Yerel seçimlerden bir gün önce ifade ettiğim “gerçekçi olup imkânsızı isteyelim” söylemimi bazı somut örneklerle pekiştirmeye devam etmek istiyorum. Zira bu köşenin ana başlığı olan “kent hakkı”, tam adıyla da “radikal kent hakkı”nın teorik yaklaşımını, bu tür somut örnekler üzerinden tartışmaya açmanın yararlı olacağına inanıyorum.

Öncelikle mevcut duruma, elimizde olana bir bakalım. AKP/CHP gibi sistem-içi ikili bir anaakım iktidar/muhalefet eksenine sıkıştırıldığımız kentleşme politikası bağlamındayız. Kimimiz kötünün iyisine oy veriyor, kimimiz çoktan hevesi kaçtığı için oy da vermiyor veya “boşa gideceğini” bile bile oy hakkı gönlündekine kayıyor ya da gönlünde bir siyasi parti de yok, zira sistem-içindeki bu demokrasi gösterisinin sistemi sürdürdüğünü düşünüyor oy vermeyi boykot ediyor.

Tam da bu bağlamda “imkânsızı” hayal etmeyi önemsiyorum. İçine sine sine oy verenler de dahil olmak üzere, hepimiz için ortak bir hayalden söz ediyorum. Başka bir dünyada, başka bir kentleşme hayali… Neden derseniz; bu sistemin sunduklarıyla yetinmemek, daha iyi, adil bir yaşamı birlikte inşa etmek için gerekli olan devrimci dönüşümü birlikte hayal edebilmek için…

Gözlemlediğim kadarıyla seçim sonuçlarının topluma iyi gelen bir rüzgârı var. Madem öyle, ben de o rahatlamayı arkama almaya çalışacağım. Bu bağlamda bu kez deprem illerine yüzümü dönüyorum. Ve bu yazıda seçim sonucuna göre sol ittifakın adayı TİP’in kazandığı Samandağ’a odaklanacağım.

Samandağ’ın depremden nasıl etkilendiğine dair Hatay Planlama Merkezi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğiyle hazırladığı bir saha gözlem raporu var. Hatay Planlama Merkezi’nin web sayfasından erişilebiliyor. Ekim 2023 ayı boyunca ilçede gerçekleştirilen saha tespit ve sonrasında yapılan ofis çalışmalarını içeren bu rapor, 11.600 hektarlık alanı 36 alt bölgeye ayırarak belli konular özelinde etaplar halinde inceliyor. Yapılan tespitler; konumları, fotoğrafları ve gözlem notlarıyla birlikle mekânsallaştırılmış.

Hatay Planlama Merkezi’nin Samandağ dışında da raporları var. Hatay’ın bütününe ilişkin izleme raporu, öne çıkan sorunlar ve ihtiyaçlar analizi gibi çalışmalarda bölgedeki hasarın boyutu, barınma koşullarının güncel durumu, yeniden yapılanma süreci aktörleriyle birlikte değerlendiriliyor. Bunlar da bölgedeki genel durumu görmek için yararlı çalışmalar.

Samandağ’da seçimi alan ortak siyasi hareketin temsilcisi olan TİP’in bilim kurulunun kent ve yerel yönetimler çalışma grubunun da bir çalışması var; “Yaşamı yeniden üretebilen kent ve kır için: İlkelerimiz ve Yol Haritamız”. TİP’in web sayfasından erişilebilen bu çalışmada ifade edilen maddelerin Samandağ ölçeğinde yerine getirilmesinin önümüzdeki günlerin hedefi olacağını düşünüyorum.

Hatay Planlama Merkezi’nin ürettiği saha verilerini güncelleyerek ve sahadan gelecek diğer gözlemlerle geliştirerek TİP’in ürettiği kavramsal yaklaşımı sahada uygulamaya koyulmanın önünde ne tür engeller olabilir dersek;

Örneğin şu an Samandağ’da plastik fabrikası ve beton santrali yapımına karşı bir direniş var. Alanda bir sanayi tesisi kurulması, ilçede bir sanayileşmeye, OSB kurmaya mı işaret ediyor? Koruma altındaki yerler bir süredir acil barınma ihtiyacının mekânı olmuş durumda. Bu süreç sit alanlarının da imarlaşmasına neden olabilir mi? Samandağ’ın harikulade değeri Milleyha Kuş Cenneti’nin gördüğü zarar nasıl ortadan kaldırılacak, orta-uzun vadede yaşatılması nasıl sağlanacak?

Yerelde, ulusal ve uluslararası bağlantıları olan; Samandağ Dayanışma Evleri, Samandağ Kolektifi, Samandağ Kadın Platformu, Yeniden İnşa gibi çok sayıda oluşum var. Bu oluşumları desteklemek, güçlendirmek, ihtiyaçlarını karşılamak için bölge dışındaki bizlere neler düşüyor?

Öte yandan halihazırda kimi yönleriyle feodal ilişkilerin sürdüğü bir toplumda dönüşüme rıza göstermek kolay olmayacak. İmar affı/barışı altındaki işlenen kentsel suçlardan, yurttaşı suça dahil eden kentleşmeden, yokluk nedeniyle verilen kadara rıza gösterilen politikadan kopmak da hızla olmayabilir.

