İsrail’in Gazze’ye yönelik şiddetli saldırıları sürüyor. Gazze’de ölü sayısı 20 bine yaklaşırken yaralı sayısı 50 bini aştı. 20 binden fazla çocuk öksüz ya da yetim kaldı. Hastanelerin birer birer düştüğü Gazze’de anestezisiz ameliyatlar yapılıyor, sosyal medyaya yaralıların kurtlanmış yaralarının görüntüleri düşüyor. Diğer taraftan Gazze dünya ve Türkiye medyasının ilk sıralarında yer almıyor artık ama İsrail saldırıları da sürecek gibi görünüyor. Zaten Amerikan basınına göre ABD İsrail’e ‘Gazze saldırılarını yıl sonuna kadar bitir’ baskısı yaparken İsrail tarafı saldırıların aylarca sürebileceğini açıklıyor. İsrail kısaca “Gazze’de HAMAS varlığı sona ermeden Gazze saldırıları da bitmeyecek, meselesi de…” diyor bütün dünyaya ancak evrensel değerlerin yılmaz savunuculuğunu oynayan Batı cephesinden ses çıkmıyor. Sokak hareketleri ve gösterileri sürse de sokağa inenlerin gücü kendi hükümetlerinin İsrail yanlısı politikalarını değiştirmeye yetmiyor şimdilik. Gerçi son olarak ABD de İsrail’e yönelik sokak ve birkaç ülkenin tepkisine kayıtsız kalamamış olacak ki Biden nihayet İsrail’e yönelik kamuoyu desteklerinin düşüşte olduğunu söyledi söylemesine ancak Gazze yarısından çoğu kadın ve çocuk olmak üzere binlerce insana mezar oldu; 2 milyon 300 bin insanın yüzde 85’i evsiz kaldı, yüz binlerce bina yerle bir olurken alt ve üstyapı milyonlarca dolarlık hasar gördü. Zaten Biden’ın bu açıklamasına rağmen ABD başta olmak üzere Batı dünyasının politikalarında radikal dönüşler yapıp yapmayacakları da meçhul.

Arap dünyası ise Gazze’ye odaklanmış durumda, İsrail saldırılarını yakından izliyor, hararetle olası senaryoları konuşuyor. Çünkü Gazze ve Filistin meseleleri Arap dünyasını gerek yüz binlerce Gazzelinin göçe zorlanması gibi sosyal ve gerekse Filistin-İsrail çatışmasının seyri gibi siyasi açıdan doğrudan etkiliyor. Yani Gazze, Arap dünyası için sadece yönetimlerin değil sokağın da birebir etkileneceği bir mesele. Ancak Arap dünyası hâlâ çoğu geçici olmak üzere ateşkes sağlanması ve Gazze’ye insani yardımın temini için girişimlerde bulunmanın ötesine geçmedi ve geçecek gibi de görünmüyor. Arap dünyası İsrail ile ilişkileri bir süre askıya alsa da tamamen koparmayı göze alamıyor. Diğer taraftan Körfez ülkeleri ve Mısır gibi ülkeler Müslüman Kardeşler bağı sebebiyle HAMAS’a soğuk bakarken iyice hantallaşmış ve yolsuzlukla anılan Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi’nin kısa sürede reforme edilemeyeceği söyleniyor.

Kısacası Gazze ve Filistin meseleleri Arap dünyasını oldukça yakından ilgilendirse de Arap dünyasının kafası karışık. Arap basını hâlâ İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ne kadar süreceğini kestirmeye ve saldırılar bittikten sonra Gazze’nin bekasının ne olacağını anlamaya çalışıyor. Burada en önemli ancak hâlâ cevapsız sorulardan biri, elbette tartışılan senaryoları ortaya atanların tarafına göre değişen, HAMAS’ın bekasının ne olacağı… İsrail ve İsrail’i destekleyen ülkelerin senaryoları HAMAS’tan tamamen arındırılmış ve silahsızlandırılmış bir Gazze tasavvuruna dayanırken Arap dünyası Filistin Yönetimi’nin devraldığı bir Gazze istiyor. Türkiye ise, HAMAS’ın yok edilemediği hatta belki de zafer kazandığı bir senaryoya dayanarak hareket ediyor gibi görünüyor.

İnsanlar yüzer yüzer, biner biner ölürken sürece taraf olabilecek ülkelerin olasılık senaryoları tartışıyor olmaları Filistin meselesinin nasıl bir çıkmazda olduğunu da gösteriyor. Filistinliler arasındaki çok başlılık ve hareketler arasındaki husumet Filistin’den bölge ülkelerine kadar yayılıyor.

