Oynadığı filmlerden hep sevimli bir komik olarak anımsanan Aziz Basmacı da Vahi Öz de Yeşilçam’ın unutulmaz çınarlarındandı.

60’ın üstünde filmde oynayan Aziz Basmacı 1912 yılında Selanik'te doğar; ailesi o 2 yaşındayken İstanbul’a göç eder, Nişantaşı’na yerleşir. Eczacı olan babasının Nişantaşı Rumeli Caddesi’nde eczanesi vardır. İlk okul, ortaokul ve liseyi Şişli Terakki Lisesi’nde okuyan Aziz Basmacı o yıllarda sanata, tiyatroya, oyunculuğa ilgi duymaya başlar. Oyuncu olan oğlu Yusuf Basmacı’nın anlatımlarından öğrendiğimiz bilgilere göre Aziz Basmacı lise öncesi dönemlerinde evlerinin bodrum katında perde gererek mum ve tef eşliğinde Karagöz gösterisi yapar. Birgün perdenin tutuşmasıyla yaşanan yangın tehlikesi sonrası baba tarafından yasaklanan Karagöz gösterileri sona erer. (1)

Sonrasında halkevlerinde tiyatro çalışmalarına, gösterilere katılmaya başlayan Aziz Basmacı bir yandan da müzikle ilgilenir, davul çalmayı öğrenir. Bu ilgi ve beceriye kayıtsız kalmayan baba oğluna keman alır ve keman hocası tutar. Fakat Aziz Basmacı’nın asıl ilgisi tiyatroya, oyunculuğadır. Babası Nişantaşı, Rumeli Caddesi’nde bir kırtasiye açar oğlu Aziz’e fakat dükkân ne zaman baksalar kapalıdır; çünkü Aziz Basmacı Halkevi’nde tiyatro çalışmasındadır sürekli.

Askere gider, orduevinde müzisyen olarak yaptığı askerlik dönüşünde 1943 yılında nişanlanır, sonrasında da evlenir. Bu evlilikten sonraki yıllarda oyunculuk yapan Yusuf ve Nejat adını verdikleri iki çocukları olur. Babası Aziz Basmacı’nın müzikti, tiyatroydu daldan dala konmasından, bir gelecek kuramayacağı düşüncesiyle endişelidir.

Ailenin büyüklerinden İbrahim Basmacı’nın Eminönü’nde manifatura mağazası vardır. Aziz Basmacı’yı orada tezgahtar olarak işe başlatır babası. Başarılı bir tezgahtar olmasına karşın anlaşmazlıklar nedeniyle oradan ayrılır.

O günler de Ses Opereti Tiyatrosu’ndan ararlar Aziz Basmacı’yı ve “arkadaşımız hastalandı, bu akşam oynayamayacak acele gel onun rolünü sen oyna” derler. O gece o kadar başarılı oynar ki rolü hemen Ses Opereti’nin kadrosuna alırlar Aziz Basmacı’yı. Ses Opereti’nde tanınmaya, adından söz ettirmeye başlar. Adından birçok tiyatroda sahneye çıkan Aziz Basmacı uzun süre Muammer Karaca Tiyatrolarında çalışır. Altmışlı yıllarda Bulvar ve Şehzadebaşı Küçük Tiyatro’da sahneye çıkar; birçok güldürü ve vodvilde sahne alır. Güldürü ustası bir halk komiği olarak ünlenir.

Asıl ününü yaptığı ve çok beğenilen Yahudi taklitleriyle kazanır. Aziz Basmacı Kenan Büke ile birlikte kurdukları ‘Aziz Basmacı-Kenan Büke Topluluğu’nda çok iyi bir ikili oluştururlar. Bulvar Tiyatrosu olarak kadrosunda Sadettin Erbil, Tunç Başaran gibi isimlerin de olduğu, 450 oyundan fazla sahneledikleri ‘Kart Horoz’ adlı oyunu, aylarca kapalı gişe oynarlar.

