Şeker Bayramı olarak da adlandırılan uzun Ramazan Bayramı tatili geride kaldı.

Tabii ister istemez bu Şeker Bayramı’nda şekerin şahsında et, süt, ekmek gibi en temel besinlere ulaşamamanın sofralara açıkça yansıması 2024’ün Şeker Bayramı’nı ağızların şekerle tatlanmadığı bir bayrama dönüştürdü.

Şeker Bayramı’nda bile şekerin hali böyle olunca halk, en azından halkın büyükçe bir çoğunluğu ağızlarını 31 Mart yerel seçiminde kendilerine Şeker Bayramı’nda bile şekeri çok gören AKP ve Cumhur İttifakına attığı tokattan aldığı hazla ağzını tatlandırdı.

Ama MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin siyasete “ayar verme” girişimlerine bayram bile ara verdiremedi! Ki Bahçeli, daha seçimden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu benim son seçimim” diyerek taraftarlarının duygularına hitap etme amaçlı açıklamasına, 18 Mart’ta MHP’nin, 14. olağan kurultayında yaptığı konuşmada; “Buradan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a diyorum, ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz” diyerek Erdoğan’a açık çek vermişti.

Böyle; bir parti liderinin başka bir partinin liderine böyle “Türk milletini yalnız bırakamazsın,”, “Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri sizsiniz” gibi hamasetle bile olsa normal karşılanamayacak, kendi partisinin ve kendisinin misyonunu reddeden bir çağrı yapması elbette herkesi şaşırttı!

Bahçeli’nin siyasete ikici müdahalesi İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in seçimde aldığı ağır yenilgi karşısında İyı Parti başkanlığından ayrılacağını duyuran acıkmaları üstünden yaptı. Arife günü (9 Nisan günü) Türkeş’in mezarını ziyaret eden Bahçeli, burada yaptığı konuşmada, “Basından takip ettiğim kadarıyla İyi Parti’de önüne gelen aday olmaya çalışıyor. Sayın Meral Akşener Hanımefendi’nin ayrışmadan vazgeçerek partinin başında olması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Böylece şimdiye kadar Akşener’i hep ağır suçlamalarla anan Bahçeli’nin bu sefer Akşener’den “hanımefendi” diye söz etmesi dahası İyı Partinin iç işlerine karışma pahasına yapması elbette şaşkınlık uyandırdı. Ama Bahçeli’nin bu çıkışı aynı zamanda siyaseti az çok izleyen herkesin aklına “Bahçeli galiba İyi Partiyi arka bahçesi yapmak istiyor” fikrini getirdi!

Bahçeli sadece İyi Partinin iç işlerine karışarak bu partide kimin genel başkan olması gerektiğine müdahale etmekle kalmadı 31 Mart yerel seçiminde Cumhur İttifakını ezerek birinci parti duruma gelen CHP’ye de ayar vermeye girişti. 31 Mart’ta yediği tokadı bir türlü hazmedemediği anlaşılan , CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in seçim başarıları ve “sandığın” önemine dair değerlendirmelerine öfkelenen Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır. Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır. Herkes aklını başına almalı. Rüzgar ektiği müddetçe fırtına biçeceğini unutmamalıdır” diyerek, iddiasını Özel’e tehdide bağladı! Onun bağladığı noktadan alan Yardımcısı Fethi Yıldız, “İnsanlar vardır şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler” diyerek Özel’i ölümle tehdit etmeye kadar götürdü! Siyasete yön verme söz konusu olduğunda Bahçeli’nin DEM Parti’yi boş bırakması beklenemezdi. Öyle de oldu. Van İl Seçim Kurulunun DEM Parti’den Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan’ın mazbatasını verilmemesini protesto eden Van halkı ve ülkenin her yanından gelen demokrasi güçleri temsilcilerini, "Sokakları savaş alanına çevirenler esasen demokrasi celladı, devlet ve millet muarızıdır" diyerek suçlarken, YSK’nın mazbatayı Zeydan’a vermesini ise “Baştan aşağı yanlıştır, skandaldır” diyerek siyasete ayar verme girişimin YSK’ye ayar verme ve halk yığınlarının tepkilerini ifade etmesini “demokrasi celladı” görmeye kadar götürdü.

Erdoğan 22 yıldan beri ilk kez 31 Mart seçiminde ikinci parti durumuna düşerken elindeki Bursa, Balıkesir, Manisa, Denizli gibi büyükşehirleri kaybetmekle de kalmayıp tam bir hezimete uğradı. Yani Erdoğan pek alışık olmamasına karşın, siyaset alanını “Boş bırakmış” görünmektedir.

Dahası Erdoğan tüm yerel yönetimlerde kendisi adaymış gibi seçimin içinde olmasına karşın bu büyük kaybın sorumluluğunun kendine uzanmaması için AKP içinde önlemler almaya çalışmaktadır. Nitekim AKP’ye yakın olduğu bilinen Optimar’ın seçimden sonra yaptığı ankettin AKP’nin medyadaki “içeriden” haber alan En Önemli Yazarı Abdülkadir Selvi tarafından köşesine çekilip Hürriyet’te de manşet yapılması Optimar anketine özel bir önem kazandırdı!

Araştırmada “ekonominin en önemli sorun” olarak görülmesi, “Bu sorunu kim çözer?” sorusuna da ankete katılanların yüzde 24.6’sı “CHP çözer” derken AKP çözer diyenlerin yüzde 20.2’de kalmasının Hürriyet’te manşete çıkarılması herkesin aklına anketin Erdoğan tarafından kabine ve AKP’de kapsamlı bir operasyonun dayanağı yapılacağına dair tartışmalara yol açtı.