İlçe belediye başkanı, ilçe meclisinin dağılımı ve il yönetimine bakarsak arada bir uzlaşma nasıl sağlanacak? Üstüne bir de merkezi yönetimin seçim öncesinden açıkça ifade edilen tutumu varken, bu hiyerarşi nasıl dönüşecek? En basitinden bir imar plan yapım sürecinde açığa çıkacak olan bu sorunlar ciddi şeyler. Tabii bir de denetleme mekanizması nasıl işleyecek? Kişisel çıkara dayalı maddi ilişkilerin içine girmeyecek ve fikrî bağımsız, yerele emek verecek kişilerden oluşan komiteler, konseyler oluşabilecek mi?

Hatay Akademik Meslek Odaları’nın (HAMOK) çeşitli açıklamaları var. Rezerv yapı alanı düzenlemesini eleştiren, “bedelsiz konut istiyoruz” diyen bu açıklamaların hayata geçmesinde neye ihtiyaç var? Meslek örgütlerinin söylemlerini tutarlı bir şekilde eyleme dönüştürmek için bölge dışından neler yapılabilir?

Bir de belki de “yeniden inşa” demeyeceğiz hayali bakış açımızla. Eğer eskinin yenisini değil, yepyeniyi inşa etmekten söz ediyorsak... Çok açık ki, eskiyi inşadan bile çok daha zor bir şeye soyunduğumuz için daha da çetin olacaktır bu süreç. Öyleyse birbirimizle nasıl dayanışacağız? Arada bir güven tesis edeceğiz? Sorunları görmezden gelmeden, kök soruna inebilmenin yollarını kuracağız? Benim gibi uzaktan seslenen, dış gözler, sahaya nasıl katkı verebilecek?

Sadede gelirsem… Görseldeki Samandağ Kadın Platformu’nun 25 Kasım 2023 tarihinde gerçekleştirdiği yürüyüş ve basın açıklamasında dedikleri gibi, “yaratılan enkazdan yeni bir yaşam kurmak” eninde sonunda halklar tarafından olacak. Devlet eliyle nitelikli, adil bir yapılı çevre kurulması da yine halkların ortak mücadelesi sayesinde gerçekleşebilecek. Öyleyse Samandağ’daki olası bir toplumsal dönüştürücü süreç en başta yerel olmak üzere, herkese umut verecek…

QOSHE - Bir ‘imkânsız’ hayal edelim (2): Samandağ - T. Gül Köksal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir ‘imkânsız’ hayal edelim (2): Samandağ

12 20
13.04.2024

Yerel seçimlerden bir gün önce ifade ettiğim “gerçekçi olup imkânsızı isteyelim” söylemimi bazı somut örneklerle pekiştirmeye devam etmek istiyorum. Zira bu köşenin ana başlığı olan “kent hakkı”, tam adıyla da “radikal kent hakkı”nın teorik yaklaşımını, bu tür somut örnekler üzerinden tartışmaya açmanın yararlı olacağına inanıyorum.

Öncelikle mevcut duruma, elimizde olana bir bakalım. AKP/CHP gibi sistem-içi ikili bir anaakım iktidar/muhalefet eksenine sıkıştırıldığımız kentleşme politikası bağlamındayız. Kimimiz kötünün iyisine oy veriyor, kimimiz çoktan hevesi kaçtığı için oy da vermiyor veya “boşa gideceğini” bile bile oy hakkı gönlündekine kayıyor ya da gönlünde bir siyasi parti de yok, zira sistem-içindeki bu demokrasi gösterisinin sistemi sürdürdüğünü düşünüyor oy vermeyi boykot ediyor.

Tam da bu bağlamda “imkânsızı” hayal etmeyi önemsiyorum. İçine sine sine oy verenler de dahil olmak üzere, hepimiz için ortak bir hayalden söz ediyorum. Başka bir dünyada, başka bir kentleşme hayali… Neden derseniz; bu sistemin sunduklarıyla yetinmemek, daha iyi, adil bir yaşamı birlikte inşa etmek için gerekli olan devrimci dönüşümü birlikte hayal edebilmek için…

Gözlemlediğim kadarıyla seçim sonuçlarının topluma iyi gelen bir rüzgârı var. Madem öyle, ben de o rahatlamayı arkama almaya çalışacağım. Bu bağlamda bu kez deprem illerine yüzümü dönüyorum. Ve bu yazıda seçim sonucuna göre sol ittifakın adayı TİP’in kazandığı Samandağ’a odaklanacağım.

Samandağ’ın depremden nasıl etkilendiğine dair Hatay Planlama Merkezi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de desteğiyle hazırladığı bir saha gözlem raporu var. Hatay Planlama Merkezi’nin web sayfasından erişilebiliyor. Ekim 2023 ayı boyunca ilçede gerçekleştirilen saha tespit ve sonrasında yapılan ofis çalışmalarını içeren bu rapor, 11.600 hektarlık alanı 36 alt bölgeye ayırarak belli konular özelinde etaplar halinde inceliyor. Yapılan tespitler;........

© Evrensel


Get it on Google Play