DEM Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday çıkaracağını açıklaması, her seçim döneminde kendi çıkarları için “yeni çözüm süreci” ticareti yapan Kürt burjuva çevrelerini fazlasıyla heyecanlandırmış gibi görünüyor. Çünkü bu çevrelere göre yeni çözüm sürecine giden yol, Kürt oylarının pazarlanmasından geçiyor. Daha önce eski HDP Milletvekili Altan Tan ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya gibi isimler tarafından dillendirilen bu görüşler, bu kez Galip Ensarioğlu gibi Kürt burjuvazisinin AKP içindeki temsilcileri tarafından dillendiriliyor. Ensarioğlu’nun geçtiğimiz günlerde katıldığı bir TV programında söylediklerine bakınca, Erdoğan ve ortağı Bahçeli’nin de yerel seçimler öncesinde Kürtlerde beklenti yaratılması konusunda Ensarioğlu gibi isimlere belli bir hareket alanı bıraktıkları görülüyor.

Halkta beklenti yaratmaya çalışan Kürt burjuva çevrelerinin karşı tarafında ise, Kürt sorununun savaş ve şiddet politikalarıyla çözümü ve HDP/Dem Parti’yi “terör uzantısı” ilan etme konusunda tutumu iktidardan farksız olan milliyetçi-ulusalcı çevreler bulunuyor. Bu gerici-ırkçı çevreler de “Kürtlerin AKP ile anlaştığı”, “AKP’nin yeni bir çözüm süreci başlatacağı” gibi söylemler üzerinden şovenizmi körükleyerek iktidarın etkisindeki milliyetçi kesimleri yedeklemeye çalışıyorlar.

Ensarioğlu’nun açıklamalarına geçmeden önce şunu da belirtmek gerekiyor: Her ne kadar Emek ve Özgürlük İttifakı üzerinden ‘üçüncü seçenek’ yaratılmaya çalışılsa da bir yandan son 7-8 yılda Kürt kentlerini açık cezaevlerine dönüştüren baskı ve şiddet politikasının ve öte yandan burjuva muhalefetin kazanacağı beklentisinin halk mücadelesini geriletmesi, son seçimlerde HDP’nin/Yeşil Sol’un kitle desteğinde belli bir güç kaybına yol açmıştı. Böylesi bir tabloda ve üstelik burjuva muhalefet paramparça olmuşken bile burjuva liberal-demokrat çevreleri, DEM Parti’ye ve devrimci-demokratik halk güçlerine “Demokrasiyi savunma” adına İstanbul ve batı metropollerinde CHP’yi desteklemekle sınırlı bir rol biçiyorlar. Oysa burjuva muhalefet yarattığı beklentinin enkazı altında kalmışken ve ülke böylesine ciddi ekonomik ve siyasal sorunlarla karşı karşıyayken devrimci-demokratik halk güçlerinin Emek ve Özgürlük İttifakından da dersler çıkararak kendi seçeneklerini büyütmeleri dışında bir çıkış yolu bulunmuyor.

Şimdi Kürt burjuvazisinin iktidar bloku içindeki temsilcilerinden Ensarioğlu’nun açıklamalarına ve bu açıklamaların arkasındaki siyasi hesaplara geçebiliriz.

DTSO Eski Başkanı ve AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu, daha iki hafta önce AKP’nin Diyarbakır Belediye Başkanları tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada HDP/DEM Parti’yi “Hak etmedikleri bir şerefin üzerine oturmak”la eleştiriyordu. Halkın geçmişte “korkudan” Kürt siyasetine oy verdiğini söyleyerek ‘özel savaş’çıların iddialarını tekrarlayan Ensarioğlu, “Şu anda artık ne devletin baskısı var ne örgütün korkusu var” diyerek de seçimlerin demokratik bir ortamda yapılacağını savunuyordu. Bütün belediyelere kayyumların atandığı, açıklama yapmak isteyen milletvekillerinin bile polis şiddetine maruz kaldığı böylesi bir ortamı “demokratik” olarak niteleyen ve AKP’nin “Her şeyi özgürleştirdi”ğini savunan Ensarioğlu, “Bu şehri hizmet edecek olanlara mı hendekler kazanlara mı teslim edeceğiz?” diye soruyordu.

Aradan çok zaman geçmedi, DEM Parti Başak Demirtaş’ın adının da geçtiği İstanbul Büyükşehir ve diğer belediyelere aday göstereceğini açıklayınca Ensarioğlu bu kez Kürt siyaseti ve Demirtaş’a övgüler düzmekten geri durmuyordu.

