Al İsveç’in üyeliğini ver F-16’ları deyip NATO’nun genişleyip güçlenmesini savunan bir “yerli-millilik”!

Milli” AKP, “milli” MHP, “milli” CHP ve sair “yerli-milliler” -tümü NATO’nun genişlemesini destekledi. Bunun adı, göğüslerine vurarak övündükleri milliyetçilik!

M. Kemal de milliyetçiydi, kurduğu CHP’nin “6 Ok”undan biri “milliyetçilik”ti. Ancak zamane milliyetçileriyle koşullardan kaynaklanan farkı küçümsenir gibi değildir. İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan tarafından işgal edilen Osmanlı’nın küllerinden bağımsız bir ülke kuruluşuna önderlik etmişti M. Kemal. İngiltere ve Fransa’yı, savaş örgütlerini desteklememiş, güçlenmesi için çaba göstermemişti. Emperyalizme karşı mücadele yolundan yürümüştü.

Emperyalizme karşı mücadele eğilimi fazla güçlü olmasa ve Fransa ve İtalya örneğinde olduğu gibi belirli uzlaşmaları içerse, bu uzlaşma eğilimi Lozan’dan başlayarak İngiltere ile ilişkilerin de niteliğini belirlese bile, işgalin ancak emperyalizme karşı mücadeleyle kırıldığı biliniyor.

Ulusal kurtuluş için, ezilen, sömürge, yarı-sömürge ülkelerin bağımsızlığı için mücadelenin milliyetçi yöntemi yok değildir. Eskiden ezilen ulusların kurtuluşu burjuva milliyetçiliği yöntemiyle olanaklıydı. Türkiye örneğinde hepimizin yaşayarak gördüğümüz gibi, ezilen ulusların bu tür kurtuluşları yarımdır ve yine yaşayarak gördüğümüz gibi yeniden sömürgeleşme kapıdaki büyük tehlikedir. Ama olanaklıydı, dayanakları çok zayıflamış olsa da, hâlâ olanaklıdır.

Fakat olmazsa olmazı emperyalizme karşı mücadele olan ezilen ulusların burjuva milliyetçiliği yöntemiyle kurtuluşu olanağı asıl olarak kapitalizmin ilk gelişme dönemine özgü olduğu kadar içeriği iki yönlüdür: Burjuva milliyetçiliğin milliliğinin desteklenebilir olan yıkıcı ve şüphesiz ilerici yönü emperyalizme karşı mücadeledir. Ancak bir de burjuvazi ve milliyetçi partilerince savunulan, kendi çıkarlarının yüceltisini oluşturan, kendisi için olumlu/yapıcı/kurucu yönü vardır. Bu yön, “ulusal birlik” adına sınıflararası barış, Türkiye’de bir adım daha atılarak, “sınıfsız-zümresiz kitleyiz” dayatmasıyla işçi sınıfının hak mücadelesinin yasaklanması; kendi ulusunun yüceltilmesi ve başka uluslara düşmanlık; Kerkük ve Musul’dan vazgeçilse bile Hatay örneğinde olduğu gibi en başta komşu ulusların aleyhine yayılmacılık yoluyla milli toprakları genişletme; azınlık uluslara yönelik baskı ve giderek emperyalizmle ortak cephe oluşturmak türü gerici tutumlardan bileşir.

Burjuva milliyetçiliği emperyalizme karşı mücadele yöntemi olduğunda eleştiriyle yetinilip hoş karşılanabilir. Ancak her koşulda kendi milletinin üstünlüğünü dayatıcı tekelci içeriğiyle, ezilen ulus milliyetçiliği olsa dahi benimsenebilir ve savunulabilir değildir.

Emperyalist burjuvazi ve onunla işbirliği halindeki, belirli bir kapitalist gelişme göstermiş ülkelerin, bugün için hemen istisnasız tüm “egemen” ülkelerin millilikle bir ilgisi kalmayan kozmopolit büyük burjuvazisinin milliyetçiliği, tekelciliğiyle, kendi sözde milli çıkarlarını dayatmacılığı, yayılmacılığı ve sömürgeciliğiyle tamamen gericidir ve halkların düşmanıdır. İşbirlikçi tekelci Türkiye burjuvazisinin “millilik” iddiasındaki milliyetçi partilerin tümü yabancı sermayeyi yüceltiyor ve gözleri dolar ve avro ile parlıyor. Kimi borç para peşinde turluyor, kimiyse “Yabancı sermaye gelmez ha!” deyip hukuksuzluğu önleme çabasında. Ne yazık ki, örneğin Ankara, Antalya gibi kentlerde tümü gerici milliyetçi adaylarla bir yerel seçime gidiliyor.

Ancak ezilen ulus burjuvazisinin milliyetçiliği de, hâlâ ilerici bir yöne sahip ve desteklenebilir olmakla birlikte, yine tekelci niteliklidir, kendi milletini üstün sayıp yüceltir, başka milletleri aşağılama çabasındadır. Emperyalist ve ezen ulus milliyetçiliğinden belirgin farkı odur ki, henüz iktidar sahibi olmadığından tekelci niteliğini dayatma olanaklarına tümüyle sahip değildir. Örnek mi? Ezilen ulustan bir Kürt milliyetçisi, “Türk solu” deyip hakaretlerle sosyalizmi aşağılamaya, UKKTH’yi bile tanımayan örgütlerle UKKTH’nin kayıtsız şartsız tanınmasına aykırı tek bir sözü ve eylemi gösterilemeyecek olan EMEP’i aynı “Türk solu” kefesinde tartmaya kalkmıştır!

QOSHE - Amerikancı milliyetçilik!... - Mustafa Yalçıner
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Amerikancı milliyetçilik!...

27 24
06.02.2024

Al İsveç’in üyeliğini ver F-16’ları deyip NATO’nun genişleyip güçlenmesini savunan bir “yerli-millilik”!

Milli” AKP, “milli” MHP, “milli” CHP ve sair “yerli-milliler” -tümü NATO’nun genişlemesini destekledi. Bunun adı, göğüslerine vurarak övündükleri milliyetçilik!

M. Kemal de milliyetçiydi, kurduğu CHP’nin “6 Ok”undan biri “milliyetçilik”ti. Ancak zamane milliyetçileriyle koşullardan kaynaklanan farkı küçümsenir gibi değildir. İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan tarafından işgal edilen Osmanlı’nın küllerinden bağımsız bir ülke kuruluşuna önderlik etmişti M. Kemal. İngiltere ve Fransa’yı, savaş örgütlerini desteklememiş, güçlenmesi için çaba göstermemişti. Emperyalizme karşı mücadele yolundan yürümüştü.

Emperyalizme karşı mücadele eğilimi fazla güçlü olmasa ve Fransa ve İtalya örneğinde olduğu gibi belirli uzlaşmaları içerse, bu uzlaşma eğilimi Lozan’dan başlayarak İngiltere ile ilişkilerin de niteliğini belirlese bile, işgalin ancak emperyalizme karşı mücadeleyle kırıldığı biliniyor.

Ulusal kurtuluş için, ezilen, sömürge, yarı-sömürge ülkelerin bağımsızlığı için mücadelenin milliyetçi yöntemi yok değildir. Eskiden ezilen ulusların kurtuluşu burjuva milliyetçiliği yöntemiyle olanaklıydı. Türkiye örneğinde hepimizin yaşayarak gördüğümüz gibi, ezilen ulusların bu tür kurtuluşları yarımdır ve yine yaşayarak........

© Evrensel


Get it on Google Play