AKP ve CHP gerek büyükşehirlerde gerekse diğer il ve başlıca ilçelerdeki adaylarını törenlerle ilan ediyorlar. Seçimler yerel seçim ama verilen mesajlara bakıldığında adayların belirlenmesinden gösterilen hedeflere kadar her şey merkezi!

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha 29 Mayıs seçiminin akşamı, seçimi kendisinin kazandığı henüz resmen açıklanmamışken yaptığı ilk konuşmada, yeni hedeflerinin İstanbul ve Ankara’yı muhalefetten geri almak olduğunu ilan etmişti. Böylece Erdoğan yerel seçimi halka hizmet için değil, en büyük rant merkezlerini ele geçirmek ve bunu muhalefetin tabutuna son çiviyi çakmak için kullanacağını saklamamıştı! O günden bugüne de yerel seçimi bu amaçlarına varmak için kullanacağını her gün her vesile ile yineliyor.

CHP ise Erdoğan’ın bu hamlesine karşılık İstanbul ve Ankara’yı vermeyerek onu kendi oyunuyla alt edebileceği hesapları yapıyor ve Erdoğan’ın minderinde yarışmaya razı olmuş bulunuyor.

Kuşkusuz Erdoğan bu hesabı yaparken, bir yandan İyi Partinin artık CHP ile ittifak ya da seçim iş birliği bir yana, onun düşmanı bir çizgiye çekilmiş olması; öte yandan da CHP’nin “Kürt fobisi” nedeniyle DEM’le gerçek bir iş birliği yapamayacağını hesaplıyor.

Burada Erdoğan’ın bu hesabı tutar mı, hesabın bu yanı tutsa bile Erdoğan bundan beklediği sonucu elde edebilir mi gibi sorular gündemde elbette. Üstelik bu soruların yanıtlarının Erdoğan’ın beklediği gibi olma ihtimali de hiç güçlü değil. Ki bunları ve nedenlerini belki önümüzdeki günlerde çeşitli vesilelerle tartışacağız.

Öte yandan Erdoğan’ın yerel seçimlerdeki adaylarını açıklamaya başlamasından beri Eskişehir’e İyi Parrtiden henüz çiçeği burnunda bir yeni transfer milletvekili olan İdris Nebi Hatipoğlu’nu, Muğla’da DYP’den, ANAP’tan, CHP’den geçtikten sonra ailecek AKP’ye geçmekte karar kılmış devşirme Aydın Ayaydın’ı aday göstermesi de; tam Erdoğan’ın amacının ölçüm, anket, eğilim yoklaması derken aslında sadece sermaye kesimleri içinde “İşte bu!” diyerek karşılanacak adaylara meşruiyet kazandırmak olduğunu göstermektedir.

Ama bugün burada AKP’nin diğer adayları değil, eski Çevre Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum’u AKP’nin İBB adayı olarak göstermesi üstünde duracağız.

2019 yerel seçiminde CHP adayı karşısına çıkardığı Binali Yıldırım üstünden CHP Adayı Ekrem İmamoğlu’na iki kez yenilerek İstanbul yerel seçimini hiç aklından çıkarmayan Erdoğan, ne zaman İstanbul ile ilgili bir sorun gündeme gelse “Ahhh İstanbul” diyerek başladığı konuşmasını yerli yersiz “aşk” ve “ihanet” sözcükleriyle süslenmiş tiratlarla sürdürürken İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanlığı için günlerdir yaptırdığı ölçümlerin sonunda Murat Kurum’u bulması, elbette gelişmeleri yakından izlemeyen çevrelerde “Erdoğan bunca aday içinde İBB için bula bula Murat Kurumu mu buldu?” diye karşılandı. Ama farkında olmalılar ki Erdoğan ve AKP propagandası Erdoğan’ın bu “buluşu”nu, “İstanbul muradına erdi!” sevinç çığlıklarıyla göndere çektiler!

