Epeydir hafta sonları toplantılardan başımızı alamıyoruz, sürekli yollarda ve toplantıda oluyorum. Öyle olunca da benim için yazı yazmak güçleşiyor, yazılacaklar birikiyor. Hangisini dile getirsem bilemediğim sorunlar, bu sorunların ulaşabildiklerimizi aşmak için dayanışma ve mücadeleyle geçen günler, uzun aralar verdiğimde odaklanmamı da güçleştiriyor. Bu yazıya geçen hafta başlamıştım, Hatay Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının toplantı salonu arkasına çekilmiş, bir yandan yaşanan depremler sonrası dokuz aya varan bir dayanışmadan süzülen deneyimleri dinliyor, bir yandan da yazımı yazıyordum. Cumhuriyetin yüz yılı geçmiş, ikinci yüzyıla adım atmışken en azından bu yüz yıllık devlet pratiğinin bizim sınırlı olanaklarımızın birikimi yanına dahi yanaşamadığını görmüştük ağır bir yıkıma tanıklık ettiğimiz depremler ve izleyen süreçte.

Batı Şeria İsrail arasındaki kontrol noktalarına benzeyen güvenlik noktalarıyla yurttaşıyla nasıl bir ilişki kuracağını malum eden kamu otoritesinin bunun dışında varlığını, enkazı da kâra dönüştüren, insan yaşamını yok sayan, tozu dumana katarak geleceğimizin 50 yılına daha kabus gibi çöken kimliği ile göstermekten öteye geçmediğini söyleyebilirim bu yüz yıllık ve son 20 yılı ile kurumların içini boşaltma pratiğinin. KESK, TMMOB ve TTB olarak düzenlediğimiz bu deprem çalıştayında Sevgili Fuat Ercan’ın çok yerinde bir tespitle “kamusuz devlet” ifadesi çok yönlü okunabilir. Kamusundan kurtulma tutumu deprem sürecinde daha da belirginleşen devlet yapılanmasının olmaktan kaçındığı her yerde kamunun demokratik kitle örgütleri eliyle dayanışmayı güçlendirdiği ve toplumsal katılımla farklı bir yaşam biçimini mümkün kıldığını görmek ise umut verici, başka bir hayatın mümkün olduğunun göstergesi ancak güvenlikçi anlayışın tüm aygıtlarıyla bu dayanışmayı kırmaya çalıştığı, bizleri damgalamak adına yaptıkları da malum. Tam kamusuz devlette kalmışken...

Bu hafta yazıya Adli Bilimler Kongresinde devam ediyorum. Bu yıl 20.’sini yaptığımız kongremizin ilki 30 yıl önce Adana’da bir avuç adli tıp uzman ve asistanı ile adli bilimler alanından çalışma arkadaşlarımızken şimdi bu alana gönül vermiş yüzlerce gencecik meslektaşımla buluşmuştuk. Adli bilimlerin her alanından gelen katılımcıların tüm oturumlarda hakikat inşası konusunda gösterdiği kararlılık ise çok umut vericiydi. Hakikat inşası bu sürecin ve geleceğin olmazsa olmazı ve bizim alanımızın da burada önemli bir sorumluluğu var.

Devlet pratiğinin yüz yılını değerlendirme, cumhuriyet modelinin değerini gösterme çabası içinde olduğumuz günlerde, hadi Bizans’a kadar gitmesek de cumhuriyetin kuruluşu öncesi 600 yıllık pratiği göz ardı etmenin mümkün olmadığını, devlet kamu ilişkisinin bu yüzyılların pratiklerinden ayrı değerlendirilmesinin geleceği kurma adımları için eksik kalacağını söylemeliyim.

