Çok yönlü bir sanatçı, ilginç bir kişilik, birçok ‘ilk’e imza atmış bir öncü, Mısır’da sinemayı kuran insan. Türkiye’de sinemanın öncülerinden, ilk sinema dergilerinden “Sinema Postası”nın başyazarı… Tüm bunlara karşın sinema çevreleri, sinemayla ilgili insanlar dışında adı, yüzü çok da bilinmeyen fakat ilişiği olan isimlerden söz edildiğinde şaşırılan biri Vedat Örfi Bengü. Birçok insanın Nâzım Hikmet’ten dolayı tanıdığı, bildiği Piraye Hanım’ın ilk eşi, Eleştirmen, Yazar ve Yayımcı Memet Fuat’ın babası.

Manevi annem gibi olan, sık sık evinde buluştuğumuz, sohbet edip anılarını dinlediğim ön-Yeşilçam’ın ilk büyük yıldızı Sezer Sezin’den çokça duyup dinlediğim sinemacılardan biriydi Vedat Örfi Bengü. Birlikte tiyatro topluluğu kurarlar, aynı filmde oynarlar. Mısır’da sinemayı kuran ilk isimlerden biri olduğunu da Sezer Hanım’dan öğrenmiştim.

Birçok kaynakta doğum tarihi 14 Ekim 1900 olarak yazıyor olsa da “Şaire Nigâr Hanım’ın düşürdüğü tarihten 21 Aralık 1899’da doğduğu anlaşılan”(1) Vedat Örfi Bengü oyuncu, yönetmen, oyun ve senaryo yazarı, besteci, çevirmen, romancı olarak adını tarihe yazdırır.

Annesi sadrazam Halil Rıfat Paşa’nın kızı Güzide Hanım, babası Viyana Elçisi Ali Paşa’nın oğlu, II. Abdülhamid’in yaveri Mehmet Ali Paşa’dır. Soyadı Kanunu öncesinde bütün aile Urfi lakabını kullanır; Vedat Urfi, Soyadı Kanunu ile Bengü soyadını almış, Urfi adını “Örfi” olarak soyadından önce kullanmayı sürdürür.

“Türkiye’de sinema sanatı 1900’lü yılların başında belgesel ve kısa metraj çekimler olarak gerçekleşmiş ve cumhuriyetin ilanının ardından yavaş yavaş bir sinema seyirci kitlesi oluşmaya başlamıştı. İlk sinema dergilerinden biri olan “Sinema Postası” 8 Aralık 1923 tarihinde yayın hayatına başladı. Sahibi, Şair Nâzım Hikmet’in babası Hikmet Nazımdır, başyazar olarak Vedat Örfi Bey görev almıştı.”(2)

İstanbul işgal altındayken, Bursa’ya halasının evine konuk gittiğinde Piraye’yle karşılaşır. Daha eli ekmek tutmadan, babası Mehmet Ali Paşa’ya güvenerek evlenir. Bu evlilikten Suzan adını verdikleri çocukları doğar. İkinci çocukları Mehmet Fuat da 16 Şubat 1926’da dünyaya gelir. Doğduğunda babası Vedat Örfi Bengü Paris’tedir. Çünkü Piraye ikinci çocuğuna hamile kaldığı günlerde, Vedat Örfi piyanistliğe karar verip, bir kemancı, bir de kadın şarkıcı ile üçlü bir grup oluşturarak Paris’e, alaturka konserler vermeye gitmiştir. (a.g.y/kamera arkası)

Saint Joseph Lisesini bitiren Vedat Örfi Bengü sanat hayatına tiyatro oyunları yazarak başlar;1917’de yazdığı “Bir Af Bir Yemin” adlı oyun göçmenler yararına oynanır. Bunu, “Vefaen Ferağ” ve “Kanun Adamı” oyunlarının yazılıp sahnelenmesi izler. Yazıp bestelediği ilk telif operet “Balo Kaçakçıları”, 1925’te Şehbal Tiyatrosunda sahnelenir. İstanbul’da tanıştığı Fransız Sinema Sanatçısı Blanche Montel’le Paris’te aynı filmde oynar. “Malum Aşk” adlı filmde başrolü üstlenir.

