İnsan tuhaf bir varlık. Kendi özrünü görmez tutar, sorunlarının çözümünü gizil güçlerde arar. Yaşamı boyunca karşılaştığı dertlerin, yıkımların sorumluluğunu doğa olaylarına atıvermede üstüne yoktur. Zekası ile yarattığı rakamlar, günler, haftalar, aylar adlandığında, insan için gizemlerin kapısı da açılır sanki. Kimi şans getirir, kimi uğursuzdur, bazı sayılar mutlu eder, bazılarından ise uzak durmak gerekir. Mesela alın İstanbul’un fethini ele. Tarih 1453 toplayın rakamları işte size Bizanslılardan kalma uğursuz rakam 13, sonradan öylesine yayılmış ki kimi ülkelerde turistler 13 numaralı odada kalmak istemezler. Bir başka benzerlik de yine İstanbul’un fethi ile ilgilidir. Yine Bizanslılardan halklara yayılan bir uğursuz sayılan gün Salı. İstanbul’un halkına da öylesine işlemiştir ki salı günü çamaşır yıkanmaz, tırnak kesilmez, salı günü yeni bir işe başlanmaz. Görüyoruz ki, böylesi batıl inanışlar din, ırk, gözetmiyor. Bir anda kimi insanların tabusu oluyor. Aslında bela da, uğursuzluk da insan eliyle doğar, isteyerek, bilerek, doğayı her gün biraz daha kirleterek. Sonra doğanın öcünden dualara sarılır, çareler üretme peşinde ne denli güçsüz olduğunu duyumsar. İlk çağlardan günümüze uzanan batıl inançlar 21. yüzyılda hâlâ yaşantımızın bir parçası değil mi? Falın her türlüsü, burçlar, yatır ziyaretleri, kurban kesme ritüelleri günlük koşuşturmalarımızın içinde hep karşımızda. Billboardlarda, televizyon ekranlarında, cafelerde, sinema filmlerinde, romanlarda, şarkı sözlerinde anlamlandıramadığımız, hep yabancı kaldığımız bir duruş ve bir dil egemen. Adını özgürlük koydukları bir tür tutsaklık.

Yazmanın ağırlığını hissettirdiği durumlar var. Tek sözcük yazmak istemezsiniz. Oysa hiç durmaz tuşlara basar parmaklarınız. Belki bir rahatlama, kafanızı boşaltma gereksinimi. Yaşadığımız düzende insan için her şey öylesine karmaşık ki, zaman zaman düşünen insanı iyice yalnızlığa itiyor. Konuşmak yerine susmayı yeğliyor, kötücül düşüncelerden uzaklaşmanın da galiba bir başka yolu yok.

Yannis Ritsos dünya şiirinin unutmadığı şairlerden biri. Zaman zaman onun dizelerinde dolaşmak rahatlatır, soluklandırır beni. Sizinle paylaşacağım şiir de işte bunlardan biri. Cevat Çapan’ın çevirisiyle birlikte okuyalım: “Bir Saban, Tek başına”

Her şey düzenli, sağlama bağlanmış, mantığa uygun,
nerdeyse insancaydı. Üstlerine düşeni yapıyordu
kentin tapınakları;
Athena da adaleti koruyordu; görünmese bile, hep o
yönetiyordu
Yargıtayın oturumlarını; ve yargıçlar kurulu
ikiye bölündüğü zaman, hep sanıklardan yana çıkıyordu
adaletin tartısı.
İyi günlermiş onlar–
Şimdi inanmak bile güç; - gerçekten var mıydı böyle
günler? -
yoksa
sadece bir düş müydü bu? Belki de bunları sık sık
hatırlamak yağmurlu güz akşamlarında
değiştiriyordur anıları.

QOSHE - İnsan halleri - Turgay Olcayto
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İnsan halleri

8 12
13.12.2023

İnsan tuhaf bir varlık. Kendi özrünü görmez tutar, sorunlarının çözümünü gizil güçlerde arar. Yaşamı boyunca karşılaştığı dertlerin, yıkımların sorumluluğunu doğa olaylarına atıvermede üstüne yoktur. Zekası ile yarattığı rakamlar, günler, haftalar, aylar adlandığında, insan için gizemlerin kapısı da açılır sanki. Kimi şans getirir, kimi uğursuzdur, bazı sayılar mutlu eder, bazılarından ise uzak durmak gerekir. Mesela alın İstanbul’un fethini ele. Tarih 1453 toplayın rakamları işte size Bizanslılardan kalma uğursuz rakam 13, sonradan öylesine yayılmış ki kimi ülkelerde turistler 13 numaralı odada kalmak istemezler. Bir başka benzerlik de yine İstanbul’un fethi ile ilgilidir. Yine Bizanslılardan halklara yayılan bir uğursuz sayılan gün Salı. İstanbul’un halkına da öylesine işlemiştir ki salı günü çamaşır yıkanmaz, tırnak kesilmez, salı günü yeni bir işe başlanmaz. Görüyoruz ki, böylesi batıl inanışlar din, ırk, gözetmiyor. Bir........

© Evrensel


Get it on Google Play