Yeni yıl bana hep kendimle baş başa kaldığım bir tür arınma ritüeli gibi gelir. Dinlerle aram hoş olmadığı için dinsel yanını umursamam. Ama acısıyla, tatlısıyla geçmiş bir 365 günün muhasebesini de titizlikle yaparım. Mesela 2023, cumhuriyetimizin yüzüncü yılıydı. Almanakları karıştırıyorum. Zorlu koşullardan geçerek var olmuş bir ulusun bireyleri bu cumhuriyetin kazanımlarını gerçekten anımsayabilmeyi becerebildiler mi? Ya da becerebildik mi? Hiç sanmıyorum. Koca bir toplum cumhuriyetin 100. yılında hâlâ beşiğine yatırılmış bir bebek gibi uyutulup duruyor. Orta Çağ kurallarıyla büyütülüyor. Çağ dışı öyküler fısıldıyorlar gencecik insanların, kocaman büyüklerin kulaklarına. Toplumumuz bir tuhaf. Yıl 2024 yani yeni bir çağın ilk çeyreğini hemen hemen geride bıraktık. Ama hâlâ gerçekleri görmeyen, duymayan, konuşmayan bir topluma sahibiz. Bu kadarla kalsa iyi. Görmeyen, duymayan, suskun insanlar üstüne üstelik görenleri, işitenleri, gerçeği arayanları, bilimin peşinde koşanları cezalandırmak, toplum dışına sürmek, hatta yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Soruyorlardı bana, yılbaşını kutlamayacak mısın? diyorlardı. “Birbirlerinin kopyası gibi gidip gelen yılların nesini kutlayacağım” diye yanıtlıyordum ben de. Yoksulluk mu kalkacak, eşitlik mi gelecek, kadınlar ikinci sınıf yurttaş olmaktan mı kurtulacak, silah endüstrisini zengin eden savaşlar mı sona erecek, güçlünün güçsüzü ezdiği düzen mi değişecek? Biliyorum ki, bunların hiçbiri olmayacak. Ama yılbaşı akşamı önüme bir kadeh şarap koydum. Geleceğe, umuda kadeh kaldırdım. Yüzümden gülümsemeyi, gönlümden umudu, aşkı ve sevgiyi eksik etmeden yineleyip durdum. Benim yılbaşım da bu…

İlhan Berk şiirimizin ustalarından elbette. İlhan Berk’in ressamlığı da var, ayrıca bilgeliği de yalnız şiirlerini değil düz metinlerini de severim İlhan Berk’in gelin bu yazıyı onun bir şiiriyle sonlayalım: “Güneşi Yakanların Selamı”

Bir zevk duyulmaz oldu, buranın rüzgârlarından
Hayat soldu bir günün enginlerinde yine.
Selâm! Sonsuzların yorgun gönüllerine
Selâm: Güneşi içeren çocukların diyarından!...

Bir ateş yakalım ki geçmesin hatta bir an
Ve sussun kurtlar, kuşlar bir gök gürültüsüyle;
Bir ateş yakalım ki, tutuşsun gökler bile
Ve Güneş içilsin o gün, kızıl çanaklardan!..

Varsın eskisin sesim kaybetsin ahengini
Geceler kıskanmasın aydınlığa süsünü.
Donatsın sonsuzluklar gibi gurubun rengini
Söylesin ve uzaklar baharın türküsünü...

Neler, neler beklenmez nihayetsiz bir yerden
Güneşi içelim mor şafaklar gecesinden.
Selâm! Sonsuzluklara, hasretli gönüllerden,
Selâm, güneşi, göğü yakanlar bahçesinde!..

QOSHE - Gidip gelen yıllar - Turgay Olcayto
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gidip gelen yıllar

14 0
03.01.2024

Yeni yıl bana hep kendimle baş başa kaldığım bir tür arınma ritüeli gibi gelir. Dinlerle aram hoş olmadığı için dinsel yanını umursamam. Ama acısıyla, tatlısıyla geçmiş bir 365 günün muhasebesini de titizlikle yaparım. Mesela 2023, cumhuriyetimizin yüzüncü yılıydı. Almanakları karıştırıyorum. Zorlu koşullardan geçerek var olmuş bir ulusun bireyleri bu cumhuriyetin kazanımlarını gerçekten anımsayabilmeyi becerebildiler mi? Ya da becerebildik mi? Hiç sanmıyorum. Koca bir toplum cumhuriyetin 100. yılında hâlâ beşiğine yatırılmış bir bebek gibi uyutulup duruyor. Orta Çağ kurallarıyla büyütülüyor. Çağ dışı öyküler fısıldıyorlar gencecik insanların, kocaman büyüklerin kulaklarına. Toplumumuz bir tuhaf. Yıl 2024 yani yeni bir çağın ilk çeyreğini hemen hemen geride bıraktık. Ama hâlâ gerçekleri görmeyen, duymayan, konuşmayan bir topluma sahibiz. Bu kadarla kalsa iyi. Görmeyen,........

© Evrensel


Get it on Google Play