Erdoğan 22 yıl sonra, ilk kez balkona yenik bir şekilde ve Emine Erdoğan ile yalnız çıktı: “Milletin iradesi sandıkta tecelli eder, millet sözünü sandık yoluyla söyler, siyasetçilere mesajını sandık vasıtasıyla iletir. 31 Mart bizim için bir bitiş değil aslında bir dönüm noktasıdır.

Her zaman demokrasinin, sandığın tarafında yer aldık. Bugün de aynı sorumluluk duygusuyla hareket ediyor, milletin iradesinin üzerinde güç tanımıyoruz.

Milletimizin kararına hürmetsizlik etmeyecek, milletle inatlaşmaktan, milli iradeye rağmen hareket etmekten, milletin takdirini sorgulamaktan uzak duracağız.”

Peki bu sözlerinin gereğini yerine getirdi mi Erdoğan? Daha ikinci gün, Van’da seçilmiş belediye başkanına kumpas kuruldu, memnu hakları gizli ve son dakika kararı ile elinden alınarak, mazbata AKP’li adaya verildi. Ülkenin dört bir yanından sandıklara müdahale görüntüleri gelmeye, AKP kaybettiği her yerde sandıklara itiraz etmeye başladı.

* * *

Kibir TDK sözlüğünde, “Kişinin kendini beğenmesi ya da kendini herkesten üstün görmesi” olarak tanımlanıyor.

İşte Erdoğan’a 31 Mart seçimlerinde kaybettiren en önemli şey bu oldu, “kibir, kibirlilik.” Kendini herkesten üstün gördü, miting meydanlarında vatandaşı tehdit etti, “Bize oy vermezseniz hizmet alamazsınız” dedi. Seslerini yükseltmek isteyen emeklileri, işçileri, çırakları susturdu. “Çırağa müjde olmaz, ustaya müjde olur” dedi. Her ağzını açtığında nefret kustu, insanları ötekileştirdi, azıcık ses çıkaranları bile “teröristlikle” suçladı.

Ülkenin getirildiği ekonomik çıkmaz, dövizin hızlı tırmanışı, enflasyonun TÜİK verilerine göre bile yüzde 80’lere yaklaşması, “Faiz sebep, enflasyon sonuç”, “Ben ekonomistim” sözlerine rağmen seçimin hemen öncesinde faizlerin yüzde 50’ye yükseltilmesi gibi önemli etkenlerin yanı sıra Erdoğan’a kaybettiren bu kibri oldu işte.

* * *

Erdoğan MYK toplantısında da bu kibri itiraf etti: “Milletin sinesinden doğan bir partinin bu duruma düşmesi”nden, “hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon”dan, “ kan ve ruh kaybından” söz etti. “İğneyi kendimize, çuvaldızı başkalarına batıralım” da dedi Erdoğan ama, iğneyi kendisine, kendilerine batırmayacağı da şimdiden görülüyor. Erdoğan bugüne kadar hiçbir yanlış uygulamasında faturayı kendisine çıkarmadı, bundan sonra da çıkarması beklenmiyor.

* * *

Erdoğan, seçim sonrası yalnız çıktığı balkon konuşmasında çok sert ifadelerden kaçınırken, ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Cumhurbaşkanlığı kabinesi görevinin başındadır” dedi. AKP-MHP ortaklığının harcı karıldığından bu yana “Bahçeli zihniyeti, AKP’yi ve Erdoğan’ı esir aldı” yorumları yapılıyor. Bahçeli’nin Erdoğan’ı kolay kolay bırakmayacağı düşünülüyordu zaten. Van’da seçmen iradesine pusu kurularak DEM Parti’li adayın hakkının gasbedilmesini bir de böyle görmek gerekiyor.

Ayrıca burada bir tezgah olduğu açık. Muhalefetin tüm renkleri sandıkta birleşti ve AKP-MHP ortaklığına kırmızı kart gösterdi. Bu durumun ilk genel seçime yansıması bu ekonomik konjonktürde kaçınılmaz. Yani geleceğin Türkiye’sini kimin yöneteceğine dair dillendirilen senaryolarda CHP’li isimler öne çıkıyor. Hal böyleyken bu tezgahın onları da hedef aldığını düşünmek yanlış olmaz.

* * *

Cumhur İttifakının bu oyunları, savaş senaryoları, başvuracakları “beka” söylemi bir kez daha tutar mı, iktidarın ömrünü uzatmaya yeter mi? Ağır enflasyonun yarattığı derin yoksulluk ve yoksulluğun pençesinde kıvranan emekliler sandıkta söyleyeceklerini söylediler. CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Uzgel’e göre de Erdoğan’ı asıl rahatsız eden, “Muhalefetin tabanda birleşmesi” oldu. Uzgel, “Muhalefet tabanda birleşti, Erdoğan bundan rahatsız oldu. Şimdi yapılan da tipik Erdoğan politikası” derken, MHP’nin de bu konuda AKP’ye ayar veriyor olabileceğine dikkat çekti.

* * *

“Osmanlı’da oyun bitmez” denir ya, işte Cumhur İttifakında da oyun bitmez. Önemli olan seçim sonuçlarının birleştirdiği bu tabanı iyi konsolide edebilmek, ayrışmalarına izin vermemek ve iktidarın bu ayrıştırma, çarpıştırma politikalarına karşı uyanık olmak. Muhalefetin de seçimden aldığı güçle bu bildik senaryolara dur demesi gerekiyor.

QOSHE - Erdoğan'a kibri ve ekonomi kaybettirdi - Sultan Özer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erdoğan'a kibri ve ekonomi kaybettirdi

14 10
04.04.2024

Erdoğan 22 yıl sonra, ilk kez balkona yenik bir şekilde ve Emine Erdoğan ile yalnız çıktı: “Milletin iradesi sandıkta tecelli eder, millet sözünü sandık yoluyla söyler, siyasetçilere mesajını sandık vasıtasıyla iletir. 31 Mart bizim için bir bitiş değil aslında bir dönüm noktasıdır.

Her zaman demokrasinin, sandığın tarafında yer aldık. Bugün de aynı sorumluluk duygusuyla hareket ediyor, milletin iradesinin üzerinde güç tanımıyoruz.

Milletimizin kararına hürmetsizlik etmeyecek, milletle inatlaşmaktan, milli iradeye rağmen hareket etmekten, milletin takdirini sorgulamaktan uzak duracağız.”

Peki bu sözlerinin gereğini yerine getirdi mi Erdoğan? Daha ikinci gün, Van’da seçilmiş belediye başkanına kumpas kuruldu, memnu hakları gizli ve son dakika kararı ile elinden alınarak, mazbata AKP’li adaya verildi. Ülkenin dört bir yanından sandıklara müdahale görüntüleri gelmeye, AKP kaybettiği her yerde sandıklara itiraz etmeye başladı.

* * *

Kibir TDK sözlüğünde, “Kişinin kendini beğenmesi ya da kendini herkesten üstün görmesi” olarak tanımlanıyor.

İşte Erdoğan’a 31 Mart seçimlerinde kaybettiren en önemli şey bu oldu, “kibir, kibirlilik.” Kendini herkesten üstün gördü, miting meydanlarında vatandaşı tehdit etti, “Bize oy vermezseniz hizmet alamazsınız” dedi. Seslerini yükseltmek isteyen emeklileri, işçileri, çırakları susturdu. “Çırağa müjde olmaz, ustaya müjde olur” dedi. Her........

© Evrensel


Get it on Google Play