Temennilerle öngörülerin birbirine karıştığı, olasılık senaryolarının birbirine girdiği bu şartlarda Türkiye’nin Gazze ve Filistin politikası ne? Bunu anlamak gerçekten güç. Türkiye, HAMAS’ın İsrail yerleşim birimlerine yönelik saldırısının hemen ardından dengeli bir üslup kullanmış ve hem İsrail’e hem de HAMAS’a kapıyı açık tutan söylemlerle öne çıkmıştı. Bu çerçevede uygulanmasına dair soru işaretleri olsa da garantörlük gibi somut bir çözüm önerisi sunan tek ülke de Türkiye oldu. Ankara’nın amacı elbette İsrail ile HAMAS arasında ara bulucu olmaktı ancak Katar ve Mısır öne çıktı ve hatta teşekkürlerin muhatabı oldu. Bununla birlikte Ankara bir kez daha dış politikasını 180 derece değiştirerek HAMAS’ı direniş örgütü olarak gördüğünü duyurmakla yetinmeyip örgüte mücahitlik gibi kutsiyet atfeden açıklamalarla el yükseltti. Filistin Yönetimi’ni denklem dışı tuttuğu anlaşılan Ankara’nın bu politika değişikliğini HAMAS’ın kesin zaferine inandığı şeklinde okumak mümkün ancak yaklaşan yerel seçimlerle birlikte düşünüldüğünde Filistin meselesinin de iç gündem malzemesi haline getirildiği söylenebilir. Özellikle de İsrail ile ticari, siyasi, askeri, güvenlik ilişkileri tam gaz sürerken; Ankara İsrail’e karşı caydırıcı nitelikte bir adım atmaktan kaçınırken resmi söylemlerde ve hükümete yakın basında HAMAS’ın desteklenmesi başka türlü nasıl açıklanabilir?

Yazının başlığı olan soruya dönecek olursak; Türkiye’nin Gazze hesabı ne? Ankara HAMAS’lı ya da HAMAS’sız senaryolara hazırlıklı mı? Üst perdeden çıkışların dışında en azından Filistinli grupların bir araya getirilmesi, bir yol haritası hazırlanması gibi girişimlerde bulunuyor mu? Ankara’nın İki Devletli Çözüm seçeneğinin gerçekçiliğine dair fikri ne?

QOSHE - Türkiye'nin Gazze hesabı ne? - Hediye Levent
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye'nin Gazze hesabı ne?

38 0
14.12.2023

İsrail’in Gazze’ye yönelik şiddetli saldırıları sürüyor. Gazze’de ölü sayısı 20 bine yaklaşırken yaralı sayısı 50 bini aştı. 20 binden fazla çocuk öksüz ya da yetim kaldı. Hastanelerin birer birer düştüğü Gazze’de anestezisiz ameliyatlar yapılıyor, sosyal medyaya yaralıların kurtlanmış yaralarının görüntüleri düşüyor. Diğer taraftan Gazze dünya ve Türkiye medyasının ilk sıralarında yer almıyor artık ama İsrail saldırıları da sürecek gibi görünüyor. Zaten Amerikan basınına göre ABD İsrail’e ‘Gazze saldırılarını yıl sonuna kadar bitir’ baskısı yaparken İsrail tarafı saldırıların aylarca sürebileceğini açıklıyor. İsrail kısaca “Gazze’de HAMAS varlığı sona ermeden Gazze saldırıları da bitmeyecek, meselesi de…” diyor bütün dünyaya ancak evrensel değerlerin yılmaz savunuculuğunu oynayan Batı cephesinden ses çıkmıyor. Sokak hareketleri ve gösterileri sürse de sokağa inenlerin gücü kendi hükümetlerinin İsrail yanlısı politikalarını değiştirmeye yetmiyor şimdilik. Gerçi son olarak ABD de İsrail’e yönelik sokak ve birkaç ülkenin tepkisine kayıtsız kalamamış olacak ki Biden nihayet İsrail’e yönelik kamuoyu desteklerinin düşüşte olduğunu söyledi söylemesine ancak Gazze yarısından çoğu kadın ve çocuk olmak üzere binlerce insana mezar oldu; 2 milyon 300 bin insanın yüzde 85’i evsiz kaldı, yüz binlerce bina yerle bir olurken alt ve üstyapı milyonlarca dolarlık hasar gördü. Zaten Biden’ın bu açıklamasına rağmen ABD başta olmak üzere Batı dünyasının politikalarında radikal dönüşler yapıp yapmayacakları da meçhul.

Arap dünyası ise Gazze’ye odaklanmış durumda, İsrail saldırılarını yakından izliyor, hararetle olası senaryoları konuşuyor. Çünkü Gazze ve Filistin meseleleri Arap dünyasını gerek yüz binlerce Gazzelinin göçe zorlanması gibi........

© Evrensel


Get it on Google Play