Ortadoğu yirminci yüzyıldaki büyük paylaşım savaşları sırasında ve sonunda, dünyadaki güç dengelerinin değişimine bağlı olarak iki önemli yeniden yapılanma sürecinden geçti. Şimdi içinden geçtiğimiz süreç de eski dengeleri zorluyor ve dünyaya yeni bir biçim vermek üzere çalışan fay hatları önündeki engelleri yıkarak, yutarak ilerlemeye çalışıyor. Böyle durumlarda örgütlü kesimlerin bu gelişmeler içindeki çelişkileri doğru okumaları, bunlardan yararlanmaları gerekir. Hele Türkiye gibi, dünyadaki ve bölgedeki siyasi sarsıntılara açık, bu paylaşım kavgalarından kendi sınıf güdülerine göre en büyük payı elde etmeye çalışırken fay hatlarını özellikle kaşıyan bir iktidar altında yaşanıyorsa.

Son zamanlarda Ortadoğu’daki, hatta Ortadoğu’dan daha fazlasını da kapsayan dizayn sürecinin tam ortasında kalan Kürtler ve Filistinlilerin kaderini belirleyen gelişmelerin arka planında kendini iyice belirginleştiren ekonomi politiğin şiddeti, politikanın silahlı devamı olan savaş ‘mekaniğini’nin devrini hızlandırmış durumda. Newroz müjdesinin anlaşılamaması, Leyla Zana’nın yıllar sonra meydana çıkması, Erdoğan ile yeniden çözüm beklentileri, Kürt hareketinin çeşitli düzeylerinde değişik süreç anlatılarının ve tutum açıklamalarının ortaya çıkması, yerel seçimlere giderken tercihlerdeki farklılıklar, bu ekonomi politiğin hayata geçirilmesine ilişkin uluslararası diplomasinin zikzaklarından bağımsız değil.

Türkiye’nin iç güvenlikle gerekçelendirerek yaptığı Pençe Kilit operasyonları, son zamanlarda devlet erkanının ağır isimlerinin Irak’a yaptığı ziyaretlerle güvenlik nosyonuna Irak yönetimini de dahil etmiş bulunuyor. Bundan bir süre önce Çin’in Asya’yı geçerek Karadeniz üzerinden Avrupa’ya uzanan İpek Yolu’na karşı Hindistan’ın Bumbai kentinden başlayıp İsrail üzerinden (Kuzey Filistin’den de) Akdeniz-Afrika-Avrupa’ya uzanan ticaret yoluna karşılık Türkiye’nin Irak’ın Basra Körfezi’ndeki kıyısından Türkiye-Yunanistan hattını izleyerek ilerleyen bir ticaret yolu inşa edeceği açıklanmıştı. Gerçekte bu bir Türkiye projesi değildi ama, 17 milyar dolara mal olacak birbirine paralel demir ve kara yolu inşaatı Irak’la birlikte karşılanacaktı. Orsam Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman’ın verdiği bilgilere göre; petrol, doğal gaz, kıymetli metaların taşınacağı Türkiye’nin de açık denizlerle bağlantısını sağlayacak olan bu ticaret yolu boyunca serbest bölgeler, ticaret merkezleri, sanayi siteleri kurulması öngörülüyor. Kentsel-kırsal dönüşümü içeren bu dev proje Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle doğal gaz sıkıntısı çeken Almanya için de bir seçenek haline gelebilmiş, projeye Katar, BAE gibi ülkeler de dahil olmuş; liman inşaatını da Koreli şirketler üstlenmişlerdi. Öyle umuluyordu ki, Irak-Türkiye kalkınma yolu projesi, Irak petrollerinin yüzde 45’inin alıcısı Çin’in kuşak yol projesine de bağlanabilir ve böylece Türkiye, Çin ve ABD’nin kanal güzergahlarına dahil edilmemesine bir misilleme yapmış olur; iktidarın, değerlendirmeyi çok sevdiği çelişkilerin tam ortasına yeniden yerleşebilirdi.

Ne var ki Irak yıllardır çatışmalar ve savaşlardan mustarip. Bu yüzden kanal boyunca çatışmaları ve sabotajları önlemek istiyor. Şii milislerle Kürtler arasındaki çatışmalar, IŞİD nüvelerinin varlığı, Süleymaniye’de hakim ve Irak merkezi yönetimiyle uyumsuzluk içinde olan KYB nüfuzu çözülmediği sürece bu çok kolay değil.

Nihayet bu ticaret yolu güzergahındaki PKK kamplarından rahatsızlık duyan Türkiye’nin talepleri arasında sıkışan Irak yönetimi Newroz’a kısa bir zaman kala, Irak’ı 14-15 Mart’ta ziyaret eden Türk heyetini sevindirerek PKK’yi yasaklı örgütler listesine aldı. 15 Mart’ta Savunma Bakanı Yaşar Güler Erbil’de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi İçişleri Bakanı Rebar Ahmet Halit ile görüşmekteydi. Erbil’i yöneten Barzanilerle yakınlığı bilinen Leyla Zana’nın ‘siyasete dönmesi’nin bu gelişmelerle ilgisinin olmadığı söylenemez. Türkiye Kürtlerine Newroz’da bir müjde geleceği yine Türk heyeti Irak’ta bulunurken duyuruldu. Ne var ki bu müjde Türkiye’nin sınır dışı operasyonlarında kullandığı SİHA’lardan 15’inin düşürüldüğü oldu. Talabanilerin Süleymaniye’sinde ise işler bu kadar kolay yürümüyordu ancak Irak yönetiminin uzlaşma görüşmelerine Türkiye’nin, elinde harekat kozunu bulunduğu sürece bir itirazı yoktu.

