Evrensel’de yeniden yazmak inanılmaz heyecan verici. Onun için de herkese yürekten, kocaman bir “merhaba”.

İlk Evrensel’i elimize aldığımız, hatta bayilere gelmesini beklemeyip, taa matbaaya gittiğimiz 7 Haziran 1995’ten ekim 2016’ya kadar aralıksız, polis adliye muhabirliğinden çalışma hayatına, Başbakanlık muhabirliğinden Parlamento muhabirliğine, Ankara Temsilciliğine kadar her kademesinde görev aldığım Evrensel gazetesi…

2016 yılı 7 Ekim’inde İstanbul’da hafriyat kamyonunun, canım yeğenim Özge Kandemir’i bizden koparmasının ardından ki öncesinde de aileden arka arkaya kayıplar nedeniyle aktif muhabirliği bıraktım.

Bu ara verme uzun sürdü, yakın bir zamana kadar da kendi kurduğumuz bir internet sitesinde devam ettim. Gazetecilik insanın kanına işlemeye görsün, her şeye haber olarak bakmak, kamuoyunun mutlaka bilmesi gerektiğini düşünmek…

Aktif muhabirliğe ara verdiğim sırada Evrensel’in ne zaman ihtiyacı olsa, iş istese gittim tabii. Seçim zamanlarında, önemli miting veya Madımak Katliamı gibi katliamların yıl dönümlerinde yine Evrensel için görevler yaptım.

Geçen hafta Evrensel Gazetesinin Yeni Genel Yayın Yönetmeni Hakkı Özdal, “Sultan abla bize yazmanı istiyoruz” diye aradı beni. Karşı karşıya olsaydık herhalde “Niye kıpkırmızı oldun?” diye sorardı. Öyle heyecanlandım, kızardım, sevindim…

Ekranlardan, köşe yazılarından ya da haberlerinden tanıdığınız birçok gazeteci Evrensel okulunda yetişti. Bunda az da olsa benim de payım olduysa ne mutlu.

Benim için bir yuva olan Evrensel’de yazmayı hiç düşünmeden kabul ettim. Başladık bakalım…

* * *

Her hafta, Ankara’nın, parlamentonun, siyasetin, ekonominin, siyasi partilerin nabzını tutmaya, kulislerde konuşulanları yansıtmaya çalışacağım.

Elbette bu yansıtmada tıpkı muhabirlik yaptığım dönemlerdeki gibi sansür de otosansür de olmayacak.

Başbakanlık muhabiriyim, Başbakanlıkta Bakanlar Kurulu toplantısının bitmesini bekliyoruz. Cemil Çiçek’in hükümet sözcüsü ve adalet bakanı olduğu dönem. Henüz akreditasyon iptallerinin, yasaklamaların olmadığı zamanlar… İş yerleri özelleştirilen 4C’li yapılmak istenen birkaç işçi Başbakanlık önüne gelmiş, Cemil Çiçek’e sorulmasını istedikleri soruları yöneltiyorlar. Önce NTV, CNN muhabirlerine gitmişler. Biraz sonra işçiler bana geldiler, “Abla sana gönderdiler bizi, bu soruyu sorsa sorsa Evrensel sorar dediler” diye… Elbette o soruları ve başka soruları yönelttik Cemil Çiçek’e… Ta ki Başbakanlık akreditasyonumuz iptal edilene kadar.

Tıpkı o zamanlarda olduğu gibi Evrensel sorulmayanı sormaya, yazılmayanları yazmaya devam ediyor, edecek de.

Ben de bu kervana yeniden katılmanın heyecanı içinde, öncelikle sizlere “merhaba” diyorum.

* * *

İki gün sonra; 31 Mart Pazar günü ülkemiz önemli bir seçime gidiyor. Yoğun bir propaganda bombardımanına tutulan, birinin söylediğini diğerinin yalanladığı bir seçim süreci sona erecek. Seçmen sandık başında, eline oy pusulasını aldığında neye göre, nasıl bir tercih kullanacak göreceğiz.