Edebiyatla genç yaşta ilgilenmeye başlayan Vedat Örfi, çok sayıda roman, roman çevirisi, uyarlama ve telif polisiye yazdı. 1920’de yazdığı “Karanlıklar Padişahı”, Türkçe yazılmış ilk telif Sherlock Holmes öyküsüdür. Korku, fantastik ve polisiye türlerini harmanlayarak yazdığı 10’un üzerinde romanda sinema dili ve tekniğinden yararlanır.

1926’da Mısır’a giderek çeşitli konularda Fransızca yazılar yayımlar, sanat çevresi ile ve bir film çekmek için yapımcılarla tanışır. Muhammed’in hayatını konu alan bir film çekme girişimini yaşanan tartışmalar nedeniyle gerçekleştiremez. İstanbul’a dönen Vedat Örfi Bengü, 1 yıl kadar sonra film çekmek için aldığı davet üzerine tekrar Mısır’a gider. Yusuf Vehbi Tiyatro Topluluğunun Yıldızı Azize Emir ve eşi Ahmet el Şerei’nin kurduğu “Isis Film Corporation” adındaki film şirketinin sanat yönetmeni olarak 1927’de uzun metrajlı bir film çekmeye başlar. Daha önce Mısır’da kısa filmler çekmiş olan Vedat Örfi Bengü’nün çekimlerine başladığı “Leyla” adlı film, Mısır sermayesiyle Mısır’da çekilen ilk uzun metrajlı film olarak kabul edilir ve bu nedenle Vedat Örfi Bengü, “Mısır sinemasını kuran Türk” olarak anılır. “Leyla” filmi, “Allah’ın Çağrısı” adıyla çekilmeye başlar, Leyla rolünü Azize Emir, Leyla’nın âşık olduğu Turist Rehberi Ahmet’i ise Vedat Urfi canlandırır. Ancak film çekimleri henüz tamamlanmadan yaşanan bir anlaşmazlık sonucu çekimleri Istefan Rosti tamamlamış, pek çok sahne yeniden çekilmiş ve filmin adı “Leyla” olarak değiştirilir.

Mısır’da 1928’de oyuncu olarak “Piramitlerde Facia” filminde rol alır, oynadığı iki film gösterime giremez. Senaryosunu da yazdığı ve Ahmed Galal’le birlikte çektiği “Çöl Güzeli” (1929) filmi ile başarıyı yakalar ve bu film 1929 Şam Sanayi Fuarında üstün başarı ödülü alır. Fransa’da dokuz, Mısır’da on iki, Türkiye’de de dokuz filmin rejisörlüğünü yapar birçok filmin senaryolarını yazar.

1930’ların başında İstanbul’a dönen Vedat Örfi Bengü film çalışmalarını sürdürmek ister. 1932’de çektiği “Yeşil Bursa” adlı belgesel film, sinemalarda gösterilir.

1947’de yeniden film piyasasına oyuncu ve yönetmen olarak döner. 1948 yılında ülkemiz yönetmenlerince 18 film çekilir ve beşinin yönetmenliğini Vedat Örfi Bengü yapar. 1950 yılında çekilen 22 film içinde sayı olarak ağırlık yine Vedat Örfi Bengü’dedir. 1950’de Ülkü Film’i kurarak yapımcılığa da başlar. Türkiye’de 17 filmin senaryosunu yazar, 24 filmde yönetmen, 16 filmde oyuncu olarak yer alır. 5 filmin de yapımcılığını yapan Vedat Örfi Bengü’nün oynadığı önemli filmler arasında Lütfi Ö. Akad’ın yönettiği, Sezer Sezin’le oynadığı “Vurun Kahpeye” (1949), “Allah Kerim” (1950) yönettiği ve oyuncu olarak da yer aldığı “Ateşten Gömlek” (1950), Nedim Otyam tarafından ilk özgün film müziği yapılan “İstanbul’un Fethi” (1951), Talat Artemel, Sami Ayanoğlu ve Cahide Sonku’nun birlikte yönettikleri “Vatan ve Namık Kemal” (1951) öne çıkar

Vedat Örfi Bengü 25 Mayıs 1953’de İstanbul’da aramızdan ayrılır.

