Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK), onlarca yıldır olduğu gibi bu yıl da aralık ayı başında toplanacak.
Böylece yıllardır sürdürülen ve herkesin “orta oyunu” dediği AÜTK çalışması bu yıl da yinelenecek. Ama bazı küçük farklılıklar da var.
Küçük diyorsak bu küçük değişiklik “işçi tarafı” olarak masaya oturun Türk-İş’te. Yoksa iktidar eylül başında yayımlanan orta vadeli programda (OVP) konulan enflasyon hedeflerinin gerçekleşmesini de, asgari ücret ve genel olarak ücret ve maaşların beklenen TÜİK enflasyonuna endekslenmesine bağlamış bulunmaktadır.
Nitekim son iki aydan beri de enflasyonu düşürmek için emekçilerin tüketim harcamalarını kısıtlamayı öne çıkardılar. Bunun en kestirme yolu ise emekçilerin gelirlerini azaltmaktan geçmektedir. Çünkü onlara göre enflasyonun nedeni TL’nin değer kaybetmesi, iktidarın üreticileri değil rant ve faizle geçinen bir avuç multimilyardere servet aktarımı yapan ekonomik programları değil, emekçilerin fazla talepte bunmasıdır!
Bu yüzden de patronlar ve onların iktidar sözcüleri; “Asgari ücretin ‘beklenen TÜİK enflasyonuna endeksleneceği”ni ve “Yılda bir kez belirleneceği”ni propaganda ediyorlar.
Böylece AÜTK masasında yer alacak olan iktidar ve patronlar, OVP’de belirlenen yüzde 33’lük beklenen enflasyonla masaya oturacağını tartışmaya açarken; Türk-İş ve sendikalar cenahının nabzını da yoklamış olmaktadır.
Tabii sendikaların bütün zaaflarından yararlanarak masaya “2024 yılı sonunda beklenen TÜİK enflasyonu” ve “Asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesi”nde tam uzlaşma içinde olarak oturacaklardır.
Ancak işçi tarafını masada temsil eden Türk-İş’in, iktidar ve patronların bu ortak saldırı hamlesi karşısında hiçbir tepki vermemesi; buna karşın da Türk-İş heyetinde, bugüne kadar bir asgari ücretli işçi yer alıyordu, yer alan işçi sayısının 4’e çıkarılacağının ötesinde bir değişiklik görülmemektedir.
Bu değişikliği Türk-İş Başkanı Ergün Atalay; “Komisyonda 5 kişilik Türk-İş heyetinde bu yıl farklı mesleklerden asgari ücretli 4 işçi yer alacak. Türk-İş yönetiminden bir sendikacı ile sendikalı olmayan garson, akaryakıt pompacısı, berber ve kasap gibi farklı mesleklerden 4 işçi kardeşimiz görüşmelerde milyonlarca asgari ücretliyi temsil edecek” diye açıkladı. Sanki komisyonda sorun komisyona katılan asgari ücretli işçi sayısıymış gibi!
Oysa, öncesini bir yana bıraksak bile son üç-dört yıldan beri, asgari ücretin belirlenmesinde sorun AÜTK’ye katılan tarafların sayısı ya da hangi kişilerin katılması değil, bizzat AÜTK’nin merkezinde olduğu asgari ücret tespit siteminin kendisi olduğu tartışılmaktadır. Dolayısıyla komisyona katılan Türk-İş heyetindeki işçi sayısının 1’den 4’e çıkarılmasının bir anlamı olmayacağı asıl olanın AÜTK’nin ortadan kaldırılarak asgari ücretli işçiler tarafından seçilmiş gerçek temsilcilerinin patron temsilcileriyle masaya oturmasıdır.
Nitekim geçen yıl asgari ücretin nasıl belirlenmesi, AÜTK’nin lağvedilerek yerine nasıl bir düzenin getirilmesi kapsamında yapılan tartışmalara katılan çevreler tarafından;
Ancak Türk-İş bu tartışmaları umursamayan bir tutumla, herkesin “orta oyunu” dediği AÜTK oyununu devam ettirmekten yana oluğunu ortaya koymuştur. Bu düzene ciddi bir itirazda bulunmayan diğer konfederasyon ve sendikalar da açıkça ya da zımnen AÜTK tarafından oynanan oyunun seyircisi durumundadırlar.
Şu çok açık ki, Türk-İş’in, mevcut sisteme hiçbir itirazı yoktur. Ve bu yıl da asgari ücret aynı AÜTK ile tespit edilecektir.
Bu gerçeğin devamı olarak AÜTK; Türk-İş tarafından hesaplanan ve ekim ayı itibarıyla, mevcut 11 bin 402 TL’lik asgari ücretin 2 bin 282 TL fazlası olan “açlık sınırı”nın 13 bin 684 TL, az çok insanca yaşama sınırı olarak da kabul edilen “yoksulluk sınırı”nın 44 bin 573 TL, “Bekar bir işçinin aylık yaşama maliyeti”nin 17 bin 803 TL olduğu koşullarda toplanacak. Ki, aralık ayında bu rakamların daha da yükseleceği kesindir.
AÜTK’de işçi tarafını temsil eden Türk-İş, bugüne kadar asgari ücreti, açlık sınırını baz alarak onun biraz üstünde, hatta yılın yarısından sonra açlık sınırının altında kalan bir asgari ücrete razı olmayı başlıca tutum olarak belirlemiştir.
