En yakın rakibi İBB Başkanı’nın yaptığı tatilleri hesaplayan, çalışmayan otobüs mizansenleri hazırlayan, para sayma görüntülerini tekrar tekrar servis eden, CHP’nin eski genel başkanını yenisiyle birbirine düşürmek için onun adına sahte afişler astıran, Kürt oylarını taşımalı-devşirme seçmenlerle bastırmaya çalışan AKP, yerel seçimi büyük bir kayıpla kapatmış bulunuyor. Neredeyse ‘iki partili’ sistem üzerinden işleyen Cumhurbaşkanlığı sisteminin yerel seçimlerdeki hezimetinin nedenleri üzerine birçok şey söylenebilir.

En kestirmeden, açlık sınırında yaşamaya alıştırılmaya çalışılan halkın artık hayali düşmanlara, olmayan savaş haline karnının tok olduğu söylenebilir. Büyük şirketlere işsizlik fonunu, devlet hazinesini bol keseden dağıtırken emekliye ‘para yok’ diye kestirip atmanın, ne ‘verirsek verelim anında eriyor’ o yüzden vermeyeceğiz demenin bir bedeli olacaktı elbette.

Genel seçimlerin üzerinden bir yıl geçmemişken önceki ekonomi politikasını temyiz eden Erdoğan yönetimi, ülkeyi ve nüfusu devasa bir borç içen soktu. Bu borçluluk yükü iki yakayı bir araya getirememekle sınırlı değil kuşkusuz. ‘Göklerden gelen bir karar’la seçilmiş olduklarına inanan AKP kadrolarının ve reisinin adaletsizliğe ne kadar katlanırlarsa katlansınlar halkı faizi bitmeyen bir manevi borca da soktuğunu eklemek gerekir. Din, aile, millet, vatan, beka sayelerinde emin ellerdeydi; bu yollarda beraber yürünecekti.

Bu hikayenin alıcı kitlesi büyük ölçüde çözüldü. Her sözünün karar ya da kararname haline geldiği, siyaseten canının istediğini istediği sürece hapse tıkabilen tek adam yönetiminin adaletsizliğini şimdilik gücünün yettiği tek araçla, o bir tek oyuyla protesto eden ‘seçmen kitlesi’ bu rejime karşı aşağıdan kendi koalisyonunu kurarak dur demek istediğini gösterdi. Bu seçimin manifestosu giderek daha baskıcı olan tek adam rejimini, rejimin kurallarına göre oynayarak halk inisiyatifinin bir denge-denetleme faktörü olarak kendisini ortaya koyması olmuştur. Bu inisiyatifi önümüzdeki süreçte güçlendirerek kullanmak isteyeceğini söylemek yanlış olmaz. Çünkü iktidar partisinin seçim hezimeti; örgütlenmek istedikleri için biber gazına maruz kalan işçilerin, ek zam isteyen emekçilerin ve emeklilerin, özel okul öğretmenlerinin, bağrına taş, sabrına sabır katanın, İliç katliamından, çocuk tacizlerinden canı yananların, depremde ihanete uğrayanların birikmiş tepkisinde mayalanıp gelmiş sayılır.

CHP elindeki büyük şehir belediyelerine yenilerini ekledi. Bazı iller ve ilçelerde beklenmedik sonuçlar alarak AKP saltanatını da sarstı. Ancak bu sonucu sadece ana muhalefet partisinin zaferi olarak görmek doğru olmaz. Tek adam yönetiminin bir plebisite çevirdiği ve 20 yıldır neredeyse her sene kendisini oylatan ve meşruiyetini seçim sonuçlarına dayandıran bir iktidarı geriletmek için birleşme ihtiyacı duyan halkın sessiz konsensusunun bir ürünüdür bu sonuç. Bu seçim İYİP’i iyice geriletmiş, Hüdapar’ı anlamsızlaştırmış, İsrail’le ticaret yapmaya devam eden AKP’nin ideolojisine hala bağlı kesimleri de ‘İncirlik kapatılsın, İsrail’le ticari ilişkiler kesilsin’ diyen YRP ile terbiye etmeye sevk etmiştir.

