Bir siyasi örgüt olarak AKP’nin örtülü amacı iyi tanınmalı ve son seçim şansı buna göre kullanılmalıdır. Yirmi yılı aşkın bir süredir iktidarda olan AKP’nin, kim ne derse desin, ülkemizin kutsallığı da dahil hemen hemen tüm kurumlarını ve değerlerini lime lime yerle bir ettiği ortadadır. İlginçtir ki, bizzat AKP örgütünü dahi sıkıntıya sokan politikalar inatla sürdürülerek ülke koyu bir karanlığa sürüklenmektedir. Söz konusu politikaların milliliği ve yerliliği bir yana, söz konusu politikaların ülkemiz ve Ortadoğu üzerinde emelleri olan emperyalistleri mutlu kıldığı kuşkusuzdur. Son genel seçimde ekonominin yerlerde sürünmesi umutları yeşertirken dahi, kıl payı ile de olsa AKP’nin iktidara taşınmasının bir siyasi deha eseri olarak değil, bir uluslararası siyaset mucizesi olarak görülmesi gerekir. Hal bu ise, halkımız bu kez son yaşamsal fırsatta son şansını kullanırken kimlerle karşı karşıya olduğunu çok iyi hesap edip, siyasi tercihini ona göre kullanıp, kendisini, ülkesini, hatta olumsuzlukların müsebbibi siyasi kadroyu dahi kurtarma yüceliğini göstermelidir.

Diğer bir deyişle, seçimle ilgili şıkları şöylece sıralayabiliriz: Önümüzdeki yerel seçimler;

-Salt bir yerel seçim değildir;
-Salt bir ulusal partiler arası tercih meselesi değildir;
-Salt iç güçler arası bir politik çekişme de değildir.

Peki, bu durumda önümüzdeki seçimlerin gerçek niteliği nedir?

Evet, önümüzdeki seçimler, nitelik ve sonuçları itibarıyla salt bir yerel seçim olmayıp, sonuçları itibarıyla genel düzeydedir, hatta uluslararası düzeyde olma potansiyelini dahi taşımaktadır. Çünkü başta İstanbul olmak üzere önemli yerel alanların AKP’ye geçmesi ile güçlenebilen örgüt, fiilen ezdiği ulusal hukuk sistemini yerle bir ederek, hazırlamış olduğu altyapı üzerine kafasındaki anayasal düzeni oturtma yetki ve gücünü kazanmış olacaktır.

İstanbul ve büyük kentler büyükşehir belediye başkanlıklarının AKP’ye geçmesinin salt partiler arası nöbet değişimi olarak görülmesi kısır bir görüştür. Zira İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Mersin, Adana gibi genellikle kıyı bölgelerinde aydın kesimin barındığı ve ekonominin güçlü olduğu yörelerin kaybedilmesi, ülke yönetiminin gerici ve uluslararası emperyalizm etkisi altına girmesi anlamına gelebilir. Son seçimlerde açıkça görüldüğü üzere, sürdürülen haksız seçim çekişmelerinin ulusal partiler arası adil mücadele ve seçim süreci olarak görülmesi çok yanlış ve yetersiz bir görüştür. Muhalefet partilerinin kah birlik kah ayrışma macerasının da salt ulusal siyasi tercih olarak görülmesi yerine, AKP başkanlığındaki ekibe alan açma yönünde gizil gücün manevrası olarak algılanması fazla yanlış olmayabilir.

Bugünü anlamak adına geçmişe bir baktığımızda, 2000 yılına derin bir krizle girmiş olup, 2000 IMF-Derviş programı ile neoliberal raya oturtulan ekonominin dümenine, 2002 yılında yeni kurulmuş/kurdurulmuş bir parti olarak AKP’nin oturtulması ilginç bir rastlantı olsa gerek! Sürecin hemen başlangıcında, IMF programında olmayan ek yardımın adeta partiye hibe edilmesi üzerinden okunması resmi netleştirmektedir. Körfez çıkarması döneminde Ulusal Meclisin kahramanca aldığı karar ulusumuzun gururunu okşarken, bu karar aleyhine dönemin gazetelerine yansıyan perde arkası haberler ulusumuza yakışmamıştır. Ortadoğu’da sınırların değişeceği sloganı sonrasında Ortadoğu eş başkanlığı pozisyonunun ihdası ve Türk halkının seçimle işbaşına getirmiş olduğu bir siyasi liderin atanmışlık sıfatı ile eş başkanlık görevine getirilmesi, bölge üzerinde girişilen siyasi manevralara ve maalesef bu manevralarda görevlendirilenleri işaret etmektedir.

