak üzere fiilen 4 parçalı bir yapı arz eden Suriye hem bu durumdan hem de derinleşen ekonomik krizden dolayı çok gergin. Muhtemelen 2024 yılında yine en çok konuşacağımız coğrafyalardan biri olacak Suriye. Şam’ın İsrail ile bir savaşa girme ihtimali yok denecek kadar az olsa da İsrail’in tavrına bağlı olarak bir Suriye-İsrail geriliminin tırmanması da ihtimal dahilinde elbette.

Aslında bu ihtimal Lübnan için de geçerli. Malum HAMAS’ın 7 Ekim’deki saldırısından beri Lübnan’ın güneyinde Hizbullah ile İsrail arasında çatışmalar devam ediyor. Hatta Güney Lübnan’daki binlerce insan evlerini, köylerini terk edip güvenli bölgelere gitmek zorunda kaldı. Bölgeden uzmanlar Hizbullah’ın bu gerilimi daha da tırmandırmak istemediğini, keza İsrail’in de Gazze’de şiddetli bir savaş sürerken yeni bir cephe açmak istemediğini söylüyor. Zaten ekonomik ve siyasi krizlerle dibe vuran Lübnan’ın yeni bir savaşı kaldıracak gücünün olmadığı da aşikar.

Lübnan’ın yanı başındaki İsrail’de Netanyahu hükümetine yönelik aykırı sesler yükselirken İsrail ordusunun Gazze’ye saldırıları da sürüyor. Çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 21 binden fazla insanın hayatını kaybettiği saldırıların yeni bir aşamaya geçeceği belirtiliyor. Son haberlere bakılırsa ABD’nin baskısıyla kadın-çocuk demeden sivilleri katleden İsrail saldırılarını HAMAS’a yöneltecek gibi görünüyor. Diğer taraftan Mısır gibi Gazze savaşından doğrudan etkilenen ülkelerin yoğun çabaları ile kalıcı ateşkes girişimleri sürüyor. Ancak İsrail ısrarla HAMAS tamamen yok edilmeden, Gazze silahsızlandırılmadan bu savaşın bitmeyeceğini söylüyor. Arap dünyası ise Gazze’nin bekasına dair senaryolar arasında yol bulmaya çalışıyor. Gazze’yi kim yönetecek soruları ile başlayan bu senaryolar arasında Gazze’nin tamamen İsrail kontrolüne geçtiği versiyonlar da var. Filistinliler İsrail’in Gazze’yi ele geçirmesi halinde durmayacağını ve yönünü Batı Şeria’ya çevireceğini savunuyor. Her halükarda Gazze’nin bekası Filistinlilerin ve Filistinliliğin bekası haline geldi. Bölge ülkeleri bir taraftan ateşkes girişimlerini yoğunlaştırıyor, doğru, ancak diğer taraftan İsrail’e yönelik caydırıcı adımlar atmaktan da kaçınıyorlar.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları başladıktan sonra en çok sorulan sorulardan biri de İran destekli Irak’taki Haşd-i Şaabi’den Yemen’deki Husilere kadar grupların İsrail karşıtı bir savaşa girip girmeyecekleriydi. Bu açıdan en cesur çıkış yapan Yemen’deki Husiler oldu. Kızıldeniz kıyılarının bir kısmını kontrol eden Husiler, İsrail limanlarına giden gemileri hedef almaya başladı. Bu saldırılar devam ettikçe ABD ve bölgedeki müttefiklerinin rahatsızlığı Kızıldeniz’deki gemi seferlerinin güvenliğini sağlayacak bir koalisyon oluşturulmasına kadar vardı. 2024 yılı muhtemelen Husilerin gündemde olmaya devam edeceği, bölgesel meselelerin Kızıldeniz kıyılarına kadar uzanan bir çerçevede konuşulacağı bir yıl olacak.

Elbette bu yazıda sıralananlar sadece yıl biterken sıcak olan gelişmeler. Bunlar dışında bölge adaletsizlik, Sudan’daki savaş, Libya’daki istikrarsızlık, derinleşen ekonomik krizler ve gelir dağılımı adaletsizliklerinden kaynaklanan kitlesel rahatsızlıklar, yeniden uyanmaya başlayan radikalizm, fakirlik, işsizlik gibi sorunlarla boğuşuyor. Ne yazık ki bu sorunlara 2024 yılında da kalıcı çözümler bulunabilecek gibi görünmüyor.

Velhasıl kanlı ve bol krizli bir 2023 yılını geride bırakan bölge bu yılın bakiyesi ile birlikte kanlı ve bol krizli yeni bir yıla girmeye hazırlanıyor.

QOSHE - 2024'e girerken! - Hediye Levent
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

2024'e girerken!

30 1
28.12.2023

Gelenektir ya, yılın son haftasının yazısında biten yılın genel bir dökümü yapılır, yeni yıla dair öngörüler sıralanır. Ancak Orta Doğu öyle bir coğrafya ki tek yazıda tek bir ülkenin dökümünü yapmak bile mümkün değil. Bölge Gazze’den Yemen’e, Sudan’dan Suriye’ye ve Irak’a kadar kaynayan kazan. Velhasıl 2024’ün gelişi 2023’ün gidişinden belli!

Türkiye’ye en yakın ülkeden, Irak’tan başlayalım genel duruma bakmaya.

Irak yılı ülkede taşları yerinden oynatan, birkaç yıldır oluşmuş olan statükoyu sarsan bir seçimle kapattı. 19 vilayetten oluşan Irak’ta vilayet meclisleri seçimleri yapıldı. Yerel bütçeden ve güvenlik kararlarından referanduma kadar birçok yetkisi olan vilayet meclislerinin geniş yetkili valileri seçmesi gerekiyor. Ancak Kerkük gibi petrol zengini kentler dahil Irak’ın genelinde bir taraftan vali seçimi için gerekli ittifaklar savaşı şimdiden başladı. Mesela Kerkük’te seçimi önde bitiren Kürtlerin bir vali seçebilmesi için Arap partilerle ittifak yapması şart ki Arap partilerin Kürtlere pek sıcak bakmadığı da aşikar. Ülkenin geri kalanında ise Mukteda Sadr hareketinin seçimleri boykotu sayesinde büyük ölçüde İran destekli siyasi hareketlerin seçimlerde yerlerini sağlamlaştırdığı söylenebilir. Ancak her halükarda Irak’ta yeni yılla birlikte vilayet meclislerinde müttefik arayışları ve ittifak yarışları devam edecek gibi görünüyor. Üstelik bu sürecin bölgesel nüfuz savaşlarını da etkilediğini belirtmek gerek. Özellikle ABD ile İran arasındaki nüfuz savaşlarının vilayet meclisleri seçimlerinin ardından kızışması beklenebilir. Zaten HAMAS’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardında İran parmağı arayan ABD ve cenahının İran’ın bölgede desteklediği silahlı ve siyasi yapılara yönelik baskılarını artırması oldukça muhtemel.

Malum IŞİD’in Irak ve Suriye’yi kasıp kavurduğu dönemde IŞİD ile mücadeleye Irak’ta Haşd-i Şaabi’yi destekleyerek katılan İran Irak’tan Suriye’ye, Lübnan’dan Filistin topraklarına uzanan bir kara hattı elde etmişti. Bu durumdan rahatsız olan ABD ve bölgedeki müttefikleri İran’ın Suriye üzerinden Akdeniz’e açılma ihtimalinin de ortaya çıkması ile birlikte........

© Evrensel


Get it on Google Play