Onlarca istişare, anket ve yoklamadan sonra Erdoğan Murat Kurum’da karar kıldıysa elinde İmamoğlu’nun karşısına çıkaracağı bir adayın bulunmamasıdır. Ama bu birinci sıradaki neden değildir. Çünkü Erdoğan’ın aradığı sadece İmamoğlu’nu alt edecek bir aday değil 5 yıldan beri İstanbul’un yağlı rantından yeteri kadar pay alamayan sermaye çevrelerinin “Oh nihayet Reis sesimizi duydu” diyecekleri bir adaydır da!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Eski Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu gibi AKP ile adı daha fazla bütünleşmiş kişiler arasından Erdoğan’ın “İstanbul muradına erdi” diyerek Murat Kurum’u tercih etmesi elbette ki Erdoğan’ın elinde İmamoğlu’nu karşısına çıkarabileceği bir “kazanacak aday”ın olmadığı anlamına gelmektedir. Ama aynı zamanda Erdoğan’ın aslında onca ölçüm ve araştırmadan önce de İstanbul’un rantının paylaştırılmasında gerekli beceriyi gösterecek baş adayının Murat Kurum olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz.

“Murat Kurum’u diğer adayların önüne gerçekten anketler, istişareler, yoklamalar… mı geçirdi?” sorusunun gerçek bir yanıtını bilmemiz olanaklı değil ama Murat Kurum’un 2000’lerin başından itibaren daha Emlak Konut’a bir memur olarak girmesi, arkasından TOKİ, özellikle de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında yaptıklarıyla Erdoğan’ın gözünde ve gönlündeki ilk aday olduğunu tahmin etmek zor değil.

Gelişmeleri günlük politikanın iktidar tarafından dayatılan argümanları ötesinde izleyen herkes Murat Kurum’un neden İBB’nin AKP adayı olarak belirlendiğinin farkındadır. Çünkü;

- Nüfusunun yüzde 80’inin aktif deprem fayları üstünde yaşadığı ülkemizde, 1999 Marmara depremi sonrasında dikkate değer bir şey yapmadığı gibi “Deprem vergileri nerede?” sorusuna “Yol, köprü, tünel yaptık” diye yanıt veren bir iktidarın son 5 yılda şehircilik bakanı olan Kurum bu beş yılda “deprem dirençli kentler” amacıyla hiçbir ciddi girişim yapmadığı gibi 11 ay önce Kahramanmaraş merkezli depremlerle yıkılan kentler için de hiçbir vaadini yerine getirmeyen kabinenin en sorumlu bakanlığının başındaki kişi olarak birci dereceden sorumludur.

- Kurum TOKİ’nin başında olduğu dönemde TOKİ’nin sosyal konutlar yerine lüks konut yapımına yöneltilmesinde rol sahibi olurken, 2019’da ilan edilen “Alt gelirliler için 100 bin konut” kampanyasında on binlerce dar gelirli vatandaş mağdur edilirken binlerce konutun arsasının bile bulunamadığı ortaya çıkmıştı. Nitekim binlerce TOKİ mağduru meydanları doldurup “Mağdurlar burada Murat Kurum nerde?” diye hesap sormak istemektedir.

Beş yıl süren bakanlık döneminde depremle ilgili bir sorumluluğu yokmuş gibi aday gösterilen Kurum, adaylığının ardından Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür’le görüştüğünü söyleyerek İstanbul depremiyle ilgili çalışmalara başladığını; İstanbul’un ulaşım sorunu ilgili de ulaştırma bakanı ile çalışmalara başladığını söylemektedir. Böylece anlamış oluyoruz ki; aday oluğu gün 16 milyonluk İstanbul’un sorunlarını ilk kez gündemine alan, sorunlarla ilk kez ilgilenmeye başlayan bir İBB adayıyla karşı karşıyayız.

Kısacası Erdoğan’ın İstanbul’un başına getirmek istediği Murat Kurum bugüne kadar yaptıklarıyla ele alındığında; “Kimler İBB adayı olmamalı listesi” yapılsa ikinci sırada olmayı hak ederdi. Birinci sırada kimin olacağını herkes biliyor!

Gerçek böyleyken Kurum’un ilk aday olduğu gün ulaştırma bakanıyla çalışacağını söylemesi ve yapacaklarını tarif ettiğine göre, elindeki tek silah Ankara’ya yakın olmak olacaktır. Yani Kurum halka, “Eğer beni seçerseniz İstanbul’a Ankara’dan para yağacak, biz de rahat rahat Kadir Topbaş ağabeyimizin bıraktığı yerden devam edeceğiz” demiş olmaktadır.

