18 Aralık 2002 tarihinde Ankara’da, Portakal Çiçeği Sokak’taki evinin önünde öldürülen Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı ile ilgili açılan davanın duruşmalarına geçtiğimiz günlerde devam edildi. Suikasttan 20 yıl sonra açılan davada gelinen noktaya baktığımızda bir sonucun çıkması zor görünüyor.

Hem iddianamenin hem de davanın savcısı olması nedeniyle eleştirilen Savcı Zafer Güler’in hazırladığı iddianamede ‘FETÖ’ yöneticilerinin yönlendirmesi ile suikastı gerçekleştirdiği ileri sürülen ‘FETÖ’ davası yöneticilerinin yanı sıra, o zamanlar Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) askerlerinin de aralarında olduğu 10 sanık yargılanıyor. Davanın 19 Mayıs tarihindeki duruşmasında tutuklu 6 sanık için tahliye karar verilmişti. Mahkeme heyeti bu kararını suikastta tetiği çektiği ileri sürülen o zamanlar ÖKK’de yüzbaşı rütbesi ile görev yapan T. Mumcuoğlu’nun, suikastın işlendiği tarihlerde Kazakistan’da görevli olduğuna dair kanıtlar sunmasına dayandırmıştı. Hablemitoğlu ailesinin bu karardan sonra yaptığı reddihakim talebi de bir üst mahkeme tarafından reddedilmişti.

İtirafları ile bütün bu dosyanın açılmasından birinci derecede sorumlu olan Eski ÖKK Yüzbaşısı Nuri Gökhan Bozkır cezaevinden salıverildikten sonra firar etmişti. N.G. Bozkır’ın “soğan tırları” denilen IŞİD’e yasa dışı silah satışı davasından aldığı 21 yıl 9 ay hapis cezası ne hikmetse salıverildikten bir gün sonra onaylandı. Yeniden tutuklanması gündeme gelen Bozkır ise çoktan sırra kadem basmış, firarı da günler sonra adli kontrol uygulamalarına uymadığının ortayı çıkması ile öğrenilmişti.

Altı aylık bir aranın ardından 27 Kasım / 4 Aralık tarihleri arasında yapılan görülen duruşmalarda dikkatleri çeken birkaç nokta oldu;

Bunlardan birincisi suikastın işlendiği gün Portakal Çiçeği Sokak’ta, yakınlarda bulunan ABD elçiliği görevlilerini koruyan askerlerin çelişkili ifadeleriydi. Kara Kuvvetleri Komutanlığında uzman çavuş iken istifa edip ABD Büyükelçiliğinde gözetleme timi olarak işe başlayan ve 2013 tarihine kadar bu işine devam eden Enver Erdoğan suikastın olduğu gün Hablemitoğlu’nun evinin karşısındaki binada bulunan elçilik personelinin oturduğu lojmanı izleyenlerden birisi. Daha önce verdiği ifadelerden farklı beyanlarda bulunduğu ortaya çıkan Erdoğan’ın çelişkileri “Beyin kanaması geçirdiğim için bazı şeyleri hatırlamıyorum” diye yanıtlaması dikkat çekiciydi.

Öldürülmeden önce Necip Hablemitoğlu’nu yakından tanıyan Yazar Ergün Poyraz tanık sıfatıyla bulunduğu mahkemede “Tetiği çekenleri biliyorum ama söylersem herkes ölür” dedi. Poyraz’ın, sorular karşısında Şengül Hablemitoğlu’nun suikast günü karşılaştığı iki uzman çavuşun araştırılması yönündeki beyanları, dikkatin ABD Büyükelçiliği koruma timlerine yönelmesi amacını taşıyordu. Can güvenliği olmadığı için bildiklerini anlatamayacağını söyleyen Poyraz, yine bir soru üzerine “Bütün kötülüklerin ardında FETÖ” var diyerek suikastın ardındaki güçle ilgili iddiasını ortaya koydu. Poyraz, AKP Eski Milletvekili Ramazan Toprak’ın Hablemitoğlu’nun kendileriyle iş birliği içinde olduğu, bilgi taşıdığı, AKP’den milletvekili seçilmek istediği, Poyraz’ın “Patlak Ampul” kitabının basımını geciktirdiği gibi iddialarını ise yalanladı. Mahkemenin ilerleyen duruşmalarında tanık olarak dinlenen dönemin Mülkiye Başmüfettişi Refik Ali Uçarcı ise Ergün Poyraz’ı “emniyet ve jandarmanın kaşeli muhbiri” olarak tanımlıyordu.

Duruşmaların en çarpıcı çıktılarından birisi de tetikçi olduğu ileri sürülen T. Mumcuoğlu’nun Kıbrıs hatları üzerinden eşiyle telefon görüşmelerine dair iddialarla ilgiliydi. Savcı, suikast öncesi Türkiye’ye geçmek için Kazakistan’dan Kıbrıs’a gizlice gelen T. Mumcuoğlu’nun burada eşiyle telefonla görüştüğünü ileri sürüyordu. Kazakistan’da iken kontörlü telefondan yapılan görüşmelerin hazır kartı satan firma nereden hizmet alıyorsa o ülkenin çağrı taşımacılığı numarasından yapılmış gibi göründüğüne dair tanık anlatımları, davanın savcısı tarafından da desteklendi. Bu durum, savcının T. Mumcuoğlu’nun Kıbrıs’tan eşini aradığı iddiasından vazgeçtiği şeklinde yorumlandı.

