Sevdiğim dostlarımdan biriyle baharın tadını çıkaralım istedik. Okuyan, araştıran bilgi dağarı çok geniş biridir dostum, onunla sohbet etmek için oturduğumuz yer tam da baharların ağaçlarda yeni yeni patlamaya başladığı günlere denk geldi. Kuş sesleri yörenin bol yapraklı ağaçları arasında çok mutlu hissediyorduk kendimizi. Derken dostum yakınlaşan belediye seçimlerinden dem vurarak gözlerini üzerime dikti ve şöyle dedi; “Biliyor musun azizim bundan böyle ister genel seçim olsun ister yerel seçim olsun oyumu kadınlara vereceğim.” Ardından da ekledi: “Nerede ilerici, laik, eşitlikçi ve cinsiyet ayrımcılığına yiğitçe karşı duran bir kadın görürsem oyum onundur, bu nitelikleri taşıdıktan sonra hangi partiden olursa olsun ben o tür kadınları desteklerim.” Sözünü bitirince benden yanıt beklercesine yüzüme baktı. Gülmeye başladım. “Haklısın da neden böyle birdenbire coştun.” Bu kez o güldü. “Biz erkeklerin ne denli cahil, patavatsız ve bencil olduklarını seçim konuşmalarıyla bir daha gördüm de ondan.”

Evet, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü tüketim pazarına dönüştürme gayretindeki sermayeye ne buyurulur. O sermayenin daha da zenginleşmesi için yeni kanallar arayan CEO’lara ne dersiniz. Erkek egemen toplumda kadını mal gibi görüyorlar. 8 Mart’ın neden önemli bir gün olduğunun emekçi kadınların sanayi devriminden bu yana nasıl ezildiklerini, çalıştıkları fabrikalarda nasıl sömürüldüklerini akıllarına bile getirmiyorlar. Türkiye’de gerçekten toplu bir kalkınma olacaksa inancım budur ki en büyük pay kadınların olacak. Şöyle bir geriye baktığımda edebiyatta, sanatın hemen bütün dallarında kadın sanatçılar erkeklerden bir adım önde. Mustafa Kemal’in kadınlara seçme ve seçilme hakkını batı ülkelerinden bile daha önce tanıdığı ülkemde şimdi yobazlık kol geziyor. Kadınları eve tıkmanın, kadınlara ikinci sınıf insan muamelesi yapmanın üzücü bir yanı var elbet. Buna karşı direnenler hiçbir dönemde iktidardaki erkekler olmadı. Kadın eşitliğini savunanlar yine hep kadınların arasından çıktı.

TRT’nin ilk yıllarını düşünüyorum. Adalet Ağaoğlu, Sevgi Soysal, Jülide Gülizar, Sevim Cambaz ve daha adını sayamadığım pek çok değerli kadın yöneticileri, spikerleri, yazarları vardı. Günümüzde onların kültürüne, onların Türkçesine nasıl da özlem duyuyoruz. 1971’li yıllara kadar da TRT’nin en önemli çalışanları, yapımcıları kadınlar oldu. Ne yazık ki 1971 askeri darbesi ülkenin geri gidişinin de başlangıcı oldu. Ve o geri gidiş her yıl biraz daha artarak bugünlere kadar ulaştı. Şimdi ülkenin yeniden kararlıkları delen bir ışığa gereksinimi var. Bu yolda mücadele veren emek insanları, yazar, gazeteci ve sanat insanları var. Ve ellerinden mücadelenin bayrağını hiç düşürmeyen gençler ve kadınlar var. Onlar boyun eğmeyecekler, susmayacaklar, alanları doldurarak “Özgürlük, eşitlik” diye haykıracaklar…

Hem usta bir şair, dili iyi kullanan bir yazar hem de kadın hak ve özgürlüklerini dizeleriyle topluma kazandıran büyük bir şairdir Gülten Akın. Bu yazıyı da onun bir şiiriyle sonlayalım: “Güvercinli Kadın”

Bu yığınla boş göz içinden
Bu alayla eğlenmeye aç
Varlığınızın bir gizli köşesi olmalı
Rahatça kaçıp saklanıyorsunuz

Beraberliğiniz kimselerde yok
Kadınlığımıza seslenince ürkek
Dostluğunuzu tuttular mı cesur
Nerde geçirdiniz tüm ömrünüzü
Böyle karalanmamış çocuk

Elleriniz ne güzel güvercinleriniz
Sizi bıraksalar ha ne dersiniz
Olanlara şaşmamak size vergi
Bu kahrolası şeytan işi
Bitişleri başından duymanız.

QOSHE - Güvercinli Kadın - Turgay Olcayto
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Güvercinli Kadın

10 1
13.03.2024

Sevdiğim dostlarımdan biriyle baharın tadını çıkaralım istedik. Okuyan, araştıran bilgi dağarı çok geniş biridir dostum, onunla sohbet etmek için oturduğumuz yer tam da baharların ağaçlarda yeni yeni patlamaya başladığı günlere denk geldi. Kuş sesleri yörenin bol yapraklı ağaçları arasında çok mutlu hissediyorduk kendimizi. Derken dostum yakınlaşan belediye seçimlerinden dem vurarak gözlerini üzerime dikti ve şöyle dedi; “Biliyor musun azizim bundan böyle ister genel seçim olsun ister yerel seçim olsun oyumu kadınlara vereceğim.” Ardından da ekledi: “Nerede ilerici, laik, eşitlikçi ve cinsiyet ayrımcılığına yiğitçe karşı duran bir kadın görürsem oyum onundur, bu nitelikleri taşıdıktan sonra hangi partiden olursa olsun ben o tür kadınları desteklerim.” Sözünü bitirince benden yanıt beklercesine yüzüme baktı. Gülmeye başladım. “Haklısın da neden böyle birdenbire coştun.” Bu kez o güldü. “Biz erkeklerin ne denli cahil, patavatsız ve bencil olduklarını seçim konuşmalarıyla bir daha gördüm de ondan.”

Evet, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü tüketim pazarına dönüştürme gayretindeki sermayeye ne buyurulur. O sermayenin daha da zenginleşmesi için yeni........

© Evrensel


Get it on Google Play