Bu da “Bugüne kadar İmamoğlu’nu Ankara’dan engelledik. Yapılacak işleri yaptırmayarak İstanbulluları cezalandırdık!” anlamına gelecekse de Kurum’un fazla bir seçeneği yoktur!

Öyle seçeneksizdir ki aday gösterildikten sonra gazetecilere yaptığı ilk açıklamasını İmamoğlu’nun 2019 yerel seçimi sloganına “intihal” denecek kadar benzeyen “Heyecanımız var, gençliğimiz var, enerjimiz var” sözleriyle bitirdi.

Sloganı almak ona seçimi kazandırmaya yetecek mi bunu da sandıklar açılınca göreceğiz.

QOSHE - Erdoğan, Murat Kurum’u neden İBB’nin adayı yaptı? - İhsan Çaralan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erdoğan, Murat Kurum’u neden İBB’nin adayı yaptı?

28 0
10.01.2024

AKP ve CHP gerek büyükşehirlerde gerekse diğer il ve başlıca ilçelerdeki adaylarını törenlerle ilan ediyorlar. Seçimler yerel seçim ama verilen mesajlara bakıldığında adayların belirlenmesinden gösterilen hedeflere kadar her şey merkezi!

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha 29 Mayıs seçiminin akşamı, seçimi kendisinin kazandığı henüz resmen açıklanmamışken yaptığı ilk konuşmada, yeni hedeflerinin İstanbul ve Ankara’yı muhalefetten geri almak olduğunu ilan etmişti. Böylece Erdoğan yerel seçimi halka hizmet için değil, en büyük rant merkezlerini ele geçirmek ve bunu muhalefetin tabutuna son çiviyi çakmak için kullanacağını saklamamıştı! O günden bugüne de yerel seçimi bu amaçlarına varmak için kullanacağını her gün her vesile ile yineliyor.

CHP ise Erdoğan’ın bu hamlesine karşılık İstanbul ve Ankara’yı vermeyerek onu kendi oyunuyla alt edebileceği hesapları yapıyor ve Erdoğan’ın minderinde yarışmaya razı olmuş bulunuyor.

Kuşkusuz Erdoğan bu hesabı yaparken, bir yandan İyi Partinin artık CHP ile ittifak ya da seçim iş birliği bir yana, onun düşmanı bir çizgiye çekilmiş olması; öte yandan da CHP’nin “Kürt fobisi” nedeniyle DEM’le gerçek bir iş birliği yapamayacağını hesaplıyor.

Burada Erdoğan’ın bu hesabı tutar mı, hesabın bu yanı tutsa bile Erdoğan bundan beklediği sonucu elde edebilir mi gibi sorular gündemde elbette. Üstelik bu soruların yanıtlarının Erdoğan’ın beklediği gibi olma ihtimali de hiç güçlü değil. Ki bunları ve nedenlerini belki önümüzdeki günlerde çeşitli vesilelerle tartışacağız.

Öte yandan Erdoğan’ın yerel seçimlerdeki adaylarını açıklamaya başlamasından beri Eskişehir’e İyi Parrtiden henüz çiçeği burnunda bir yeni transfer milletvekili olan İdris Nebi Hatipoğlu’nu, Muğla’da DYP’den, ANAP’tan, CHP’den geçtikten sonra ailecek AKP’ye geçmekte karar kılmış devşirme Aydın Ayaydın’ı aday göstermesi de; tam Erdoğan’ın amacının ölçüm, anket, eğilim yoklaması derken aslında sadece sermaye kesimleri içinde “İşte bu!” diyerek karşılanacak adaylara meşruiyet kazandırmak olduğunu göstermektedir.

Ama bugün burada AKP’nin diğer adayları değil, eski Çevre Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum’u AKP’nin İBB adayı olarak göstermesi üstünde duracağız.

2019 yerel seçiminde CHP adayı karşısına çıkardığı Binali Yıldırım üstünden CHP Adayı Ekrem İmamoğlu’na iki kez yenilerek İstanbul yerel seçimini hiç aklından çıkarmayan Erdoğan, ne zaman İstanbul ile ilgili bir sorun........

© Evrensel


Get it on Google Play