Geçtiğimiz günlerde KRT TV’de Zübeyde Sarı’nın ‘Hafıza’ programına katılan Ensarioğlu, daha önce DEM Parti’yi “hendekçi” ilan eden kendisi değilmiş gibi “Her yerde aday çıkarma” açıklaması yapılınca bu kez DEM Parti’nin “Doğru bir siyaset izlediği”ni söylüyor. Başak Demirtaş’ın İstanbul adaylığı için başvuru yapmasının ardında da 7-8 yıldır cezaevinde rehin tutulan Selahattin Demirtaş’ın “mağduriyeti”ni hatırlamakla kalmıyor, “iyi bir siyasetçi” olduğunu da kabul ediyordu.

İnsan Ensarioğlu’nu dinlerken, Demirtaş’ı haksız bir şekilde 7-8 yıldır hapiste tutan ve dahası ona karşı kampanya üzerine kampanya yürüten Erdoğan değil de sanki Demirtaş hapiste “kaderin bir oyunu” sonucu bulunuyormuş izlenimi ediniyor.

Erdoğan’ın kendi iktidarının dayanaklarını güçlendirmek için yerel seçimlerde özellikle İstanbul seçimlerini kazanmaya odaklandığı ortadayken Ensarioğlu’nun "Başak Demirtaş’ın çıktığı gün İmamoğlu meselesi kapanmıştır. Açık ara farkla AK Parti alır” sözleri, DEM Parti’ye ve Demirtaş’a yapılan övgülerin hangi çıkarlara bağlandığını da açıklıyor.

Ensarioğlu ve iş birlikçi Kürt burjuva çevrelerinin “Yeni bir çözüm sürecinin başlayabileceği”, “Kürt belediyelere kayyumların atanmayabileceği”, “Demirtaş ve haksız-hukuksuz bir biçimde hapiste tutulan siyasi tutsakların serbest bırakılabileceği” beklentisini yaratmalarının arkasında kader birliği yaptıkları bu iktidarın dayanaklarını güçlendirme hesabı bulunuyor.

Ancak şurası da açıktır ki; iktidar ve devleti çözüme zorlayacak irade, dün olduğu gibi bugün de iş birlikçi siyaset simsarlarının pazarlıklarıyla değil, halkın gücü ve mücadelesiyle yaratılacaktır.

QOSHE - İş birlikçi siyaset simsarları yine iş başında! - Yusuf Karadaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İş birlikçi siyaset simsarları yine iş başında!

65 28
07.02.2024

DEM Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday çıkaracağını açıklaması, her seçim döneminde kendi çıkarları için “yeni çözüm süreci” ticareti yapan Kürt burjuva çevrelerini fazlasıyla heyecanlandırmış gibi görünüyor. Çünkü bu çevrelere göre yeni çözüm sürecine giden yol, Kürt oylarının pazarlanmasından geçiyor. Daha önce eski HDP Milletvekili Altan Tan ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya gibi isimler tarafından dillendirilen bu görüşler, bu kez Galip Ensarioğlu gibi Kürt burjuvazisinin AKP içindeki temsilcileri tarafından dillendiriliyor. Ensarioğlu’nun geçtiğimiz günlerde katıldığı bir TV programında söylediklerine bakınca, Erdoğan ve ortağı Bahçeli’nin de yerel seçimler öncesinde Kürtlerde beklenti yaratılması konusunda Ensarioğlu gibi isimlere belli bir hareket alanı bıraktıkları görülüyor.

Halkta beklenti yaratmaya çalışan Kürt burjuva çevrelerinin karşı tarafında ise, Kürt sorununun savaş ve şiddet politikalarıyla çözümü ve HDP/Dem Parti’yi “terör uzantısı” ilan etme konusunda tutumu iktidardan farksız olan milliyetçi-ulusalcı çevreler bulunuyor. Bu gerici-ırkçı çevreler de “Kürtlerin AKP ile anlaştığı”, “AKP’nin yeni bir çözüm süreci başlatacağı” gibi söylemler üzerinden şovenizmi körükleyerek iktidarın etkisindeki milliyetçi kesimleri yedeklemeye çalışıyorlar.

Ensarioğlu’nun açıklamalarına geçmeden önce şunu da belirtmek gerekiyor: Her ne kadar Emek ve Özgürlük İttifakı üzerinden ‘üçüncü seçenek’ yaratılmaya çalışılsa da bir yandan son 7-8 yılda Kürt kentlerini açık cezaevlerine dönüştüren baskı ve şiddet politikasının ve öte yandan burjuva muhalefetin kazanacağı beklentisinin halk mücadelesini geriletmesi, son seçimlerde HDP’nin/Yeşil Sol’un kitle desteğinde........

© Evrensel


Get it on Google Play