(1) Kamera arkası: http://www.kameraarkasi.org/yonetmenler/vedatorfibengu.html

(2) 1924 yılına ait bir sinema yazısı üzerine: https://leventerturk1961.wordpress.com/2017/03/27/1924-yilina-ait-bir-sinema-yazisi-uzerine/

QOSHE - Yeşilçam’ın Çınarları (6): Vedat Örfi Bengü: ‘Mısır’da sinemayı kuran Türk’ - Mesut Kara
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yeşilçam’ın Çınarları (6): Vedat Örfi Bengü: ‘Mısır’da sinemayı kuran Türk’

11 1
14.01.2024

Çok yönlü bir sanatçı, ilginç bir kişilik, birçok ‘ilk’e imza atmış bir öncü, Mısır’da sinemayı kuran insan. Türkiye’de sinemanın öncülerinden, ilk sinema dergilerinden “Sinema Postası”nın başyazarı… Tüm bunlara karşın sinema çevreleri, sinemayla ilgili insanlar dışında adı, yüzü çok da bilinmeyen fakat ilişiği olan isimlerden söz edildiğinde şaşırılan biri Vedat Örfi Bengü. Birçok insanın Nâzım Hikmet’ten dolayı tanıdığı, bildiği Piraye Hanım’ın ilk eşi, Eleştirmen, Yazar ve Yayımcı Memet Fuat’ın babası.

Manevi annem gibi olan, sık sık evinde buluştuğumuz, sohbet edip anılarını dinlediğim ön-Yeşilçam’ın ilk büyük yıldızı Sezer Sezin’den çokça duyup dinlediğim sinemacılardan biriydi Vedat Örfi Bengü. Birlikte tiyatro topluluğu kurarlar, aynı filmde oynarlar. Mısır’da sinemayı kuran ilk isimlerden biri olduğunu da Sezer Hanım’dan öğrenmiştim.

Birçok kaynakta doğum tarihi 14 Ekim 1900 olarak yazıyor olsa da “Şaire Nigâr Hanım’ın düşürdüğü tarihten 21 Aralık 1899’da doğduğu anlaşılan”(1) Vedat Örfi Bengü oyuncu, yönetmen, oyun ve senaryo yazarı, besteci, çevirmen, romancı olarak adını tarihe yazdırır.

Annesi sadrazam Halil Rıfat Paşa’nın kızı Güzide Hanım, babası Viyana Elçisi Ali Paşa’nın oğlu, II. Abdülhamid’in yaveri Mehmet Ali Paşa’dır. Soyadı Kanunu öncesinde bütün aile Urfi lakabını kullanır; Vedat Urfi, Soyadı Kanunu ile Bengü soyadını almış, Urfi adını “Örfi” olarak soyadından önce kullanmayı sürdürür.

“Türkiye’de sinema sanatı 1900’lü yılların başında belgesel ve kısa metraj çekimler olarak gerçekleşmiş ve cumhuriyetin ilanının ardından yavaş yavaş bir sinema seyirci kitlesi oluşmaya başlamıştı. İlk sinema dergilerinden biri olan “Sinema Postası” 8 Aralık 1923 tarihinde yayın hayatına başladı. Sahibi, Şair Nâzım Hikmet’in babası Hikmet Nazımdır, başyazar olarak Vedat Örfi Bey görev almıştı.”(2)

İstanbul işgal altındayken, Bursa’ya halasının evine konuk gittiğinde Piraye’yle karşılaşır. Daha eli ekmek tutmadan, babası Mehmet Ali Paşa’ya güvenerek evlenir. Bu........

© Evrensel


Get it on Google Play