Barınma, gıda, eğitim gibi başlıca alanlarda gerçek enflasyonun yüzde 100-200’leri bulduğu dikkate alındığında asgari ücret tartışmalarında işçinin ve ailesinin insanca yaşaması için çıtanın yoksulluk sınırının üstüne konması hiç de kabul edilmez değildir. Ki, gazetemize gelen işçi mektupları ve işçiler arasından yapılan haberlerde yoksulluk sınırında bir ücret ya da asgari ücret gündeme gelmektedir. Çünkü ortalama işçi ücreti asgari ücrete çok yaklaşmış bulunmaktadır.
Ancak işçilerin son yıllardaki büyük kayıpları ve 2024 asgari ücretinin patronlar ve iktidarları tarafından “Beklenen TÜİK enflasyonu”na bağlama tutumu dikkate alındığında bu yıl AÜTK’deki tartışmaların ve işçilerin isteklerine az çok yaklaşmayan bir asgari ücretin tespitine yer yer de olsa tepkilerin iş bırakmalara kadar varması sürpriz olmayacaktır.
Şu açık ki şimdiye kadar “Patronların ödeme gücü”, “İşletmelerin ayakta kalması” gibi “İşin sürmesi”ne bağlanan asgari ücretin belirlenmesinin bu yıl sistemin yükünün tamamen işçilere yıkan bir iktidar politikasına bağlanması elbette ki tepkilerin asgari ücret mücadelesinin geniş işçi yığınları açısından tepkiyle karşılanması bu tepkilerin yer yer iktidarı da hedefe koyan iş bırakmaya kadar varması beklenmez değildir.
Metal işçileriyle MESS patronları arasındaki TİS görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlanması ve “ara bulucu” sevk edilmesi de dikkate alındığında 8 milyon asgari ücretlinin hoşnutsuzluğunu metal işçileri başta olmak üzere her iş kolundan sendikalı işçilerin de hoşnutsuzluğu ile birleştiğinde 2024’ün geniş işçi yığınlarının harekete geçtiği bir “işçi baharı” olma ihtimali hiç de zayıf bir ihtimal değildir.
Elbette ki bu, 2024’ün tek adam rejimi (ve patronlar) için de şimdiye kadar yaşamadıkları “uzun bir kış” ihtimali demektir.
Açlık sınırının değil yoksulluk sınırının üstünde bir asgari ücret!
15
1
27.11.2023
Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK), onlarca yıldır olduğu gibi bu yıl da aralık ayı başında toplanacak.
Böylece yıllardır sürdürülen ve herkesin “orta oyunu” dediği AÜTK çalışması bu yıl da yinelenecek. Ama bazı küçük farklılıklar da var.
Küçük diyorsak bu küçük değişiklik “işçi tarafı” olarak masaya oturun Türk-İş’te. Yoksa iktidar eylül başında yayımlanan orta vadeli programda (OVP) konulan enflasyon hedeflerinin gerçekleşmesini de, asgari ücret ve genel olarak ücret ve maaşların beklenen TÜİK enflasyonuna endekslenmesine bağlamış bulunmaktadır.
Nitekim son iki aydan beri de enflasyonu düşürmek için emekçilerin tüketim harcamalarını kısıtlamayı öne çıkardılar. Bunun en kestirme yolu ise emekçilerin gelirlerini azaltmaktan geçmektedir. Çünkü onlara göre enflasyonun nedeni TL’nin değer kaybetmesi, iktidarın üreticileri değil rant ve faizle geçinen bir avuç multimilyardere servet aktarımı yapan ekonomik programları değil, emekçilerin fazla talepte bunmasıdır!
Bu yüzden de patronlar ve onların iktidar sözcüleri; “Asgari ücretin ‘beklenen TÜİK enflasyonuna endeksleneceği”ni ve “Yılda bir kez belirleneceği”ni propaganda ediyorlar.
Böylece AÜTK masasında yer alacak olan iktidar ve patronlar, OVP’de belirlenen yüzde 33’lük beklenen enflasyonla masaya oturacağını tartışmaya açarken; Türk-İş ve sendikalar cenahının nabzını da yoklamış olmaktadır.
Tabii sendikaların bütün zaaflarından yararlanarak masaya “2024 yılı sonunda beklenen TÜİK enflasyonu” ve “Asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesi”nde tam uzlaşma içinde olarak oturacaklardır.
Ancak işçi tarafını masada temsil eden Türk-İş’in, iktidar ve patronların bu ortak saldırı hamlesi karşısında hiçbir tepki vermemesi; buna karşın da Türk-İş heyetinde, bugüne kadar bir asgari ücretli işçi yer alıyordu, yer alan işçi sayısının 4’e çıkarılacağının ötesinde bir değişiklik görülmemektedir.
Bu değişikliği Türk-İş Başkanı Ergün Atalay; “Komisyonda 5 kişilik Türk-İş heyetinde bu yıl........
© Evrensel
visit website
login
who are we?
contact us
qosheapp
Toi Staff
Gideon Levy
Belen Fernandez
Andrew Mitrovica
Mort Laitner
Rami G Khouri
Ali Fathollah-Nejad
Nikkei Editorial
