“Her ölüm erken ölümdür” der bir şiirinde Cemal Süreya. İnsanlığın gelişmesine katkı sağlayan, yeni ufuklar açan, ilkeli duruşlarından ödün vermeyen bilim ve düşün insanlarının, yazar, çizer ve sanatçıların ölümleri de hep erken değil midir? Bilimin ışığında toplumu aydınlatmaya uğraşan bir avuç yüz akı insanımız da kayıp gidiveriyor yoksul dünyamızdan. Geriye kalan mı? Daha iyi bir yaşamı düşlemekten yoksun, bencil, bireyci, açgözlü insanların oluşturduğu bir toplumdur şimdilerde elde kalan.

İnsan belli bir yaş dilimine vardığında sıkça anılar üşüşür belleğine. Toplumdan, değerlerimizden söz açtığımda, şimdi sonsuzlukta bıraktığımız kimi bilge kişiler gelir takılır aklıma. İşte bunlardan biridir Serol Teber de (1938-2004). Uzman bir ruh hekimidir ve yazardır. Yurt dışında ve Türkiye’deki çalışmalarında kendini salt mesleği ile kısıtlamadı; daha bilgili, daha mutlu bir insanlık için neler yapılabileceğini araştırdı. Sömürülen, ezilen insanların yanında oldu. Onlarca kitap yazdı. Dergilerde, gazetelerde yazılarıyla geniş bir okur kitlesine ulaşmaya çalıştı. 1982 yılında birinci baskısı yayımlanan “Doğanın İnsanlaşması” ile bunu izleyen “İlk Toplumların Değişimleri” çalışmaları kendisini aydın olarak tanımlayan her bireyin kitaplığında bulundurması gereken yapıtlardır. “Doğanın İnsanlaşması” kitabının kapak resmini Picasso’nun barış tablosundan almış Serol Teber. Bu sonraları yazacağı “Picasso” kitabının da habercisidir sanki.

Serol Teber, ’80’li yılların önemli bir edebiyat dergisi olan “Düşün dergisi”ne de aralıklarla yazılar yazdı. Bunlardan Nazi ırkçılığını hekim gözüyle irdelediği “3. Reich ve Hekimler” başlıklı yazısını ve ünlü Guernica tablosunun oluşumunu, Picasso’nun eskizlerine de yer vererek anlattığı “Picasso” yazısını ilgi duyan okurlar için özellikle önermek istiyorum.

Serol Teber bir Nâzım Hikmet hayranıydı. Onun, insanlığı odağına alan birçok şiirini yazılarında kullandığına tanık oluruz. Serol Teber “Doğanın İnsanlaşması” adlı kitabının ön sözünü Nâzım Hikmet’in dizelerine ayırmıştır. Ben de yazıyı sonlarken Nâzım Hikmet’in bu güzel dizelerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

İyi ki, toplumumuzdan bir Serol Teber geçti.

“Dünyayı telaşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği, elimi sıkarken sapladığı bıçak.
Nafile artık kışkırtamıyor beni düşman.
Geçtim putların ormanından baltalıyarak ne de kolay yıkılıyorlardı.
Yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri, çoğu katıksız çıktı çok şükür.
Ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı, ne böylesine hür...
Kederlendirmiyor artık beni hatıraların daveti
Hatıralardan şikâyetçi değilim...
Artık ne kibri nazırın, ne kâtibinin şakşağı.
Tas tas ışık döküyorum başımdan aşağı,
Güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan...
Ve sıcak her zamankinden sarı,
kar her zamankinden temiz. ” 

Not: Okurlara öneri…
Davranışlarımızın Kökeni: Serol Teber. Birinci Baskı Sorun Yayınları 1975 - Üçüncü baskı Say Yayınları 1982.
Doğanın İnsanlaşması: Serol Teber. Birinci Baskı Öncü Kitabevi. Geniş kaynakçalı 398 sayfa
İlk Toplumların Değişimleri: Serol Teber. Birinci Baskı Say Pazarlama 1985. 339 sayfa

QOSHE - Serol Teber için - Turgay Olcayto
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Serol Teber için

6 16
20.12.2023

“Her ölüm erken ölümdür” der bir şiirinde Cemal Süreya. İnsanlığın gelişmesine katkı sağlayan, yeni ufuklar açan, ilkeli duruşlarından ödün vermeyen bilim ve düşün insanlarının, yazar, çizer ve sanatçıların ölümleri de hep erken değil midir? Bilimin ışığında toplumu aydınlatmaya uğraşan bir avuç yüz akı insanımız da kayıp gidiveriyor yoksul dünyamızdan. Geriye kalan mı? Daha iyi bir yaşamı düşlemekten yoksun, bencil, bireyci, açgözlü insanların oluşturduğu bir toplumdur şimdilerde elde kalan.

İnsan belli bir yaş dilimine vardığında sıkça anılar üşüşür belleğine. Toplumdan, değerlerimizden söz açtığımda, şimdi sonsuzlukta bıraktığımız kimi bilge kişiler gelir takılır aklıma. İşte bunlardan biridir Serol Teber de (1938-2004). Uzman bir ruh hekimidir ve yazardır. Yurt dışında ve Türkiye’deki çalışmalarında kendini salt mesleği ile kısıtlamadı; daha bilgili, daha mutlu bir insanlık için neler yapılabileceğini araştırdı. Sömürülen, ezilen insanların yanında oldu. Onlarca kitap yazdı. Dergilerde, gazetelerde yazılarıyla geniş bir okur kitlesine ulaşmaya........

© Evrensel


Get it on Google Play