31 Mart yerel seçimleri için düzen partileri adaylarını açıklamaya başladı.

CHP, “nasıl”ı ve ne ölçüsü belli olmayan bir “değişim”den geçti. Genel başkanı da kapsayan bir ekip değişikliği görünümündeki “değişim”, “günah keçisi” ilan edilen Kılıçdaroğlu’ndan kurtulup genel seçimlerde uğranılan yenilginin yol açtığı hayal kırıklığını gidererek moral tazelemeye yönelik. Yoksa mihrap yerinde duruyor.

Örneğin ikisi de Kılıçdaroğlu’nun yanında cumhurbaşkanı yardımcısı adayları olan Ankara ve İstanbul belediye başkanları yerel seçimlerde yeniden aday. Genel seçimlerde izlenen taktik, program, ittifaklar ve sair politikaların hiçbirine itiraz etmediler, ancak fatura Kılıçdaroğlu’na kesildi. Hem de faturayı yazıp kesen bizzat cumhurbaşkanı yardımcısı adayı İmamoğlu. Ve şimdi İBB’ye, kazanırsa sonra cumhurbaşkanlığına aday. Tüm yaklaşım ve davranışlarıyla memleketin yarısının kurtulmaya çalıştığı “tek adamı” çağrıştırıyor. Kendisine “Küçük Erdoğan” lakabı yakıştırılıyor!

Ankara Adayı Mansur Yavaş, “sağcı” ve yanlış ilan edilen Kılıçdaroğlu’nun sağ politikalarının belirgin bir prototipi. MHP kökenli ve görüş ve yaklaşımları farklılaşmış değil.

Sadece Kılıçdaroğlu’nu değil genel olarak CHP’yi önceki seçim yenilgisinin “günah keçisi” ilan eden Akşener’in İyi Partisi yerel seçimlere “hür ve müstakil”, yani kendi başına gireceğini açıkladı. Hiçbir önemi kalmayan ve büyük olasılıkla bir tanesi bile seçilemeyecek olan adaylarını açıklamaya başladı. Henüz açıklamadığı Ankara ve İstanbul adaylarını hâlâ pazarlık kozu olarak elinde tutuyor, ama bu partinin kapısına dayandığı şey artık adaylar ve pazarlıklar değil, varlık-yokluk sorunu. Kendi kendisini dağıtıyor!

AKP’nin adayları da hoş mu ilginç mi demek lazım bilinmez, ama tam da AKP’ye uygun ve bu partinin tutum ve yaklaşımlarının göstergeleri.

İki adayı akçeli işlerle ilgili transferleriyle tanınıyor. Eskişehir adayı, eski İyi Partili zengin kapitalist, şirketine yüklü teşviklerle yeni partisine adım atmıştı. Muğla adayı daha da enteresan. Hem politik kariyeri hem akçeli işleri bakımından. A. Ayaydın Çiller’in DYP’sinden milletvekili adayı olarak politikaya atılmış, seçilememiş, bir seçim dönemi sonra bu kez rakibi ANAP’tan vekil olmuştu. Sonra CHP’li oldu, milletvekili seçilmekle kalmadı, Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanlarından biri olarak temayüz etti. Önce kızı AKP’den vekil oldu, şimdi kendi belediye başkanı adayı. 2023 ocağında Bodrum’daki villasının müştemilatı orman içinde kaldığı için yıkılması gerekirken, özel bir cumhurbaşkanlığı kararıyla 117 metrekarelik alanın orman olmadığı bildirilmiş ve yıkıma gerek kalmamıştı!

CHP’nin müteahhit İstanbul adayının karşısına ise, AKP, Murat Kurum’u çıkarmayı uygun gördü. Kurum, en az Eskişehir ve Muğla adayları kadar ilginç. Aday olarak açıkladığına bakılırsa AKP’ye göre önemli üstünlükleri olan bir kişi, halk açısındansa tam bir sorun.

