TOKİ mağdurları geçen ay Maltepe ve Tuzla’da, bu hafta içinde de İstanbul, Eskişehir ve Kayseri’de beş yıldır teslim edilmeyen konutları için eylem yaptılar. TOKİ’zedeler 2019 yılında başlatılan ve 1 milyon kişinin başvurduğu “100 bin alt gelir grubu için sosyal konut” projesi kapsamında hem taahhüt dışı zamlanan ödemeler yüzünden hem de konutların belirtilen süre içinde teslim edilmemesinden dolayı şikayetçiler.

Asgari ücretin 2 bin 300 lira olduğu zaman 890 lira sabit taksit ve yüzde 1 KDV oranıyla katıldıkları sosyal konut projesi, asgari ücretteki artışla birlikte 14 bin liraya yükseltilmiş, KDV oranı yüzde 10’a çıkarılmıştı. Konutların teslim edilmesini beklerken şu anda oturdukları evlere kira ödemeye devam eden, sürekli artan enflasyon yüzünden geçim şartları ağırlaşan hak sahiplerinin sabrı taşıyor. Hal böyleyken bir de evlerinin 2026’da teslim edileceği söyleniyor. Evleri teslim edilen TOKİ yerleşimcileri ise yüksek apartman giderleri, çalışmayan kaloriferler, ulaşım ve sosyal ilişkiler gibi bir dizi sorun yaşıyorlar.

Daha 2019 konutlarının inşaatı bitirilmemişken 2022 yılında yeni bir kampanya başlatılarak dar gelirli yoksullara çağrı yapıldı. O zamanlar çevre, şehircilik ve iklim değişikliği bakanı olan, şimdi İstanbul Büyükşehir başkan adayı yapılan Murat Kurum kendisine gelen bir soru üzerine, asgari ücretlilerin ödeme koşullarıyla ilgili olarak “Hem kira ödeyecek hem taksit ödeyecek hem de evini geçindirecek. Vatandaşımız biraz dişini sıkarak, eşinden dostundan borç alarak, biraz ek mesai yaparak bu bedeli karşılayabilir” diyordu. Asgari ücretli emekçilerden süperman mucizesi bekleyen Murat Kurum, İzmir Belediyesinin depremden sonra niye sosyal konut yapmadığını sorarak üste çıkmaya da çalışmıştı.

TOKİ sosyal konut projelerinin yoksul emekçilerin beklenti ve umutlarını sömürmekten ve aslında inşaat sektörünün irili ufaklı firma ve dükkanlarına devletten ödeme garantili akar sağlayan bir hamle olmaktan başka bir anlamı yok. Mesela Murat Kurum, 100 milyarları aşan yatırım değeriyle 2022 projesinin ekonomiyi güçlendireceğin söylemekteydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 2023-2028 arasındaki beş yıllık sürede hedefin 500 bin konut olduğunu söylüyor ve bu konutlara ilişkin parlak bir maket tarif ederek ‘Çarpan etkisiyle 2 trilyon liradan fazla ekonomik hareketliliğe’ yol açacak demekteydi.

Öyle anlaşılıyor ki enflasyona uyarlanarak maliyeti artan inşaat sektörünün yatırım derdi, devlet güvencesi altında TOKİ müşterisinin sırtına yükleniyor. Bugün bu yük dayanılmaz hale gelmiş durumda.

Hemen her kentin deprem tehlikesi altında olması kentsel dönüşüm, yerinde dönüşüm, rezerv alan gibi çeşitli başlıklar altında büyüyen rant alanlarının büyütülmesinde hazır mazeret. Konut kiralarının ve fiyatlarının pandemi dönemine denk gelen hızlı artışı emekçiler ve öğrenciler için yaygın bir barınma sorunu yaratmışken yıllara dayanan sabit ve düşük taksit ödemelerinin güvenceye alınmasına dayalı borçlandırma, sektörün ekonomik göstergelerdeki öncü rolünü istikrarsızlaştırdı. Sosyal konut satışı, zirvede kalanların en altta kalanları her gün biraz daha ezdiği bir yöntem haline geldi.