Türkiye, sadece son yirmi küsur yılda, kuruluşundan itibaren geçen seksen yılda yapmış olduğu borçları fersah fersah aşan miktarda dış borç yükü altına girmiştir. Aynı dönemde ulusun hemen hemen tüm birikimleri özelleştirme dayatmasıyla, adeta ‘Varlığa çökme hesabına’ iç ve dış sermayeye devredilmiştir. Yap-işlet-devret ya da kamu-özel iş birliği yöntemiyle girişilen işler, kamu ihale sistemi ile yapılması durumundakinden çok daha yüksek maliyetle yerli ve yabancı sermayeye ihale edilerek, ulusun geleceği de borç yükü altına sokulmuştur. Bu denli uzun dönemli borç stokuna imza atmış olan hükümet, doğal varlıkları nedeniyle bütçe fazlası veren devletlerin geleceğe yatırım olarak kullandığı bütçe sistemine özenerek ‘Varlık Fonu’ adıyla değerli kamu banka ve kuruluşlarının da ipotek edildiği bir “Düyun-u Umumiye” fonu oluşturmuştur. Hele de son dönemde anlamsız bir inatla kurun olağanüstü yükselmesine yol açarak yandaşlara avantaj, vatandaşlara zulüm oluşturan ve bundan hiçbir sorumluluk dahi duymadan sıyrılmaya çalışan bir siyasi kadronun denetlenmesi gerekirken, gücüne güç katabilecek şekilde iktidarda tutulması ne akla ne de ülkeye hizmettir. Yönetsel ve siyasi kararlarda ülkeyi ayrıştırıcı ‘taraf-bitaraf’ politikaların güdülmesi siyasi kadroya avantaj sağlarken, ülkenin geleceği ve ulusal bütünlüğün korunması açılarından tehlikeli girişimlerdir.

Klasik ülke yönetimi devlet yapılanması ve geçici hükümet görevlileri olarak iki kademeli örgütlenmeden oluşur. Hükümet etme görevi ile belirli zaman için seçilmiş olan AKP’nin tüm kurumlarıyla devlet erkini ele geçirme çabaları fevkalade tehlikeli ve hukuku aşan bir girişimdir. Bu bağlamda; AYM kararlarının dinlenmemesi, Sayıştayın hareket alanının kısıtlanması gibi bazı eylemleriyle de devlet erkini elde etme amacını güttüğü açık olan hükümet erkine, bu yürüyüş yolunun kapatılması için yerel seçimler görece de olsa son bir şanstır. Aksi halde, güçlü yerel bölgeleri de ele geçiren hükümet erki, kurucu meclis sistemine dahi gerek görmeden, parlamento hakimiyetine dayanarak, kendisinin de içinde olduğu oyunun kurallarını kendi amacı yönünde değiştirerek, devlet zırhına bürünme yoluna girebilir. Olası böyle bir değişikliğin ülkeyi nerelere savurabileceğinin, emperyalistlere neler sunabileceğinin düşünülmesi dahi insanın içini incitmektedir.

Halkımızın basiretiyle mutlu aydınlığa!

QOSHE - Stratejik bir seçime gidiyoruz! - İzzettin Önder
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Stratejik bir seçime gidiyoruz!

32 11
13.01.2024

Bir siyasi örgüt olarak AKP’nin örtülü amacı iyi tanınmalı ve son seçim şansı buna göre kullanılmalıdır. Yirmi yılı aşkın bir süredir iktidarda olan AKP’nin, kim ne derse desin, ülkemizin kutsallığı da dahil hemen hemen tüm kurumlarını ve değerlerini lime lime yerle bir ettiği ortadadır. İlginçtir ki, bizzat AKP örgütünü dahi sıkıntıya sokan politikalar inatla sürdürülerek ülke koyu bir karanlığa sürüklenmektedir. Söz konusu politikaların milliliği ve yerliliği bir yana, söz konusu politikaların ülkemiz ve Ortadoğu üzerinde emelleri olan emperyalistleri mutlu kıldığı kuşkusuzdur. Son genel seçimde ekonominin yerlerde sürünmesi umutları yeşertirken dahi, kıl payı ile de olsa AKP’nin iktidara taşınmasının bir siyasi deha eseri olarak değil, bir uluslararası siyaset mucizesi olarak görülmesi gerekir. Hal bu ise, halkımız bu kez son yaşamsal fırsatta son şansını kullanırken kimlerle karşı karşıya olduğunu çok iyi hesap edip, siyasi tercihini ona göre kullanıp, kendisini, ülkesini, hatta olumsuzlukların müsebbibi siyasi kadroyu dahi kurtarma yüceliğini göstermelidir.

Diğer bir deyişle, seçimle ilgili şıkları şöylece sıralayabiliriz: Önümüzdeki yerel seçimler;

-Salt bir yerel seçim değildir;
-Salt bir ulusal partiler arası tercih meselesi değildir;
-Salt iç güçler arası bir politik çekişme de değildir.

Peki, bu durumda önümüzdeki seçimlerin gerçek niteliği nedir?

Evet, önümüzdeki seçimler, nitelik ve sonuçları itibarıyla salt bir yerel seçim olmayıp, sonuçları itibarıyla genel düzeydedir, hatta uluslararası düzeyde olma potansiyelini dahi taşımaktadır. Çünkü başta İstanbul olmak üzere önemli yerel alanların AKP’ye geçmesi ile güçlenebilen örgüt, fiilen ezdiği ulusal hukuk sistemini yerle bir ederek, hazırlamış olduğu altyapı üzerine kafasındaki anayasal düzeni oturtma yetki ve gücünü kazanmış olacaktır.

İstanbul ve büyük kentler büyükşehir belediye başkanlıklarının AKP’ye geçmesinin salt partiler arası nöbet değişimi olarak görülmesi........

© Evrensel


Get it on Google Play