25 Aralık’ta hemen tüm kıtalarda Christmas kutlanıyor. Bu yıl da öyle oldu. Hristiyan dünyası İsa’nın doğum günü olduğuna inanıp İsa’yı anıyor ya da o bahaneyle eğleniyor.

31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece ise tüm dünyada yılbaşı olarak kutlanıyor. Yılbaşının Hristiyanlıkla Müslümanlıkla bir ilgisi yok. Dini bir gün de değil. Sadece bir yıl bitiyor, yenisi başlıyor. Ancak nedense siyasal İslam Hristiyanlara özgü dinsel bir gün olduğu iddiasıyla yılbaşına da karşı çıkıyor. Hatta yılbaşı kutlamaları ve kutlayanların dinci saldırılara hedef oldukları biliniyor.

Sinamatek Kurucusu Devrimci Aydın Onat Kutlar 1994’te yılbaşından bir gün önce Taksim’de Cafe Marmara’da patlatılan bombayla öldürülmüş, 2017’de IŞİD Boğaz’daki bir eğlence mekanı olan Reina’ya saldırıp 39 kişiyi öldürerek katliam yapmıştı. Bu yıl da İstanbul’da cami ve sinagoglara saldırı hazırlığında olan 29 IŞİD üyesinin yakalandığı açıklandı.

Sadece IŞİD türü örgütler değil, yerli siyasal İslamcılar da yılbaşı ve kutlamalarından haz etmiyor. Bu yıl, örneğin 1 Ocak sabahına “İsrail’e lanet” yürüyüşü koydular. Düzenleyiciler; Erdoğan’ın oğlu, damadı, kızı gibi yakınlarıyla vakıf, cemaatler. Bir de MÜSİAD’la Yeni Şafak.

Neresi doğru çağrının?

Yılbaşı karşıtlığı apaçık ve niyet de yılbaşını kutlayıp erken saatte kalkamayacak olanlarla dinciler ve dinsel hassasiyeti olanları bölüp kutuplaştırmak. Kaşıyabildikleri kadar kaşımakta kararlılar inananların hassasiyetlerini. Fabrikalarının yanına elleriyle yaptıkları camiye inançlı Özak işçilerini sokmuyor ama inançları istismar etmekten de sıkılmıyorlar!

Ve İsrail’i lanetleme! Samimi dindarlar da dahil olmak üzere insan olan herkesin İsrail ve soykırıma dönüşüp çoluk-çocuk tanımayan katliamlarını lanetlediğinden kuşku duyulamaz.

Bu satırların yazarını da bilen bilir, siyonizmle savaşmıştır.

Peki ya Erdoğan ve “İsrail’i lanetlemeye” çağıran yakınları? Lanetlerinde samimi midir? Saadet Milletvekili Hasan Bitmez, Mecliste daha yeni “samimiyetsizler” diye haykırarak öldü. Haksız değildi.

Erdoğan’ın kişisel olarak yönettiği Türkiye’nin İsrail’le 10 milyar dolarlık ticareti biraz olsun azalmadı, sürüyor. Üstelik İsrail’e Azerbaycan’dan enerji ve Türkiye’den tüm ihtiyaçları yakınların gemileriyle taşınıyor ve ihracatçı firmaların sahipleri de yine yakınlar. Ve “one minute” döneminde sınırlanan bütün diplomatik ilişkiler şimdi tam gaz sürüyor. Ne bir konsolos geri çağırma ne bir kınama! Sadece “eleştiri”! Erdoğan Türkiye’si, İsrail’i soykırım suçlamasıyla BM Adalet Divanına şikayet eden Güney Afrika kadar olamıyor.

Erdoğan Türkiye’si “Mavi Marmara”da öldürülen 10 kişiye ilişkin davayı da düşürdü üstelik! Ne için? İsrail’le ilişkileri iyileştirmek için. Ve soykırıma rağmen iyileştirme politikasından dönülmedi!