Öte yandan Kıbrıs’tan T.Mumcuoğlu’nu aradığı iddia edilen numaraların çağrı taşımacılığı firmasına ait olup olmadığı yönünde yazılan müzekkereye cevap gelmediğini de belirtelim. Duruşmalara gelmeyen bir diğer bilgi ise aslında iddianamenin temel dayanağını oluşturan HTS (telefon arama kayıtları) raporlarında yapılan bilirkişi incelemesinin sonuçları. Daha önceki duruşmalarda bu HTS kayıtları üzerinde ciddi yanlışlıklar ve eklemeler olduğu ortaya çıkmıştı.

Duruşmaların ilginç tanıklarından birisi de 2002 yılında Ankara Emniyet Müdürlüğünde Merkez Cinayet Büro Amirliğinde görevli olan Emniyet Müdürü Taner Topsakal’dı. Duruşmada, suikastın ardından normalde Hablemitoğlu cinayetinin kendilerine verilmesi gerektiğini söyleyen Topsakal, oysa cinayeti araştırmak için özel bir ekip kurulduğunu ve başına da bugün ‘FETÖ’ üyeliğinden cezaevinde olan Yurt Atayün’ün getirildiğini söyledi. Bunu cinayetin üstünün kapatılacağı şeklinde değerlendirdiklerini söyleyen Topsakal, suikastta kullanılan mermilerden birisinin o tarihte sadece ABD’den geldiğini, bu merminin ABD’de eğitime giden ‘FETÖ’cü polisler tarafından getirilmiş olabileceğini ileri sürdü.

Duruşmaların ardından sanık avukatlarından Ali Soykan’a (Suikast emrini verdiği ileri sürülen ÖKK Alay Komutanı Albay Levent Göktaş’ın Avukatı) ve Şengül Hablemitoğlu’na mahkemenin gidişatı ve son duruşmalarla ilgili değerlendirmelerini sordum. Ş. Hablemitoğlu’ndan yanıt gelmezken Soykan, bu davanın kendisine Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” isimli kitabını hatırlattığını söyledi. Soykan, “Hablemitoğlu davasında da gerek dosyada mevcut ifade ve belgeler gerekse duruşmalarda dinlenen bir kısım tanık beyanlarından; halihazırda sanık sandalyesinde oturmayan gerçek fail ya da faillerin bilindiği ama bir türlü dile getirilmediği hissine kapıldığımı söyleyebilirim” dedi.

Duruşmalar 4-8 Mart tarihlerine ertelenirken, savcının her ne kadar iddialarını eskisi kadar savunamasa da suikastı düzenleyenleri ve tetikçiyi hâlâ bu sanıklar içerisinde aradığını da belirtelim.

QOSHE - Hablemitoğlu suikastı davası devam ediyor: Kırmızı Pazartesi gibi... - Özer Akdemir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hablemitoğlu suikastı davası devam ediyor: Kırmızı Pazartesi gibi...

14 10
10.12.2023

18 Aralık 2002 tarihinde Ankara’da, Portakal Çiçeği Sokak’taki evinin önünde öldürülen Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı ile ilgili açılan davanın duruşmalarına geçtiğimiz günlerde devam edildi. Suikasttan 20 yıl sonra açılan davada gelinen noktaya baktığımızda bir sonucun çıkması zor görünüyor.

Hem iddianamenin hem de davanın savcısı olması nedeniyle eleştirilen Savcı Zafer Güler’in hazırladığı iddianamede ‘FETÖ’ yöneticilerinin yönlendirmesi ile suikastı gerçekleştirdiği ileri sürülen ‘FETÖ’ davası yöneticilerinin yanı sıra, o zamanlar Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) askerlerinin de aralarında olduğu 10 sanık yargılanıyor. Davanın 19 Mayıs tarihindeki duruşmasında tutuklu 6 sanık için tahliye karar verilmişti. Mahkeme heyeti bu kararını suikastta tetiği çektiği ileri sürülen o zamanlar ÖKK’de yüzbaşı rütbesi ile görev yapan T. Mumcuoğlu’nun, suikastın işlendiği tarihlerde Kazakistan’da görevli olduğuna dair kanıtlar sunmasına dayandırmıştı. Hablemitoğlu ailesinin bu karardan sonra yaptığı reddihakim talebi de bir üst mahkeme tarafından reddedilmişti.

İtirafları ile bütün bu dosyanın açılmasından birinci derecede sorumlu olan Eski ÖKK Yüzbaşısı Nuri Gökhan Bozkır cezaevinden salıverildikten sonra firar etmişti. N.G. Bozkır’ın “soğan tırları” denilen IŞİD’e yasa dışı silah satışı davasından aldığı 21 yıl 9 ay hapis cezası ne hikmetse salıverildikten bir gün sonra onaylandı. Yeniden tutuklanması gündeme gelen Bozkır ise çoktan sırra kadem basmış, firarı da günler sonra adli kontrol uygulamalarına uymadığının ortayı çıkması ile öğrenilmişti.

Altı aylık bir aranın ardından 27 Kasım / 4 Aralık tarihleri arasında yapılan görülen duruşmalarda dikkatleri çeken birkaç nokta oldu;

Bunlardan birincisi suikastın işlendiği gün Portakal Çiçeği Sokak’ta, yakınlarda bulunan ABD elçiliği görevlilerini koruyan askerlerin çelişkili ifadeleriydi. Kara Kuvvetleri Komutanlığında uzman çavuş iken istifa edip ABD Büyükelçiliğinde gözetleme timi olarak işe başlayan ve 2013 tarihine kadar bu işine devam eden Enver Erdoğan........

© Evrensel


Get it on Google Play