Burası Türkiye” demişler. Gerçi burjuvazinin iktidarı elinde tuttuğu ülkelerin tümünde böyle. Hangi ülkede gerçeklerden ve halklardan yana tutumlar alınıyor? Sadece devrimciler.

Türkiye’ye haksızlık etmeyeyim diyorum, ama yine de Türkiye bir başka.

İktidarı koyun bir kenara. Onunla hiçbir uzlaşma olmadan bir mücadele yürütmek ve iktidardan uzaklaştırmak şart.

İktidarla en son 14 ve 28 Mayıs’ta hesaplaşmaya giren burjuva muhalefete bakın yeter. Sözde Erdoğan’ın tek kişilik şovuna son verip iktidarı değiştirecek. Hükümeti yani.

Değiştirse bir şey olacağı yok. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olsaydı ne olacaktı? Kocaman vaatlerde bulunmuştu. Emekli bir dede olarak köşesine çekilmek düştü bahtına. Söylediklerinin özetini ise, sadece onun değil tüm burjuva muhalefetin övgü ve desteğine mazhar olan M. Şimşek’le Ali Yerlikaya uyguluyor. Biri sözde akılcı ekonomi politikası izliyor. Marifetmiş gibi, faizi yükseltip ardı ardına zamları yağdırmasına “aman ne iyi!” diyorlar. Bir tek işçi ücretlerine zam yapılmasına karşı adam oysa. Enflasyonu azdırırmış. Faiz artırmalar azdırmıyor. Doğal sonucu olan zam yağmuru da azdırmıyor. Patronlara sağlanan teşvikler mi, onlar hiç azdırmıyor. Ücretler azdırıyor! Ve “Akılcılık”mış! Adı üstünde, muhalefeti batsın, şu köhne kapitalist düzeni savunuyor. İşçi ve emekçilerin yaşam koşullarını azıcık düşündükleri yok. Varsa yoksa kapitalist düzenin istikrarı. Yeter ki, çarkları dönsün!

Bir de İçişleri Bakanı. İyi işler yapıyormuş! Mafyaya dur demek ne zamandır övülecek iş oldu? İşlerini yürütmeye devam eden Latin Amerika’dan gemilerle mal taşıyan şişmanlarla benzerlerine ses çıkarılmaması, ama gemi azıya alan “rakipler”e operasyonlar düzenlenmesi övülüyor! Soylu’dan sonra berikine razılar! Bir zamanlar maske bile dağıtamayan sağlık bakanına da övgü dizmişlerdi.

Laikliği savunmada Bahçeli’den, Anayasa Mahkemesinin kapatılmasını Bahçeli istedi diye “yargı darbesi” karşısında Erdoğan’dan medet ummuşlardı! Alem velhasıl düzen muhalefetimiz!

Temel farklarını “Parlamenter sisteme dönüş” olarak tanımlamışlardı. Ne oldu? Parlamento Üyesi Can Atalay’ın üyeliğini bile savunamıyorlar! İyi Partiyi geçin. İyi kötü bir araya gelmiş muhalefeti böldü, epeydir iktidarı desteklemeye oynuyor, bir de ne kadar para yendiği ve Akşener’in oğlunun yaptıklarıyla uğraşıyor.

Yargıtay dairesi Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararını tanımayınca CHP’nin yeni genel başkanı Ö. Özel, ilk hızla yukarıdan konuşmuştu. Gerçi “topu” “taca” atmış, direnme çağrısını halka yapmıştı. Yine de en azından “darbe” demiş ve CHP’yi mücadeleye katacak görünmüştü. Mecliste nöbet türünden tevatürler dışında baroların Yargıtay yürüyüşüne katılıp konuşma yapmakla yetinmişti.

CHP’nin geleneğidir. Sadece konuşur! İşi, M. Kemal, sonra biraz İsmet Paşa yapmıştır. Eh üç kuruşluk da Ecevit diyelim, haksızlık olmasın, Zonguldak madencilerine sabunla havlu verilmesini sağlamış, başbakan olduğunda kooperatif falan kurmaya çalışmıştı. Ötesi lafügüzaftır!