Kalkınma yolu projesinin güvenliği için bu görüşmelerden çıkan sonuca göre Musul, Kerkük, Sincar, Mahmur, Süleymaniye’de PKK varlığını ‘temizlemeyi’ gündemine alan Türkiye yönetimi, Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerindeki varlığını da uluslararası baskılara rağmen pekiştirmeyi umuyor. Sadece sınırların değil dünya haritasını yeniden şekillendiren yol-kanal projesinin güvenliği için de kollarını sıvamış bulunuyor.

Kürt hareketinin bazı kesimlerine barış sürecinin yeniden ihya olabileceğini düşündüren, uzun süreden beri yapılan Irak-IKBY-Türkiye arasında süren mekik diplomasisi ve Talabani ile de anlaşma ihtimaliyle ilgili iyimser beklentiler olabilir. Ancak bu da iyimser bir yorum olur. Türkiye-Irak ve IKBY’nin ekonomik ve siyasi inşa sürecinde kâr dürtüsüyle karar veren burjuvazisinin Kürt hareketinde yarattığı tartışmaların sınıfsal reflekslerle ilişkisi olmadığı söylenemez. Kürt siyasetçi ve yorumculardan kimileri de deneyimlerinden yola çıkarak Erdoğan’ın ipiyle kuyuya inilemeyeceğini söylediler. Erdoğan ise sondan bir önceki sözü söylemiş bulunuyor: Bitireceğiz.

Ortadoğu ve Kürt coğrafyasının dinamikleri daha çok su kaldırır elbette. Kürt burjuvazisinin halkın kaderini, Irak-Türkiye başta olmak üzere bölge burjuvazisiyle birleştirmek istemesi belirginleşen bir eğilim olabilir ama esas olan Türkiye’nin diğer halklarıyla emek-demokrasi ekseninde kurulacak bir gelecek ortaklığı ve mücadelesi olacaktır. İyimser sonuçlar buradan çıkarılabilir ancak.

QOSHE - Yol boyu Kürtler - Nuray Sancar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yol boyu Kürtler

31 8
29.03.2024

Ortadoğu yirminci yüzyıldaki büyük paylaşım savaşları sırasında ve sonunda, dünyadaki güç dengelerinin değişimine bağlı olarak iki önemli yeniden yapılanma sürecinden geçti. Şimdi içinden geçtiğimiz süreç de eski dengeleri zorluyor ve dünyaya yeni bir biçim vermek üzere çalışan fay hatları önündeki engelleri yıkarak, yutarak ilerlemeye çalışıyor. Böyle durumlarda örgütlü kesimlerin bu gelişmeler içindeki çelişkileri doğru okumaları, bunlardan yararlanmaları gerekir. Hele Türkiye gibi, dünyadaki ve bölgedeki siyasi sarsıntılara açık, bu paylaşım kavgalarından kendi sınıf güdülerine göre en büyük payı elde etmeye çalışırken fay hatlarını özellikle kaşıyan bir iktidar altında yaşanıyorsa.

Son zamanlarda Ortadoğu’daki, hatta Ortadoğu’dan daha fazlasını da kapsayan dizayn sürecinin tam ortasında kalan Kürtler ve Filistinlilerin kaderini belirleyen gelişmelerin arka planında kendini iyice belirginleştiren ekonomi politiğin şiddeti, politikanın silahlı devamı olan savaş ‘mekaniğini’nin devrini hızlandırmış durumda. Newroz müjdesinin anlaşılamaması, Leyla Zana’nın yıllar sonra meydana çıkması, Erdoğan ile yeniden çözüm beklentileri, Kürt hareketinin çeşitli düzeylerinde değişik süreç anlatılarının ve tutum açıklamalarının ortaya çıkması, yerel seçimlere giderken tercihlerdeki farklılıklar, bu ekonomi politiğin hayata geçirilmesine ilişkin uluslararası diplomasinin zikzaklarından bağımsız değil.

Türkiye’nin iç güvenlikle gerekçelendirerek yaptığı Pençe Kilit operasyonları, son zamanlarda devlet erkanının ağır isimlerinin Irak’a yaptığı ziyaretlerle güvenlik nosyonuna Irak yönetimini de dahil etmiş bulunuyor. Bundan bir süre önce Çin’in Asya’yı geçerek Karadeniz üzerinden Avrupa’ya uzanan İpek Yolu’na karşı Hindistan’ın Bumbai kentinden başlayıp İsrail üzerinden (Kuzey Filistin’den de) Akdeniz-Afrika-Avrupa’ya uzanan ticaret yoluna karşılık Türkiye’nin Irak’ın Basra........

© Evrensel


Get it on Google Play