Saray’daki altın varaklı tesisatlar, pahalı mobilyalar, ‘İtibardan tasarruf edilmeden’ yapılan harcamalar, otomobil konvoyları, manda yoğurdu, pahalı tropikal meyve smoothieler ve ‘starex meyvesi’ eşliğinde aloevera ve ‘efuli’nin yanında AKP milletvekilinin Monaco’da yediği ıstakozun, eski bir AKP milletvekilinin Maldivler’deki tatilinin lafı bile olmaz aslında. Ardına kadar açık tutulan perdelerden görünen sefahat, ‘Beraber yol yürümenin’, ‘Aynı yağmurda ıslanmanın’ vadettiği muhtemel hayatı sefaletin gözlerinin önüne serdikçe, uzak ya da yakın bir konfora davetiye sunuyor bir bakıma. Bazı din kardeşleri ikbalin zirvesine ulaşmışsa ‘Müslüman’a da yakışan zenginlik’ dininde-imanındaki fukaraya rotadan ayrılmadığı sürece ihtiyacı olan umudu bedavadan verebiliyor. Sabredip beklerse, aynı gemide kalırsa iktidarın eteğine yapışan herkes bu sahte Halil İbrahim sofrasındaki yerini alabilecek. Yer sofraları sınıf atlayarak ıstakozlu masalara dönüşebilecek.

Bu tür bir halkla iletişim modeli iktidarın en tepesinden partinin yerel yönetimlerine ve mahalle örgütlerine kadar yıllardır sürdürülüyor. Şatafatlı sofralarda yenilip içilen her şeyin rotadan sapmamak kaydıyla bir gün kendilerine de nasip olacağı vaadiyle yoksullar oyalanıyor.

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan ancak 11 milyar borcu da devralmak zorunda kalan Bülent Nuri Çavuşoğlu’nun katıldığı bir televizyon programında söylediği gibi, ‘Herkesin koltuğunun çapı ve yüksekliği kadar yediği’ bölüşüm düzeni, merkezi ve yerel iktidarların en tepesinden altlara kadar genişleyen bir çapulcular ordusunu yıllarca besledi. Bu zenginlikten nemalanamayanlara beklemekten, sabırla katlanmaktan başka bir şey düşmedi; savaş vardı, terör vardı, dış düşmanlar, faiz lobileri, Türkiye’yi kıskananlar, vatan millet Sakarya bir de dava. Hem bir mermi kaç lira onlar biliyorlar mıydı ki? Saray’da etrafı kordonla, güvenlikçilerle çevrilmiş zengin iftar sofrasına gazeteden bakarak ‘yeterince kalkınırsak’ düşmanlar yenilirse, çok çalışıp ülkemizi geliştirirsek emekçiye nasip olacak olan oydu. Bu dünyada yaşanacak bir cennet şimdilik herkese açık değildi ama açılacaktı nasılsa.

Evet hâlâ aynı kafa aynı tas.

Ancak eskiden sıcak para akışı, liranın oynak olmayan değeri, enflasyonun hesaba kitaba gelir düzeyi nedeniyle daha az ıslatan yağmur, milyonlarca emekçi için buz gibi bir sağanağa dönüştü. Birçoğu bulabildikleri ilk saçak altına sığınarak parti konvoyuna sırtını döndü, bir kısmı da bu kısa yol arkadaşlığını yolun sonunda bıraktı.

Kendi bakanlığına kendi şirketinin temizlik malzemelerini kakalayan, her mafya olayının içinden geçen, tek adamla yakınlık derecesi arttıkça daha çok kazanan eş dost bakanlar; belediyeleri soyup soğana çeviren yerel yöneticiler, emekçilerin birikimlerini, fonlarını, ödenmemiş ücretlerini büyük sermayeye boca eden ama asgari ücrete ikinci zam, emeklilere para yok diyen iktidar ve her türlü asalağı, şimdiki durumu anlamadıkları gibi sandığın mesajını da çözemediler.

Facebook’tan, Instagram’dan görgüsüz sofralarını, takılarını sergilemeye devam ediyorlar. Vur-kaç şirketlerle belediyelerin, kendi kurdukları vakıfların içini boşaltıp sonra da ucunun hep aynı yere vardığı bir ağın içinde, yeni parsaları toplamak üzere ortadan kayboluyorlar. Kaybolduklarını sanıyorlar.

Oysa geride bıraktıkları izler, sosyal medyada açık duran perdeler, basın-TV, ‘bana bir şey olmaz’ kibriyle yaptıkları patavatsızlıklar milletin canına yetti. Çünkü hepsinde ‘Ben sabredip yine bize oy vereceklerini zannediyordum’ diyen meşhur trolün ruh hali var.

Safahat ve şatafatın yoksulun sabrına duyduğu ihtiyaç her zaman baki. Fakat artık sabır taşı da çatladı; lüks restoranda milletvekilinin masasındaki ıstakoz; bayat ekmeklerin, kurtlu kuru fasulyelerin, çöpten toplanan gıdanın, bayat ekmeklerin, ödenemeyen faturaların tahrip gücünü yükseltti. Yoksa bir ıstakozun, Maldivler-Monaco tatillerinin ne önemi var! Hiç.

QOSHE - Vatan millet ıstakoz - Nuray Sancar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Vatan millet ıstakoz

27 38
19.04.2024

Saray’daki altın varaklı tesisatlar, pahalı mobilyalar, ‘İtibardan tasarruf edilmeden’ yapılan harcamalar, otomobil konvoyları, manda yoğurdu, pahalı tropikal meyve smoothieler ve ‘starex meyvesi’ eşliğinde aloevera ve ‘efuli’nin yanında AKP milletvekilinin Monaco’da yediği ıstakozun, eski bir AKP milletvekilinin Maldivler’deki tatilinin lafı bile olmaz aslında. Ardına kadar açık tutulan perdelerden görünen sefahat, ‘Beraber yol yürümenin’, ‘Aynı yağmurda ıslanmanın’ vadettiği muhtemel hayatı sefaletin gözlerinin önüne serdikçe, uzak ya da yakın bir konfora davetiye sunuyor bir bakıma. Bazı din kardeşleri ikbalin zirvesine ulaşmışsa ‘Müslüman’a da yakışan zenginlik’ dininde-imanındaki fukaraya rotadan ayrılmadığı sürece ihtiyacı olan umudu bedavadan verebiliyor. Sabredip beklerse, aynı gemide kalırsa iktidarın eteğine yapışan herkes bu sahte Halil İbrahim sofrasındaki yerini alabilecek. Yer sofraları sınıf atlayarak ıstakozlu masalara dönüşebilecek.

Bu tür bir halkla iletişim modeli iktidarın en tepesinden partinin yerel yönetimlerine ve mahalle örgütlerine kadar yıllardır sürdürülüyor. Şatafatlı sofralarda yenilip içilen her şeyin rotadan sapmamak kaydıyla bir gün kendilerine de nasip olacağı vaadiyle yoksullar oyalanıyor.

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan ancak 11........

© Evrensel


Get it on Google Play