Kısacası Erdoğan’ın uzunca bir zaman bir yandan ekonomi öte yandan da AKP içi sorunlarla uğraşacağı anlaşılmaktadır. Ama Cumhurbaşkanının yakın çevresinin kaynadığı da tartışmasızdır. Erdoğan’ın başdanışmanlarından Mehmet Uçum’un Van’da Abdullah Zeydan’a YSK’nin mazbata vermesine cepheden karşı çıkması, diğer Başdanışman Yiğit Bulut’un İBB Başkanı İmamoğlu’nu “milli güvenlik sorunu” ilan etmesi, damat Selçuk Bayraktar’ın, İmamoğlu’nun “İstanbul’u teknoloji merkezi yapacağız. Ama barışa hizmet için” demesini kendisine karşı görüp İmamoğlu’nu hedefe koyması, eğer Erdoğan’ın bilgisi dahilinde yapılmıyorsa Bahçeli’den ilham aldıklarını söyleyebiliriz.

Elbette bu gelişmelerin nereye kadar gideceğini yakın gelecekte daha iyi göreceğiz. Ama şu açık ki Bahçeli, seçimde sanki Cumhur İttifakı ve kendisi de hezimete uğramamış gibi Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan’a bırakarak kendisi sıcak siyaseti;

-Akşener’in İyi Partinin başında kalmasın sağlayıp İyi Partiyi “arka bahçesi” olarak kullanmayı,

-CHP ve DEM Parti’yi terör ve terörizm suçlamasıyla sindirmeyi sürdürmeyi,

-AKP’yi de bir yandan seçim yenilgisinin yol açacağı çekişmelerin öte yandan da ekonomi başta olmak üzere büyük sorunlarla, üstelik de üstesinden gelemeyeceği sorunlarla uğraşacağını umarak, siyaseti rahatça dizayn edebileceği hesapları yapmaktadır.

Ne var ki Bahçeli (ve partisi) 31 Mart seçiminde ortaya çıkan tablonun ülkede siyasetin eskisi gibi, onu teröristlikle, terörle iş birliği ile bunu tehdit ve şantajla, diğerini ötekileştirerek…“Her yolu mübah görerek” amaca varmak zemininin çöktüğünü göstermektedir.

Bunu Erdoğan ve Bahçeli’nin anlaması zordur. Ve ancak bu gelişmeleri doğru anlayanların ülke siyasetinde bir geleceğinin olacağı da tartışmasızdır.

Yakın gelecekte bunu daha açıkça göreceğiz.

QOSHE - Cumhur İttifakının enkazını kaldrımayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! - İhsan Çaralan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Cumhur İttifakının enkazını kaldrımayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde!

27 7
15.04.2024

Şeker Bayramı olarak da adlandırılan uzun Ramazan Bayramı tatili geride kaldı.

Tabii ister istemez bu Şeker Bayramı’nda şekerin şahsında et, süt, ekmek gibi en temel besinlere ulaşamamanın sofralara açıkça yansıması 2024’ün Şeker Bayramı’nı ağızların şekerle tatlanmadığı bir bayrama dönüştürdü.

Şeker Bayramı’nda bile şekerin hali böyle olunca halk, en azından halkın büyükçe bir çoğunluğu ağızlarını 31 Mart yerel seçiminde kendilerine Şeker Bayramı’nda bile şekeri çok gören AKP ve Cumhur İttifakına attığı tokattan aldığı hazla ağzını tatlandırdı.

Ama MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin siyasete “ayar verme” girişimlerine bayram bile ara verdiremedi! Ki Bahçeli, daha seçimden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu benim son seçimim” diyerek taraftarlarının duygularına hitap etme amaçlı açıklamasına, 18 Mart’ta MHP’nin, 14. olağan kurultayında yaptığı konuşmada; “Buradan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a diyorum, ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz” diyerek Erdoğan’a açık çek vermişti.

Böyle; bir parti liderinin başka bir partinin liderine böyle “Türk milletini yalnız bırakamazsın,”, “Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri sizsiniz” gibi hamasetle bile olsa normal karşılanamayacak, kendi partisinin ve kendisinin misyonunu reddeden bir çağrı yapması elbette herkesi şaşırttı!

Bahçeli’nin siyasete ikici müdahalesi İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in seçimde aldığı ağır yenilgi karşısında İyı Parti başkanlığından ayrılacağını duyuran acıkmaları üstünden yaptı. Arife günü (9 Nisan günü) Türkeş’in mezarını ziyaret eden Bahçeli, burada yaptığı konuşmada, “Basından takip ettiğim kadarıyla İyi Parti’de önüne gelen aday olmaya çalışıyor. Sayın Meral Akşener Hanımefendi’nin ayrışmadan vazgeçerek partinin başında olması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Böylece şimdiye kadar Akşener’i hep ağır suçlamalarla anan Bahçeli’nin bu sefer Akşener’den “hanımefendi” diye söz etmesi dahası İyı Partinin iç işlerine karışma pahasına yapması elbette şaşkınlık uyandırdı. Ama Bahçeli’nin bu çıkışı aynı zamanda siyaseti az çok izleyen herkesin aklına “Bahçeli galiba İyi Partiyi arka........

© Evrensel


Get it on Google Play