Bu hafta Fotoğraf Sanatçısı Arzu Yılmaz’ın 9 Aralık’ta İFSAK’ta açılan YOKSUN isimli sergisi konumuz.

Birincisi, bu sergi içeriği itibarıyla iktidarın kutuplaştırıcı, ötekileştirici kadın ve LGBT hareketlerine karşı her alanda baskıcı ve antidemokratik uygulamalarına bir karşı çıkış. İkincisi, fotoğrafçı arkadaşın 2019 yılından itibaren inat ve sabırla gerçekleştirdiği bir belgesel olması. Üçüncüsü, Bir sergiye yakışır estetik ve kaliteyi göstermesi bakımından önemli bulduğumun altını çizmem gerekir.

Bir dördüncüsünü daha ekleyeyim. İFSAK’ın böyle bir sergiye ev sahipliği yapması çok değerli olmuş. Özellikle “LGBT vs. propagandası yapılıyor derler, iktidarla sorun yaşarız” kaygısını duymadan göstermiş oldukları demokratik tutum nedeniyle kutlarım.

Gelelim sergiye; On bir insanın hayat hikayelerinin yer aldığı portrelerden oluşuyor. Çekimler model olan konukların kendi yaşam alanlarında gerçekleştirilmiş. Her biriyle günlerce çalışılmış ve hayat hikayeleri dinlenmiş. Yoksunluğun getirdiği çaresizliğe karşı, İnadına yaşamanın ne olduğunu bize göstermiş.

Ben, ruh ve beden üzerine bir çalışma olarak özetliyorum. Peki siz nasıl özetlersiniz?

Dilerim bu sergi diğer illere ve ülkelere uzanan seyahatlere de çıkar.

Arzu Yılmaz çalışmasını bir manifesto niteliğinde kaleme almış. Ben de bu yazıya köşemde yer vermek istedim.

Fotoğraf: Arzu Yılmaz

Hayatta yalnız olduğumuz bir gerçek ama ya yoksunluk?

2019 yılından bu yana fotoğrafladığım 11 insanımı çokça dinleme şansım oldu. Umutları, düş kırıklıkları ve daha çokları.

Çalışmama “YOKSUN” adını verirken, onların yoksunluğu ve sevdiklerine söylemek istedikleri, tüm bu yokluklarla bir araya gelince belki taş yerine oturdu.

Belirtmeliyim ki çocukluklarına dair tacize uğramak gibi bir travma yaşamamışlardı. Hiç biri bir sabah kalkıp “-Ben kadın olmak istiyorum!” dememişti.

Her biri tüm insanlar gibi kendi hikayelerini yaşarken, bazen hikayelerinin kahramanı, bazen de yardım bekleyen kurban olarak algılanabilseler de sadece o anları yaşıyorlardı. Bazen gülerek bazen de gülmeden.

Benim şükran duyduğum ve önemsediğim bir konu da, fotoğraflarımın stüdyo ortamında değil, insanlarımın kendi özel ortamlarında çekilmiş olması. Bana hem fiziksel hem de ruhen kendi özellerini açan insanlarıma teşekkür ediyorum.

Ruhlarını bedenlerinde yaşatma istekleri, yoksunluklarının başlangıcıydı. Aileleri ve yakın çevreleri tarafından reddediliş, belki en büyük yoksunlukları. Büyük bir metropolün bir sokağında hayatlarını idame ettirebilmek için, para karşılığında ilişkiye girmek de bir başka yoksunluğun onları zorladığı yaşam biçimi.

Unutmamak lazım ki, hepimiz kendimizi sadece bir kimlikle tanımlamıyoruz. Bazen anne -baba, bazen arkadaş, bazen sevgili-eş, bazen iş insanı, bazen de bir aktivist.

Bu kimliklerimizin her birine ayrı ayrı ihtiyacımız var; kendimiz olabilmek için. Bunu yapamamak da yoksunluk getiriyor.

Birisi “-Bir gün beni seven, dakikalarca dinleyecek biri olacak, biliyorum” derken sanki sevilmeye yoksun.

Bir diğeri “Yaşlanmaktan çok korkuyorum” derken ileride güzellikten yoksun kalma korkusunda belki.

Evinden ayrılmak zorunda kaldığında, kendisini reddeden annesine söylediği “Başka bir hayat mümkün müydü?” sorusu insanlarımdan bana kalıyor.

Sizleri de kendi yoksunluklarınız üzerinden açacağınız pencereden, insanlarımın yok olmadığını fark ederek, onları kendinizce anlayarak, empati kurarak, yoksunluklarımızı birlikte azaltacağımız bir görsel seyahate davet ediyorum.

Arzu YILMAZ

İFSAK Galeride Arzu Yılmaz‘ın “YOKSUN” isimli ilk kişisel sergisi 9 Aralık’ta açıldı. 28 Aralık 2023 tarihine kadar ziyaret edilebilir.

QOSHE - Ruh ve beden üzerine … - Özcan Yaman
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ruh ve beden üzerine …

20 1
22.12.2023

Bu hafta Fotoğraf Sanatçısı Arzu Yılmaz’ın 9 Aralık’ta İFSAK’ta açılan YOKSUN isimli sergisi konumuz.

Birincisi, bu sergi içeriği itibarıyla iktidarın kutuplaştırıcı, ötekileştirici kadın ve LGBT hareketlerine karşı her alanda baskıcı ve antidemokratik uygulamalarına bir karşı çıkış. İkincisi, fotoğrafçı arkadaşın 2019 yılından itibaren inat ve sabırla gerçekleştirdiği bir belgesel olması. Üçüncüsü, Bir sergiye yakışır estetik ve kaliteyi göstermesi bakımından önemli bulduğumun altını çizmem gerekir.

Bir dördüncüsünü daha ekleyeyim. İFSAK’ın böyle bir sergiye ev sahipliği yapması çok değerli olmuş. Özellikle “LGBT vs. propagandası yapılıyor derler, iktidarla sorun yaşarız” kaygısını duymadan göstermiş oldukları demokratik tutum nedeniyle kutlarım.

Gelelim sergiye; On bir insanın hayat hikayelerinin yer aldığı portrelerden oluşuyor. Çekimler model olan konukların kendi yaşam alanlarında gerçekleştirilmiş. Her biriyle günlerce çalışılmış ve hayat hikayeleri dinlenmiş. Yoksunluğun getirdiği çaresizliğe karşı, İnadına yaşamanın ne olduğunu bize göstermiş.

Ben, ruh ve beden üzerine bir çalışma olarak özetliyorum. Peki siz nasıl özetlersiniz?

Dilerim bu sergi diğer illere ve........

© Evrensel


Get it on Google Play