Dağ fare doğurmuş görünüyor!demiştik. Öyle oldu. CHP’nin taze Genel Başkanı Özel de unuttu gitti! Düzen de, muhalefeti de böyle!

Şimdi Twitter ve Instagram’a yazmakla yetiniyor? “Yargı krizine karşı Ankara İl Başkanlığımızın düzenlediği adalet nöbetine katıldım. Türkiye’nin dört bir yanında Anayasa’ya saygılı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını Anayasa’ya sahip çıkmaya, darbe girişimine karşı anayasanın ve cumhuriyetin yanında yer almaya davet ediyorum.

Eee? Neredeyse ayını dolduruyor. Ne oldu? Hani darbeydi, hani püskürtecektik? Özel ve “Değiştireceğim” türünden büyük laflarla başkanı olduğu CHP, darbeyi unuttu gitti! Lafla yetiniyorlar! Hani sokaktı?! Sokağa çıkacaktınız?! Hani eskisinden fark buydu?!

Bu nasıl değişim?

Değiştiniz mi? Değişecek misiniz? Yoksa sadece lafını mı ettiniz? Oylarını almak için delegelerinizden başlayarak halkı kandırdınız mı yoksa?

Yahu, siz bu ülkenin “ana muhalefetisiniz”! Halkı da çağırın darbeye karşı sokağa çıkmaya, ama önce siz çıkacaksınız! Sokak lafı edip sokağı örgütlemeye küçücük olsun girişmeyen muhalefete muhalefet demezler!

Ya azıcık düzgün davranın ya da çekilin aradan, halkı kandırmayın!

QOSHE - Özel, darbeyi kabullendi mi? - Mustafa Yalçıner
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Özel, darbeyi kabullendi mi?

48 4
28.11.2023

Burası Türkiye” demişler. Gerçi burjuvazinin iktidarı elinde tuttuğu ülkelerin tümünde böyle. Hangi ülkede gerçeklerden ve halklardan yana tutumlar alınıyor? Sadece devrimciler.

Türkiye’ye haksızlık etmeyeyim diyorum, ama yine de Türkiye bir başka.

İktidarı koyun bir kenara. Onunla hiçbir uzlaşma olmadan bir mücadele yürütmek ve iktidardan uzaklaştırmak şart.

İktidarla en son 14 ve 28 Mayıs’ta hesaplaşmaya giren burjuva muhalefete bakın yeter. Sözde Erdoğan’ın tek kişilik şovuna son verip iktidarı değiştirecek. Hükümeti yani.

Değiştirse bir şey olacağı yok. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olsaydı ne olacaktı? Kocaman vaatlerde bulunmuştu. Emekli bir dede olarak köşesine çekilmek düştü bahtına. Söylediklerinin özetini ise, sadece onun değil tüm burjuva muhalefetin övgü ve desteğine mazhar olan M. Şimşek’le Ali Yerlikaya uyguluyor. Biri sözde akılcı ekonomi politikası izliyor. Marifetmiş gibi, faizi yükseltip ardı ardına zamları yağdırmasına “aman ne iyi!” diyorlar. Bir tek işçi ücretlerine zam yapılmasına karşı adam oysa. Enflasyonu azdırırmış. Faiz artırmalar azdırmıyor. Doğal sonucu olan zam yağmuru da azdırmıyor. Patronlara sağlanan teşvikler mi, onlar hiç azdırmıyor. Ücretler azdırıyor! Ve “Akılcılık”mış! Adı üstünde, muhalefeti batsın, şu köhne kapitalist düzeni savunuyor. İşçi ve emekçilerin yaşam koşullarını azıcık düşündükleri yok. Varsa yoksa kapitalist düzenin istikrarı. Yeter........

© Evrensel


Get it on Google Play