1967 yılıdır ve “At Hırsızı Banuş” filminde Yılmaz Güney’le birlikte ilk kez kamera karşısına geçer. ‘70’li yılların ortalarına kadar bir kısmı Yılmaz Güney’li 60 filmde yer alan Nihat Ziyalan, filmlerin iyi adamı olarak başladığı sinema yolculuğunu, işsiz kalmamak için kabul ettiği ‘kötü adam’ rolleriyle sürdürmek zorunda kalır.

Sinema oyunculuğuna başladığında “ekmek parası” derdinden yazmaya ‘zorunlu ara’ verir Nihat Ziyalan. “Şiir beni ayakta tutan, moral verip güçlendiren, kan veren bir şeydir” dese de 17 yıl sinemada “Ekmek parası peşinde koşturan bir Nihat vardır” ama şiiri hiçbir zaman bırakmaz.

Danyal Topatan, Hayati Hamzaoğlu, Erol Taş, Nizam Ergüden, Hikmet Taşdemir gibi sevdiği ve oyunculuğuna güvendiği isimlere filmlerinde yer veren Yılmaz Güney çocukluk arkadaşı, dostu Nihat Ziyalan’ı da yalnız bırakmaz Yeşilçam’da, 1971 yapımı “Umutsuzlar”a kadar birçok filminde yer verir oyuncu olarak. Yılmaz Güney filmlerinde hep ‘iyi adamı’ oynayan Nihat Ziyalan’ın yine iyi adam olarak yer aldığı unutulmaz Yılmaz Güney filmlerinin başında önceki hafta Bilal İnci yazısında da söz ettiğim “Yarın Son Gündür” filmi gelir.

“Belanın 9 türlüsü” Kara Çocuk (Yılmaz Güney) Kara Çocuk’un sevgilisi Mavi Çocuk (Fatma Girik) düşmanları acımasız kötü adamlardan kaçarlarken para bulabilmek için İş İnsanı Cazip Bey’in evini basıp Cazip Bey’i rehin alırlar (Nihat Ziyalan), yanında çalışan Zülfikar’ı (Erol Taş) kaçırırlar. Çok kibar haydutlardır, para karşılığı kültürsüz burjuva Cazip Bey’le eğlenceli bilgi yarışması oyunu oynarlar. Oyunda sorular soracaklar, bilen kazanacaktır. Böylece ev sahibini soymak yerine bilgilerinin hakkıyla kazanacaklardır ihtiyaçları olan parayı.

İyi eğitim gerektiren soruları doğru bilen Cazip Bey ve eşi ve doğru yanıtlayıp 4 bin 500 lira kazanmışken Kara Çocuk 5 bin liralık soruyu sorar, evin hizmetli kadınını “Sen karışma” diye uyarır. “Ekmek kaç gramdır, fiyatı nedir?” sorusu karşısında afallayan çift soruya yanıt veremez. Kaybeden çifte “Bir soru da ben sorayım” diyen Mavi Çocuk’un “Sekbanı Cedid ne demektir?” sorusunun da yanıtını bilemez. Kara Çocuk’un arka arkaya sorduğu “Midyat hangi ilimize bağlıdır?” ve “Zeytinin kilosu kaç kuruştur?” sorularının yanıtını da veremez Cazip Bey ve eşi. Üstelik Avusturya’nın kayak merkezini bilen çift, Midyat’ı ilk kez duyuyorlardır.

Kahramanlarımızın kazandığı parayı vermekte niyetsiz olan Cazip Bey’in çalışanı Zülfikar’ı rehin alsalar da Cazip Bey gibilerin gözünde bir emekçinin bir değeri yoktur. Bunu deneyimleyerek görür evin fedakar çalışanı Zülfikar da.

Sinema dışında bir geliri olmayan Nihat Ziyalan para kazanamadığı koşullarda içine sinmese de ‘kötü adam’ rollerinde oynamayı kabullenir. “Açlık, ekmek parasının gözü kör olsun. Yılmaz’dan habersiz kabul etmiştim kötü adam rolünü, çok bozulmuştu. Şimdiki aklım olsa açlıktan ölür gene de kötü rolleri oynamazdım” der çaresizliğini ve pişmanlığını anlatırken.

Yeşilçam’ın vazgeçilmez kalıplarındandır oyuncuya ünlendiği rolleri dayatmak; bir kez ‘kötü adam’ olarak sevilip yapımcıya para kazandırdıysanız size sürekli kötü adam ya da kötü kadın rolleri dayatılır. Yeteneğinizi farklı rollerde denemenize, göstermenize olanak sağlanmaz. Erol Taş, Bilal İnci, Altan Günbay ve daha birçok oyuncu gibi Nihat Ziyalan da bu acımasızlığı yaşar. “Kötü Adam” adını verdiği bir de şiir yazacaktır.