Kamusuz devlet dayatmasına, bilinçli olarak, olan biteni kavrayan biçimde 60 yılına tanıklık ettiğim, son yıllarda hızla içi boşaltılmış, cumhuru-halkları-kamusu kapı dışarı edilmiş bu cumhuriyete karşı özgür ve demokratik, çok kültürlü çok dilli yurttaşlarının katılım ve denetimi ile özgürlüklerin garanti altına aldığı, ayrımcılıkların olmadığı, ötekileştirmelerden-cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, din, dil, ırk gibi- arındırılmış barış içinde yaşanabilir, tek mezhepli bir dini esas alan diyanet gibi bir kurum eliyle dinin resmileştirilmediği, bu resmi dinin ayrıcalık tanımlanmış sayısız tarikatla oluşturduğu iktidar odaklarının içine sızmasına olanak sağlamayan, insanlık değerlerinin temel alındığı, hakikatle yüzleşme becerisi olan, en azından bu yüz yılda yaşanan tüm hak ihlallerinin ortaya konduğu, sorumluların hesap vermesini ve onarım mekanizmalarının işletilebilmesini olanaklı kılan adaletli bir kamusal karar verme mekanizması, gündüzlerinde sömürülmediğimiz, gecelerinde aç yatmadığımız, sağlığın piyasalaştırılmadığı, hastalanmamızdan beslenmeyen, gerçek anlamıyla ayrımsız parasız sağlığa erişimi olanaklı kılan, yaşamlarımızı bir tüketim nesnesine dönüştürmeyen, bilimsel bilgi üretiminden beslenen eğitimin parasız ve ayrımsız erişilebilir olduğu bir hayatı kurabileceğimize dair son 40 yılında hakikat inşası için birlikte yürüdüğümüz yol ve mücadele arkadaşlarımla eylemci bir iyimserlikle umut besledik. Bu yazımın son cümlesini yazmayı başarabildiğim kongrede ise umudum pekişti yılları değil tüm canları ve özgürlüklerimizi güçlendireceğimiz günlere dair...

QOSHE - Kamusuz devlet mi devletsiz kamu mu? - Şebnem Korur Fincancı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kamusuz devlet mi devletsiz kamu mu?

14 1
06.11.2023

Epeydir hafta sonları toplantılardan başımızı alamıyoruz, sürekli yollarda ve toplantıda oluyorum. Öyle olunca da benim için yazı yazmak güçleşiyor, yazılacaklar birikiyor. Hangisini dile getirsem bilemediğim sorunlar, bu sorunların ulaşabildiklerimizi aşmak için dayanışma ve mücadeleyle geçen günler, uzun aralar verdiğimde odaklanmamı da güçleştiriyor. Bu yazıya geçen hafta başlamıştım, Hatay Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının toplantı salonu arkasına çekilmiş, bir yandan yaşanan depremler sonrası dokuz aya varan bir dayanışmadan süzülen deneyimleri dinliyor, bir yandan da yazımı yazıyordum. Cumhuriyetin yüz yılı geçmiş, ikinci yüzyıla adım atmışken en azından bu yüz yıllık devlet pratiğinin bizim sınırlı olanaklarımızın birikimi yanına dahi yanaşamadığını görmüştük ağır bir yıkıma tanıklık ettiğimiz depremler ve izleyen süreçte.

Batı Şeria İsrail arasındaki kontrol noktalarına benzeyen güvenlik noktalarıyla yurttaşıyla nasıl bir ilişki kuracağını malum eden kamu otoritesinin bunun dışında varlığını, enkazı da kâra dönüştüren, insan yaşamını yok sayan, tozu dumana katarak geleceğimizin 50 yılına daha kabus gibi çöken kimliği ile göstermekten öteye geçmediğini söyleyebilirim bu yüz yıllık ve son 20 yılı ile kurumların içini boşaltma pratiğinin. KESK, TMMOB ve TTB olarak düzenlediğimiz bu deprem çalıştayında Sevgili Fuat Ercan’ın çok yerinde bir tespitle “kamusuz devlet” ifadesi çok yönlü okunabilir. Kamusundan kurtulma tutumu deprem sürecinde........

© Evrensel


Get it on Google Play