Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada işçi sınıfı, yoğun ve zorlu terör koşullarında çalışma ve yaşam savaşı veriyor.

Yalnızca bomba, dinamit, tabanca, tüfekten ibaret değil terör, ama onlar da içinde, insanın insanı sömürdüğü kapitalist toplumda terör en başta işçi sınıfına yönelik. Terör işçileri ve emeğin geniş yığınlarını hedef alıyor.

Alın Özak işçilerini. Urfa Özak Tekstilde direniş 1.5 ayını doldurdu.

Özak işçileri sendika değiştirme uğraşında işten atılan işçi kardeşlerinin yeniden işe alınmaları için direniyor. Örgütlenecekleri sendikayı belirlemeleri işçilerin hakkı, ama bu hakları tanınmıyor? Özak’ın sahibi sömürücü kapitalist işçilerin sorunlarını dinlemeye bile tenezzül etmeyen yandaşı sarı sendikadan başkasını istemiyor çünkü.

Oysa işçilerin temel sorunu fabrikadaki yoğun kapitalist terör. Sarı sendikanın yardımıyla Özak’ın sahibi sömürücü kapitalistin işçilere reva gördüğü, sağa bakmak yasak sola bakmak yasağa varıncaya kadar yasaklar, üstüne hakaret, tehdit ve aşağılamalarla işçileri baskı altına alıp ses çıkaramaz, hareket edemez, hak savunamaz halde tutmak amacıyla fabrikada estirilen terör.

Kapitalistlerin neden Özak’taki gibi zorba bir teröre ihtiyacı var?

Anlaşılmayacak yanı yok! Özellikle son yıllarda tırmanarak, sadece Özak işçisine değil, bütün bir işçi sınıfına mümkün en düşük ücret ve en kötü çalışma koşulları dayatılıyor. Doğal sonucu, yaşam koşullarının da kötünün kötüsü olması. Koca bir sınıfın açlıkla yüzleşerek yaşamaya mahkum edilmesi. İşçiler yoğunlaştırılmış bir sömürü terörüyle yüz yüze. Sömürü çarkına parmağını, kolunu kaptıran, gaz ölçümü masrafından kaçınılan madenlerde grizu patlamasına kurban giden, paket yetiştirme çabasındaki kuryenin kamyon altında kalıp can verdiği, işçilerin karınlarını bile doyurmaya yetmeyen üç kuruşa çalışmak zorunda bırakıldıkları tam bir terör düzeni! 1 milyondan fazla MESEM’linin (ortaöğretime denk bir günlük mesleki eğitimden geçerken üç kuruşun da altında ücretle 5 gün fabrikada çalıştırılan çocuk işçilerin) ilaveten terör çarkına atılmasına başlanan bir düzen bu. Özak işçisini sendikasını değiştirme arayışına yönelten de bu zorbalığın doruğuna yükselmiş kapitalist terör.

İşçi sınıfını hedefine koyan öyle bir terör ki, artık hiçbir tatlı söz ve vaat, hiçbir ideolojik saptırma bu terörün üstünü örtemiyor. Orta vadeli programıyla, 2024 bütçesiyle, 11'inci beş yıllık kalkınma planıyla yoğunluğu artırılması hedeflenen sömürü ve bu sömürü düzeninin sürdürülebilmesi ihtiyacı fabrika ve iş yerlerinde işçilere açık terör koşullarının dayatılmasını zorunlu kılıyor. Kapitalistler bu terör koşullarını sürdürebilmek için başını kaldıran ya da kaldırmaya hazırlanan işçilere karşı müftüye varıncaya kadar, copu, zehirli gaz ve suyu, dipçiği yardımlarına çağırmaktan kaçınmıyor. Bir sonraki adımlarının örneğiyse, İsrail’in Filistinlilere yaptıkları.

Sıkıştırıldıkları, yoğunlaştırılan sömürü çarkı ve terörü içinde giderek bilenen işçileri yatıştırma girişimleri olmuyor değil. Hele yaklaşan yerel seçimlerde oy kaygısıyla buna daha fazla ihtiyaç duyuluyor.

Alın asgari ücret zammını. Plan ve programlarıyla sömürü çarkı ve terörünü daha da yoğunlaştırma niyetini açıkça ortaya koyan tek adım yönetimi, elbette işçilerin selameti için değil ama yatıştırılmaları için asgari ücrete yüzde 50’ye yakın zam yaptı. Ama ne zam! Enflasyon yüzde 127, beklenen enflasyon denip ücret zammıysa yüzde 50 bile değil!

Gelin, asgari ücret terörünün sadece 15 günlük tecrübesini özetleyelim.

Asgari ücret 29 Aralık’ta 2024 için net 17 bin 002.12 TL oldu. O gün dolar 29.50 TL’ydi ve asgari ücret, 17.002 X 29.50 = 576.34 dolar ediyordu.

15 Ocak’ta dolar 30 bin 98 TL ve asgari ücret ancak 564.88 dolar yapıyor. Kur farkından asgari ücretin değer kaybı 11.46 dolar.

ENAG’a göre 2023 enflasyonu yüzde 127. Aylık:10.6, 15 günlük 5.3 oluyor. Enflasyon da 28.8 dolarını götürüyor ve asgari ücret 15 günde 40.26 dolar değer kaybediyor. Ocak sonunda 69 dolar, şubat sonunda 138 dolar değer kaybedecek.

Bugün 536.08 dolar olan asgari ücret, enflasyon artmazsa, ocak sonunda 507, şubat sonunda 438 dolar olacak. Mart sonundaysa, 386.5 dolar olan eski asgari ücretin de altına düşecek. Bu zorbalık, terör değilse nedir?

QOSHE - İşçi sınıfı ve terör - Mustafa Yalçıner
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İşçi sınıfı ve terör

25 46
16.01.2024

Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada işçi sınıfı, yoğun ve zorlu terör koşullarında çalışma ve yaşam savaşı veriyor.

Yalnızca bomba, dinamit, tabanca, tüfekten ibaret değil terör, ama onlar da içinde, insanın insanı sömürdüğü kapitalist toplumda terör en başta işçi sınıfına yönelik. Terör işçileri ve emeğin geniş yığınlarını hedef alıyor.

Alın Özak işçilerini. Urfa Özak Tekstilde direniş 1.5 ayını doldurdu.

Özak işçileri sendika değiştirme uğraşında işten atılan işçi kardeşlerinin yeniden işe alınmaları için direniyor. Örgütlenecekleri sendikayı belirlemeleri işçilerin hakkı, ama bu hakları tanınmıyor? Özak’ın sahibi sömürücü kapitalist işçilerin sorunlarını dinlemeye bile tenezzül etmeyen yandaşı sarı sendikadan başkasını istemiyor çünkü.

Oysa işçilerin temel sorunu fabrikadaki yoğun kapitalist terör. Sarı sendikanın yardımıyla Özak’ın sahibi sömürücü kapitalistin işçilere reva gördüğü, sağa bakmak yasak sola bakmak yasağa varıncaya kadar yasaklar, üstüne hakaret, tehdit ve aşağılamalarla işçileri baskı altına alıp ses çıkaramaz, hareket edemez, hak savunamaz halde tutmak amacıyla fabrikada estirilen terör.

Kapitalistlerin neden Özak’taki gibi zorba bir teröre ihtiyacı var?

Anlaşılmayacak yanı yok! Özellikle son yıllarda tırmanarak, sadece Özak işçisine değil, bütün bir işçi sınıfına mümkün en düşük ücret ve en kötü çalışma koşulları dayatılıyor. Doğal........

© Evrensel


Get it on Google Play