İktidarın, sayısız siyasetçisini ve eski eş genel başkanlarını tutuklayarak sindirmeye çalıştığı, belediyelerine kayyum atanarak seçmenlerinin iradesi çiğnenen Dem Parti de bu seçimin kazananıdır. Her türlü oyuna, şiddete, hileye rağmen kayyum düzenini sarsan Kürt inisiyatifi İstanbul Büyük Şehir Belediyesini rantçı-talancı partiye kaptırmamak için de gerekli feraseti göstermiştir.

AKP bu noktaya adım adım geldi aslında ve genel seçimlerdeki gidişat ve bu partiyi yeniden iktidara getirmesine rağmen oyların düşmesi olarak alınan sonuç, dün yaşanan seçimlerle teyit edilmiş oldu. Toplumda biriken ne kadar gerilim varsa, AKP’nin yarattığı ve ‘algı’ düzeylerini zorlayarak inşa ettiği bütün yapay gerilimlerin, halkı kutuplaştırmak için boca ettiği propaganda ve iletişim materyallerinin hepsinin bu partinin ve rejiminin üzerine boşalmaya başlamasının başlangıcı genel seçimlerdir. Bu bir yıllık süreçte işçi eve emekçilerin ortaklaşan talepleri tek adam rejiminin yapay gerilimlerini kuşkusuz daha çok aşındırdı. Kültürel yarıklar açarak birbirine düşmanlaştırma siyaseti iktidarla emekçiler arasındaki asıl gerilim kaynağını berraklaştırdı.

Bu süreç derinleştirecektir. Çünkü daha başlangıçtır.

QOSHE - Bu daha başlangıç - Nuray Sancar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu daha başlangıç

40 58
01.04.2024

En yakın rakibi İBB Başkanı’nın yaptığı tatilleri hesaplayan, çalışmayan otobüs mizansenleri hazırlayan, para sayma görüntülerini tekrar tekrar servis eden, CHP’nin eski genel başkanını yenisiyle birbirine düşürmek için onun adına sahte afişler astıran, Kürt oylarını taşımalı-devşirme seçmenlerle bastırmaya çalışan AKP, yerel seçimi büyük bir kayıpla kapatmış bulunuyor. Neredeyse ‘iki partili’ sistem üzerinden işleyen Cumhurbaşkanlığı sisteminin yerel seçimlerdeki hezimetinin nedenleri üzerine birçok şey söylenebilir.

En kestirmeden, açlık sınırında yaşamaya alıştırılmaya çalışılan halkın artık hayali düşmanlara, olmayan savaş haline karnının tok olduğu söylenebilir. Büyük şirketlere işsizlik fonunu, devlet hazinesini bol keseden dağıtırken emekliye ‘para yok’ diye kestirip atmanın, ne ‘verirsek verelim anında eriyor’ o yüzden vermeyeceğiz demenin bir bedeli olacaktı elbette.

Genel seçimlerin üzerinden bir yıl geçmemişken önceki ekonomi politikasını temyiz eden Erdoğan yönetimi, ülkeyi ve nüfusu devasa bir borç içen soktu. Bu borçluluk yükü iki yakayı bir araya getirememekle sınırlı değil kuşkusuz. ‘Göklerden gelen bir karar’la seçilmiş olduklarına inanan AKP kadrolarının ve reisinin adaletsizliğe ne kadar katlanırlarsa katlansınlar halkı faizi bitmeyen bir manevi borca da soktuğunu eklemek gerekir. Din, aile, millet, vatan, beka sayelerinde emin ellerdeydi; bu yollarda beraber yürünecekti.

Bu hikayenin........

© Evrensel


Get it on Google Play