Sanırım Türk Tabipleri Birliği seçimli büyük kongresini tamamlayıp görevi devredene kadar, yazılarımın gününü değiştirmemin de düzenli yazabilme olanağı tanımayacağını kabul etmem gerekiyor. Geçen hafta TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi için Eskişehir’e gidince, yazma fırsatı bulamasam da en azından bu hafta sağlığımızı daha da bozacak bir gelişmeden söz etme sorumluluğu duyuyorum.

Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ilgili Meclis komisyonuna geldiğinden beri hem Mecliste hem de alanlarda itirazımızı dile getirmiştik. Türk Tabipleri Birliği ve birçok sağlık emek-meslek örgütüne danışılmadan hazırlanmış olan kanun, sağlık emekçilerinin haklarına ve toplumun sağlığına daha da zarar veren düzenlemeler içeriyor ne yazık ki. Hasta yararını değil, sermayeyi koruyan tüm maddeler bir torbanın içine doldurulmuş, torbanın içine ayrıca özlük hakları da dahil edilmiş, ek ödeme miktarının belirlenmesinde esas olan unsurlar; tahakkuk, verimlilik, hasta ve çalışan memnuniyeti, hizmeti elde etme maliyeti gibi sağlığı tümüyle piyasaya teslim eden maddeler halinde sıralanmıştır. Bu unsurlar, piyasacı ve performansa dayalı bir sisteme ait olup, koruyucu sağlık hizmeti sunumunun niteliği ile asla bağdaşmamaktadır. Maddenin bu şekilde düzenlenmesi, Sağlık Bakanlığının Bütçe Kanunu dışı ödeme yapmasının da kabulü anlamına gelmektedir. Kamu kaynağının harcanmasında, hasta yararı değil, son derece göreceli bir kavram olan, açıkça tüketici memnuniyeti diyemedikleri o “hasta memnuniyeti” ifadesi ve işletmecilik terminolojisine ait olmakla birlikte sağlık hizmeti açısından hesaplanamaz olan “verimlilik” unsurlarının dikkate alınması da kamu sağlık hizmet sunumunun temel ilkelerine aykırıdır. Sağlığı bir tüketim nesnesine dönüştüren ve sağlığımızın bozulmasından medet uman politikaların yerleşik hale getirilmesinin son aşamasına ulaşıyoruz böylece.

Kamu görevlilerinin özlük haklarına dair düzenlemelerin sadece kanunda yönetmelik ile düzenleneceğinin belirtilmesi yeterli olmayıp, idareye bırakılacak düzenlemenin temel ölçütlerinin kanunda gösterilmesi gerekmektedir. Mevcut haliyle düzenleme yasama yetkisinin de devri niteliğinde olmasına karşı, daha komisyonda görüşmeler sürerken TTB adına bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin önceki düzenlemeyi iptal etmesi üzerine yapıldığını ancak iptal gerekçesini dikkate almadıklarını hatırlatmıştık. Bunun üzerine komisyon başkanının iptal gerekçesini bilmediğini itiraf edip, üstüne malumu ilan eden Anayasa Mahkemesini haddini aşmakla suçlama ve anayasasızlaştırma adımlarını güçlendirme tavrını da unutmamakta yarar bulunmaktadır.

Bu kanunun, toplumun sağlıksızlaşması pahasına özel sermayenin kârını ve tekelleşmesini amaçlayan sağlık politikalarının uygulanması için sağlık emekçileri üzerindeki tahakkümü artırmanın ve son aylarda daha da belirginleşen Anayasa tanımazlığın devamı olduğu net bir şekilde görülmektedir. Bu değişiklikler ile şu an sağlık alanında yaşanan şiddetten, aylar sonraya verilen poliklinik ve ameliyat randevularına, yurt dışına hekim göçünden malpraktis davalarına, ilaç sıkıntısından tıbbi ve cerrahi malzeme sıkıntılarına kadar hiçbir sorun çözülemediği gibi mevcut sorunlar derinleşecektir.

Ek cezalarla terbiye etmeye çalıştıkları sağlık emekçileri bu dayatmaları elbette kabul etmez, etmeyecektir. TTB olarak Anayasa Mahkemesine taşıyamasak da bu konuda yetkisi bulunan ana muhalefet partisine kanunun Anayasa’ya aykırılıklarını içeren bir görüşü ilettik. Her aşamada da emek meslek örgütleri olarak mücadeleye devam edeceğimiz muhakkak. Uzun yıllardır bir bayram olarak değil, hafta boyunca hekimlik ve sağlık ortamına dair sorun ve çözüm önerilerini tartıştığımız etkinliklerle ördüğümüz 14 Mart Tıp Haftası’na bu yıl da sağlığımızı torbadan çıkarma mücadelemiz damgasını vuracaktır. Çünkü biz şiddetsiz, güvenli, güvenceli, demokratik bir yaşamı kurana dek mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.

QOSHE - Şiddetsiz, güvenli, güvenceli demokratik bir yaşam - Şebnem Korur Fincancı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Şiddetsiz, güvenli, güvenceli demokratik bir yaşam

17 1
07.03.2024

Sanırım Türk Tabipleri Birliği seçimli büyük kongresini tamamlayıp görevi devredene kadar, yazılarımın gününü değiştirmemin de düzenli yazabilme olanağı tanımayacağını kabul etmem gerekiyor. Geçen hafta TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi için Eskişehir’e gidince, yazma fırsatı bulamasam da en azından bu hafta sağlığımızı daha da bozacak bir gelişmeden söz etme sorumluluğu duyuyorum.

Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ilgili Meclis komisyonuna geldiğinden beri hem Mecliste hem de alanlarda itirazımızı dile getirmiştik. Türk Tabipleri Birliği ve birçok sağlık emek-meslek örgütüne danışılmadan hazırlanmış olan kanun, sağlık emekçilerinin haklarına ve toplumun sağlığına daha da zarar veren düzenlemeler içeriyor ne yazık ki. Hasta yararını değil, sermayeyi koruyan tüm maddeler bir torbanın içine doldurulmuş, torbanın içine ayrıca özlük hakları da dahil edilmiş, ek ödeme miktarının belirlenmesinde esas olan unsurlar; tahakkuk, verimlilik, hasta ve çalışan memnuniyeti, hizmeti elde etme maliyeti gibi sağlığı tümüyle piyasaya teslim eden maddeler halinde sıralanmıştır. Bu unsurlar, piyasacı ve performansa dayalı bir sisteme ait olup, koruyucu sağlık hizmeti sunumunun niteliği ile asla bağdaşmamaktadır. Maddenin bu şekilde........

© Evrensel


Get it on Google Play