İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye’nin onayı son yılların en büyük ‘defender’ tatbikatına yetiştirildi. Macaristan’ın evet oyu daha gelmemiş olsa bile İsveç de bu tatbikata katılacak. 32 ülkenin çok sayıda zırhlı, tank, uçak, helikopter ve askerle hazır bulunacağı tatbikat için NATO elbette büyük bir bütçeyi gözden çıkardı.

NATO’nun her tatbikatı üye ülkeler açısından önemlidir, dikkatle de izlenir. Yeni silahların görücüye çıkarıldığı, silahların ve siyasetin birbiriyle eş güdümünün sınandığı, güçlerin tartıldığı, taktik becerilerin geliştirildiği bir süreçtir savaş oyunları.

Ne var ki ülke bakanlarının, NATO yetkililerinin açıklamalarına ve halklara yapılan çağrılara bakılırsa Steadfast Defender tatbikatı bir savaş simülasyonu olmanın ötesine geçmiş görünüyor. İçinde bulunduğumuz realitenin nereye evrileceği üzerine kehanette bulunan büyük devletlerin şu veya bu düzeydeki sözcüleri büyük bir savaşın eşiğinde olduğumuzu söylüyorlar. Bu tatbikat eşikte yapılan bir derlenme yani.

NATO Askeri Komitesinin Başkanı Hollandalı Amiral Rob Bauer “Barış içinde olduğumuz kesin değil”, Alman savunma bakanı “Toplumun ve ordumuzun Avrupa’da çıkacak bir savaşa hazır olması gerekir”, Belçika Genelkurmay Başkanı Michel Hofman “Avrupa acilen hazırlanmalı ve kendini savunabileceğini açıkça ortaya koymalıdır” diyor mesela. İsveç Savunma Bakanı Carl-Oskar Bohlin de halkını bir güzel paylayarak “İsveç’te bir savaş çıkabilir, siz özel misiniz? Gönüllü savunma birliklerine katılmak için harekete geçin!” diye buyuruyor.

Bu teyakkuzu NATO komutanlarının ve savunma bakanlarının heyecanına vermek yeterli olmaz. İki büyük dünya savaşını kendi evinde yaşayan ve bu yüzden savaşın acılarını çok iyi bilen Avrupa halklarının Irak işgalinde, İsrail saldırılarında ortaya çıkan savaş karşıtı refleksi bu komutanların yönettiği tatbikatta da malzemenin en zayıf bölümünü oluşturuyor. Cephe gerisi ve asker gücü bakımından ciddi bir sorun var.

Oysa İsrail’in Filistin’e uyguladığı soykırım bölgedeki tansiyonu öylesine yükseltti ki Kızıldeniz ticaret yolları tekinsizleşti, Irak’tan Lübnan’a kadar olan coğrafya savaş ortamına doğru çekilmekte. Buralardaki ABD-İngiltere-İsrail hegemonyası delinmekte. Dünyanın büyük güçler arasındaki mevcut paylaşım biçimi nüfuz ağırlıklarını yerinden oynatarak değişiyor. 1945’te sona eren İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu kadar büyük ve yaygın bir gerilimin yaşanmadığı dünyada her çatışma bir başkasının kıvılcımı oluyor. Bu yüzden amiraller, komutanlar, bakanlar özellikle Avrupa’da kendi halklarının kış uykusundan uyandırılmasını acil bir görev olarak tespit etmiş durumdalar. Çünkü asker lazım, sağlam bir cephe gerisi lazım.

Almanya’nın kendine özgü çözümü son derece şeytani. Eldeki Aryan malzemenin dışındaki nüfus fazlasını savaş zamanında nasıl kullanacağını tartışılıyor parlamentoda. Soru şu: Almanya vatandaşı olmayan göçmenlere ve mültecilere “Alman vatanını savunma karşılığı” oturma izni, vatandaşlık pazarlanabilir mi? Bu fikrin alıcılarının hiç de az olmadığı görülüyor.

İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, dünyanın savaş öncesi dönemi yaşadığını söyledi. Gelecek beş yıl içinde Rusya, İran, Çin ve Kuzey Kore’den gelebilecek tehditlere işaret etti. Bu tehditlerin neler olabileceği konusunda işinde gücünde ortalama bir Avrupalı emekçinin hiçbir fikri yoktur. Tekeller arasındaki şiddetli rekabet, nüfuz ve kâr alanlarının yeniden paylaşımı onun ufkunun dışındadır. Örneğin Yemenli Husilerin saldırıları nedeniyle British Petrolium tekeline ait tankerlerin Kızıldeniz’den geçememesi normal koşullarda hayatını vereceği bir konu değildir. İşinde gücündeki yoksul Avrupalı emekçinin ticaret gemileri Kızıldeniz’den geçsin diye ölmeyi kabul edip etmeyecekleri savaş komutanları için önemli bir sorun. Paylaşım savaşları emekçilerin kendilerini hiç ilgilendirmeyen çıkar ve hesaplar için acı çektikleri, kan döktükleri yer ve eski dünya savaşlarının anıları kaybolmuş değil. Afrika, Ortadoğu ve Uzak Asya üzerindeki yağmayı buralardan göçmüş muhtaçlaştırılmış insan gücüne, paralı askerlere yaptırmak da mümkün.

Avrupa’da giderek ilerleyen Neonazi, neofaşist hareket ve partiler hatırı sayılır bir cephe gerisi oluşturmuş bulunuyor aslında. Yabancı ve göçmen düşmanlığı ile beslenen bu siyasi akım ve partilerin genişleyen kitle tabanı ve artan devlet desteği göz önünde bulunursa ‘Yeni bir savaşın arifesindeyiz’ diye birer birer dökülen liderler haksız sayılmaz.

Savaşın bataryası bu saldırgan ideolojilerle de yükleniyor. Böylece içerde, düzeni sağlayacak kaos birlikleri oluşuyor.

Dev tekeller ve emperyalist devletler dünyayı yakıp yıkmayı çok istiyorlar gerçekten; küreyi baştan sona yerle bir edip yeniden paylaşmak, yeni haritalar çizmek, halkları yeniden köleleştirmek için.

İsveç Bakanının söylediği doğru; kimse özel değil, bu hırsın hedefindeki kimse imtiyazlı olmayacaktır.

QOSHE - Ufukta savaş var - Nuray Sancar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ufukta savaş var

35 12
27.01.2024

İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye’nin onayı son yılların en büyük ‘defender’ tatbikatına yetiştirildi. Macaristan’ın evet oyu daha gelmemiş olsa bile İsveç de bu tatbikata katılacak. 32 ülkenin çok sayıda zırhlı, tank, uçak, helikopter ve askerle hazır bulunacağı tatbikat için NATO elbette büyük bir bütçeyi gözden çıkardı.

NATO’nun her tatbikatı üye ülkeler açısından önemlidir, dikkatle de izlenir. Yeni silahların görücüye çıkarıldığı, silahların ve siyasetin birbiriyle eş güdümünün sınandığı, güçlerin tartıldığı, taktik becerilerin geliştirildiği bir süreçtir savaş oyunları.

Ne var ki ülke bakanlarının, NATO yetkililerinin açıklamalarına ve halklara yapılan çağrılara bakılırsa Steadfast Defender tatbikatı bir savaş simülasyonu olmanın ötesine geçmiş görünüyor. İçinde bulunduğumuz realitenin nereye evrileceği üzerine kehanette bulunan büyük devletlerin şu veya bu düzeydeki sözcüleri büyük bir savaşın eşiğinde olduğumuzu söylüyorlar. Bu tatbikat eşikte yapılan bir derlenme yani.

NATO Askeri Komitesinin Başkanı Hollandalı Amiral Rob Bauer “Barış içinde olduğumuz kesin değil”, Alman savunma bakanı “Toplumun ve ordumuzun Avrupa’da çıkacak bir savaşa hazır olması gerekir”, Belçika Genelkurmay Başkanı Michel Hofman “Avrupa acilen hazırlanmalı ve kendini savunabileceğini açıkça ortaya koymalıdır” diyor mesela. İsveç Savunma Bakanı Carl-Oskar Bohlin de halkını bir güzel paylayarak “İsveç’te bir savaş çıkabilir, siz özel misiniz? Gönüllü savunma birliklerine katılmak için harekete geçin!” diye buyuruyor.

Bu teyakkuzu NATO komutanlarının ve savunma bakanlarının heyecanına vermek yeterli........

© Evrensel


Get it on Google Play