İki gündür ajanslar gelişmeleri geçiyor.

Üstlenmemişti ama İsrail nisan başında Şam Konsolosluğunu vurduğu İran’ın kontrgerillası niteliğindeki “Devrim Muhafızları Kudüs Gücü” komutanlarının da içinde olduğu 16 kişiyi öldürmüştü.

İran’ın hâlâ manşetlerde olan yanıtı gecikmedi: Bir kısmı balistik yüzden fazla füze ve dronlarla İsrail’e saldırdı. Çoğu “Demir Kubbe” denen füze savunma sistemi tarafından etkisiz hale getirilen füzelerin birkaçı İsrail’in askeri tesislerinde hasara neden oldu. İsrail açıklamalarına göre “Can kaybı yok”!

Şimdi İsrail kabinesi, İran’a “hızlı ve göze göz dişe diş” mi yoksa “bekleyip planlayarak güçlü bir yanıt” mı verilmesi gerektiğini tartışıyor! İran’ın egemenliğinin gereği olduğu iddia ettiği yanıtının ise ne ulusal çıkarla ne de ülkenin bağımsızlığıyla ilgisi kurulabilir.

Karşılıklı saldırılar İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımı kapsamında gerçekleşiyor. Filistin sorunu, sadece Ortadoğu’nun değil dünyanın uluslararası gelişmelerini etkileyen temel bir sorun. Filistin’in ulusal haklarının inkarı ve çözümünün koca bir ulusun fizik olarak yok edilmesinde arandığı bu sorun özellikle Ortadoğu’da tüm sorunların çözümsüzlüğünün başlıca etkeni durumunda. Bir başka deyişle, Batılı emperyalistlerce desteklenen ve Filistin halkını yok etmekte olan İsrail’in varlığı ve izlediği politikalar Ortadoğu’daki çözümsüzlüğünün anası.

Öte yandan, İsrail’in Gazze saldırganlığıyla tetiklenen son gelişmelerin Filistin sorununu gölgede bıraktığı da bir gerçek. İsrail’in tek devlet olarak Filistin ve dünya halklarına dayatılmasını da.

Ortadoğu, kuşkusuz hakları inkar edilen Filistin halkına dayatılan zulüm ve soykırımla İsrail’in bir hançer olarak halklara dayatılması dolayısıyla da bir barut fıçısı. Ancak ötesi var. Eskiden “Arap olma” ortak paydasında şöyle ya da böyle Filistin halkının yanında yer alan Arap gericiliği köprülerinin altından çok sular aktı. Suudiler örneğin, Arafat zamanında Filistin’e küçümsemeyecek finansal destek sağlardı. Mısır, hele Nasır döneminde İsrail’le savaşa tutuşmuş, Suriye ve Irak tarafından desteklenmişti.

Şimdi Suudiler İsrail’le ilişkilerini tam “normalleştiriyor”du ki Gazze’deki soykırım patlak verdi. Birçok Arap ülkesi çoktan İsrail’le ilişkilerini normalleştirdi. Yani İsrail’i tanıdılar ve sonunla ekonomik, ticari, mali ilişkiler kurdular. Henüz kendi sorunlarıyla uğraşmakta olan Suriye ve Irak İsrail’le ilişkilenmedi.

Çin’le güçlü ilişkiler içinde olan ve onun ara buluculuğunda diplomatik ilişki kurduğu İran’la yumuşayan Suudiler, öte yandan bambaşka devasa bir gelişmenin önemli bir parçası: Birkaç yıldır dünyanın en hızlı gelişen ülkesi olan Hindistan’dan başlayıp İsrail üzerinden Avrupa’ya ulaşacak “yeni ekonomik koridor”un kurucularından. Koridor, “ölümüne” İsrail’in arkasında duran ABD ve Avrupalı emperyalistler tarafından destekleniyor. İran’ın füze saldırısının ardından başta ABD olmak üzere emperyalistlerin “taraflara itidal tavsiye” etmesine aldanmamak gerek. Ortadoğu’yu her an patlamaya hazır “barut fıçısı” haline getiren en başta onlar.