Ancak bu tercihte açlığa mahkum edilen milyonlarca emeklinin ve ailesinin, iş cinayetlerine kurban giden işçilerin ailelerinin, geleceklerine güvenle bakamayan, geleceklerini karanlık gören gençlerin, “giderlerse gitsinler” denilerek ötekileştirilen ve şiddete uğramalarına seyirci kalınan hekimler ile sağlık emekçilerinin, her gün arka arkaya gelen zamlarla gününü nasıl geçireceğini, sofrasına ne koyacağını bilemeyenlerin tercihlerinin seçim sonuçlarını etkileyeceği de bir gerçek.

Şu bir gerçek ki 14 Mayıs’tan bu yana yaşam koşullarında hiçbir alanda iyileşme olmayan seçmenin, bu kez farklı bir tercih yapması bekleniyor.

Şu veya bu partiden seçmenler gördü ki eğer bu seçimde de iktidar güçlü çıkarsa, artık onları kimse durduramayacak. Döviz ve altın kurlarının fırladığı, bir aldıklarını bir daha aynı paraya alamadıkları bir ortamda seçmenin tercihini en çok geçim derdi etkileyecektir.

* * *

Her bir seçmenin verdiği oya sahip çıkması, YSK verilerine doğru işlenebilmesi için ıslak imzalı tutanakları ilgililere iletmesi ve sonrasında da takipçisi olması gereken bir seçim.

14 Mayıs’ta büyük bir hayal kırıklığı ve moral-motivasyon eksikliği yaşayan muhalefetin bu kez sandıklara sahip çıkma konusunda tereddüdünün olmaması gerekiyor. Buradan da çağrımız olsun, moral bozmayalım, sandıklara sahip çıkalım. Ama sandığın da her şey olmadığını bilerek.

QOSHE - Yeniden Evrensel - Sultan Özer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yeniden Evrensel

22 10
29.03.2024

Evrensel’de yeniden yazmak inanılmaz heyecan verici. Onun için de herkese yürekten, kocaman bir “merhaba”.

İlk Evrensel’i elimize aldığımız, hatta bayilere gelmesini beklemeyip, taa matbaaya gittiğimiz 7 Haziran 1995’ten ekim 2016’ya kadar aralıksız, polis adliye muhabirliğinden çalışma hayatına, Başbakanlık muhabirliğinden Parlamento muhabirliğine, Ankara Temsilciliğine kadar her kademesinde görev aldığım Evrensel gazetesi…

2016 yılı 7 Ekim’inde İstanbul’da hafriyat kamyonunun, canım yeğenim Özge Kandemir’i bizden koparmasının ardından ki öncesinde de aileden arka arkaya kayıplar nedeniyle aktif muhabirliği bıraktım.

Bu ara verme uzun sürdü, yakın bir zamana kadar da kendi kurduğumuz bir internet sitesinde devam ettim. Gazetecilik insanın kanına işlemeye görsün, her şeye haber olarak bakmak, kamuoyunun mutlaka bilmesi gerektiğini düşünmek…

Aktif muhabirliğe ara verdiğim sırada Evrensel’in ne zaman ihtiyacı olsa, iş istese gittim tabii. Seçim zamanlarında, önemli miting veya Madımak Katliamı gibi katliamların yıl dönümlerinde yine Evrensel için görevler yaptım.

Geçen hafta Evrensel Gazetesinin Yeni Genel Yayın Yönetmeni Hakkı Özdal, “Sultan abla bize yazmanı istiyoruz” diye aradı beni. Karşı karşıya olsaydık herhalde “Niye kıpkırmızı oldun?” diye sorardı. Öyle heyecanlandım, kızardım, sevindim…

Ekranlardan, köşe yazılarından ya da haberlerinden tanıdığınız birçok gazeteci Evrensel okulunda yetişti. Bunda az da olsa benim de payım olduysa........

© Evrensel


Get it on Google Play