Elçilikte parçalanıp asitte eritilen Kaşıkçı’nın davası da sürdürmeleri için Suudi Arabistan’a emanet edilmişti. O Suudiler ki Türkiye el ele İsrail’le normalleşmede.

Sadece o değil, “Kaz gelecek yerden tavuk esirgememe” tutumuyla GS-FB maçı da Suudi Arabistan’a peşkeş çekilmişti. Oysa yerli-yabancı siyasal İslamcılar sadece yılbaşı kutlamalarından değil, cumhuriyetle kurucusu M. Kemal’den de haz etmiyordu. Ve Türkiye halkının en azından önemli bir bölümünün M. Kemal’le ilgili hassasiyeti biliniyordu. Bekleneceği gibi problem yaşandı, takımlar sahaya çıkmayıp geri döndü.

Yerli millilik” lafazanı AKP, burada da baltayı taşa vurup milletle karşı karşıya düştü. Ancak emekçi halkı, bir kez daha sınıf dışı “hassasiyetler” ve kendilerine yüklenen “kimliklere” göre bölme olanağı da elde edildi. Halkın M. Kemal falan tanımayıp gözleri dolarla ışıldayan ama dini hassasiyetler üzerinden yürüyenlerle Kemalistler ve İslam kardeşliği adına Suudi yandaşlığı yapanlarla laiklikle Arapları aşağılamayı aynılaştıranlar olarak karşı karşıya getirilip birbirine kışkırtılmasına girişildi. Yüzde 100’ü aşan enflasyon koşullarında bir yıllığına yüzde 49 artırılan asgari ücret, emekliye reva görülen aylıklar, Özak direnişi ve metal anlaşmazlığı, hatta İsrail soykırımı bile gündemin arka sıralarına itildi.

AKP “lanet yürüyüşüyle” kutuplaştırarak toparlanma derdinde! Sözde “milli” MHP de yanında!

QOSHE - Yılbaşı… İsrail... AKP ve MHP… - Mustafa Yalçıner
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yılbaşı… İsrail... AKP ve MHP…

32 36
02.01.2024

25 Aralık’ta hemen tüm kıtalarda Christmas kutlanıyor. Bu yıl da öyle oldu. Hristiyan dünyası İsa’nın doğum günü olduğuna inanıp İsa’yı anıyor ya da o bahaneyle eğleniyor.

31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece ise tüm dünyada yılbaşı olarak kutlanıyor. Yılbaşının Hristiyanlıkla Müslümanlıkla bir ilgisi yok. Dini bir gün de değil. Sadece bir yıl bitiyor, yenisi başlıyor. Ancak nedense siyasal İslam Hristiyanlara özgü dinsel bir gün olduğu iddiasıyla yılbaşına da karşı çıkıyor. Hatta yılbaşı kutlamaları ve kutlayanların dinci saldırılara hedef oldukları biliniyor.

Sinamatek Kurucusu Devrimci Aydın Onat Kutlar 1994’te yılbaşından bir gün önce Taksim’de Cafe Marmara’da patlatılan bombayla öldürülmüş, 2017’de IŞİD Boğaz’daki bir eğlence mekanı olan Reina’ya saldırıp 39 kişiyi öldürerek katliam yapmıştı. Bu yıl da İstanbul’da cami ve sinagoglara saldırı hazırlığında olan 29 IŞİD üyesinin yakalandığı açıklandı.

Sadece IŞİD türü örgütler değil, yerli siyasal İslamcılar da yılbaşı ve kutlamalarından haz etmiyor. Bu yıl, örneğin 1 Ocak sabahına “İsrail’e lanet” yürüyüşü koydular. Düzenleyiciler; Erdoğan’ın oğlu, damadı, kızı gibi yakınlarıyla vakıf, cemaatler. Bir de MÜSİAD’la Yeni Şafak.

Neresi doğru çağrının?

Yılbaşı karşıtlığı apaçık ve niyet de yılbaşını kutlayıp erken saatte kalkamayacak olanlarla dinciler ve dinsel hassasiyeti olanları bölüp kutuplaştırmak.........

© Evrensel


Get it on Google Play