İnanç boyutuna ulaşmış yanlış bir görüş, ABD’nin eskisinden daha az önem verir olduğu Ortadoğu’dan çekilmekte olduğudur. Bu görüş, Çin’le rekabeti dolayısıyla Asya-Pasifik’e daha çok önem vermesiyle gerekçelendirilmektedir. Öyle değildir. ABD’nin Çin’le rekabeti, Ortadoğu dahil dünya ölçeğindedir ve Ukrayna savaşının kanıtladığı gibi, Çin’in müttefiki Rusya ile ABD patronajındaki NATO Avrupa’da savaşmaktadır.

Dünyanın hangi bölgesindeki hangi gelişmenin Avrupalıları peşine takmış görünen ABD ile Çin-Rusya bloku arasındaki çatışmanın iyice sertleşerek yeni bir dünya savaşına dönüşme riski oluşturacağını kimse bilemez. Milliyetçi bir Sırp militanın Avusturya-Macaristan veliahdını öldürmesinin Birinci Dünya Savaşı’nın görünürdeki gerekçesi olması türünden Ortadoğu’daki yeni bir gelişme bal gibi “barut fıçılarını” ateşleyebilir.

Birkaç gün önce Çin-Rus ittifakına bağlı İran’ın oyun oynar gibi, 24 saat öncesinden İsrail’in de haberdar olacağı aşikar olan çok sayıda ülkeyi bilgilendirerek İsrail’i füze yağmuruna tutması benzeri bir olay ateşleyici olabilir. İsrail’in konsolosluk vurması da.

Ortadoğu’da savaşa hayır!

QOSHE - Ortadoğu’da ve dünyada savaşa hayır! - Mustafa Yalçıner
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ortadoğu’da ve dünyada savaşa hayır!

25 6
16.04.2024

İki gündür ajanslar gelişmeleri geçiyor.

Üstlenmemişti ama İsrail nisan başında Şam Konsolosluğunu vurduğu İran’ın kontrgerillası niteliğindeki “Devrim Muhafızları Kudüs Gücü” komutanlarının da içinde olduğu 16 kişiyi öldürmüştü.

İran’ın hâlâ manşetlerde olan yanıtı gecikmedi: Bir kısmı balistik yüzden fazla füze ve dronlarla İsrail’e saldırdı. Çoğu “Demir Kubbe” denen füze savunma sistemi tarafından etkisiz hale getirilen füzelerin birkaçı İsrail’in askeri tesislerinde hasara neden oldu. İsrail açıklamalarına göre “Can kaybı yok”!

Şimdi İsrail kabinesi, İran’a “hızlı ve göze göz dişe diş” mi yoksa “bekleyip planlayarak güçlü bir yanıt” mı verilmesi gerektiğini tartışıyor! İran’ın egemenliğinin gereği olduğu iddia ettiği yanıtının ise ne ulusal çıkarla ne de ülkenin bağımsızlığıyla ilgisi kurulabilir.

Karşılıklı saldırılar İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımı kapsamında gerçekleşiyor. Filistin sorunu, sadece Ortadoğu’nun değil dünyanın uluslararası gelişmelerini etkileyen temel bir sorun. Filistin’in ulusal haklarının inkarı ve çözümünün koca bir ulusun fizik olarak yok edilmesinde arandığı bu sorun özellikle Ortadoğu’da tüm sorunların çözümsüzlüğünün başlıca etkeni durumunda. Bir başka deyişle, Batılı emperyalistlerce desteklenen ve Filistin halkını yok etmekte olan İsrail’in varlığı ve izlediği politikalar Ortadoğu’daki çözümsüzlüğünün........

© Evrensel


Get it on Google Play