Oysa sosyal konut, inşaat tekellerini ve bağlı taşeronları zenginleştirmek için girişilen bir iş değildir. Devletin veya yerel yönetimlerin kâr amacı gütmeden barınma sorununun çözümüne ilişkin bir yoldur. Ancak kırdan kente göçün yoğunlaştığı koşullarda bu sorunun çözümünü ve altyapı maliyetini doğrudan doğruya emekçilere yükleyen ve kenti gecekondularla dolduran devlet anlayışı, günümüzün koşullarında modern gecekondu kuruluşunu ticari bir ilişkiye dönüştürdü.

Her şeyden önce, merkezi alanları yoksul nüfustan arındırarak kent çeperlerinin dışına taşıyan sosyal konut projeleri ev içinde aile nüfusuna düşen alanın daralması, sosyal ilişkiler bakımından yoksunluk, iş ile ev arasındaki mesafenin artışı ve ulaşım sorunu, altyapı problemleri ve çevre düzenlemeleri/düzensizliği bakımından devasa bir gecekondulaşma hareketi niteliğinde.

İkincisi, TOKİ yerleşimcileri ya da TOKİ’zedeler sorunları için bir başvuru kaynağı bulamıyorlar. Çünkü örneğin yanmayan kaloriferler, çalışmayan asansörlerle ilgili sorumlular devletin dehlizlerinde kaybolmuş durumda; en yakın kaynağın bir başkasına havale ettiği, sonunda da Ankara’nın adres gösterildiği bir dipsiz kuyu bu. Oysa sosyal konut, bakımının düzenli olarak ‘resmen’ yapılması, sakinlerin ihtiyaçlarının ve sorunlarının muhatabının en yakın mesafede bulunması gereken bir yerleşim biçimi.

Ama ne yazık ki TOKİ ile yoksullar her aşamada yeni vaatlerde boğulmaya, inşaat sermayesinin insafına terk edildi. Oysa bir devlet emekçilere düşük kira bedelli; çalışma alanlarına yakın, çevre düzenlemesi planlanmış, kültürel ve sosyal ihtiyaçların gözetildiği sosyal konutlar, lojmanlar sağlamakla, ya da kira yardımı yapmakla yükümlüdür. Tersi durumda emekçiler sadece sömürülür, aldatılır.

QOSHE - TOKİ’zedeler ve istismar - Nuray Sancar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

TOKİ’zedeler ve istismar

11 7
01.03.2024

TOKİ mağdurları geçen ay Maltepe ve Tuzla’da, bu hafta içinde de İstanbul, Eskişehir ve Kayseri’de beş yıldır teslim edilmeyen konutları için eylem yaptılar. TOKİ’zedeler 2019 yılında başlatılan ve 1 milyon kişinin başvurduğu “100 bin alt gelir grubu için sosyal konut” projesi kapsamında hem taahhüt dışı zamlanan ödemeler yüzünden hem de konutların belirtilen süre içinde teslim edilmemesinden dolayı şikayetçiler.

Asgari ücretin 2 bin 300 lira olduğu zaman 890 lira sabit taksit ve yüzde 1 KDV oranıyla katıldıkları sosyal konut projesi, asgari ücretteki artışla birlikte 14 bin liraya yükseltilmiş, KDV oranı yüzde 10’a çıkarılmıştı. Konutların teslim edilmesini beklerken şu anda oturdukları evlere kira ödemeye devam eden, sürekli artan enflasyon yüzünden geçim şartları ağırlaşan hak sahiplerinin sabrı taşıyor. Hal böyleyken bir de evlerinin 2026’da teslim edileceği söyleniyor. Evleri teslim edilen TOKİ yerleşimcileri ise yüksek apartman giderleri, çalışmayan kaloriferler, ulaşım ve sosyal ilişkiler gibi bir dizi sorun yaşıyorlar.

Daha 2019 konutlarının inşaatı bitirilmemişken 2022 yılında yeni bir kampanya başlatılarak dar gelirli yoksullara çağrı yapıldı. O zamanlar çevre, şehircilik ve iklim değişikliği bakanı olan, şimdi İstanbul Büyükşehir başkan adayı yapılan Murat Kurum kendisine gelen bir soru üzerine, asgari ücretlilerin ödeme koşullarıyla ilgili olarak “Hem kira ödeyecek hem taksit ödeyecek hem de evini geçindirecek. Vatandaşımız biraz dişini sıkarak, eşinden dostundan borç alarak, biraz ek mesai yaparak bu bedeli karşılayabilir” diyordu. Asgari ücretli emekçilerden süperman mucizesi bekleyen Murat Kurum,........

© Evrensel


Get it on Google Play