1946 yılında Şakir Sırmalı'nın yönettiği ‘Domaniç Yolcusu/Unutulan Sır’ filmiyle sinema oyunculuğuna başlayan sanatçı 1969’da çok ağır sürmenaj geçirir. Yaşadığı bu ağır hastalık nedeniyle çok sevdiği tiyatro ve sinemadan kopmak zorunda kalır. Bir süre sonra büyük ekonomik sıkıntılar yaşamaya başlar. Yıllarca gülen yüzüyle, komiklikleriyle herkesi güldüren sanatçı bu süreçte vefasızlığın soğuk yüzüyle tanışır. Zor günlerinde iyi gün dostları buharlaşır; arayanı soranı, kapısını çalanı olmaz.

1978’in ağır hastalık ve ağır ekonomik sıkıntı yaşadığı günlerinde kapısını dostları değil ama maliye memurları çalar. İşlettiği tiyatroların birikmiş vergi borçları için icraya gelmişlerdir. Aziz Basmacı doktor raporlarını gösterip durumu anlatarak icrayı durdursa da o parayı ödemesi gerekmektedir. Uzun süredir çalışamadığı için ödeyemediği borçları nedeniyle yokluk, hastalık ve çaresizlik içinde yetkililerle görüşmek, yaşadığı sorunu çözmek için eşiyle birlikte Ankara'ya giderken 14 Mart 1978’de trende geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrılır.

Yeşilçam filmlerinin “Kart Horoz”u, “Horoz Nuri”si, taşralı zengin tüccarı, Bedia’nın Bediaaa diye seslenen Rüknettin’i, Adanalı Tayfur’un ve Yeşilçam’ın tonton babası Vahi Öz de Yeşilçam’ın unutulmaz çınarlarındandı.

Birçok filmde Sadri Alışık ve Mualla Sürer’le oluşturdukları ‘üçlü’nün maceralarını, komikliklerini izlemek için sinema salonlarını dolduran seyirci bol kahkahalı, eğlenceli anlar yaşar.

3 Kasım 1911 yılında Türkiye Ermenisi bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da doğmuştur. Gerçek adı Vahe Özinyan (Bazı kaynaklarda Özanyan) olan sanatçı Samsun Lisesi'nde okuduğu yıllarda oyunculuğa ilgi duyar ve ilk kez 1928 yılında Samsun Gençlik Derneği’nde sahneye çıkar, halkevinin oyunlarında yer alır. Raşit Rıza ile Anadolu turnelerinde birçok oyunda yer alır. 1930’da girdiği İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda profesyonel oyunculuğu başlar.

Ankara Radyosu temsil kolunda yer alan Vahi Öz, sonrasında da aynı yerde yayınlanan “Kimgil Ailesi”nde baba rolünü seslendirir ve bu onun tanınırlığını sağlar. Ankara’da çeşitli tiyatrolarda bir süre çalıştıktan sonra İstanbul’a dönerek Ses Tiyatrosu’nda oyunculuk ve yönetmenlik yapmaya başlar.

1947 yılında Turgut Demirağ’ın Reşat Nuri Güntekin’in eserinden uyarlayıp yönettiği “Bir Dağ Masalı” filmiyle sinema oyunculuğuna başlayan sanatçı 60’lı yılların sonuna kadar 190’ın üzerinde filmde oynar. Vahi Öz, Horoz Nuri ve Rüknettin tiplemelerinde Mualla Sürer’le oluşturdukları bir ikili ile ünlenir ve çok sevilir. İki filmin yönetmenliğini yapan Vahi Öz “Süt Kuzuları” filminin senaryo yazımına da katılır.

Beş kere evlenen Vahi Öz ilk evliliğini 1940 yılında yapar, bu evlilikten Taner adını verdikleri bir çocukları olur, son evliliğini de oyuncu Jale Öz’le yapar.

1966 yılında Küçük Opera Tiyatrosu’ndan eşi Jale Öz’le birlikte ayrılan Vahi Öz, “Vahi Öz Tiyatrosu”nu kurar. 1968 yılında prostat kanseri olan Vahi Öz son zamanlarını hastanede geçirir. Eşinin aktarımına göre hastanedeyken “Çok şükür kimseye borcum yok'” der.

Ses dergisi için hastanede tedavi gören Vahi Özle bir “son röportaja” imza atan Erman Şener konuşmalarını şu cümlelerle aktarır: “Sanki düşüncemi okumuş gibi dudakları kıpırdadı belli belirsiz bir sesle ‘kim bilir şimdi nerelerde benim filmlerim oynuyor, seyirciler halime gülüyor’ dedi. ‘Üzülme Vahi Baba yine film çevireceksin yine güldüreceksin’ dedim.

