Bugün Hristiyanlık dünyası için Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği gün.

Pazartesi gününe kadar devam edecek Paskalya (Ostern) bayramının da başlangıcı. Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi ile yeniden dirilişi arasındaki üç günde farklı renklere boyanan yumurtalar dağıtılır, yemekler yenir, kiliselerdeki ayinlerde barış için dualar yapılır.

“Barış duası”na en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Ancak barış duayla gelecek bir şey değil. Emperyalist devletler, silah tekelleri, gerici rejimler ve savaş çığırtkanları hep birlikte savaşlar çıkarmak için planlar yapıyorlar ve bunların bir kısmını hayata geçiriyorlar. Barış isteyenlerin de planlar yapıp, hedefler belirleyerek sokağa çıkması gerekiyor.

Çünkü dünya kan gölüne çevrildi. Dolayısıyla sıradan inançlı Hıristiyanlar bu pazar kiliselere gittiklerinde yaktıkları mumlarda tuttukları dileklerin başında “barış”ın gelmesi normal. “Barış” geçmişten bugüne olduğu kadar, gelecekte de insanlığın en büyük ortak dileği olmaya devam ediyor.

Bakalım din bezirganları bu kutsal Paskalya’da ayrım gözetmeden, farklı ülkeler ve bölgelerde süren savaşlar için aynı şiddetle barış dileğinde bulunup, çağrı yapacaklar mı? İnsanların inançlarını tahvile çeviren din tüccarlarının önemli bir bölümü uzunca bir süredir savaştan beslenerek, kan üzerinden iktidarlarını sürdürüyor, savaşı ranta çeviriyorlar. Hal böyle olunca onlar için ayrım yapmadan barış ve kardeşlik çağrısında bulunmak o kadar kolay olmayabiliyor.

Kısa bir süre önce Ukrayna’ya “beyaz bayrağı” çekip Rusya ile barış müzakereleri başlatma çağrısı yapan koca Papa Franciscus’a savaş çığırtkanı siyasetçiler ve medya demediğini bırakmadı. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, “Papa’nın ne dediğini anlamıyorum” diyerek tepki göstermişti.

Ukrayna’da barış çağrısında bulunan Papa’nın pazar günkü ayinde aynı çağrıyı tekrarlayıp tekrarlamayacağı merakla beklenirken, İtalyan RAI News televizyonu Papa Franciscus’un pazar günü 25 bin kişinin katılmasının beklendiği Aziz Petrus Meydanı’ndaki geleneksel törene sağlık sorunları nedeniyle katılmayacağını duyurdu. Hristiyan alemi için büyük önem taşıyan bu geleneksel törene katılanlar zeytin ağacı dallarını sallayarak barış ve Hz. İsa’nın Kudüs’e girişini anıyorlar.

Ukrayna’ya yapılan barış çağrısından sonra Vatikan içinden Papa’nın açıklaması düzeltilmek istenmişti. Bu nedenle Papa’nın pazar günkü törende konuyu genelleyerek geçiştirmesi bekleniyordu. 87 yaşındaki Papa gerçekten yakalandığı bronşitten ötürü konuşacak durumda olmadığı için mi, yoksa Ukrayna’ya ikinci kez “beyaz bayrak” çağrısı yapma niyetinde olduğu için mi törenin iptal edildiği bilinmiyor. Ne desek spekülasyon olur.

Ne var ki savaş çığırtkanlarının sesi bir süredir Vatikan’ın içinde kadar sinmiş görünüyor. Ukrayna’ya barış çağrısını Batılı emperyalist devletleri kızdırmamak için yumuşatan Vatikan sözcüleri, şubat ayında ise İsrail’in Gazze’de “kan banyosu” yaptığını açıklamıştı. Vatikan’daki bütün bürokrasiden sorumlu ve Papa’dan sonra iki numarada yer alan Kardinal Paolo Parolin tarafından yapılan bu açıklamanın ardından başta İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani olmak üzere belli kesimler Vatikan’ı “Ölçülü tepki göstermeye” davet etmişti. İtalya’nın Vatikan Büyükelçisi Raphael Schutz de Parolin’in açıklamasını “içler acısı” olarak niteleyerek tepki göstermişti. Böylece İsrail konusunda bir ayar çekilmişti.