Nihat Ziyalan “10haber.net” adlı internet sitesinde yayımlanan Fahire Kurt’la yaptığı söyleşide “Yeşilçam’da sayısız filmde oynadım, anımsamak istemem hiçbirini’ diyorsun. Filmlerin kötü adamı olmak jön olmaktan zor muydu?” sorusunu şöyle yanıtlıyor:

“Yılmaz’ın filmlerinde devamlı iyi adam rolü çıkmıyordu. Çıksa da seyirci bıkar diye üstüne gidemiyordu. Yeşilçam’daki şirketlerin çoğu, düzeni yıktığı, bozduğu için Yılmaz’a gıcıktı. Ona diş geçiremeyen yapımcılar beni görmezlikten geldi, sonunda kötü adam rolü oynamak zorunda kaldım. Bir kez kötü oynarsanız bir daha iyi oynayamazsınız Yeşilçam’da. Sigorta isteyen, sendikaya bağlanma yanlısı, iyi çalışma şartları isteyen biriyle kimse çalışmak istemez. Yeşilçam’da hemen herkes sigortasız, sendikasız çalışıyordu. Jönden çok iyi dayak yiyen biri olarak ünlendim. Başrol oyuncularının beni dövmek için sıraya girdiğini biliyorum. Aç kalmayan, ucu ucuna geçinebilecek kadar para kazanan bir oyuncu oldum. Yılmaz kötü adam oynamamı istememişti ama hayat beni mecbur etmişti.”

Erotik filmler furyası başladığında da bu filmlerde oynamayı duruşuna, ideallerine ters bulduğundan kabullenmez Nihat Ziyalan. İşsiz ve parasızdır. O günlerde bir film şirketinde çalışan Fethi Naci’nin eşi telefon eder, “Soyunur musun?” diye sorar. Ardından da “Peş peşe erotik filmler çekeceğiz. Başrolde seni düşündük. Soyunursan sıkıntın biter, evin, araban olur” der.

Umutsuzluğa kapılır, bu koşullarda Yeşilçam’da oyuncu olarak devam edemeyeceğini anlar ve “Rezil olmadan buradan nasıl giderim?” diye düşünmeye başlar Nihat Ziyalan. Ülkesini, dilini insanını çok seviyordur fakat para kazanabilmesi, yaşamını sürdürmesi olanaksızlaşmıştır. Kardeşi Kemal’in yaşadığı Avustralya’ya gider, Sydney’e yerleşir. Artık hayatında sadece edebiyat vardır, aralıksız üretir, şiirler, öyküler, romanlar yazar. Yoğunlaştığı şiirde “sezgisel yalınlık”ın izini sürer.

QOSHE - Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (2) - Mesut Kara
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (2)

24 14
13.03.2024

1967 yılıdır ve “At Hırsızı Banuş” filminde Yılmaz Güney’le birlikte ilk kez kamera karşısına geçer. ‘70’li yılların ortalarına kadar bir kısmı Yılmaz Güney’li 60 filmde yer alan Nihat Ziyalan, filmlerin iyi adamı olarak başladığı sinema yolculuğunu, işsiz kalmamak için kabul ettiği ‘kötü adam’ rolleriyle sürdürmek zorunda kalır.

Sinema oyunculuğuna başladığında “ekmek parası” derdinden yazmaya ‘zorunlu ara’ verir Nihat Ziyalan. “Şiir beni ayakta tutan, moral verip güçlendiren, kan veren bir şeydir” dese de 17 yıl sinemada “Ekmek parası peşinde koşturan bir Nihat vardır” ama şiiri hiçbir zaman bırakmaz.

Danyal Topatan, Hayati Hamzaoğlu, Erol Taş, Nizam Ergüden, Hikmet Taşdemir gibi sevdiği ve oyunculuğuna güvendiği isimlere filmlerinde yer veren Yılmaz Güney çocukluk arkadaşı, dostu Nihat Ziyalan’ı da yalnız bırakmaz Yeşilçam’da, 1971 yapımı “Umutsuzlar”a kadar birçok filminde yer verir oyuncu olarak. Yılmaz Güney filmlerinde hep ‘iyi adamı’ oynayan Nihat Ziyalan’ın yine iyi adam olarak yer aldığı unutulmaz Yılmaz Güney filmlerinin başında önceki hafta Bilal İnci yazısında da söz ettiğim “Yarın Son Gündür” filmi gelir.

“Belanın 9 türlüsü” Kara Çocuk (Yılmaz Güney) Kara Çocuk’un sevgilisi Mavi Çocuk (Fatma Girik) düşmanları acımasız kötü adamlardan kaçarlarken para bulabilmek için İş İnsanı Cazip Bey’in evini basıp Cazip Bey’i rehin alırlar (Nihat Ziyalan), yanında çalışan Zülfikar’ı (Erol Taş) kaçırırlar. Çok kibar haydutlardır, para karşılığı kültürsüz burjuva Cazip Bey’le eğlenceli bilgi yarışması oyunu oynarlar. Oyunda sorular soracaklar, bilen kazanacaktır. Böylece ev sahibini soymak yerine bilgilerinin hakkıyla kazanacaklardır ihtiyaçları olan parayı.

İyi eğitim gerektiren soruları doğru bilen Cazip Bey ve eşi ve........

© Evrensel


Get it on Google Play