‘Tamam artık, film kopuyor’, ‘yiyecek ekmeğimizi, içecek suyumuzu tükettik’ dedi. O sırada kapı açıldı, geldiler, Vahi Öz’ün ateşine baktılar, ilaç verdiler gittiler.

İlk konuşan Vahi Baba oldu. ‘Tiyatroyu çok özledim biliyor musun? Sanki otuz senedir sahneye çıkmamış gibi özledim tiyatroyu.’ dedi.

Herkesi güldürmeyi başaran aktör Vahi Öz 12 Şubat 1969 tarihinde haya veda ederek aramızdan ayrılır.

(1) Nostalji Vakti; https://www.youtube.com/watch?v=pFqeQxDbIFs

QOSHE - Yeşilçam’ın Çınarları (4): Aziz Basmacı, Vahi Öz - Mesut Kara
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yeşilçam’ın Çınarları (4): Aziz Basmacı, Vahi Öz

30 1
07.01.2024

Oynadığı filmlerden hep sevimli bir komik olarak anımsanan Aziz Basmacı da Vahi Öz de Yeşilçam’ın unutulmaz çınarlarındandı.

60’ın üstünde filmde oynayan Aziz Basmacı 1912 yılında Selanik'te doğar; ailesi o 2 yaşındayken İstanbul’a göç eder, Nişantaşı’na yerleşir. Eczacı olan babasının Nişantaşı Rumeli Caddesi’nde eczanesi vardır. İlk okul, ortaokul ve liseyi Şişli Terakki Lisesi’nde okuyan Aziz Basmacı o yıllarda sanata, tiyatroya, oyunculuğa ilgi duymaya başlar. Oyuncu olan oğlu Yusuf Basmacı’nın anlatımlarından öğrendiğimiz bilgilere göre Aziz Basmacı lise öncesi dönemlerinde evlerinin bodrum katında perde gererek mum ve tef eşliğinde Karagöz gösterisi yapar. Birgün perdenin tutuşmasıyla yaşanan yangın tehlikesi sonrası baba tarafından yasaklanan Karagöz gösterileri sona erer. (1)

Sonrasında halkevlerinde tiyatro çalışmalarına, gösterilere katılmaya başlayan Aziz Basmacı bir yandan da müzikle ilgilenir, davul çalmayı öğrenir. Bu ilgi ve beceriye kayıtsız kalmayan baba oğluna keman alır ve keman hocası tutar. Fakat Aziz Basmacı’nın asıl ilgisi tiyatroya, oyunculuğadır. Babası Nişantaşı, Rumeli Caddesi’nde bir kırtasiye açar oğlu Aziz’e fakat dükkân ne zaman baksalar kapalıdır; çünkü Aziz Basmacı Halkevi’nde tiyatro çalışmasındadır sürekli.

Askere gider, orduevinde müzisyen olarak yaptığı askerlik dönüşünde 1943 yılında nişanlanır, sonrasında da evlenir. Bu evlilikten sonraki yıllarda oyunculuk yapan Yusuf ve Nejat adını verdikleri iki çocukları olur. Babası Aziz Basmacı’nın müzikti, tiyatroydu daldan dala konmasından, bir gelecek kuramayacağı düşüncesiyle endişelidir.

Ailenin büyüklerinden İbrahim Basmacı’nın Eminönü’nde manifatura mağazası vardır. Aziz Basmacı’yı orada tezgahtar olarak işe başlatır babası. Başarılı bir tezgahtar olmasına karşın anlaşmazlıklar nedeniyle oradan ayrılır.

O günler de Ses Opereti Tiyatrosu’ndan ararlar Aziz Basmacı’yı ve “arkadaşımız hastalandı, bu akşam oynayamayacak acele gel onun rolünü sen oyna” derler. O gece o kadar başarılı oynar ki rolü hemen Ses Opereti’nin kadrosuna alırlar Aziz Basmacı’yı. Ses Opereti’nde tanınmaya, adından söz ettirmeye başlar. Adından birçok tiyatroda sahneye çıkan Aziz Basmacı uzun süre Muammer Karaca Tiyatrolarında çalışır.........

© Evrensel


Get it on Google Play