Vatikan daha sonra İsrail’i aynı dozda eleştirmek yerine Hamas’ın saldırısını mahkum eden, İsrail’in kendisini savunma hakkına sahip olduğunu vurgulayan açıklamalarla birlikte ateşkes çağrısıyla yetindi. Vatikan, sadece 1.4 milyar Katolik Hristiyan’ın temsil edildiği bir yer değil, aynı zamanda minik bir devlet. Bu nedenle devletler arası çıkar ilişkilerine göre davranma özelliğine de sahip. Buna rağmen İsrail’e ateşkes çağrısında bulunması önemli ancak yeterli değil.

Hafta içinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından alınan karar bu açından tarihi önem arz ediyor. Daha önce dünyayı karşısına alarak “veto” oyuyla İsrail’e kol kanat geren ABD bu kez tarafsız kaldığı için karar alınabildi.

Bakalım bu önemli kararın gerçek hayatta bir karşılığı olacak mı? Bugüne kadar BM’nin ateşkes çağrısına kulak asmayan aşırı sağcı Benyamin Netanyahu’nun kulağını çekmek için bir dizi yaptırım kararı alınabilecek mi? Zor görünüyor.

Emperyalist devletler ve onların ruhban sınıfının Ukrayna’dan Gazze’ye her yerde aynı tonda ve içerikte barış ve ateşkes çağrısı yapmaktan kaçındıkları şu günlerde Almanya’da savaş karşıtları bir kez daha barış için sokağa çıkıyor. 1960’lı yıllardan bu yana savaşa ve silahlanmaya karşı düzenlenen “Paskalya Yürüyüşleri” bu yıl da birçok kentinde gerçekleşecek. Katılımın önceki yıllara kıyasla fazla olması bekleniyor. Zira, dünyanın içinden geçtiği süreç ayrımsız bir şekilde silahların susması, silah satışlarının durması ve savaşa karşı barış çağrısının güçlenmesine ihtiyaç var. Ruhban sınıfından olmayan barış yanlısı Hristiyanlar da bu gösterilerdeki yerlerini her zaman alıyorlar.

QOSHE - Paskalya’da barış dileği ve yürüyüşler - Yücel Özdemir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Paskalya’da barış dileği ve yürüyüşler

18 1
29.03.2024

Bugün Hristiyanlık dünyası için Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği gün.

Pazartesi gününe kadar devam edecek Paskalya (Ostern) bayramının da başlangıcı. Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi ile yeniden dirilişi arasındaki üç günde farklı renklere boyanan yumurtalar dağıtılır, yemekler yenir, kiliselerdeki ayinlerde barış için dualar yapılır.

“Barış duası”na en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Ancak barış duayla gelecek bir şey değil. Emperyalist devletler, silah tekelleri, gerici rejimler ve savaş çığırtkanları hep birlikte savaşlar çıkarmak için planlar yapıyorlar ve bunların bir kısmını hayata geçiriyorlar. Barış isteyenlerin de planlar yapıp, hedefler belirleyerek sokağa çıkması gerekiyor.

Çünkü dünya kan gölüne çevrildi. Dolayısıyla sıradan inançlı Hıristiyanlar bu pazar kiliselere gittiklerinde yaktıkları mumlarda tuttukları dileklerin başında “barış”ın gelmesi normal. “Barış” geçmişten bugüne olduğu kadar, gelecekte de insanlığın en büyük ortak dileği olmaya devam ediyor.

Bakalım din bezirganları bu kutsal Paskalya’da ayrım gözetmeden, farklı ülkeler ve bölgelerde süren savaşlar için aynı şiddetle barış dileğinde bulunup, çağrı yapacaklar mı? İnsanların inançlarını tahvile çeviren din tüccarlarının önemli bir bölümü uzunca bir süredir savaştan beslenerek, kan üzerinden iktidarlarını sürdürüyor, savaşı ranta çeviriyorlar. Hal böyle olunca onlar için ayrım yapmadan barış ve kardeşlik çağrısında bulunmak o kadar kolay olmayabiliyor.

Kısa bir süre önce Ukrayna’ya “beyaz bayrağı” çekip Rusya ile barış müzakereleri başlatma çağrısı yapan koca Papa Franciscus’a savaş çığırtkanı siyasetçiler ve medya demediğini bırakmadı. Almanya Dışişleri........

© Evrensel


Get it on Google Play