Kurum, eski bir bakan. Bir önceki dönemin çevre ve şehircilik bakanı. Hemen tümü kapitalist patronlardan oluşturulmuş Erdoğan’ın 2. dönem kabinesinin patronluktan gelmeyen ender bakanlarından. Bürokrasi kökenli. Ama öyle böyle bir bürokrat değil. Yerli ve uluslararası sermaye ile fazlasıyla içli-dışlı olan ve kısa ömrüne çok iş sığdıranlardan. Ne tür “işler” bunlar?

Kurum, 2005’te, AKP’nin başlıca dayanaklarından olan toplu konut ve inşaat işlerini yürüten ünlü TOKİ’ye girdi. Bir yıl içinde, olağanüstü yetkilere sahip olan Sayıştay denetimi dışındaki bu kurumun Uygulama Dairesinin Avrupa Yakası Şube müdürü oldu. “Başarıları”, onu 2 yıl içinde, TOKİ iştiraki olan Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ’nin genel müdürlüğüne taşıdı. Her kula nasip olmayacak biçimde 9 yıl genel müdürlük yaptı. AKP’nin GYO’ya tanıdığı vergi muafiyetleriyle iyice palazlandırılan şirket, önce yüzde 25’i, sonra yüzde 51’i başta yabancılara satılarak özelleştirildi. 2018 krizinde Kurum’la İslami tahviller çıkarıldı ve Emlak GYO müteahhitlerin elinde biriken stokları eritme görevini üstlendi. Kurum, bakanlığındaysa, 24 milyarlık deprem ihalelerini yandaş müteahhitlere dağıtmakla ünlendi. Şimdi İstanbul’un “Stoklarını eritmeye” talip!

Halk, yediği, içtiği kendisine hiç benzemeyen bu adaylarla ne yapsın!

QOSHE - Halka dayatılan belediye başkan adayları - Mustafa Yalçıner
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Halka dayatılan belediye başkan adayları

18 0
09.01.2024

31 Mart yerel seçimleri için düzen partileri adaylarını açıklamaya başladı.

CHP, “nasıl”ı ve ne ölçüsü belli olmayan bir “değişim”den geçti. Genel başkanı da kapsayan bir ekip değişikliği görünümündeki “değişim”, “günah keçisi” ilan edilen Kılıçdaroğlu’ndan kurtulup genel seçimlerde uğranılan yenilginin yol açtığı hayal kırıklığını gidererek moral tazelemeye yönelik. Yoksa mihrap yerinde duruyor.

Örneğin ikisi de Kılıçdaroğlu’nun yanında cumhurbaşkanı yardımcısı adayları olan Ankara ve İstanbul belediye başkanları yerel seçimlerde yeniden aday. Genel seçimlerde izlenen taktik, program, ittifaklar ve sair politikaların hiçbirine itiraz etmediler, ancak fatura Kılıçdaroğlu’na kesildi. Hem de faturayı yazıp kesen bizzat cumhurbaşkanı yardımcısı adayı İmamoğlu. Ve şimdi İBB’ye, kazanırsa sonra cumhurbaşkanlığına aday. Tüm yaklaşım ve davranışlarıyla memleketin yarısının kurtulmaya çalıştığı “tek adamı” çağrıştırıyor. Kendisine “Küçük Erdoğan” lakabı yakıştırılıyor!

Ankara Adayı Mansur Yavaş, “sağcı” ve yanlış ilan edilen Kılıçdaroğlu’nun sağ politikalarının belirgin bir prototipi. MHP kökenli ve görüş ve yaklaşımları farklılaşmış değil.

Sadece Kılıçdaroğlu’nu değil genel olarak CHP’yi önceki seçim yenilgisinin “günah keçisi” ilan eden Akşener’in İyi Partisi yerel seçimlere “hür ve müstakil”, yani kendi başına gireceğini açıkladı.........

© Evrensel


Get it on Google Play