Yerel seçimlere gidilirken emekli maaşları en çok tartışılan konular arasında. Nasıl tartışılmasın?

Geçen yılki genel seçim sonuçlarını, ekonomiye ilişkin verilerden; başlıca düşük ücretler ve yüksek enflasyonla durmak bilmeyen zamlar ya da geçim derdinden çok dini değerlerle milliyetçi ajitasyon belirlemişti. Bu yıl geçim derdi eskisinden çok etkili olacak gibi görünüyor.

Genel seçim öncesinde asgari ücrete yüzde 50 zam yapılmış, memur maaşları artırılmış, emeklilikleri yaşa takılanlara sınırlı da olsa emeklilik hakkı tanınmıştı. Sözleşmeli çalışanlar kadroya alınmış, doğal gazın belirli bir süre parasız sağlanacağı ilan edilmişti. Düpedüz rüşvet dağıtılmıştı özetle.

Şimdi seçim rüşveti dağıtılamıyor. Görüntü, denizin bittiği yolunda. Erdoğan Kütahya’da, “Gönlümüz vatandaşın hayatını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor” girizgahının ardından ekledi: “Türkiye karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip değil. Gelirlerimizin 1 trilyondan fazlasını depreme harcadık. Emekli maaşlarına ayrılan miktar 3 trilyon lira. Birileri 10 bin lira seyyanen ekleyelim diye emeklileri tahrik ediyor. Bu 1.7 trilyon lira eklemek demek. Ülkemizde tek çivi çakmasak, bütçeyi buraya aktarsak bile yetmiyor. Deprem harcamalarının tamamını kullansak bile yine yetmiyor. Devletin çalışanlarına maaşlarına vermesek o zaman belki bu tutarı karşılayabiliriz.

Emekliler yaklaşık 16 milyonluk bir kitle. Asgari ücret 17 bin TL iken, muadili olan emeklilerin en geniş kesimine sadece 10 bin TL emekli maaşı olarak reva görüldü. Hele İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerde, bu paraya en kötüsünden kiralık ev bulabilmek olanaksız. Küçük gezintileri geçtik, hangi parayla yenip içilecek?

Oysa AKP’nin iktidara geldiği 2003’te en düşük işçi emeklisi maaşı, asgari ücretin yüzde 47 fazlası kadardı. Şimdi en düşük işçi emekli maaşı asgari ücretten yüzde 40 daha az. AKP emekliyi öldürdü, öldürecek!

Aynı oransızlık emeklilere reva görülen bayram ikramiyeleri için de geçerli. Daha da vahim hatta. Bırakalım 2003’ü, 6 yıl öncesiyle karşılaştıralım. 2018’de 1000 TL olan bayram ikramiyesi, 2024’te 3 bin TL. Ama 6 yıl önce 1600 TL olan asgari ücret bugün 17 bin TL. 2018’de bayram ikramiyesi asgari ücretin yüzde 62.4’üyken şimdi sadece yüzde 17.5’i. Erime, mislinin misli.

AKP ve tabii ki Erdoğan emekliyi “Yaşı geçmiş-işi bitmiş” sayıyor. “Bir hayır gelmez” deyip sürünmeye terk etmiş durumda!

Ve AKP sadece emekliyi süründürmekle kalmıyor. Emeğiyle geçinmeye çalışanları, tüm işçi ve emekçileri süründürüyor. 2018’den 2022’ye, 4 yıl içinde milli gelirden emeğin aldığı pay yüzde 35’ten 25’e düştü. Emekli maaşıyla geçinmek imkansızken asgari ücretle geçinmek mümkün mü? İstanbul’da 17 bin TL’ye de kiralık ev bulmak olanaksız! Bu parayla karnını doyurma imkanı da yok! AKP, işçiyi de öldürdü öldürecek. Grevlerin yoğunlaşması bundan.

Emekliyle işçiye geldiğinde “Gönlümüzden fazlası geçiyor” nakaratını okuyup “Kaynak yok” yalanına sarılanlar, holdingler, kapitalistler ve servet sahipleri için kaynak buluyor ama! Kapitalistlere teşvik ve vergi indirimlerinin sonu yok!

Deprem harcamaları”, “devletin çalışanlarının maaşı” gibi laflarla sözde depremzedeleri kolluyor görüntüsü ve devleti acındırma gayretleri aldatmaya yetecek mi, göreceğiz. Bırakın başka harcamaları, Beştepe Sarayı için kaç milyar harcandı? Ve eğer artmadıysa 12. cumhurbaşkanı uçağına kaç para ödendi? Ya sadece Diyanet İşlerine siyaset yapması için ayrılan ve birçok bakanlığı misliyle aşan bütçe kaç milyar tutuyor? Köprü, havaalanı vb. işletmelerine, kullananı olsa da olmasa da, devletin garanti edip yılda ödediği miktar neden hesap dışı tutuluyor? Kur korumalı mevduat tuluatı unutulmadı, bununla servet sahiplerine aktarılan tutar ne? Bunların kaynağı nereden geliyor? Neden emekliyle işçiye yok da bu nahoş giderler güle oynaya karşılanıyor?

Tümü bir yana, o “nas”da yeri olmadığı söylenen faize yılda kaç milyar dolar ödeniyor? Haydi, duyanın dudağı uçuklasın: Hazine ve Merkez Bankası verilerine göre, Türkiye, AKP’nin yönettiği son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi. 17.7 trilyon TL yapıyor! Yani sadece faize giden parayla emekliye değil 10 bin TL, 10 katı bile verilebilirdi.

Kaynak yokmuş!

QOSHE - İşçiler... Emekliler... ve Erdoğan… - Mustafa Yalçıner
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İşçiler... Emekliler... ve Erdoğan…

36 11
05.03.2024

Yerel seçimlere gidilirken emekli maaşları en çok tartışılan konular arasında. Nasıl tartışılmasın?

Geçen yılki genel seçim sonuçlarını, ekonomiye ilişkin verilerden; başlıca düşük ücretler ve yüksek enflasyonla durmak bilmeyen zamlar ya da geçim derdinden çok dini değerlerle milliyetçi ajitasyon belirlemişti. Bu yıl geçim derdi eskisinden çok etkili olacak gibi görünüyor.

Genel seçim öncesinde asgari ücrete yüzde 50 zam yapılmış, memur maaşları artırılmış, emeklilikleri yaşa takılanlara sınırlı da olsa emeklilik hakkı tanınmıştı. Sözleşmeli çalışanlar kadroya alınmış, doğal gazın belirli bir süre parasız sağlanacağı ilan edilmişti. Düpedüz rüşvet dağıtılmıştı özetle.

Şimdi seçim rüşveti dağıtılamıyor. Görüntü, denizin bittiği yolunda. Erdoğan Kütahya’da, “Gönlümüz vatandaşın hayatını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor” girizgahının ardından ekledi: “Türkiye karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip değil. Gelirlerimizin 1 trilyondan fazlasını depreme harcadık. Emekli maaşlarına ayrılan miktar 3 trilyon lira. Birileri 10 bin lira seyyanen ekleyelim diye emeklileri tahrik ediyor. Bu 1.7 trilyon lira eklemek demek. Ülkemizde tek çivi çakmasak, bütçeyi buraya aktarsak bile yetmiyor. Deprem harcamalarının tamamını kullansak bile yine yetmiyor. Devletin çalışanlarına maaşlarına vermesek o zaman belki bu tutarı karşılayabiliriz.

Emekliler yaklaşık 16 milyonluk bir........

© Evrensel


Get it on Google Play